Murat Menteş’in şiir kitabı Garanti Karantina, “Genişletilmiş Yeni Baskı”sıyla ALFA’da.
Menteş, romanlarındaki etkileyici anlatımda, gençlik yılları boyunca şiire emek vermesinin payı olduğunu söylüyor. Daha önce 12 kez basılan kitapta, ünlü çizer Murat Yılmaz’ın da yeni desenlerine yer verildi. Menteş’in şiirlerinde biçimsel yenilik arayışları göze çarpıyor. Dize estetiği ve şiir bütünlüğü aynı anda gözetiliyor. Kaan Boşnak tarafından bestelenen ve büyük ilgi uyandıran Şeyhim Işınla Beni adlı şiir de bu yeni baskıda okurla buluşuyor. Şiir okurunun benimsediği bir eser olan Garanti Karantina’nın yayımlanışından 10 yıl sonra, küresel karantina günlerinde apayrı bir anlama kavuştuğu da gerçek. Siperde Perende adlı şiirdeki kehanet tadı veren şu dizelere bakar mısınız:
Kim der ki “Mukadderat sicimi beni bağlamaz”? Askını kaskını maskeni taksan bile… Namluların nazarı değdiği zaman Azrail’in menzilinde kim sakarlaşmaz?
İstanbul'da doğdu. Bisiklet tamiriyle uğraştı, ufak tefek sihirbazlık numaraları öğrendi ve amatör olarak boksla ilgilendi. Yediği yumruklar dayanılmaz bir raddeye gelince, ringlere veda edip şiir yazmaya koyuldu. Dergilerde, yayınevlerinde, gazetelerde çalıştı. Kaosa Mütevazı Bir Katkı'da [2001, Şûle Yayınları] medyanın bozucu ve yıkıcı tesirlerini konu etti; Aynalı Barikatlar'da [2003, Şûle Yayınları] ise terörün gündelik hayatlarımıza sindiğini öne sürdü.
Şiir yazmaya lise 1. sınıfta başladı. Şiirleri; Yedi İklim, Şehrengiz, Dergâh, Atlılar'da yer aldı. İlk kitabı Kuzgun'un Gölgesi [Şiir, Yedi İklim Yayınları] 1996'nın son günlerinde yayınlandı. İletişim Yayınları'ndan çıkan Dublörün Dilemması[2005] ve Korkma Ben Varım[2009] adlı romanları büyük ilgi gördü. Garanti Karantina [2010] ise Sel Yayıncılık tarafından neşredildi.
Menteş, Gerçek Hayat dergisinin Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptı. Halen Star Gazetesi için röportajlar yapıyor. Evlidir. İsmet Latif ve Kaan Cahit, Menteş'in ikiz oğullarının adlarıdır. Son Menteş ise Ruşen Ali diye tanınır.
Hislerime tercüman olacak kibar cümleler kurmakta şu an çok zorlanıyorum. Murat Menteş'in aforizmaları üst üste yazmaya pek meraklı olduğunu zaten bilmekteyiz, bu kitapta yaptığı şey ise şu: Her zaman yaptığını yapıp, kurduğu cümlelerde pek de ahenk ve hatta mana bile aramaksızın nazım düzenlemek. 2. yıldız "Nasıl şiir yazılmaz?" sorusuna cevap verdiği içindir. 8. Baskısından okudum ve bu kadar basılmış bir kitaptan bunu beklemezdim, üzgünüm.
Lidar okuduktan sonra durumun anlaşılmasına gelen edit: Ben bu iki afilliyi karıştırmışım sanırım. Aşağıda sildiğim ama bi zamanlar yazdığım 'Lidar daha iyidir bence' lafını geri alıyorum.
Şöyle de bişi var; Kaan Boşnak'ın bestelediği(?) "Şeyhim Işınla Beni" şiirini de keza Lidar'ın sanıyordum. O yüzden de Lidar'ın kitabını aldım okudum. Şiir bu kitaptan sonra yayımlanmış anladığım kadarıyla. Bağışlanma diliyorum.
Ulan o ne taşaklı şiir.
Bi DE yıkılan 'hayel'lerimden ötürü bahsetmedim ama bahsetmem gereken bir şey de şu: Menteş'in üslubü çok sağlam aslında. Ama bi derlenip toparlanması lazım sanıyorum, bi rayına oturtulmalı, kıvama getirtilmeli. Ve eğer anılan şiirdeki gibi olmuşsa o neon psychedelic tarz, tadından yenmez. Fakat işte kahrolası afilli filintalar oluşumu içindekiler öyle bi bişi ki yani sövseniz de haklısınız övseniz de.
Bu sebeple yeni kitabını sabırsızlıkla bekliyorum Menteşjim.
Edit bitti.
“Zülfikar'la harakiri yapılmaz”
Daha çok sözlükten, Türkçe'ye aykırı - Türkçe olmayan ki bu Fransızca da olabilir Farsça da - sözcükleri, ya da az kullanılan sözcükleri seçip kafiyeli olanları genelde dize sonunda kullanıp artanını da dağıtmış gibi bi hava var, ki ben aykırı kelimelere bayılırım. En sevdiği kelimeler 'j'li olanlar. Kelimeler de bir harfi, hecesi değişince başka kelime olan, ya da okunuşu aşırı benzeyen kelimeler. Zaten şiirlerin isimlerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız; yani kitabın adı hani.
Her ne kadar bütünlük temasal olarak var mı lan acaba dedirtse de dizelerde ancak hissediyorsunuz. Bunu üçüncü deyişim olacak; bazı şairler dizelerin şairidir.
Mümkün mertebede düzenli şiirler; uyaklı, ölçülü. Çoğu kıtaların ölçüleri tutmuyor birbiriyle, asla. Yani tam da düzenli değil (LOL). Tema kopukluğu acaba düzenli olmasından mı dedim ama aynı şeyi serbest şiirlerinde de hissettim. Yani sorun bende değil.
“olur böyle şeyler dar'ül islamda bile sevdiceğim, gözyaşı averajı bizdedir. fecre kadar sürsün nihavant fotosentez ıstırap cetvelini kır, dert vanasını çevir; saçmalığa yasal tedbir işlemez”
Bak bence bu dizeler niyetini çok iyi anlatıyor.
Çok fazla imge, sembol var ama yerine oturtturamıyorum. Şiir açmayınca oturtmak istememiş de olabilirim, çünkü ben. Ama sevdiğim çok dizesi ve birkaç şiiri de oldu.
Temaları da günümüzün popüler leşleri. Bildiğimiz mevzuları farklı anlatmakta gayet iyi. Romantik islamcıların daha kendilerinin bile romantik islamcı olduğunu bilmediği dönemler yani iyi örnekleri, bence. Şiirlerle örnek vermek isterdim ama çok uzar o zaman konu, zaten hepi topu 24 şiir var. Hiç romanlarını okumadım ama dergilerdeki yazılarını okumuştum; GR'de biri demiş ki 'yok yok Menteş hep roman yazsın, şiir yazmasın' diye, katılmıyorum ve ama hak verdim.
“göz kararı tozlanarak kazandığım ilk ekmeğin içinden bir tabanca çıkıyor defterimden kurumuş engerek halkaları.”
Bu dizelere şiir dersek maalesef pek çok ölü ve diri şair bize -haklı olarak- dometes fırlatır. Ancak bütüne bakmadan okursak satırlar eğlenceli. "Demem o ki her bir şey hep takdir-i ilahi."
Kitabı bitirebilmek için kendimi epeyce zorlamam gerekti. Dizelerin nüktedanlığına diyecek bir şeyim yok; fakat her saniye bir kelime oyunu yapmaya girişilmesi şiir dilini "zorlama" hâle getirmiş bana kalırsa. İç kafiye yapayım, cinas yapayım, tunç kafiye yapayım, sürekli ama sürekli kafiye yapayım, iç içe geçmiş kelimeler dizeyim, baş harfleri değişince başka anlama bürünen kelimeleri art arda kullanayım, onu yapayım bunu yapayım... İçim sıkıldı. Bana hitap etmedi bu şiirler. Bu kadar zorlama olmamalıydı.
Tamamının teması aynı olan ve kafiyelerin rahatsız edici, dikkat dağıtıcı nitelikte olduğu Murat Menteş'in şiirlerinden oluşan kitap. İçinde gönül rahatlığıyla ''iyi'' olarak nitelendirilebilecek çok az şey okudum.
Murat Menteş'in romanlarının çizgisini yakalayamayan şiir kitabı. Aslında yanlış bir değerlendirme yaptım. Şiir ve roman çok farklı şeyler tabii ki ama Korkma Ben Varım gibi bir şaheseri okuduktan sonra şiir kitabında da böyle bir seviye bekliyor insan ister istemez ama okuduğum diğer şiir kitaplarından aldığım lezzeti yakalayamadım ne yazık ki. Bunun sebebi de kuvvetle muhtemel post modern şiir anlayışına kafamın yatmamasıdır. Tabii ki arada cımbızla çekilecek, insanı vuran şok cumleler yok mu var elbette. Ama daha çok ve daha yoğun olmasını beklerdim.
Kitaptan önce "Deplasmanda Plasebo" gibi birkaç şiirini zaten okumuş olmam en güzel sahneleri trailerda izleyip tüm filmde başka bir aksiyon görememiş sinemaseverin hayalkırıklığına benzer bir duyguyu hissetmeme neden oldu. Murat Menteş reçete yazsa yine de alır okurum. Yine şiir kitabı çıkarsın yine okurum. İnşallah demeyen paranoyaktır.
Çok sevdiğim yazar Murat Menteş’in şiir kitabı Garanti Karantina’nın uzun zamandır baskısı yoktu. Yazar, Alfa Yayınları’na geçince bu kitabı da tekrar basılmış. Böylece kitabı kolayca bulabildim.
Kendine özgü bir kalemi olan, çok farklı romanlar yazan birinin şiirlerinin de klasik şiir anlayışına uygun olması beklenemezdi. Üstelik şiirlerinde o kadar farklı kelimeler kullanmış ki insan onları okumadan bir şiirde hayal edemiyor. Mesela sendika, budaklı, poliçeler, reçine, voltaj, optik, mikrodalga fırın, gerilla, mutant, şantiye, kortej, ontolojik gibi…
Ben Menteş’in romanlarını daha çok seviyorum. Farklı şiirler okumak isteyenler kitaba bir şans verebilir.
“ Varsın zangırdasın tabiatın çatısı sahibine ulaşsın da yollanan her öpücük. Emperyalistler kendi derdine yansın İkimiz hayırlı bir iş için öldük.” Gibi beğendiğim dörtlükler olsa da Müntekim Gıcırbey’in Şebneme yazdığı şiirimsi mektubu aradı gözlerim. Bulamasam da bir bildiği vardır Menteş’in
Sonunda elime alip bastan sona okuyabildim. Altini cizdigim birkac misra disinda sevmedim. Butun olarak begendigim tek siir "Karabugday" En kayda deger buldugum misralar ise sunlar;
"ölülerin uykusu bile daha hafiftir omurgami ezen bu yukten"
Hosuma giden diger misralar:
"Allahim kaderimi sen yazdin sen bilirsin kalbim oyuncak mi ne, ne kolay kiriliyor?"
"neselenir miyiz ki, sans eseri delirsek?"
"keske sen de var olsan, ben dusununce."
"Peygambere gunaydin demeyi cok isterdim"
Keske siirlerin hepsi bu kivamda olsaydi. Ama Murat Mentes rap yapsa dinlerim, ben siirlerini rap yapar gibi okudum cunku
Korkma Ben Varım'da yer alan Şebnem Şibumi'ye Mektuplar bölümündeki şiirselliğe, zarafete, hisse, duygu aktarımına bakıyorum, bir de şiir kitabı iddiasında olan bu kitaptaki şiirselliğe.. Murat Menteş kamu yararı için bu kitabını acilen toplatmalı, baskıları derhal durdurmalı, ele geçen tüm nüshalar yakılmalı, pdf şeklinde bilgisayarında kitabı bulunduranların bilgisayarlarına virüs gönderip onları format atmaya mecbur bırakmalı.
ne yazacağımı bilemedim. murat menteş'in farklı kelimeleri ve aşık atışması tadındaki şiirlerini okurken gerçekten zorlandım. şiir tadını alamadım, o yüzden romanlarından devam edeceğim. benim için şiirleri şimdilik kalsın. :)
“Allah’ım kaderimde anarşi ve protesto antidepresanlar ve içi boş bir gardırop ne de çok yer kaplıyor mesela Al Pacino yardımın gerekiyor Kadıköy’deyim stop.”
Içindeki dizlerin şarampole yuvarlandığı, cümle cambazı Murat abinin kitabı için söylenecek tek şey vücuda zerk edilmesinin ihtiyaç olacağı. Acil durumlarda camı kırdığım kitap oluyor zaman zaman.
“ Hayat bu üç-beş tatil, birkaç mola fakat en çok da lokavt; Şefkat iç, hasret solu, merhametten çek bir fırt Şarj olsam hasretinle, amatörce mi kaçar ? “
Kitapla ilgili o kadar çok olumsuz yorum var ki (anlaşılmaz, saçma, dağınık ve karmaşık olması gibi), kitaptan bir kaç iyi şiir bildiğim halde bu kadar olabilir mi diye düşünmedim değil. Yazara aşinalığı olmayana ya da ilk defa şiir kitabı okuyana zor gelir evet. Ama bu Murat Menteş kafası, absürdün edebiyattaki yansımalarını sunuyor bize. Ne beklenebilirdi ki başka?
‘Şeyhim Beni Işınla’ şiiri de Kaan Boşnak’tan mutlaka dinlenmeli !
10.baskısında okuyabildiğim için kendime kızarken, kitap bitince ''acaba keşke okumasa mıydım?"" dedim. Ne yazık ki fazla zorlama bir kitap olmuş. Ah Muhsin Ünlü'nün de yalnızca arkadaş olduklarından ötürü bu şiirleri sevdiğini düşünüyorum. Şiirlerin içerisinde beğendigim birkaç mısra, bir nükte olsa da vasatın çok çok altında bir şiir kitabı olmuş ne yazik ki.
Sanırım çok anlamadım, bir sürü birbirinden alakasız “büyük” ve “absürt” kelimeler kağıda saçılmış gibiydi anlam aramak ve çıkarmakta ben çok zorlandım. İleride bir kere daha okuyacağım sanırım.
I ih yok hayir olmamis. Siirden anlayan bir insan degilim, goreceginiz uzere blogda da siir kitabi yoktur. Hevesliyim aslinda, yavas yavas gireyim siir ulkesine diyorum. Denedim, ama cooook yanlis bir kapidan girmisim. Bana gore sadece bir takim 'entel' terimlerin corbasiydi. Bitirmesem mi dedim, sonra cok ince oku gitsin dedim oyle bitti, yoksa bitmezdi. Gerek yok Murat Abicim nolur git roman hikaye yaz, onlar harbi eglenceli oluyo..
Goodreadsteki reviewlara bakinca, cogu beni de anlatiyor. Kimsenin ahini almadan buraya bir ornek yazayim siz anlayin:
Mehlika: daha iyi şiirleri olup da kitapları olmayan insanlar varken -hayır kendimden bahsetmiyorum