Jump to ratings and reviews
Rate this book

Ahlaki Körlük: Akışkan Modernlikte Duyarlılığın Yitimi

Rate this book
Elinizdeki eser Zygmunt Bauman tipik bir sosyolog olmadığının en büyük kanıtlarından. Leonidas Donskis’in tabiriyle Bauman gündelik yaşamın filozofu: “Üst düzey teoriler, düşler ve politik vizyonlar, insanlığın istatistiki birimine ait kaygılar ve ıstıraplar, küçük erkekler veya kadınlar, ustura gibi keskinliği ve ezici acımasızlığıyla dünyanın muktedirlerine yöneltilmiş katı eleştiriler, onların can sıkıcı fikirlerini, beyhudeliğini, ilgi ve popülerlik için verdikleri abartılı mücadeleyi, duyarsızlıklarını ve kendilerini kandırmalarını ele alan sosyolojik analizler.” Hepsi adeta örümceğin mükemmel bir şekilde dokuduğu ağ gibi iç içe geçip, okuru gündelik yaşamın içinde felsefi bir yolculuğa çıkarıyor. Bauman’ın sosyolojisi her şeyden önce hayal gücünün, hislerin, beşeri ilişkilerin (aşk, dostluk, çaresizlik, kayıtsızlık, duyarsızlık) ve bunlardaki içten deneyimlerin sosyolojisidir. Bauman her zamanki gibi söylemler arasında geçişler yaparak günümüzün en yakıcı deneyimlerinden birine sosyolojik bir mercek tutuyor. Ahlaki körlüğümüzün kökenlerini, sonuçlarını ve yarattığı deneyimleri irdeliyor. Reklamların, SMS mesajlarının, kişisel gelişimci yaşam koçlarının, siyasetçilerin, iş insanlarının, siyasetçilerin, Facebook yorumlarının ve sosyal medya paylaşımlarının içerisinden geçerek bu körlüğü yüzümüze çarpıyor. Hem de zaman zaman modern edebiyatla felsefi klasiklerin diline dönen bir sosyolojiyle. En yakıcı ve güncel ahlaki sorunlarımızdan bazılarına kafa yoran okurlar için büyük bir şans.

272 pages, Paperback

First published April 1, 2013

93 people are currently reading
1438 people want to read

About the author

Zygmunt Bauman

290 books2,397 followers
Zygmunt Bauman was a world-renowned Polish sociologist and philosopher, and Emeritus Professor of Sociology at the University of Leeds. He was one of the world's most eminent social theorists, writing on issues as diverse as modernity and the Holocaust, postmodern consumerism and liquid modernity and one of the creators of the concept of “postmodernism”.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
132 (40%)
4 stars
125 (38%)
3 stars
54 (16%)
2 stars
8 (2%)
1 star
4 (1%)
Displaying 1 - 30 of 37 reviews
Profile Image for Luis Antonio .
13 reviews57 followers
May 2, 2022
Al hablar de la modernidad y de la manera en que vivimos hoy en día, cabe resaltar la forma en que se han convertido los vínculos humanos y el deterioro que estos mismos han sufrido ante el desarrollo tecnológico y, donde la moralidad y el sentido ético de las personas quedan rezagados sin vislumbrar el mal que se ha entrometido en nuestra cotidianidad.

En esta investigación realizada por los sociólogos Zygmunt Bauman y Leonidas Donskis describen la manera en que la modernidad ha perdido la creación de vínculos sólidos, donde la creciente individualización y el consumo han afectado la forma de relacionarnos unos a otros. Para esto, ellos describen este fenómeno a partir del concepto de «adiáfora» como una actitud de indiferencia y la capacidad de no reaccionar por el sufrimiento de otras personas. En un mundo donde la pérdida de sensibilidad y al no ser tomado en cuenta, nos sitúa como algo trivial o insignificante ante la mirada de los demás. Lo que ha dado como resultado una modernidad líquida.

Me ha parecido interesante el enfoque que han empleado estos autores, dando un marco histórico, citando a diversos autores, así como distopías que asemejan lo que esta investigación quiere resaltar. Hay referencias como a «Un mundo feliz» de Aldous Huxley, así como «Nosotros» de Yevgueni Zamiatin, en las cuales se asemeja a lo que es una sociedad fragmentada, insensible y vigilada.

Creo que ha sido muy acertado este libro ante la decadencia, la pérdida de vínculos, la obsesión por el consumismo, y el desarrollo de la tecnología, y lo que esto ha repercutido en nuestra forma de vida y de interrelacionarnos. También, notar la falta de interés de la formación de relaciones basadas en el amor, amistad, compañerismo y sensibilidad. El simple hecho de no notar a la persona que está a un lado.

Sin duda, recomiendo este libro sobre un tema que nos atañe actualmente para conocer el trasfondo de los problemas que ocurren en nuestro mundo.

“El Diablo puede despojar a un ser humano, condenado a ser confinado en una impersonalidad o no entidad, de su memoria. Al perder su memoria, la gente es incapaz de plantear un cuestionamiento crítico de sí mismos y del mundo circundante. Al perder los poderes de individualidad y asociación, pierden su sensibilidad moral y política básica. En última instancia, pierden su sensibilidad ante otros seres humanos. El Diablo, que merodea a salvo en las formas más destructivas de la modernidad, despoja a los seres humanos de la sensación de lugar, hogar, memoria y pertenencia.”
Profile Image for Alberto.
Author 7 books169 followers
April 8, 2018
Con este señor, igual que con Zizek, me pasa siempre lo mismo. El título deja claro el tema del libro, la contraportada lo concreta, la introducción trata el tema aunque comienza a distanciarse y el resto del libro es una disgresión barroca de la que, con suerte, rescatas ideas sin explicaciones claras. Señala problemas, proporciona ciertas consecuencias y aporta pocas, muy pocas, causas.
Profile Image for Benedict Tan.
73 reviews8 followers
March 30, 2020
A stinging analysis and critique of what Bauman terms "liquid modernity" - a modern world that has lost its stability and grounding, and is a boat tossed to and fro by technocrats and market forces.

The book is structured as a series of dialogues which meant that reading it wasn't easy. There were parts I could not understand, but there were plenty of insights. This dialogical method of sharing ideas meant that rather than reading a dry philosophical treatise, I was reading the thoughts (and seemingly ramblings) of two great thinkers.

I found myself agreeing with many of the points they raise - not because they offer "popular" wisdom in agreement with the majority - but because they challenge the major narratives of modernity and post-modernity (yes, post-modernity actually offers a metanarrative). Their conversations are multidisciplinary and I found that this so-called unsystematic forms of communication authentic. They speak not from the posture of having climbed the mountain of truth and are speaking to uncomprehending mortals; rather, they are embarking on a critical exploration of the world within which they find themselves, and are inviting the reader to walk alongside them.

I've found them excellent guides and will treasure the wisdom I've gained from this book. It's the kind of book to scribble notes, discuss with a friend over tea or coffee, or revisit when we need to take a step back from the current world which suffocates our ability to think in silence.

For those interested in reading, here's a breakdown of the book chapters:
Introduction: Towards a theory of human secrecy and unfathomability, or exposing elusive forms of evil
Chapter 1: From the Devil to frighteningly normal and sane people
Chapter 2: The crisis of politics and the search for a language of sensitivity
Chapter 3: Between fear and indifference: the loss of sensitivity
Chapter 4: Consuming university: the new sense of meaninglessness and the loss of criteria
Chapter 5: Rethinking "The Decline of the West"

p.s. I've noticed that a few of the European authors I've come across in various fields are more inclined to write in a less structured/formal manner (versus the Americans). This may be an overstatement (or complete misunderstanding on my part), but I can't shrug the feeling that they are writing in the tradition of continental European thinkers, which, if I'm not mistaken do approach their academic work differently from the American academy.
Profile Image for rep.
25 reviews
October 15, 2025
Kitap genel olarak güzeldi çok düşündüren ve yazdıran bir kitap oldu bu yüzden çok ara vererek aylar süren bir okuma serüveni oldu yine. leonidas donskis'in bauman'a çok iyi eşlik ettiğini düşünüyorum hatta ona daha çok katıldım genellikle. Yazımın gerisi full kitap okurken aldığım bazı notlar ve alıntılar.

Sayfa 107-108de Bauman bir siyasi olayı veya toplumsal olayı protesto etmek için sosyal medyadan güç alıp sokağa çıkan insanlar için diyor ki neye karşı olduklarını bilirler fakat yerine ne olması gerektiğini bilmezler. Twitter, Facebook gibi platformlardan gaz veren kitleye de sorsak bu konuda hiçbir fikir üretemez diyor. resmen akpli birini dinlemişim gibi hissettim ve aşırı tetikledi. tartışmak istedim onla çünkü yanlış düşünüyor bence. illa ki bir fikir atmak zorunda değiliz protesto etmek için birileri öldürülüyor mesela çıkıp adalet sistemini protesto ediyoruz yerine ne gelir uzmanlar çalışsın bulsun ama bu düzen olmasın artık diyoruz siyasetçilerin işi ne halkın isteklerine göre çözüm önerileri sunmak biz niye sunalım ki onların bizim isyanımıza karşı bulması lazım. yani bu tür kolektif eylemlere karşı gelmiyor aslında ama yine de yani otoriteyi koruyacak bir söylem bence. bir tık eski kafalı bir fikir olmuş. zaten Bauman bana sosyolojinin Tolstoy'u gibi geliyor. Tolstoy da nasihat veren yaşlı dedem gibi.

"Freud psikolojik rahatsızlıkların ve acıların büyük oranda güvenliği arttırmak karşılığından özgürlükten çok fazla feragat etmekten kaynaklandığı sonucuna varmıştır."

Bir kısımda ıstırabın sürekli ve düzenli olarak ortalama geçen rutin günler olduğunu mutluluğun ise bu ıstırabı biraz olsun farklılaştırdığımız aykırı günler olduğunu söylüyor mutsuzluk evet deneyimlenmesi daha kolay bir şey genellikle mutsuzuz bence de arada bir mutlu oluyoruz ama şöyle bir şey var bazenleri sadece o gün ekstra kötü bir şey olmadığı için ve sevdiklerinle oturup yemek yediğin an bile sana mutluluk verebiliyor o yüzden ıstırap konusuna katılmıyorum çok doyumsuz bir yorum bence ve ezbere yani Goethe'den de alıntı yapmışlar da demek ki onların zamanı çok sıkıcıymış ıstırap olarak görüyosa laksjdklajsdklad

"ülkemizin tarihini ve belleğini başkalarının değil bizzat kendimizin koruyor olduğu masalıyla kendimizi avuturuz. Fakat birçok kişiyi sarsabilecek hakikat, belleğin dışarıdan varlık kazanıyor olmasıdır."

"çoğu açıdan bizler hatırlayarak değil, örgütlü, sistematik ve kasıtlı bir şekilde unutarak oluşmuş topluluklarızdır."

"Özgürlük genelde zayıf bireyler tarafından karanlık ve düşmancıl bir dünyanın önünde çıplak ve savunmasız kalmak şeklinde kavrandığı için insanın kendisini korumasının tek yolu bir yabancının cesaretini kırması veya kendi kişiliğini değersizleştirmesidir."

ölüm ve yok olma korkusu haz ve tüketim kültürünü ele geçirmiştir-> houllbecq diyo

islam feminizmle ve cinsel devrimle yok edilecektir diyordu. bir an içimden inşallah dedim ve güldüm :d

elohimite hareketi yerini alacakmış dinlerin. kadercilik belirlenimcilik ölümsüzlük düşleri teknokratik elitin insanlığı özgürlüğün dayanılmaz yükünden ölüme açık olma halinden ve sınırlı olmalarının getirdiği bilinçten kurtarma vaadi varlığını sürdürüp üstünlüklerini arttıracaklarmış.

bu pislik yaşlı olup gençlerle birlikte olanlar yüzünden dünya bu hale gelmiş işte biliyodum lanet kompleksli salak gerizekalı sapık pislik topluluk

yeni modern sonrası dünyada ölüm ve yaşlılık korkusu ana tema olmuştur bunu yok edecek şey bu duyguların mütevazı yaşanmasıdır.

lgbt bireylere benden bir not: kitabı okudukça gerçekten modern sonrası dünyanın bu kötülüklerine karşı durduğumu tekrar fark ettim. insanlarla olan arkadaşlık ve sevgili bağlarını sadece bir kullanma aracı görmek veya bir topluluğa derneğe katılmışız gibi istediğimiz gibi girip çıkabileceğimiz bir ilişkiymiş gibi görmek bu dünyanın normali haline gelmiş olabilir. ama bana göre bu insan olmanın çok dışında bir davranış. Bizi insani özelliklerimizden uzaklaştırarak tekdüze bir hale duygusuz bi hale getirerek kolay kontrol edilen araçlar haline getiriyorlar. azınlık gruplar en büyük araçları. Bize iyilik yapıyor gibi görünebilirler ama yapmıyorlar. sadece bizi kullanarak toplumun normlarının dışında bir ilişki tarzımız olduğu için buna vurgu yapıp bize destek olarak bizim yanımızda gibi görünüyorlar. yaptıkları şey topluma bizi entegre etme değil sadece politik amaçları için kullanmak. bu yüzden de bizi daha çok toplumdan uzaklaştırıp düşmanlaştırıyorlar. lgbt olmak bir taraf tutmak anlamına gelmiyor. biz sadece bir varoluş şekliyiz. alışıldık çoğunluk ilişkilenme biçimi dışındaki ilişkilenme biçimleriyiz. bu illa ki cinsiyetsizleşip toplumu tekdüzeleştirme isteğine hizmet etmek zorunda olduğumuz anlamına gelmiyor. Ben bunları dedim diye gelenekçi muhafazakar demokrasi karşıtı olmuyorum. artık bunun farkına varılmasını isterdim. ama biliyorum ki asla olmayacak.
bu arada politik bir mevzu lgbt bundan bahsetmiyorum buna aykırı bir şey demiyorum. ayırca kesişimsellik toplumsal hareketlerde çok yararlı olsa da bunun suistimal edilmesi ve hareketin asıl amacından saptırma da çok görülüyor. eleştiri yaparak daha iyiye gidebiliriz. düşmanlaşmaya gerek yok.

milliyetçilik avrupa aristokrasisine son darbeyi indirmişti. bu açılardan baktığımızda liberal bir konumda duruyor. sonradan sosyal darwincilik ve ırkçılığın milliyetçilikteki bazı unsurları kendi lehlerine çekerek bir araç haline getirmesi ve hakim konumdaki ideolojiyi kendi saflarına çekmeleri
düşmancıl düşüncelerin güç kazanmasına yol açtı.

"bağlılık, kişinin kendısı ve etrafındaki dünya hakkında konuşma, şakalar yapma, düşüncelerini sunma ve bunu seçtiği bir başkasıyla yapma arzusudur. Yalnız değil, herhangi biriyle değil, sevdiği biriyle. Sadakat, bu dünyayı birlikte keşfetme stratejisidir." ❤️ çok hoşuma gitti bu kısım. öncesi de
david lynch alıntısı da her şey çok içimi ısıttı sonlarda.

"Milan Kundera yaşamanın sevdiğiniz kişinin gözlerinde var olmak olduğunu yazmıştı." 😭😭❤️

"ihanet kendinizi bütüne dönüştürülmesi imkansız parçalara ayırmaktır. kendinizi bir insanla sevgili veya dostla keşfetmekten kaçıştır."

"ötekiler ya da kendimiz hakkında çok şey bilmek tehlikelidir. kendimizi tanımak için başkalarının gözlemiyle başak deyişle sevgiyle yapmak manidardır."

"kendiniz ve geleceğiniz hakkında her şeyi bilemezsiniz. kaderini bilmek macbethin ölümüne sebep olmuştur." bu kısımda iyi geldi.

"ihanet adeta tersyüz olup çağdaş politikanın erdemi ve normuna dönüşmüştür."
Profile Image for Bárbara Reis.
25 reviews
October 8, 2015
Apesar de eu ter colocado metade do livro nos meus clippings do Kindle, mereceu perder uma estrelinha só por falar da Europa como se ela fosse um lugar que aceita diferenças (leia-se: imigrantes) super de boas. ¯\_(ツ)_/¯
Profile Image for Uğur.
472 reviews
January 20, 2023
Bauman goes on the path of explaining his theories by including the social and individual effects of mass media in his sociology as well as based on sociological research and the data obtained from them. In this context, he is at the beginning of the names that have been able to analyze today's people in the most accurate way.

In this book, you will also read that Bauman evaluates the destruction caused by the illusions of culture imposed through mass media on the individual and the resulting environment of insensitivity. The head of the cultural illusions is that the internet environment, which is seen as a space of freedom, is actually captivity, the individual is in the simulation of freedom in the 20th century. the mainstream of the century expresses that modernism has retreated into a great nothingness in its constantly updated form. He underlines that this environment of nothingness destroys the phenomenon of sensitivity, which is a prerequisite for human socialization, and that a much more sensational event needs to be covered in the media in order for peoples to act.

In the book, which contains chapters on Marxist thought and the future of the European left, Bauman put forward his analyses by referring to the words of many philosophers and thinkers.

In particular, his study of this area, where racism and capitalist hegemony are highly nourished, reveals what the leading problems of modern man are, Bauman. He clearly stated that a person who continues to experience the same problems at this age has gone backwards instead of moving forward. Even when we examine the events we encounter and witness in everyday life, it will be possible to see the reflections of this insensitivity and racist attitudes. In this context, Bauman and his books continue to describe modern people and explain their perceptual situations.
Profile Image for Cami Diaz.
58 reviews
July 27, 2025
- Vergonhosamente eurocêntrico, ignorando de forma obtusa o modo como o racismo e a inferiorização do sul global são indissociáveis da cegueira moral, das relações políticas, da exploração capitalista, enfim, de tudo que o livro pretende estudar;
- Frequentemente tangencial, levando a discussão a tópicos cuja relação com a temática inicial é raramente dada. Não apresenta uma ordem argumentativa coerente;
- Oferece pouquíssimas causas para os fenômenos sociais apresentados e, portanto, falha em explicar as engrenagens por meio das quais eles realmente operam. Assim, o livro é uma mera exposição de características que não é capaz de oferecer nenhuma solução;
- Faz algumas observações grotescas, como dizer que o Wikileaks opera sob um "vácuo moral", vazando informações apenas por ser tecnologicamente viável, sem intenção clara;
- Repete irritantemente alguns conceitos, referências e até frases completas, em parte pela estrutura inconveniente do texto, em forma de cartas, em parte por motivos inexplicáveis. Há momentos em que "1984", "Admirável Mundo Novo" e "Nós" são trazidos à tona com tanta insistência que provoca a breve sensação de que os autores não leram nenhuma outra obra de ficção distópica na vida.
Profile Image for Raquel.
394 reviews
October 29, 2019
Reflexões sobre a modernidade "líquida" pela voz de dois mestres, entretanto desaparecidos.

Um livro sobre as escolhas do presente e a herança incerta do futuro.

À voz sensata e lúcida de Bauman junta-se a voz igualmente lúcida de Donskis, o que enriquece substancialmente o tema.

Vale a pena.
Profile Image for Rhys.
904 reviews138 followers
November 19, 2014
As I chug through Bauman's 'liquid modernity' series, I continue to feel the same ... interesting reads but unfocused at best, and wildly random at worst. Moral Blindness tends towards the latter.

When on-topic, the authors seem to hang their views of liquid-modern-morality on a key word: adiaphorization - in Greek meaning 'an unimportant thing. An adiaphoron is a temporary withdrawal from one’s own sensitivity zone; and ability not to react, or to react as if something were happening not to people but to natural physical objects, to things, or to non-humans' (p.37).

So given that:

"Thus inevitably mass society and mass culture adiaphorize us. Not just politicians but insensitive individuals whose social nature and attention are awakened only by sensational and destructive stimuli are in large part the result of the media. Stimulation becomes a method and a way of self-realization" (p.38)

and, later:

"In my somewhat secularized use, ‘adiaphoric’ acts are those exempted by social consent (universal or local) from ethical evaluation, and therefore free from carrying the threat of pangs of conscience and moral stigma. … moral conscience is thereby disarmed and made irrelevant as a constraining and limiting factor in the choice of actions" (p.41).

Cool word. Media and information technologies are causing the disconnect, according to Bauman.

What can we do? Well, it appears, just wait for another cool word: interregnum

"This is what was to be expected in our times, which Antonio Gramsci dubbed in advance an ‘interregnum’ (…): times in which the evidence is piling up almost daily that the old familiar and tested ways of doing things no longer work, while their more efficient replacement are nowhere in sight – or too precocious, volatile and inchoate to be noticed or to be taken seriously when (and if) they are noticed" (p.83).

Hmmmm ...



Profile Image for Luciana.
516 reviews160 followers
December 31, 2020
Sempre atento a globalização e sua implicação no mundo moderno, Bauman nos ensina que a tecnologia se apresenta como um percursor do que mais adiante chamaremos de cegueira moral, isto é, a questão de “eu posso transmuta-se para eu devo, posso, logo sou obrigado a”.
Desta maneira, o estudioso explica que não mais estamos em uma realidade de dilemas, e, sim, de possibilidades.

Quando estamos lidando com essa nova Era artificial, acabamos por participar de um drama global de inconsciência e insensibilidade humana, dado, que a ética e a moral passam a se tornar relativas e não mais imperativas.
Se antes, lidávamos com o mal em figuras visíveis, fáceis de serem combatidas e identificáveis, hoje o mal se apresenta de duas formas: a insensibilidade ao sofrimento humano e o desejo de colonizar a privacidade.
“O mal não está confinado às guerras ou às ideologias totalitárias. Hoje ele se revela com mais frequência quando deixamos de reagir ao sofrimento de outra pessoa, quando nos recusamos a compreender o outro e quando somos insensíveis”, sendo essa a cegueira moral, voluntariamente escolhida e aceita com resignação.

A partir do momento que se esquece deliberadamente do Outro, que se recusa em reconhecer e admitir um ser humano diverso de nós, estamos nada menos que contribuindo para a alienação e objetificação do senso moral.
Esse e demais debates compõem tal obra, sendo imprescindível sua leitura.
Ademais, com uma bagagem cultural, literária e filosófica tão imponente, Bauman e Donskis, também filósofo e cientista político, insere-nos em um mundo composto por Voltaire, Gramsci, Thomas Mann, Kant, Bulgákov, Hannah Arendt e muito mais.
Profile Image for Uygar  Baspehlivan.
11 reviews7 followers
May 15, 2018
There is a great book in there, but it's often confusing, floating on a sea of unfinished ideas and never landing anywhere concrete throughout. This might be attributed to the format, as it feels like a conversation between two good, and very verbose, friends. Bauman is as sharp with his commentary on the banalest features of our liquid modern life, yet his prose is as abstruse as always. Makes it harder to concentrate, to be honest. The problem of being an academic like Bauman who used to publish at least a book a year is that after a while, the books seem to be repetitive meditations on mildly varying cases.

The last chapter on Oswald Spengler's The Decline of the West, on the other hand, is incredible. Donskis plays a huge role there

"Civilization is no longer about the gain; instead, it is about the loss. It is hardly a reference to a set of accomplishments of to the world of modern solitude and alienation found in every city. It is much more likely to appear as an interpretive framework for our hidden discontents, fear, hatred, anticipation of war and anxiety of destruction."

I, for a while, wanted to research and write about our modern political obsession with apocalypses - the apocalyptic scenario of the end of civilization to be precise- and it seems Donskis and Bauman constructed a great theory for me to be inspired from.

4 reviews
Read
January 9, 2024
Oncelikle kapak resmi inanılmaz vurgulayıcı en azından benim icin. Kaldırımda oylce gördüğümüz ve umursamadigimiz, uzerine arabalar, scooterlar, motorlar park ettigimiz, kimi zaman masa sandalye koyduğumuz ama bazilarimiz icin hayati derecede onemli olan yol kılavuzları… Bu çizgilere benzer bir ahlaki kılavuz herkes icin gerekiyor imasini uyandiriyor bende.

Ahlak kavramını gecmis ile irdeleyip gunumuze yorumlayan eser, herkesin bildigi ama seslendirmeyi akil edemediği gercekleri içermektedir. Teknolojiden uzak duran bireyeleri yok sayan, sosyal medyada olmayalar hiç gibi davranan topluma ve gunun her saatinde umursamazca ulaşılmaya calisilmasina karşı gelen bireylerin otekilestirilmesine eleştirel olarak bakmaktadır. Bir telefon numarası olmadan banka hesabi acamamaniz bunun en basit ornegidir. Akışkan modernite gunumuzun Iblisi dir demeye getirmektedir.
Gunumuzde duygusuz bir sekilde yapılan konusmaları kirbalikla örtmeye calsimacadan, yerli yersiz bir telefon araması ile sizlere ulasilma çabası veyahut işyerinden mesai sonrası gelen zamansız cagirilar, bunların tamamı icinde bulunduğumuz cagin yeni ahlaki sorunlar olduğu kanisini savunmaktadır.

Bireysel bir hayata karşı gelen, toplumsal olmayan ya da herseyini genele açmayana hayat hakki tanımayan bir hale gelen toplum, bu duruma daha eğitim hayatında maruz kalmakta ve bununla yetişmekte oldugundan ortadaki ahlaki sorunun farkında olamamaktadır. Kimi zaman din adina kimi zaman kitleleri kontrol altına alma adına bu tarz yönelimler egemen güç tarafından sıkça bir araç olarak kullanılmaktadır. Sosyal medya ve türevleri toplumu bir icerik bombardımanına sokarak bir önceki icerigi çabucak tüketmesini ve yeni icerige odaklanarak yönlendirmeye ve teşvik etmektedir. Aslina bakarsanız bireyleri bu sekilde bilgi ve icerik bombardimana tutarak, bireyin yozlaşmasına ve duyarsız kalmasinina bunun sonucu olarakta hafızasız bir toplum oluşturmak, dolayısı ile sorgulamayan verilen her veriyi islemeden sorgulamadan tüketen toplum yaratarak, gelecegin Cesur Yeni Dunyasini oluşturmaya calismaktadirlar. Boylelikle alfalar, betalar gibi bir cast sisteminde insanlar sorgusuzca verilen gorevleri yerine getiren robotlarda dönüştürülmeye karşı gelenleri ise ötekileştiren bir sistem insa edilmektedir.
Bu sistem altında öyle bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir ki, aynen George Orwell in 1984un de olduğu gibi bir sevgili, bir arkadas, veya bir komsu seni otoriteye ihbar edebilmelidir. Bu yaklaşımlar ne kadar ütopik görünsede kucuk organizasyonlarda, yerleşimlerde bu tarz yaklaşıma sahip bireylerin varligina muhakkak denk gelmişizdir. Sistem icin bireyi feda eden düşünce; bireyi, aslında o sistemlerin birey icin oldugunun farkindaligindan uzaklasmis, ahlaki degerlere sahip olmayan sadece yönergeler ve algoritmalar la isleyen androidlere çevirmeyi amaçlamaktadır.

Ayrica kitapta solculuk ve ya sagcilik adi altında isine gelmeyene ses çıkarmayan yaklaşımlara da el atmaktadırlar, dininden ya da ırkından dolayı cekilen zulümlere göz yuman solculara, LGBT ruzgarini arkasına solculara kindarlıkla bakan sagcılara dokundurmalar barindirmaktadir.
Toplumları yöneten siyasetçilere bu isi kendilerine gorev gören mi yoksa nemalanan insalar oldugunu mu? Otoriteye karşı sosyal medya gucu ile tetiklenen, tetikletilen Arap baharı hareketleri, bu hareketlerden sonra iktidara gelen profillerin eskilerden ne kadar farklı olduğuna değinilmektedir. Dahasi bu hareketlerin samimiyetleri sorgulanmaktadir.

Birysel çerçeveden yaklasilinirsa, artık bireylerin kendi gercek benliklerindense olmak istedikleri, ya da kendinde olmayan özellikleri varmış gibi yapmakta daha kotusu dayatılan rollere büründüklerini bunların tehlikesini ve kiside bunun oluşturduğu korkuyu ele almiştir. Kisilerde oluşmuş korku kaynaginin; cehalet, acizlik ve asagilanma sebepleri altında toplanmış ve korkunun kalici bir etki yarattigi vurgulanmstir.

Herseye yetişmeye calisilarak gelen yetersizlik hissi depresyonu tetikler olmuş ve bu depresyon illetti bir salgına donuşmuştur. Kusurlu bir hayati kabullenmeyi unutmuş toplumun hayati yaşanır kilmadigindan ve bunun sonuçlarından dem vurmaktadır. Sanal bireyler olmanın teşvik ile unutulan gerceklik büyük bir kaosa donuşmuştur. Sosyal medya fenomeni olmak, bir post ya da story icin halden hale girilen durumlar, yalancı paylaşımlar, birbirini körükleyen davranış kaliplari, dalga dalga yayılmakta ve trend olmaktadir. Aslında bu bireyin icinde bulunduğu toplumda var olma mücadelesine dönüşmüş, caresizce ilgi çekmeye calismaktadir, belki de buyuk bir varoluşsal haykiristir. Kalabalıkları arkasına alan bireyin yapamiyacagi ahmaklik yoktur. Boylelikle bireylerden kahramlar doğabilmekte, kahramanlar siradanlistirilmakta ve vicdani ve ahlaki duygular yozlastirilmaktadir.
Tam bunların içerisinde, yani bu cehalet ve yalan dünya içerisinde en tehlikeli şey belkide dusrutluktur, herseyi göze alıp doğru kalabilmek bedel ödemeden mümkün olmamaktadir.
Kitabin sonlarina doğru gelişmiş ülkeler ve 3.dunya ülkelerini kiyaslamaktadir , gerci kıyaslama dogu avrupa ülkeleri ile olmasında rağmen bu sorunların 3.dunya ülkelerinde de oldugunu göze alarak soyluyorum. 
Amerika, Fransa, Ingiltere gibi ülkelerdeki (sadece bazı kurumlarinda) basari ve emegin öneminin akademik-kamusal ortamda ne kadar etkin oldugunu söylerken, diğer ülkelerdeki nepotizim, sosyal iliskiler, kast sistemi ve kadrolasma ile olusan olumsuzluğa değinmektedir. Tabi bu gelişmiş ülkelerde de bir faşizm problemi oldugunu da esgecmemekte.
Son olarak batinin gerileyisini, dusman olarak görülen göçmen ve müslümanlara değinmekte. Bireyin ozgurlestikce dinin zayifladigini, irkciligi, dinlerin cokusu ve islamiyetinin sonunun feminizm ve cinsiyet devrimi ile olacagini ifade etmektedir. Cinselliğin herseyden onemli oldugunu 7 den 70 e herkesi ilgilendirdigini ve baski altına alinamayacagini, beseri iliskilerde onemli rol aldigini yazmaktadır.
Son olarak Kazanova ve Don Juan benchmarki yaparak gunümüz insan davranislari ile eşleştirmektedir.
Profile Image for Bahadır Hoşver.
32 reviews6 followers
September 5, 2022
Bauman ve Donskis modernliğin daha çok Avrupa özelinde insan üzerindeki etkisi, insanı altına aldığı tahakkümü genel bir şablon içinde detaylara inerek etraflıca anlatmaya çalışmışlar. Nihayetinde ikisi de Avrupalı birer sosyal bilimci -hatta Donskis’in politika geçmişi de var- olduğu için çizdikleri şablon bana biraz oryantalist ve distopik geldi. Önüne set çekilmeye çalışılan uluslararası göç dalgasının ve hali hazırda ülkelerinde yaşayan Müslüman azınlığın Batı Avrupa sistemini ekonomi, din, kültür ekseninde çatırdattığından bahsedilmiş. Fakat birinci dünya ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı tehdit eden asıl tehlikenin, modernitenin getirdiği yalnızlık ve insan üzerinde kurduğu totaliteryanizm olduğu belirtilmiş.
Nietzsche’nin Tanrı’nın ölümü kavramını da Bentham’ın ortaya attığı Foucault’nun geliştirdiği Panoptikon ile Tanrı’yı replase ederek tekrarlamış.
Profile Image for Pablo.
82 reviews4 followers
June 24, 2018
Interesante pero también muy pesimista (aunque es la línea habitual del autor). Al final se pone un poco más denso, en especial su co-autor, que creo que es aún más dramático, al hablar del estado de las instituciones académicas en Europa, lo cual suena más a un desahogo personal que excede el tema original del libro.

Lamentablemente ambos asocian la mayoría de los problemas sociales actuales al sistema económico actual que fue el que justamente mejoró la calidad de vida de gran parte de la población (y no sólo en el sentido material que los autores desprecian). A veces uno se pregunta cuál sería la sociedad ideal para este tipo de autores, o al menos, qué es lo que ellos denominarán un progreso legítimo de la humanidad.
Profile Image for Filiz I. .
165 reviews15 followers
January 6, 2023
Bu kitap Zygmunt Bauman ile Leonidas Donskis arasında dostça bir sohbet şeklinde ilerliyor. Yaşadığımız zamanın meselelerini ahlaki açıdan ele almak amacıyla yola çıkmışlarsa da, kitap esasında bu konu ekseninde dönmüyor. Birçok güncel meselenin Bauman ile Donskis arasında masaya yatırılışına şahit oluyoruz.

Kitaba adını veren ahlaki körlük meselesine geldiğimizde, yazarlar beşeri davranışların adiyaforileşmesi kavramı olmadan duyarlılığın kaybını anlamanın pek mümkün olmayacağını iddia eder. Adiyaforileşme kavramı adiaphoron (Yunanca "önemsiz şey") kelimesinden türemiş ve kişinin kendi duyarlılık alanından geçici olarak çekilme hali olarak tanımlanır. Tepki vermeme veya bir şeyler sanki insanların değil de doğal fiziki nesnelerin, şeylerin ve insan olmayan canlıların başına geliyormuş gibi tepki verme halidir. Yaşanan şeyler önemsizdir. Bizim başımıza gelmemekte veya bizimle birlikte olmamaktadır. Bu durum, eskiden popüler olan ve bebekli kadınların, çocukların, avam tabakanın ve aristokratların (belirli bir mesafeden) keyif verici temaşeler gibi izlediği kamuya açık idamları da açıklar. Buna göre, bireysel şahsiyetin kalabalıklar içinde ve aleni şekilde gerçekleştirilen gaddarlıklarla dağılıp çözülmesi, işkenceye uğrayan ve öldürülen insanlarla kurulabilecek tüm gerçek ilişkileri yok etmiştir. O insanlar, bu temaşa kendilerini veya sevdiklerini tehdit ediyor olsa dehşete kapılırlardı. Ama bu gaddarlıklar "gerçek insanların" başına değil de, suçluların ve "halk düşmanlarının" başına geldiği için insanların anlayış ve empati hissetme gücü bastırılmıştı. Ahlaki delilik, sağlıklıların da başına gelebilmektedir. Savaş zamanlarında şiddet ve cinayetin rutinleşmesi, insanların savaşın dehşetine tepki vermeyi bıraktığı koşulları yaratır.

Davranışların adiyaforileşmesi çağımızın en hassas sonuçlarından biridir. Sebepleri çeşitli: Kitle toplumu ve kitle kültürü, yani, her an ve her saniye kalabalığın içinde olma (internet ve tv'yi düşünün), kimsenin sizi tanımaması, teşhis edememesi veya ayıplayamaması sayesinde sanki hep sizi sarıyormuş gibi görünen bir dünya kavramı yarattı. Dolayısıyla bizim yaşamlarımızla ilişkilendirmediğimiz şeyler bizim için  önemsizleşir. Başkalarının başına gelmektedir, bizim değil. Acı çeken insanlarla empati kurma becerimizin eşiğindeyiz. Sosyal medyada pusuya yatmış sadist dilin, saldırgan yorumların ve çevrimiçi lincin altında bu psikoloji yatar. Bugünlerde kötülük, vücut bulmak için Hitler veya Stalin gibi kişileri seçmek yerine, duyarsızlığın anonim formlarına bürünmektedir.

Bauman'ın şimdiye kadar kötü olarak nitelendirebileceğim hiçbir kitabını okumadım. Bu da diğerleri gibi okuyucunun ufkunu açan ve düşünmeye davet eden bir kitap.
Profile Image for dinozor gibi.
159 reviews1 follower
April 27, 2024
Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis, eski zamanlardan modern zamanlara kadar kötülüğün, şeytan formunda, tanımlanabilir ve tanınabilir, elle tutulması ve dolayısıyla mücadele edilmesi daha kolay olan katı hâlinin karşısında, modern zamanların sinsi, belirsiz, form değiştiren ve kanması daha mümkün olan hâlini; akışkan kötülüğü inceliyorlar.
Merkezi olan katı kötülüğün aksine, parçalı, kopuk ve yaygın olan akışkan kötülük kılıcını kuşanıp saldıran değil, kılık değiştirip kandıran, çoğu zaman dost görünümüyle kendine yandaş toplamayı çok daha iyi bilen bir aktör.
Bu aktörü yakından tanıyabilmek için ikili, alternatifsizlik, istikrarsızlık ve güvensizlik , bireyselleşme ve yabancılaşma kavramlarına bakıyorlar.
Modern hayat insanlara konforlu ve rahat bir hayat vaadi ile başlıyor. Herkesin refah içinde yaşadığı bu düzenin sağlayıcısı olarak devletler, yerel yönetimler vb kurumlar görevliyken zamanla güdülen ekonomik ve siyasi politikalar sebebiyle yabancılaşma, birlik olmaktan uzaklaşma, toplulukların küçülmesi yada yok olması ve bireyselleşmenin popülerleşmesiyle eylemlerin sadece çıkar gözeten amaçlara evrilmesiyle akışkan kötülük dediğimiz kötülük hali insanları, toplumları ve iktidarları başkaları ve her şey üzerinde -öyle ya da böyle işlerine gelen, işlerine yarayan hangi şekli ise – tahakküm kurmalarını sağlayacak güce ulaşmak için her şeyi mübah saymaya götürüyor. Her şeyin mübah sayıldığı yerde ise elbette kötülük daha hızlı dans etmeye başlıyor. İşte tarihin kötülük açısından böyle bir dönemindeyiz.

Alternatifsizlik kavramı, satırlar arasında ilerlerken aklımı en çok meşgul eden kavram oldu. Biraz da hayatımızın değişimden geçmesinin etkisidir. Alternatifsizlik düşüncesinin sıkı zincirlerini kendi zihnimde ve eylemlerimde gördüm, görüyorum. Bu zincirler ne kadar özgür olmadığımı hatırlatıyor. Bir yandan da özgürlük ne soruları dökülüyor. Bütün soruların içinde kaybolmadan alternatiflerin mümkün olduğuna inanmak istediğimiz bir döneme girdik. Hem bireysel hem de toplumsal olarak. Umutla diyelim…
Profile Image for João Pedro.
17 reviews
April 9, 2025
O conteúdo do livro é excelente, Bauman e Donskis debatem sobre os problemas da sociedade atual, a falta de reação diante de injustiças e absurdos e a forma como essa aparente apatia diante de temas sérios acaba sendo explorada por políticos e líderes ao redor do planeta.

A leitura, porém é muito carregada, visto que os dois possuem muito conhecimento e as vezes acabam expondo um emaranhado de ideias que sempre chegam no resultado que eles parecem querer demonstrar, mas que acabam confundindo um pouco quem lê.

Outro ponto negativo é que o debate é feito através de uma troca de cartas, então cada um deles fala ininterruptamente durante 15/20/25 páginas e as vezes alguns pontos ficam em aberto.

Se você gosta de filosofia e está acostumado com esse tipo de estrutura de texto, é um bom livro pra incluir no acervo. Caso você esteja se interessando pelo assunto agora e esteja acostumado com leituras mais leves, sugiro começar por outra obra.
Profile Image for Mario Russo.
268 reviews8 followers
November 13, 2017
Eu ja havia escrito em outro review de outro pensador de viés marxista sobre o autor ser bom em diagnosticar o problema e péssimo em propor solução. Péssimo nesse caso talvez seja um pouco forte, embora o Bauman seja bastante genérico na hora de propor a solução para o problema que ele detecta. Se o tema central do livro é a des-sensibilização da sociedade ao sofrimento alheio, qual é a proposta de solução do autor? Que nos dessemos as mãos ao som de "Imagine"? O autor pode argumentar que a resposta seria nos tornarmos mais sensíveis em relação ao próximo e veja você: Isso foi o que Cristo propôs, e mesmo isso sendo talvez a mensagem principal do próprio, não torna um cristão automaticamente sensível ao sofrimento alheio. Talvez haja aí, algo na zona cinzenta da condição humana que escapa ao Bauman e que faltou nesse livro.
Profile Image for Kata Bitowt.
120 reviews12 followers
December 19, 2020
2.5

If anybody reads this, please, explain it to me.
It was like a rollercoaster. The book lost me for most of the time, then, there was an exciting new idea (happened 2.5 times) and I followed it with the glimpse of hope to find myself even more lost than before.

I get the pessimist worldview and all, it was addressed in the book, but common guys, the world is not all black! There are shades at the very least!

Also having hope in Europe, but having no hope in mankind and human being is just weird.
124 reviews
June 1, 2020
Tem capítulos excelentes, como o 2 e o 4, e outros modorrentos, como o último (sobretudo). No mais, é uma conversa entre dois grandes cérebros que, aparentemente, apenas concordam entre si, ainda que se declarem de espectros políticos quase que diametralmente opostos. No mais, vale a leitura, posto que ali estão algumas reflexões atualíssimas sobre o Século 21 e o modo que levamos a vida nestes tempos.
Profile Image for Jimmy Ardila-Muñoz.
63 reviews1 follower
March 11, 2021
Bauman´s book is a representation of society, relationships, education and, the technology uses in the context of the liquid society. Donskis and Bauman show a world absorb for capitalism, the control and the power of the ephemeral.
---
El libro de Bauman es una representación de la sociedad, las relaciones, la educación y el uso de la tecnología en el contexto de la sociedad líquida. Donskis y Bauman muestran un mundo absorbido por el capitalismo, el control y el poder de lo efímero.
45 reviews3 followers
Read
May 31, 2022
Bu kitabı okumadan önce okunması gereken kitaplar diye bir liste yapılması lazım. 1984, Cesur Yeni Dünya, Biz, Bir Ada İhtimali, Batı'nın çöküşü, Genel Milan Kundera hakimiyeti temel olarak gerekenler diyebilirim. Ama özellikle yaşadığımız ve anlam veremediğimiz ya da kişisel sandığımız bir çok şey için inanılmaz açıklayıcı bir kitap.
Profile Image for Cristiana Ferreira.
76 reviews1 follower
April 3, 2024
Livro difícil de ler, mas muito interessante, vale a pena o esforço.
"Os seres humanos são incompletos sozinhos.
(...)
A fórmula da fidelidade e do amor é a seguinte: tu vais certamente descobrir o meu nome e tudo sobre mim, mas eu não tenho a certeza se quero saber tudo sobre mim, se essa descoberta acontecer sem ti. Se for contigo, então tudo bem, estou pronto".
Profile Image for Álvaro .
27 reviews2 followers
March 20, 2022
Un libro escrito en 2012. Bauman y Dondkis describen con una precisa clarividencia hacia dónde se dirige el ser humano: el individualismo y la consiguiente ceguera moral. Estimo a Zygmunt Bauman como uno de los autores imprescindibles para entender los tiempos que vivimos.
Profile Image for Christiano Mourão.
15 reviews1 follower
October 17, 2018
Baumam é ótimo. Leônidas me dá a impressão de que tem mais interesse mostrar o quanto é culto do que contribuir pro trabalho.
Profile Image for John Moscol.
30 reviews
March 30, 2024
El libro tiene ideas interesante, pero no veo un análisis profundo en ellas. Además mucho de lo que está escrito lo he leído en otros libros.

Displaying 1 - 30 of 37 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.