What do you think?
Rate this book
Halaskâr
HALASKÂR. ADIMIZ BU.
İNSANLIĞIN SON UMUDU VE KURTARICILARIYIZ.
İnsanoğlu korkunç hırslarının peşinde Dünya’nın tüm kaynaklarını tüketip kendi sonunu hazırlarken karşısına yeni bir fırsat çıkar: Semele. Solunabilir atmosferi, dönüşüne denge kazandıran uydusu ve okyanuslarıyla Dünya’nın el değmemiş bir kardeşi gibi görünen bu gezegen, insanlık için yepyeni bir umut olmuştur. Ve bu umut artık uğruna savaşılabilecek en değerli şeydir.
Uzayı bükerek kestirme yollar üreten insanlık, geleceğini Semele’de inşa etmeye karar verir. Ancak gönderilen keşif birlikleri Semele’de ilkel, zeki bir yaşam formuyla karşılaşır. İlkeller, iri kıyım, iletişime geçmeyen, sadece ufak tefek aletler kullanabilen ve şiddeti bir hayat tarzı olarak benimsemiş canlılardır.
İnsanlığa yeni bir ev inşa edecek askerler de Halaskâr ekibidir. Yapay zekâ ve son teknoloji zırhlarla donatılmış süper askerler… İnsanlar yerleşmeden önce gönderilen Halaskâr ekibi, Semele’yi evcilleştirmek, ilkelleri püskürtmek ve sivillere elverişli hale getirmekle görevlendirilmiştir.
Bilinmeyen bir gezegeni sahiplenebilmek ve insanlığa yeni bir ev bulabilmek için savaşan Serkan, bir gün acil koduyla bir mesaj alır. Halaskâr ekibinin bir üyesi nedeni bilinmeyen bir şekilde komuta kademesiyle iletişimi kesmiştir. Serkan’ın yeni görevi Süvari 548’in başına gelenleri öğrenmek ve zor durumdaki bir askeri kurtarmaktır. Ancak bu görevin sonuçlarının tüm Semele’yi etkileyeceğinden habersizdir.
“Gönül huzuruyla söyleyebilirim ki beklentilerinizi fazlasıyla karşılayacak, evrensel normlarda yazılmış bir eserle karşı karşıyasınız. İlk sayfasından son sayfasına dek uçarcasına okuyacaksınız.”
Aşkın Güngör
“Yüksel Yılmaz yeni romanı Halaskâr’la yerli bilimkurgu dünyasında kalıcı olduğunu ispatlıyor.”
M. İhsan Tatari
“Yüksel Yılmaz, romanını bir film ya da tiyatro izler gibi okumamızı istiyor.”
Rasyonalist
“Ş. Yüksel Yılmaz, karakter yaratmada usta biri. Türk edebiyatının Adam Fawer’ı olabilir.”
KayıpRıhtım
Ş. YÜKSEL YILMAZ, 1982 tarihinde Erzurum’da doğdu. Kitaplar ve müzikle çok küçük yaşlarda tanıştı. Ege Üniversitesi Petrokimya Bölümü’nü bitirdikten sonra Berklee College of Music’in gitar atölyelerine katıldı. Birçok öykü seçkisi, fanzin ve dergilerde bilimkurgu ve bilim yazılarıyla yazma serüvenini devam ettirmektedir. M4Y4 ve M4Y4: Nesil isimli iki bilimkurgu kitabı bulunmaktadır. Halaskâr, yazarın üçüncü bilimkurgu romanıdır. 2006 yılından günümüze kadar teknoloji şirketlerinde kariyerini sürdüren Yüksel Yılmaz halen uluslararası bir teknoloji firmasında danışmanlık yapmakta. Eşi ve Maya adındaki kedisiyle birlikte İzmir’de yaşamaktadır.
İNSANLIĞIN SON UMUDU VE KURTARICILARIYIZ.
İnsanoğlu korkunç hırslarının peşinde Dünya’nın tüm kaynaklarını tüketip kendi sonunu hazırlarken karşısına yeni bir fırsat çıkar: Semele. Solunabilir atmosferi, dönüşüne denge kazandıran uydusu ve okyanuslarıyla Dünya’nın el değmemiş bir kardeşi gibi görünen bu gezegen, insanlık için yepyeni bir umut olmuştur. Ve bu umut artık uğruna savaşılabilecek en değerli şeydir.
Uzayı bükerek kestirme yollar üreten insanlık, geleceğini Semele’de inşa etmeye karar verir. Ancak gönderilen keşif birlikleri Semele’de ilkel, zeki bir yaşam formuyla karşılaşır. İlkeller, iri kıyım, iletişime geçmeyen, sadece ufak tefek aletler kullanabilen ve şiddeti bir hayat tarzı olarak benimsemiş canlılardır.
İnsanlığa yeni bir ev inşa edecek askerler de Halaskâr ekibidir. Yapay zekâ ve son teknoloji zırhlarla donatılmış süper askerler… İnsanlar yerleşmeden önce gönderilen Halaskâr ekibi, Semele’yi evcilleştirmek, ilkelleri püskürtmek ve sivillere elverişli hale getirmekle görevlendirilmiştir.
Bilinmeyen bir gezegeni sahiplenebilmek ve insanlığa yeni bir ev bulabilmek için savaşan Serkan, bir gün acil koduyla bir mesaj alır. Halaskâr ekibinin bir üyesi nedeni bilinmeyen bir şekilde komuta kademesiyle iletişimi kesmiştir. Serkan’ın yeni görevi Süvari 548’in başına gelenleri öğrenmek ve zor durumdaki bir askeri kurtarmaktır. Ancak bu görevin sonuçlarının tüm Semele’yi etkileyeceğinden habersizdir.
“Gönül huzuruyla söyleyebilirim ki beklentilerinizi fazlasıyla karşılayacak, evrensel normlarda yazılmış bir eserle karşı karşıyasınız. İlk sayfasından son sayfasına dek uçarcasına okuyacaksınız.”
Aşkın Güngör
“Yüksel Yılmaz yeni romanı Halaskâr’la yerli bilimkurgu dünyasında kalıcı olduğunu ispatlıyor.”
M. İhsan Tatari
“Yüksel Yılmaz, romanını bir film ya da tiyatro izler gibi okumamızı istiyor.”
Rasyonalist
“Ş. Yüksel Yılmaz, karakter yaratmada usta biri. Türk edebiyatının Adam Fawer’ı olabilir.”
KayıpRıhtım
Ş. YÜKSEL YILMAZ, 1982 tarihinde Erzurum’da doğdu. Kitaplar ve müzikle çok küçük yaşlarda tanıştı. Ege Üniversitesi Petrokimya Bölümü’nü bitirdikten sonra Berklee College of Music’in gitar atölyelerine katıldı. Birçok öykü seçkisi, fanzin ve dergilerde bilimkurgu ve bilim yazılarıyla yazma serüvenini devam ettirmektedir. M4Y4 ve M4Y4: Nesil isimli iki bilimkurgu kitabı bulunmaktadır. Halaskâr, yazarın üçüncü bilimkurgu romanıdır. 2006 yılından günümüze kadar teknoloji şirketlerinde kariyerini sürdüren Yüksel Yılmaz halen uluslararası bir teknoloji firmasında danışmanlık yapmakta. Eşi ve Maya adındaki kedisiyle birlikte İzmir’de yaşamaktadır.
304 pages, Paperback
Published September 1, 2020
22 people want to read
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 9 of 9 reviews
May 31, 2023
Beklentilerimin çok ötesinde çıktı.
Birkaç istisna dışında Türk yazarları pek okuyamıyorum. Hep bir şeyler eksik ya da yarım kalıyormuş gibi geliyor bana. O hissi siz de bilirsiniz. Okuyup da işte bu olmuş dediğim, en sevdiğim kitaplar arasına yerleştirdiğim Türk roman sayısı azdır kısacası. Halaskâr da onlardan biri oldu benim için.
Daha önce Yüksel Yılmaz'ın hiçbir kitabını okumamıştım. Kitabın ilk bölümünde biraz bocalar gibi oldum. Ama ilkeller, asistanlar, yabancı bir gezegeni kahramanımızla birlikte keşfetme duygusu ve Serkan'ın karamsar espri anlayışı derken kendimi sayfalara gömülmüş buldum. Uzun bir süredir kendini kitaplara veremeyen, günde birkaç sayfadan fazlasını okuyamayan ben, sayfaların nasıl akıp gittiğini anlamadım. Bir de baktım ki kitabı birkaç günde bitirmişim, daha yok mu diye arka kapağı eşeliyorum.
Kitapta Semele adlı yabancı bir gezegene giden ve buranın dünyalaştırılmaya uygun olup olmadığını araştıran Serkan adlı bir "Halaskâr"ın, bir nevi araştırmacı süvarinin başından geçenlere tanık oluyoruz. Serkan'ın tek dostu beynine eklenen yapay zekâ Arya. Onun dışında bu bilinmeyen tehlikeler ve mucizelerle dolu gezegende bir başına yaşıyor kahramanımız.
Orada yaşayan canlıların listesini çıkarması, bitkileri araştırıp neleri yiyip içebileceğini keşfetmesi, geceleri saldıran ilkellerle olan amansız savaşı onu bir nevi modern Robinson Crusoe kılmış diyebilirim. Romanın ilk sayfaları bu leziz keşif ve tanıtım bölümleriyle geçiyor. Ama daha sonra Serkan bir acil durum çağrısı alır ve kendisinden kayıp bir Halaskâr'ı bulması istenir. Böylece kahramanımız kendisini hiç beklemediği olayların ortasında bulur.
Kesinlikle çok keyifli, aksiyon dozu yerinde, yer yer güldüren yer yer de doğaya karşı tutumumuzu sorgulatan, çok başarılı bir roman Halaskâr. Ucu açık hiçbir soru bırakmadığı gibi "şu çok mantıksız" ya da "şu çok klişe" dediğiniz bir şey de içermiyor.
Kısacası çok sevdim. Aksiyon-bilimkurgu türünü sevenlere tavsiyemdir.
Birkaç istisna dışında Türk yazarları pek okuyamıyorum. Hep bir şeyler eksik ya da yarım kalıyormuş gibi geliyor bana. O hissi siz de bilirsiniz. Okuyup da işte bu olmuş dediğim, en sevdiğim kitaplar arasına yerleştirdiğim Türk roman sayısı azdır kısacası. Halaskâr da onlardan biri oldu benim için.
Daha önce Yüksel Yılmaz'ın hiçbir kitabını okumamıştım. Kitabın ilk bölümünde biraz bocalar gibi oldum. Ama ilkeller, asistanlar, yabancı bir gezegeni kahramanımızla birlikte keşfetme duygusu ve Serkan'ın karamsar espri anlayışı derken kendimi sayfalara gömülmüş buldum. Uzun bir süredir kendini kitaplara veremeyen, günde birkaç sayfadan fazlasını okuyamayan ben, sayfaların nasıl akıp gittiğini anlamadım. Bir de baktım ki kitabı birkaç günde bitirmişim, daha yok mu diye arka kapağı eşeliyorum.
Kitapta Semele adlı yabancı bir gezegene giden ve buranın dünyalaştırılmaya uygun olup olmadığını araştıran Serkan adlı bir "Halaskâr"ın, bir nevi araştırmacı süvarinin başından geçenlere tanık oluyoruz. Serkan'ın tek dostu beynine eklenen yapay zekâ Arya. Onun dışında bu bilinmeyen tehlikeler ve mucizelerle dolu gezegende bir başına yaşıyor kahramanımız.
Orada yaşayan canlıların listesini çıkarması, bitkileri araştırıp neleri yiyip içebileceğini keşfetmesi, geceleri saldıran ilkellerle olan amansız savaşı onu bir nevi modern Robinson Crusoe kılmış diyebilirim. Romanın ilk sayfaları bu leziz keşif ve tanıtım bölümleriyle geçiyor. Ama daha sonra Serkan bir acil durum çağrısı alır ve kendisinden kayıp bir Halaskâr'ı bulması istenir. Böylece kahramanımız kendisini hiç beklemediği olayların ortasında bulur.
Kesinlikle çok keyifli, aksiyon dozu yerinde, yer yer güldüren yer yer de doğaya karşı tutumumuzu sorgulatan, çok başarılı bir roman Halaskâr. Ucu açık hiçbir soru bırakmadığı gibi "şu çok mantıksız" ya da "şu çok klişe" dediğiniz bir şey de içermiyor.
Kısacası çok sevdim. Aksiyon-bilimkurgu türünü sevenlere tavsiyemdir.
February 9, 2023
2.okuma:ilk okuduğumda bu kadar beğenip ikincide hayal kırıklığı yaşamam çok ilginç ama takıldığım çok sey var .Kötü değildi ama sonu mantıksız geldi(hayır bin kere ölümden dön sonuç hizmetkar...olmadı böyle... vesta nin türü meselesi sonucta mantiksizdi)vs vs
1.okuma Ekim 2020:
4,5 tan 5...Alırken "yine beğenmeyeceğim niye aliyorum.",diye düşünmüştüm açıkçası ama coook beğendim,coook güzeldi... takıldıgım birkaç ayrıntıyı saymazsak (ki herşeye takılırım malum🙈)mükemmeldi diyebilirim. uzaya gidip zeki türlerle karşılaşmak temasını seviyorsanız mutlaka şans verin bence.
1.okuma Ekim 2020:
4,5 tan 5...Alırken "yine beğenmeyeceğim niye aliyorum.",diye düşünmüştüm açıkçası ama coook beğendim,coook güzeldi... takıldıgım birkaç ayrıntıyı saymazsak (ki herşeye takılırım malum🙈)mükemmeldi diyebilirim. uzaya gidip zeki türlerle karşılaşmak temasını seviyorsanız mutlaka şans verin bence.
June 6, 2021
3.5
Sulandırmadan, abartmadan güzel bir sonla bitti. İlk yarıyı daha çok sevdim. Bazı tekrarlar göze batıyordu ama genel olarak sevdim. Güzel fikirler vardı ve yazarın hayal gücünü sevdim. Bazı olayların hızlı gerçekleşmesi pek hoşuma gitmedi ve daha baskın karakterler okumayı yeğlerdim. Yine de Türk bilim kurgu için iyi örneklerden biri.
Sulandırmadan, abartmadan güzel bir sonla bitti. İlk yarıyı daha çok sevdim. Bazı tekrarlar göze batıyordu ama genel olarak sevdim. Güzel fikirler vardı ve yazarın hayal gücünü sevdim. Bazı olayların hızlı gerçekleşmesi pek hoşuma gitmedi ve daha baskın karakterler okumayı yeğlerdim. Yine de Türk bilim kurgu için iyi örneklerden biri.
May 2, 2021
Her şeyin siyah ya da beyaz olmadığı, grinin baskın ton olduğu hikâyeleri seviyorum. Halaskar'ın da bunlardan birisi olduğunu çok rahat söyleyebilirim. İki ucun tam ortasında ayaklarını yere sağlam bir şekilde basan bir eser.
Ayrıca son dönemde okuduğum Türk spekülatif kurgu romanları içerisinde beni kendi kültürüme karşı yabancı hissettirmeyen sayılı romandan da birisi diyebilirim. Günümüzde yazarlar Türklere özgü bir şeyler katacağım, kendi mitlerimi kullanacağım derken içinde yaşadıkları toplumdan, bizim kendi kültürel değerlerimizin aldığı ve bizi taşıdığı yeni şekilden o kadar uzaklaşıyorlar ki -eskiye o kadar bağlı kalıyorlarki- o toplumun bir üyesi olan biz günümüz Türkleri bile bu öyküleri yadırgıyoruz.
Kitapta Semele'ye yerleşmeyi planlayan insanların o dünyanın halkları ile kurdukları sürekli değişen, değiştikçe gelişip güçlenen ilişkisiyle süregelen bir hikâye var. Tek bir bilimkurgu türüne değil, birden fazla alt türün harmanlandığı bir yapıya da sahip olduğunu düşünebiliriz. Anlattığı çok şey var ve tüm bunların çok hızlı anlatıldığını da belirtebiliriz. Bilimkurgu'nun içinde yaşadığı aksiyon içeriği ise kitabı soluksuz okumanıza ve su gibi akıp gitmesine, bir çırpıda bitmesine neden oluyor.
Bu arada değinmeden edemeyeceğim: Pugion'lar kitaba o kadar iyi yerleştirilmiş, o kadar detaylı ve güzel, incelikle tasarlanmış bir tür ki hayran olmamak elde değil. Hiçbir şey için olmasa bile onlar için bile olsa okumaya değer bence.
Kitap başındaki haritayı doya doya kullanamıyorsunuz okurken. Birkaç yerde açıp bakabiliyorsunuz ama çoğu bölgeye hikayede hiç yolunuz düşmüyor. Ufacık bir eleştiri olarak alınabilir.
Kitabın sonu bir parça tahmin edilebilir olsa da başından sona müthiş bütünlüğü ve kendi içinde ayrılan, hızlıca akıp giden üç bölümüyle çok iyi olduğunu söyleyerek bitireceğim. Bu seviyede yerli bilimkurgu ve fantastik eserler görmek beni çok mutlu ediyor doğrusu. Darısı nice yerli yazarımızın başına.
Yerli yazarları okuyalım, okutturalım. Artık çok güzel, sıradışı ve çarpıcı işlerle okurların karşısına çıkabiliyoruz.
Ayrıca son dönemde okuduğum Türk spekülatif kurgu romanları içerisinde beni kendi kültürüme karşı yabancı hissettirmeyen sayılı romandan da birisi diyebilirim. Günümüzde yazarlar Türklere özgü bir şeyler katacağım, kendi mitlerimi kullanacağım derken içinde yaşadıkları toplumdan, bizim kendi kültürel değerlerimizin aldığı ve bizi taşıdığı yeni şekilden o kadar uzaklaşıyorlar ki -eskiye o kadar bağlı kalıyorlarki- o toplumun bir üyesi olan biz günümüz Türkleri bile bu öyküleri yadırgıyoruz.
Kitapta Semele'ye yerleşmeyi planlayan insanların o dünyanın halkları ile kurdukları sürekli değişen, değiştikçe gelişip güçlenen ilişkisiyle süregelen bir hikâye var. Tek bir bilimkurgu türüne değil, birden fazla alt türün harmanlandığı bir yapıya da sahip olduğunu düşünebiliriz. Anlattığı çok şey var ve tüm bunların çok hızlı anlatıldığını da belirtebiliriz. Bilimkurgu'nun içinde yaşadığı aksiyon içeriği ise kitabı soluksuz okumanıza ve su gibi akıp gitmesine, bir çırpıda bitmesine neden oluyor.
Bu arada değinmeden edemeyeceğim: Pugion'lar kitaba o kadar iyi yerleştirilmiş, o kadar detaylı ve güzel, incelikle tasarlanmış bir tür ki hayran olmamak elde değil. Hiçbir şey için olmasa bile onlar için bile olsa okumaya değer bence.
Kitap başındaki haritayı doya doya kullanamıyorsunuz okurken. Birkaç yerde açıp bakabiliyorsunuz ama çoğu bölgeye hikayede hiç yolunuz düşmüyor. Ufacık bir eleştiri olarak alınabilir.
Kitabın sonu bir parça tahmin edilebilir olsa da başından sona müthiş bütünlüğü ve kendi içinde ayrılan, hızlıca akıp giden üç bölümüyle çok iyi olduğunu söyleyerek bitireceğim. Bu seviyede yerli bilimkurgu ve fantastik eserler görmek beni çok mutlu ediyor doğrusu. Darısı nice yerli yazarımızın başına.
Yerli yazarları okuyalım, okutturalım. Artık çok güzel, sıradışı ve çarpıcı işlerle okurların karşısına çıkabiliyoruz.
November 28, 2020
Kesinlike çok çok iyi bir bilimkurgu. Yerli bir yazarımızın bu kadar kaliteli bir bilimkurgu üretmiş olması hem çok mutlu etti hem gurur verdi hem de daha çok örneği olabileceği konusunda umut verdi. Şimdiye kadar ki tecrübelerimden yerli bilimkurguya karşı biraz tereddütlüydüm ama bu kitapla tamamen değişti. Hiç sıkılmadan, merakla, elimden bırakamadan bitirdim. Teşekkürler Yüksel Yılmaz, elinize emeğinize sağlık.
July 19, 2022
Kitabı büyük bir keyifle okudum. Yazar Ş. Yüksel Yılmaz'ın emeklerine ve kalemine sağlık. Yerli bilimkurgu romanlarını keşfetmek, kütüphanemde bu kategoride bir raf hazırlamak benim için büyük mutluluk ve Halaskar da bu rafın en güzel ve etkili romanlarından biri olacak kuşkusuz. Özellikle romanın ismini de çok beğendim. Meta bir öykü olan, kahramanın başka bir gezegene gitmesini ve orada olanları konu alan yazar bunu kendine has ve duygu yüklü bir şekilde okuyucuya yansıtmış. Bu duygu gitgellerini ara ara hissedebiliyorsunuz. Konu, sürükleyicilik ve üslup olarak çok başarılı bir roman.
Ufak ve yapıcı bir eleştiri yapmam gerekirse, bazı noktalarda konu ilerlerken daha fazla detay bilgi aradım ve bu durum özellikle kitabın sonunda çok daha fazla hissedildi. Tabii ki bu durumu çok iyi anlayabiliyorum. Bu tarz romanlarda çok fazla detaya inildiğinde her bölümün bir kitap olma potansiyeli mevcuttur. Bu açıdan değerlendirdiğimde romanın içeriği ve hikâye gayet tatmin edici.
Bu güzel macera için Ş. Yüksel Yılmaz'a en kalbi duygularımla teşekkürlerimi iletiyorum...
Mehmet Canpolat
Ufak ve yapıcı bir eleştiri yapmam gerekirse, bazı noktalarda konu ilerlerken daha fazla detay bilgi aradım ve bu durum özellikle kitabın sonunda çok daha fazla hissedildi. Tabii ki bu durumu çok iyi anlayabiliyorum. Bu tarz romanlarda çok fazla detaya inildiğinde her bölümün bir kitap olma potansiyeli mevcuttur. Bu açıdan değerlendirdiğimde romanın içeriği ve hikâye gayet tatmin edici.
Bu güzel macera için Ş. Yüksel Yılmaz'a en kalbi duygularımla teşekkürlerimi iletiyorum...
Mehmet Canpolat
April 26, 2021
Kurgu, Semele ve ilginç yaratıklar çok iyi düşünülmüş olsa da olaylar ve karakterlerin gelişimleri çok hızlı ilerledi. Karakterler ve diyalogların inandırıcılıktan uzak olduğunu ve bu sebeple kitabı bitirmemin bu kadar uzun sürdüğünü itiraf ediyorum. Karakterler arası yakınlaşmalar bile belki hızından belki çok ağlak olmaların ben de herhangi bir his uyandırmadı. Alt yapısı, bilimsel argümanları iyi kullanması ve Vesta için 3 puan verdim.
October 23, 2020
Yüksel Bey yine yapacağını yapmış ve adamı her nerede bulunuyorsa artık, oraya çivilemiş:)
Muhteşem!!!
Emeğine, yüreğime sağlık.
Dipnot: Bu ülkede sansür olmasaydı daha neler neler dökülürdü ellerinden ve o arızalı yaratıcı zihninden:)))
TEŞEKKÜRLER!!!!
Muhteşem!!!
Emeğine, yüreğime sağlık.
Dipnot: Bu ülkede sansür olmasaydı daha neler neler dökülürdü ellerinden ve o arızalı yaratıcı zihninden:)))
TEŞEKKÜRLER!!!!
Displaying 1 - 9 of 9 reviews