1996-97 sezonu öncesi takıma katılan Scott Burrell o zamana kadar yetenekli ama vasatı aşamayan bir oyuncuydu. Sezon öncesi kampını bir de onun ağzından dinleyelim:sezon öncesi kamplarında yazılı olmayan bir kural vardır. Herkes üç aylık tatilden geldiği için iki gün boyunca çok iyi çalışır, üçüncüsünde ise biraz aktif dinlenme yaşanır. Bu her takımda böyledir. Ya da ben öyle sanıyordum. İlk iki gün ben de çok iyi çalıştım ve 3. gün alışkanlıktan olsa gerekişleri biraz ağırdan alıyordum. Tek potada 3’e 3 oynuyoruz. Ben Michael Jordan’ı tutuyorum. Bir pozisyonda topu aldı, sağa feyk verip sol taraftan bir şut attı. Hemen ardından bir sonraki hücumda basit bir dripling numarası ile yanımdan geçip turnike attı. Üçüncü pozisyonda ise tam şuta kalkacak gibi yaptı, ben hamlemi yapınca da sağdan süzüldü gitti. Aslında tam kapasite savunsam bile kendisini durdurabileceğimi sanmıyordum ama dediğim gibi biraz ağırdan alıyordum. Yanımdan geçtikten sonra arkamı dönüp ne yapacağına bakmak istedim. Döndüğüm anda ise suratımda bir top patladı.Michael "Eğer eğlenmek istiyorsan Disneyland’e git. Biz burada çalışıyoruz" diye bağırdı ve fırlattığı topu alıp tekrar oyuna döndü.
Kaan Kural'a tv ekranlarından aşinasınızdır. Spora ve basketbola olan devasa sevgisini her cümlesinde ve hareketinde belli eder. Spor sevgisinin yanında iyi bir anlatımcıdır. Samimidir ve mümkün olduğunca objektif ve akılcı konuşur. Aynı zamanda 'kafa adam'dır. Onun anlattığı maçlar daha keyifli hale gelir, yorumları zevkle takip edilir. Tüm bu vasıfları bu kitabındaki yazılarında da görüyoruz. Yanılmıyorsam kitap 2005 yılında yayınlanmış. Dolayısıyla en yeni bilgiler bu yıl ve öncesine ait. Fakat sadece o zamanın güncelini yazmamış. Basketbol ve Nba'in geçmişi, oyun ve sporcu özellikleri, saha içi/saha dışı dinamikleri kısaca spora etki eden çoğu etmeni kendi bakış açısıyla anlatmış. Sadece basketbol değil o dönem dikkat çeken başka sportif kişi ve vakaları da anlatmış. Diğer kitabını da okumak isterim. Ayrıca daha kapsamlı ve daha kallavi bir kitap bekliyorum kendisinden. Zira bu sporun kitabını yazacak birkaç kişi varsa ülke sınırlarında önde gelenlerindendir kendisi. Maviağaç yayınevinden çıkan kitap 175 sayfa. Bir solukta okunuyor. Fakat birkaç yerinde göze çarpan imla hataları var. Düzeltilmeli.
Harika bir derleme. Kaan Kural iyi kötü NBA ve basketbol takip edenlerin bile gözünden kaçan sporcu (yani insan) hikayelerini gün yüzüne çıkarıp yorumlayarak güzel bir iş yapmış. Kitabın eski köşe yazılarından derleme olduğunu görünce beklentimi düşürmüştüm ama basılalı on yıldan fazla geçmesine ve konu edilen isimlerin çoğu şimdi emekli ya da kariyerinin sonunu yaşayan sporcular olmasına rağmen anlattığı şeyler hala güncel. Okurken basketbol sevginiz artıyor diyebilirim. Gerçekten de "oyun"un arkasındaki duyguyu daha çok anlıyorsunuz.
Türkiye'de gençlerin basketbola ilgi kazanmasına dair katkısı su götürmez olan Kaan Kural'ın, birçoğunu batug.com döneminden veya gazete sütunlarından hatırladığım makalelerinden oluşan keyifli derlemesi. Kitabın merkezinde ise 25 sayfa ayırdığı Majesteleri Jordan var. Basketbolu ve okumayı seven ortaokul veya lise çağındaki yakınlarınıza düşünmeden hediye edebilirsiniz.
Kaan Kural'ı dinlemek gibiydi. Bahsedilen konuların çoğu 2000'li yılların ortalarından olduğu için benim gibi yıllardır basketbol takip eden birine güzel bir nostalji hissi yaşattı. Fakat konular güncel olmadığı için herkesin hoşuna gitmeyebilir.
it was nice book for who interested in basketball. there were many different writings and stories about the most popular incidents in basketball such as malice at the palace.