الناشر/ تقدم لنا رواية "الرجل الذي فقد وطنه" عملًا تاريخيًا ملحميًا تتقاطع فيه مصائر الأبطال مع معارك التاريخ الكبرى، حيث ينخرط "صادق طوران" -ذو الأصول التترية والمولود في القرم- في الحرب العالمية الثانية، على الجبهة الروسية الألمانية، لنعايش معه أهوال تلك الحرب الدموية، ومحاولته استعادة وطنه -شبه جزيرة القرم- من الروس باستخدام الأسلحة الألمانية.تسافر بنا الرواية في الزمان والمكان، فنتابع أبطالها عبر أوكرانيا وروسيا وإيطاليا وبولندا، ويمزج فيها المؤلف بين ذكرياته عن "القرم" وبين الخيال الروائي وبين وقائع التاريخ الحرب الكبرى.ويمكن اعتبار "الرجل الذي فقط وطنه" رواية تاريخية ورواية سيرة ذاتية في نفس الوقت، حيث يبدو التوازي جليًا بين حياة المؤلف "جنكيز داغجي" وأبطال أعماله، فكأن رواياته تسرد أجزاء من سيرته، وكأن أبطال أعماله هم ظلال لمواقف في حياته.
9 Mart 1919 tarihinde Kırım’ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit'te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946’da Londra’ya yerleşir. İngiltere’deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır.
“Türkçe bana anamın konuştuğu dil” diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar’dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği’nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur.
Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır. Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında “Ben yalnızca Kırım’ın yazarı değilim ama Kırım’ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim” der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikâyeler de yazar.
En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya’da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği’nin ve İlesam’ın yılın yazarı, Türk Ocakları’nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı" sempozyumuyla yazarlık macerası ele alınan Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 tarihinde Londra’nın Soutfields bölgesindeki evinde saat 12:30 sıralarında vefat etmiştir.
Sadık esir kampından kurtulmuş olsa da yurdunun istiklali için Alman Üniforması altında geçirdiği günler ona neler getirmiştir sorusunun cevabını barındıran öykü her zamanki gibi yalın diliyle sürükleyici, kimi yerde gözleri dolu dolu eden bir içerikle okurunu bekliyor.
Aytmatov sevenlerin özellikle okuması gereken Cengiz Dağcı'nın değerli eseri...
اشعر بالإحراج من كوني لم اتعرف على تفاصيل احتلال بلاد اعود من أصولها. السبب الذي دعاني لقراءة هذه الرواية الان تحديداً هو اني كنت قد وعيت للمرة الاولى -متأخرة- حقيقة ان تركستان مُحيت من الخريطة. انها ذهبت للعدم. وان التركستانيون الأقل حظاً من ان يحظوا بهوية اصبحوا الآن من (البدون). الرواية تتحدث عن احتلال تركستان.. ترك-ستان، بلاد- الترك. تلك الأرض التي (كانت) يوماً.. عن المانيا التي جنّدت كتيبة من التركستانيون ووعدتهم بتحرير وطنهم من ايدِ الروس، تقريباً عام ١٩٤٢ اي فترة الحرب العالمية الثانية. حين كانت البلدان تتصارع ككلابٍ مسعورة. كان جدي يحكي لي دوماً عن التغريب. عن كيف جاء إلى هنا. عن حكاية الرجل الذي ألقى بطفله في اليم امام ناظريه لينقذه من الجوع، من ذلك الموت البطيء. عن الصمت المرعب لساحة الحرب التي تتركها الجيوش. عن نغمات المقاذف. عن الناجيين الذين لم يتعودوا بعد بشكلٍ كامل على نجاتهم. عن زحفَ الخريفِ على المساحات الخضرةِ من أرضنا. عن بطاقات سفر و بلادٍ تسقط من زجاج النوافذ. عن أجدادٍ لست أعرفهم. واتمنى لو عرفتهم. وعن لغةٍ لا أفقه فيها شيئاً. وعن إستعارةٍ لوطنٍ لم أراه.
تذكرت الإهداء الذي ورد في اول الكتاب "إلى من اصبح وطنهم ذكرى او اصبحوا ذكرى في اوطانهم إنما تبقى الأوطان بأهلها ما بقوا.." أعرف معنى ان يكون للمرء وطنان. لكني اود ان اعرف أكثر عن ذلك الوطن الغائب. عن المآسي التي تحدثها الحروب، تلك التي نقرأ عنها ونتخيلها بصمت وأيديها ترجف بين قلوبنا. حتى لا تمحى على الأقل أوطاننا من أذهاننا، كما محيت من الخرائط. تمّت. الحادي عشر من ايلول/٢٠٢٢
Bugün, Kızılay da yansılar kitabının arkasında okuduğum satırlarınla yüreğimi ve gözlerimi dolduran yazarım...
Ruhun şad, mekanın cennet olsun...
“İnsanın umutlu olması ne güzel!.. Türkçe isimlerini bilmediğim iki çiçek ektim üç yıl öncesi karşıki çitin dibine. Çiçekçinin verdiği malûmata göre Türk çiçekleriymiş; Türkiyeden getiriliyormuş. Yerden yarım metre kadar yüksek, eğreltileri hatırlatan koyu yeşil yaprakları arasındaki dalların ucunda zurna biçiminde çiçekleri pembemsi kızıl. Bahçemin en güzel bir yerine ektim. Geçen yılın yazı ilk kez çiçeklendiler. Çiçeğin ismini öğrenirim diye tanıdıklara sordum soruşturdum; bilen bir kimse çıkmadı. Nihayet kütüphanede çiçek kitapları arasında latince ismini buldum: incarvilleadelavayi burada Gloxinia denen çiçeğin benzeri. Ama ismi önemsiz. Çiçekler Türk çiçeği; bu yetiyor bana. Yaz boyu her akşam suladım, üzerlerine eğilerek okşadım; okşarken, akrabayız, kardeşiz diye fısıldadım bile çiçeklere.” Yansılar 1
Korkunç Yıllar'ın devam kitabı. Cengiz Dağcı'nın anılarına dayanmakta. Korkunç Yıllar için yaptığım "Türk'ün tarafı sadece Türk olmalıdır." görüşümü yineliyorum.
Naziler savaşı bir şekilde kazanmış olsa muhtemelen soykırımcı diye Sovyetleri anıyor olacaktık. İki millet de birbirinden zalim. Nazilerin kötülüğünün hakkı ama verildi. Gerek Yahudi lobileri gerek Hollywood defalarca anlattı. Sovyetlere karşı ise hep bir üç maymun oynanıyor.
Sovyetler diğer ülkeleri işgal etti mi? Evet Sovyetler diğer halklara işkence etti mi? Evet Sovyetler soykırım suçu işledi mi? Evet Sovyetler işgal ettiği halkların dillerini, dinlerini yasakladı mı? Evet Sovyet askerleri tecavüzcü, katil ve zorba mı? Evet
Cengiz Dağcı nezdinde söylemiyorum. Bütün savaş dönemi anılarında Sovyetlerin ne kadar acımasız olduğu anlatılıyor. Almanya düştükten sonra çocuk yaşta Alman kızlarına dahi tecavüz eden bu barbarlar ansıl "insanlık, hümanizm, kardeşlik" gibi etiketlerle anlatılıyor. Buna katlanamıyorum. Kırım'ın işgali, Gulag kampları, savaş sırasında ve sonrasında yapılanlar daha neler neler.
Eğer Sovyetler Kırım'ı işgal etmese, Tatarları zorla askere almasa Nazilerin Türkistan birliği olur muydu? Neden bu Kırımlılar ilk fırsatta Nazilerin tarafına geçti? Hepsinin içinde Sovyet nefreti vardı.
2004 yılında "Kırımlı" adıyla sinemaya aktarılmış. Filmini izlemedim ama fragmandan anladığım kadarıyla yine bütün ihale Nazilere yıkılmış. Filmi izledikten sonra yorumu düzenleyeceğim.
هذه الرواية عملٌ تاريخيٌ ملحمي، تتقاطع فيه مصائر الأبطال مع معارك التاريخ الكبرى، حيث ينخرط صادق طوران ذو الأصول التترية والمولود في القرم في الحرب العالمية الثانية على الجبهة الروسية الألمانية، لنعايش معه أهوال تلك الحرب الدموية ومحاولته استعادة وطنه شبه جزيرة القرم من الروس باستخدام الأسلحة الألمانية. _________📚 هذه الرواية عملٌ تاريخي مُميزٌ ورائع للغاية، الرواية مزيجٌ بين السيرة الذاتية للكاتب الذي شارك في الحرب العالمية الثانية ممزوجةً ببعض الخيال حيث يبدو التوازي بينهما واضحاً، وكان أبطال هذه الرواية هي ظلال لمواقف الكاتب في الحرب. _________📚 كل مافي الرواية جميل جداً، الترجمة مميزة وأسلوب الطرح أكثر من رائع، كما أن استخدام الوصف جعلني أعيش معهم اللحظات بمختلف أنواعها، المؤلمة والحزينة والسعيدة، شعرت كأنني أُقاتل معهم على الجبهة، رُغم أن غالبية الأحداث كانت واقعية إلا أن اللمسة الإبداعية كانت في توظيف الخيال واستحضار الشخصيات لخلق مزيدٍ من الروعة والجمال في هذه الرواية. _________📚 الرواية صعبة نوعاً ما وتحتاج إلى تركيز كبير أثناء قرائتها نظراً لأنها تاريخية وتحتوي على الكثير من المواقف المشابهة والكثير والكثير من أسماء المدن، كما حصل أن تشتتُ بسبب كثرة الرتب العسكرية وتعدد الأسماء ولكن ذلك لم يُقلل من روعة وجمال الرواية على الإطلاق. _________📚 باختصار💡: رواية تاريخية مميزة جداً ورائعة، لا أنصح بها للمبتدئين ولكنها ستعجب عشاق التاريخ والذين يبحثون عن روايات حزينة ومؤلمة. _________📚 اقتباس💎: إلى من أصبح وطنهم ذكرى أو أصبحوا ذكرى في أوطانهم.. إنما تبقى الأوطان بأبنائها ما بقوا
Acı macera kaldığı yerden devam ediyor. Korkunç Yıllar'dan sonra Sadık Turan'ın Hatıraları dizisinin ikinci kitabı. Aslında tek kitap olarak yazılmış. Burak Cem Arlıel, 2014'te iki kitabın filmini çekti. Kitabı Korkunç Yıllar'la beraber aldım. Ama nedense Yurdunu Kaybeden Adam'ı daha önce okudum. Eserlerde kurgusal zamanda geçen olaylara bol yer verildiği için bence hangisinin önce okunduğu fark etmiyor. Her iki kitabı da okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Dağcı, 2011'de aramızdan ayrıldı. Yurdunu Kaybeden Adam'ı kaybettik. O, Cengiz Hanlara, Cengiz Aytmatovlara komşu oldu. Kendisi de bir Kırımlı olan Ahmet Davutoğlu'nun girişimleriyle 69 yıl gidemediği Kırım'daki köyünde, etrafı üzüm bağları ile kuşatılmış bir mezarlıkta toprağa verildi. Ruhun şad, mekanın uçmak olsun Cengiz Dağcı.
الرواية أخذت مني وقت لين دخلت جوها ، حزينة عالقرم وشعبها خصوصًا أن أصل الشعب تتار مسلمين😢
ضحكتني حادثة نجدت والسيد أحمد وأما موهان قطع قلبي جدًا تقريبًا أكثر واحد ، أما مارية كانت وكأنها تُمثل القرم وإحتلالها من قِبل الروس وعدم قدرة شعبها على إسترجاعها💔
الترجمة كانت جيدة لكنها تحتاج المزيد من التدقيق فبعض الجمل كانت مبهمة أو أنها تُرجمت بشكل حرفي.
كانت فاصل ممتع خصوصًا من فترة طويلة ما قرأت شيء تاريخي لكن خرجت منها بكم هائل من المعلومات التاريخية والجغرافية⭐️
"Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum. Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru yalpa vurup duruyoruz." "Biz zaten ölmek için bu üniformaları giymiştik. Ölesiye savaşmak için silahlanmıştık. Ama yalnız Türkistan'ın istiklali uğrunda öleceğimize inanıyorduk. Yanıldığımızı anladık. (s.219) "
Eser, Korkunç Yıllar romanının devamı niteliğindedir. Yurdunu Kaybeden Adam; vatansızlığın, esaretin ve çaresizliğin romanıdır. Kırım Tatarlarının sürgününü anlatan şarkı: https://youtu.be/c3F9HvC2Rmo
Kitabı okurken belki de 'ülke' olmaya, olabilmeye çalışırken insanların bedenlerinde, yüreklerinde ne acılar bırakmış bir savaştan geriye kalanları okudum... Türkistan hayaliyle yanıp tutuşan Kırım Türklerinin içindeki uğultular, fırtınalar, kaybolan hayatlar.. Sadece Kırım Türkleri mi? Hayır. Polonyalılar, Almanlar, Ruslar, niceleri... Nice milletten nice insanın çektiği acılar. Şu yaşadığımız günlerde yine aynı topraklarda yine savaş, yine sınırlar ötesinde yığınla insan cesedi. Yüzyıl geçse de değişen bir şey yok...
سعيدة بفرصة قراءة هذا الجانب من الحرب العالمية الثانية، جانب الوعود المخادعة واستغلال الولاء والاخلاص والإنسانية بوحشية في سبيل ما لن يتحقق! وحزينة جداً لأنها ليست مجرد رواية مؤثرة بل حقيقة. زيّ عسكري ألماني لأجل تركستان.. زيّ عسكري روسيّ لأجل القرم.. زيّ عسكري انجليزيّ لأجل بولندا... ولا شيء سوى التضحية والموت! وما بعد الحرب ليس إلا هياكل عظمية بلا أرض تتقبّلها. .. رواية مهمة ليس أدبياً فقط، ثقافياً وتاريخياً أيضاً. الترجمة جيدة لكنها تفتقر جداً للسلاسة.
Yıllar önce ''Onlar da İnsandı'' kitabını okuyup çok etkilenmiştim. 'Yurdunu Kaybeden Adam'' kitabını ise daha da çok beğendim. Yazarın muhteşem bir üslubu var, okuyucuyu hikayenin içine çekmeyi çok iyi biliyor. Sadık Turan'ın hüzünlü öyküsü yüreğe çok dokunuyor, bu hikayenin ve benzerlerinin gerçekten yaşandığını düşünmek ise insanı daha da etkiliyor. Bu yazarı keşfettiğim için çok mutluyum.
Koskocaman bir kaybedişin hikayesi bu. Kahramanlık her zaman savaşlar kazanmak, destanlar yazmak değildir. Kaybedilen savaşların da eşsiz kahramanlrı olur. Sadık Turan işte bu kaybeden kahramanların kumandani, arkadaşı, evladı, sevgilisi. "Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum"...
Rus zorbalığı altında Almanlara karşı savaşan, Almanlara esir düştükten sonra da Alman zorbalığı altında Ruslara karşı savaşan, savaşın ardından kimliksiz ve yokluk içinde İtalyada ölümü bekleyen Kırım Türkü bir askerin hikayesi. Kitap-başlık uyumuna da bir ünlem (!) Cengiz Dağcı'yı da Aytmatov'u da öneririm efem.
Kitabın pek çok yeri beni sardığı gibi o kadarı da çekmedi. Özellikle savaş sahneleri vs. arada sürekli dalmama sebep oldu. Onun dışında kalan konularsa fena değildi. En büyük sorun çevirisindeydi. Beni zorlayan, düşük olduğunu düşündüğüm, birçok yazım ve noktalama hatası olan cümleler sürekli karşıma çıkıyordu. Bu da benim okuma hevesimi kırıyordu. Ama sonuç olarak okumaya değer bir eserdi.
Cengiz Dağcı’nm romanı (1957) • Yazann Korkunç Yıllar romanının devamı. Korkunç Yıllar’da yazar (romandaki takma adıyla: Sadık Turan), 1946’da Roma’da yazdığı anılarını, Almanlar tarafından Ruslara karşı savaşa gönderilmesine kadar getirmişti. Bu ikinci romanda gene 1942 yılında bıraktığı yerden başlatır olayları: 1942 baharında Alman ordusunun kadrosu içinde, Türk asıllı esirlerle bir Türkistan lejyonu kurulmuş, onlar da yeniden asker olmuşlardır ... Yer yer Remarque’ın Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanını hatırlatan eser, Türk edebiyatında İkinci Dünya Savaşı’nı konu edinmiş ve o savaşın içinden gelen Kırım’h bir Türk’ün kaleminden çıkmış tek romandır.