Jump to ratings and reviews
Rate this book

Атлас на мъглявите континенти

Rate this book
Приключението е благословия за човечеството, защото най-голямото щастие в този свят е да издържиш да си свидетел на този свят.

В настоящия момент той долови в ума си човешкото нежелание да се изправи пред света лице в лице и осъзна смисъла на бащините си думи: на този свят хората се боят от познанието. Познаването на страданието, жаждата, глада и мъката докарва на хората безсъние, ето защо те търсят сигурност в удобните си легла, във вкусната храна и веселите приятели. Тяхната незаинтересованост от света понякога стига до такава степен, че си издигат светове от злато и сребро, наслади и развлечения, усещания и похот, за да възпрат мислите за страданието и болката. При все това Узун Ихсан ефенди често казваше, че истинското преклонение пред Бога е да видиш света. Всеки човек трябва да изучи света по един или друг начин. Колкото и болезнени да са опитът, сблъсъците и наученото, приключението е благословия за човечеството, защото най-голямото щастие в този свят е да издържиш да си свидетел на този свят.

Това е квинтесенцията на книгата, ето и началото й:

Някои индивиди в Константинопол

Гностици, агностици, господари на лицемерието, пазители на целомъдрието, майстори на опиянението и познавачи на содомията вкупом мълвяха и разказваха, че 7079 години от началото на вселената, 1681 години след Исус Спасителя или 1092 години от Хиджра съществувал град на име Константинопол, прословут със своя бурен живот. Според мълвата една бяла чайка, летяща в мрака, довела първите генуезки кораби насам и след като стъпил на сушата благополучно, техният водач, един неверник на име Пунд, убеден, че чайката представлява Спасителя, потърсил и намерил гнездото й и понеже вярвал, че да се яде от плътта на Исус е свещен акт, опекъл и изял птицата. Старите хора разказваха, че генуезкото племе издигнало висока кула на мястото на гнездото и от уста на уста предаваха, че от върха на тази смайваща постройка, по-късно станала известна като кулата Галата, протегнати ръце с увеличителни стъкла и юнаци с невъоръжено око можели да съзрат величествения връх Олимп на град Бурса. Други обаче твърдяха, че това е небивалица, съчинена от пожарните патрули в стремежа им да измъкнат бакшиш от посетителите. Тези мъже получавали надница от дворцовата хазна по десет акчета и им давали по двайсет акчета за всеки своевременно оповестен пожар, но ако се провалели, ги наказвали с по двайсет удара с камшик на всеки час, докато пожарът бъде потушен.

268 pages, Paperback

First published January 1, 1995

644 people are currently reading
11688 people want to read

About the author

İhsan Oktay Anar

13 books1,794 followers
Türk yazardır. Lisans, master ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde yaptı. Aynı okulda öğretim üyeliğinden emekli olmuştur.

Her bir kitabının çok uzun araştırmalardan sonra yazıldığı içerdikleri ağır tarihi bilgi ile göze çarpar. Eserleri pek çok küçük hikâye etrafında örülmüş büyük bir roman biçimindedir.

Yazın biçim göndermeler içerir. Kabaca birkaç örnek vermek gerekirse Amat'taki İsrafil adlı çocuğun gemi borazancısı olup diriliş düdüğünü çalışı islamiyette kıyamet haberi olan borazanı çalacak meleğe, alt ambar toprak altına ve mezara göndermeler ya da modellemelerdir. Bu üslup okuyucuyu hem yetiştirir, hem geliştirir. Umberto Eco bu biçimde gelişen okuru ampirik okurdan ayırmaktadır. Her gerçek yazar aslında bu tip incelikli ve becerikli okurlar isteyecektir. Anar ise kendi okurunu kendi yaratmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası 20'den fazla dile çevirilmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır. Anar, 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
13,524 (62%)
4 stars
5,961 (27%)
3 stars
1,650 (7%)
2 stars
307 (1%)
1 star
124 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 1,038 reviews
Profile Image for Doğan.
89 reviews2 followers
May 9, 2013
İlk izlenim: Offf kapak çok güzel be! 2bin küsür kişi de oylamış, 4.5 ortalama. Türk yazar. Bu kitap okunur hacı. Daha ne olsun!

Kitabın ilk çeyreği: Haydi bismillah! Bir dakika bi yanlışlık olmalı. Bu giriş cümlesi...
Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı Kâinattan 7079 yıl, İsa Mesih'ten 1681 ve Hicretten dahi 10 92 yıl sonra, adına Kostantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı.
Allahım ben naptım. Bu kitap Osmalı Türkçesii...

Kitabın ilk yarısı: Kitabı okumak eziyet gibi. Ama olsun puanı yüksek okumaya devam. Ne de olsa Mazoşist bi karakterim de var. Dayanırım dayanırım. Ha! Çok zevkli! Bu cümleyi de anlamadım işte!

Kitabın son yarısı: Vel hasıl git zaman bir şey vuk'u buldu. Önceleri bir şey çakmayan bu zaat, sonraları bu lügat-ı lisan ile pek bir haşır neşir olmaya başladı. Bu nüvis'i çok ta'n eylediğim için kendimde tazallümde bulunuyorum şuan. Velakin ilk başlardaki anlaşılmayan bu lisan git zaman gayet başa tesrih ediyormuş.

Profile Image for Joy.
544 reviews82 followers
April 10, 2021
Valla hayal gücüne sağlık be amca. Ne güzel ince ince işlemişsin kitabı öyle, insan okudukça hap atası geliyor çünkü belli yani bambaşka kafalarla yazılmış bir kitap ve insan özeniyor valla.

Edit; ay yıllar sonra beğeni üstüne beğeni dedim madem bir kaç bir şey ekliyeyim, öncelikle yazar burada yarattığı dünyayı diğer kitaplarında da kullanmaya çalışmış ama maalesef başarılı olamamış. Sanırım ilk kitabın çok tutulması, ‘ ben buradan yürürüm zaar.’ Hissi vermiş yazara ama sakat kalmış. Okuduğum diğer kitaplarından galiz kahraman dışında pek bir ayırt edici özellik göremedim .
Profile Image for Yakup Öner.
176 reviews112 followers
February 7, 2017
Düşlerde düşünsel bir evren yaratmak ve bu pratikte yaratıcı olmak...Bizler gerçeklikten sıkıldığımız anlar olmaz mı?Bir masal kulağımıza okunurken içinde var olup bu dünyadaki gerçek sandığımız gerçeklikten feragat etmek isteyip ikilem de kaldığımız hiç mi olmamıştır? Her düşün bir dünyası ve her dünyanın da bir dinamiği vardır.
Mükemmel bir dil ile okuduğum ve Felsefenin bir tarihi romanda bu kadar incelikle kurgusal olarak verildiğine şahit olmadım. Her cümlede her sözcüğün boşa gitmemesine itina ile özen gösterip okudum. Ve beni hikayeye o kadar keyif ile sürükledi ki yazar, ben gülümserken yaptığı ironik ve esprili cümlelere, kendimi o düş dünyasının ortasında buldum, çıkamadım ve bir an önce nereye varacak diye heyecan ile okudum.
Okuyun, okutun. sanırım bir kez daha okumayı hak ediyor.
Profile Image for Mustafa Şahin.
454 reviews106 followers
March 29, 2012
Bu kitabı uzun zamandır okumayı düşünüyordum; ancak fırsat olmuyordu. Sonra bir pazar günü nasıl olduysa elime geçti kitap. Ardından da zaten olan oldu. Bitirmeden elimden bırakamadım.

İhsan Oktay Anar gibi bir hayal dünyam olsun isterdim. Çok güzel yazmış. Ben özellikle kitabın giriş kısmını, oradaki İstanbul tasvirini çok beğendim.

Şahsi kanaatim okunması gereken bir kitap olduğu yönünde, kesinlikle değeceğine inanıyorum.
Profile Image for Aslı Can.
774 reviews294 followers
Read
April 17, 2023
İhsan Oktay Anar, kim bilir hangi yanlış anlaşılmalar sonucu mavi bi iksir içtikten sonra fark etmiş ki zamanda ve mekanda istediği gibi hareket edebiliyormuş. Böylece bir anda kendini bu hikayenin içinde buluvermiş ve birebir şahit olmuş bütün olanlara. Hem orada hem de burada olabilmesi ile tanınırmış, fakat onu ne orada ne de burada görebilen kimse de yokmuş. Her yerde olduğu için, hiçbir yerde olamamaktan mustaripmiş. Bu kitap O'nun için bi nevi '' Ben varım. Her şeyi görüyorum.'' demenin en karşı konulamaz şekliymiş.
Profile Image for Sine.
387 reviews473 followers
November 25, 2015
Bir kitabı hem çok sever, okumaya doyamazsınız; bütün işinizi gücünüzü bırakıp okumak istersiniz... Hem de bitecek diye ödünüz kopar, okumaya kıyamazsınız. İşte bu da o kitaplardan biri.
Profile Image for Cemre.
724 reviews562 followers
July 30, 2019
Çok methedilen kitaplar bende o kitaptan uzak durma isteği uyandırıyor her zaman; çünkü okursam herkes gibi sevemeyeceğimden, beğenemeyeceğimden korkuyorum. Puslu Kıtalar Atlası'nı da bunca zaman okumama sebebim buydu. Hep merak ettim; ama başlamaya cesaret edemedim. Bir de "dili çok ağır, hikâyeye giremedim" minvalince yorumlar gördükçe uzak durdum. Pişmanım, keşke İhsan Oktay Anar ile daha önceden tanışsaydım. Gerçekten masalsı bir anlatımı var, alıp sizi başka bir diyara götürüveriyor. Başta karakterlerin bolluğu sizi biraz afallatabiliyor; ancak sonra hikâyelerin hepsi bir şekilde birbirine bağlandığında her şey yerli yerine oturuyor. Ayrıca dilinin ağır olduğu konusundaki yorumlara katılmıyorum, bunu da belirteyim.

Çok severek okudum, tez zamanda Anar'ın bir başka romanını okuyacağım; umarım ondan da aynı tadı alırım.
Profile Image for Tuna Turan.
409 reviews57 followers
February 24, 2020
Çok derin bir kitap okumuş hissi ile iyi de şimdi ne oldu hissi arasında bırakan kitap. Sanırım hayatta belli periyodlarda okunması gereken kitaplar arasında yer alacak. Kurgu, hayal gücü ve hikaye akışı inanılmaz güzeldi. Sanırım bir süre sindirip, tekrar okuyacağım. Yorumumu o zaman düzenlerim.
Profile Image for Neli Krasimirova.
208 reviews100 followers
May 25, 2023
Okuyan herkes düşle gerçeğin, hayalle tarihin birbirine geçtiğinden bahsediyor sanırım.
Tekrara düşmeden ne yorum yazılır böyle popüler (ki bu da benim bunca zaman uzak kalma sebebimdir) bir kitaba bilememekle birlikte ufacık bahsetmek istiyorum:

Benim lisansta iki dönem felsefe aldığım ve felsefe konuşmayı kendisiyle öğrendiğim hocamın doktora tezi René Descartes üzerineydi. Anar'ın da kitabı felsefeci kimliği üzerinden Descartes (Rendekar) merkezli kurmasından ve yine başlangıçta doğa felsefesi olan fiziği mevzubahis etmesinden çok hoşlandım. Kendi özelimde bu kitabı sevmeme en büyük etken de buydu. Hemen arkasından da eski dil ve esprili üslubu harmanlaması gelir.

Yıllar önce Tarumarname'yi okuyup bu dil/üslup birlikteliğini çok sevmiştim, şimdi Eryürek'in aklına bunu yapmak nereden gelmiş görmüş bulunuyorum. Anar'ı çok sevip bir benzerini okumak isteyenler değerlendirebilirler.
Profile Image for Mümin.
69 reviews38 followers
December 23, 2016
Galata'sı, Konstantiniyye'si, uzak ve gizemli ülkeleri, acayip mahluklardan müteşekkil karakter kadrosu, felsefeye dokunuşu ve büyük hikayenin içindeki küçük yaşam kesitleriyle büyülü bir yolculuk deneyimi yaşadığım kitap.
Profile Image for Oguz Akturk.
290 reviews734 followers
November 23, 2024
YouTube kitap kanalımdaki videoda İhsan Oktay Anar'ın kitaplarını ve Puslu Kıtalar Atlası kitabını yorumladım: https://ytbe.one/V515MhDVuIU

"Asra yemin olsun ki, insan mutlaka ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır."
[Kur'an-ı Kerim, 103:1-3]

Kitapkurdu Oğuz rivayet eder ki, bu kitap Türk edebiyatının en iyi kitaplarından biridir ve vardığı bu sonuç kesinlikle tartışma kabul etmezdir.

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde yılların 95'inde Puslu Kıtalar Atlası adında bir kitap yazılagelmiş. Yazarı da bizzat bu kitabın içinde adı geçen ve Uzun İhsan namıyla tanınan biriymiş. Deli manyağın teki miymiş bu herif, ne? Güya Türk edebiyatında postmodern üslubun piri derlermiş onun için.

Gel zaman git zaman, binlerce insan okumuş ve kendine katmış bu kitabı. Binlerce insan geçmiş bu kitabın feleğinden. Kıtaların üstüne nasıl ki puslar indiyse, insanların içi de puslanıvermiş bir zaman sonra. Bu melun pusları aşma becerisini gösterenler ise esas bilge insanlarmış Uzun İhsan'a göre.

Kimileri Ebrehe gibi hakikati yanlış yerlerde aramış, kimileri ise Bünyamin gibi kendi manevi atlasının peşine düşmüş. Zahir ile batınîyi birleştiren kimsenin kâmil insan olma ünvanına erişebildiği bu devran-ı alemde, herkesin kendisine münhasır bir hakikat arama biçimi varmış.

Tutkusudur ya insanı hem yücelten hem de alaşağı eden, işte ilim öğrenmekmiş insanı en çok yücelten tutkusu da. Muzır hırslara kapılıp hayatını ipe sapa gelmez hayallerle geçiren kişinin sonu elbet ki yıkımmış. Hem rivayete göre öyle bir yıkımmış ki bu, şu koskoca alemin en kuvvetli bombaları bile bir araya gelse yine ortaya böyle bir cereyan çıkaramazmış.

İşte kitaplardan o kitap ki, Puslu Kıtalar Atlası da Ademoğlu denen bu mahlukatın yeryüzünde aradığı hakikatlerin renk renk olduğunu gösteren bir atlasmış. İçinde Galata'sından Karaköy'üne, Bağdat'ından Mağrip'ine kadar türlü mekan geçermiş. Herkes bu romanı nasıl anlamak isterse tahayyül ülkesinin hudutlarını da ona göre çizermiş.

Kimisi bu romanı İstanbul mekanlarıyla kimisi insanın kendi hakikatini arama biçimlerinin değişken oluşuyla kimisi bilim denilen o maddeci eylemle uğraşanların emeğiyle kimisi de iyilik ve kötülüğün kadim mücadelesiyle birlikte yorumlarmış. Hepsine ya şehri İstanbul kadar büyük saygısı varmış Uzun İhsan denilen elmacık kemikleri çıkık, çekik gözlü yazar efendinin.

Ama kitaplardan o kitap ki, yüce kitap Kur'an-ı Kerim'in 103. suresi de Asr denilen o sureymiş. İnsanın mutlaka ziyanda olduğunu, kötülüğün peşinde olanların da mutlaka ziyana uğrayacağını anlatmış. Hem de sadece üç cümleyle. İnsanlar bile kendilerinin ziyanda olduğunu anlatmak için milyonlarca kitap yazmış ve durumun içinden çıkamamışken, şu alemin özetini geçivermiş yüce Allah Celle Celâlühû.

Öyle ki, sadece Bünyamin gibi kendi bireysel hakikatine odaklanan insanın işi rast gidermiş. Bu hayatın da düşlerin bir parçası olduğunun farkına varmakmış esas hakikat. Görülen her düşün, külli düş içindeki bir cüzü kapladığını anlamakmış okumak. Ve okumak, böylesine ulvi kitaplarla karşılaşabilmekmiş en sonunda kuşluk vaktinden daha uzun geçmediğini düşündürecek olan şu hayatta.

İşte ey okur, Kitapkurdu Oğuz sana der ki, bu kitabı oku mutlaka. Derler ki, incelemeyi yazan kişi yetmemiş üçüncüye okumuş bu kitabı şu kısacık ömründe. Anlaması halinde pek bir memnun kalacakmış okur bu kitaptan. Düşleyecek olup da var olduğunun farkına varmasından.
Profile Image for Chinara Ahmadova.
426 reviews122 followers
January 16, 2022
Bir mən vardır məndən içəri...

"Dünyanı müşahidə etmək üçün bir yol vardı, o da macəraya atılmaq idi. Yaşadıqları, gördükləri və öyrəndikləri nə qədər ağrılı olsa da, macəra bəşər övladı üçün böyük nemət idi. Çünki dünyada ən böyük xoşbəxtlik bu dünyanı müşahidə etmək idi."

Qəribə bir zamanda oxudum İhsan Oktay Anarı. 7 hissədən ibarət olan bu postmodern roman türk ədəbiyyatının nadir incilərindəndir.

Özünü kəşf və dünyada sadəcə yaşamağa çağıran bir romandı bu. Hər kəsin fərqindəlilik səviyyəsində bir cür anlayacağı və oxuyacağı bir ilmələr düyünüdü. Bir-birinə bağlı xəyallar aləmi, axtarış içində olan həyatlar və ikili sonluq.

Uzun İhsan Əfəndi bütün həyatını yuxularda yaşayır, bu yarıoyaq vəziyyətdə "Dumanlı Qitələr Atlası"nı yazır və oğlu Bünyamini bir Məsihə "çevirərək" dünyanı kəşf etməyə çağırır, bu Atlas da onun yol yoldaşı olur. Lağımçı kimi işə başlayan Bünyamin özünü bir qalanın istilasında, lənətlənmiş qara qəpiyin sahibi və onu ələ keçirməyə çalışan gizli Kəşfiyyatın Böyük Əfəndisi Əbrəhə ilə üz-üzə tapır.

Ana sujet bu istiqamətdə qurulsa da, roman 5-dən çox yan obrazın axtarış hekayəsi ilə dada gəlir. XVII əsr Osmanlısındakı quldurluğu, bir ictimai gücə çevrilən Dilənçilik Gildiyasını, siyasəti manipulyasiya edən Kəşfiyyat idarəsini, boşluğa itaət edən dini sektanı, zamanda səyahəti planlayan Böyük Əfəndini tanıyırıq. Yuxu içində biz də yuxu görüb sayıqlayır, bu traji-komik tarixi-uydurma qaravəllisində itib batırıq və mükəmməl sonluqla özümüzü və həyatımızı sorğulayırıq.

Hər bir hissəsində tarix və mizah daşıyan, düşündürməyə və araşdırmağa səsləyən bir romandı "Dumanlı qitələr atlası". Dartanyanlar kitab klubumuzla da əziz tərcüməçimiz İmanyar Quliyevin də iştirakı ilə nəfis bir müzakirəyə səbəb oldu.

O vaxta kimi isə bol İstanbul qoxan bu nadir postmodern inci ilə tanış olmağa dəvət edirəm.
Profile Image for Esra.
146 reviews
January 24, 2018
Tam anlamıyla inception tarzı bir kitaptı, hikaye hikayeyi doğurdu, yetmedi olaylar birbirine girdi ama merak ettirdiği için bu özelliği fazla göze batmıyor.
Profile Image for Burak.
51 reviews28 followers
August 10, 2025
gözlerin
güneşin okları gibi parlak
aydınlatıyor karanlıkları
bir şimşek gibi çakmak çakmak

İnsan, gözleri karanlıkları aydınlatan bir açıklık, evrenin tüm enerjisinin kendisini gerçekleştirdiği, canlandığı, hayat bulduğu, yani evrenin, onun içinden, onun sayesinde kendi hakkında bilince sahip olduğu bir çeşit gedik, bir girdaptır. Bu dünyada, bu dünyayı, ve dünya üzerinde de bu evreni, her ne varsa, her nasılsa o haliyle, deneyimlemek için bulunur. Bu deneyim çeşit çeşittir. Bunu, Uzun İhsan Efendi gibi rüyalar görerek de yapabilir, Arap İhsan gibi, yaşayarak, bu dünyaya karışarak, elini yüzünü bu dünyanın toprağına, suyuna, balçığına, çamuruna bulayarak da. Kundera da, misal, varoluşun “hafifliğinden” ve “ağırlığından” dem vururken aynı şeyden, aynı ikilikten bahsetmiyor muydu?

Peki ama, hangisini seçmeli? Rüyalar mı görmeli, balçığa mı bulanmalı? Ama bir saniye, yok, bunların ikisi birden de olur sanki, neden olmasın? Hiçbir şey sabit değildir zira, -ki hele insan hiç değildir, Heraklit'in her an değişen ırmağı var ya, insan da öyledir işte, rüyadan balçığa, hafiflikten ağırlığa dönüşür durur... ve hatta insan her ikisine de, rüyaya da ve toprağa da, hafifliğe de ve ağırlığa da, bunların içiçeliklerine de, türlü şekillerde karışmış hallerine de, işte hepsine birden, ihtiyaç duyar. İkisi de lazımdır insana. Bunlardan birisi eksikse diğeri kör olur, birisi kör oldu mu diğeri ölür. Hem de işte, bir yandan, rüyalar da aslında gerçektir -insan gerçekliği önce rüyasını görerek kurar,- bir yandan da, şu da var ki, balçığın kendisi de zaten bir rüyadır.

İnsan, zannettiğinden çok daha güçlüdür. İnsanın rüyası, insanın niyeti, evrenin rüyası ve de niyetidir. Olabilecek her şey bir gün mutlaka olacaksa, rüyası görülebilen her şey de bir gün gerçek olacaktır. Uzun İhsan, doğru görüp, yanlış anlamış: Bu dünya, bütün yaşamın ortak düşüdür, yaşamın zihninde bir rüyadır, yaşamın ortak rüyasıdır. Zira yaşam, gözleri karanlıkları aydınlatan bir açıklık, evrenin tüm enerjisinin kendisini gerçekleştirdiği, canlandığı, hayat bulduğu, yani evrenin, onun içinden, onun sayesinde kendi hakkında bilince sahip olduğu bir çeşit gedik, bir girdaptır.

Bu da kitap hakkında bir yorum olmadı elbet, ama işte, her ne ise de o oldu. Yani, böyle.

Bakınız: Alan Watts, Milan Kundera, Murphy kanunu, Heraklit, İhsan Oktay Anar.
Profile Image for Lamiya Goycayeva.
201 reviews50 followers
December 27, 2021
Sanki nağıl oxudum. Böyüklər üçün yazılmış bir nağıl. Osmanlı dövründə cərəyan edən bir nağıl. Saray əhlindən, yüksək təbəqədən, əsilzadələr deyil, küçələrdən, tinlərdən, qumarxanalardan, qəhvəxanalardan, dilənçilərdən, qumarbazlardan, tacirlərdən bəhs edən bir nağıl.

O qədər koloritli obrazlar var idi ki... Evindən ayağını bayıra atmayan, ancaq dünyanın xətitəsini çəkmək istəyən, dünyanı yuxuları ilə kəşf etməyə çalışan Uzun İhsan Əfəndi. Ölümə meydan oxuyan xortdan Bünyamin. Qrim bacarığından istifadə edərək oğurluq edən, ardınca dilənçiliyə başlayan və eyni zamanda casus kimi fəaliyyət gösrərən Xınzıryerdi. Altı dəfə ildırım vursa da sağ çıxa bilən, sonradan ətrafdakıları ildırımla şantaj edən Dərdli. Zamansızlığı kəşf etmək istəyən kəşfiyyat rəisi Əbrəhə. Yuxusuzluqdan əziyyət çəkən tacir, uzunmüddətli yuxuya dalan karvansaray gözətçisi (peşəsinə nə qədər zidd olsa da).

Əsərin poetik dili var. Elə bil, 250 səhifəlik poema oxuyursan. Sondakı mesajı da çox bəyəndim. Nə olursa olsun, elm və məntiq həmişə mistika və möcüzədən güclü olur.
Profile Image for Renklikalem.
539 reviews172 followers
December 5, 2016
uzun bir masal okumus gibiyim. son 50 sayfa adeta akti diyebilirim okurken. kitabin masalsi uslubuna kapildim daha fazla okumak istedim. bitmesin istedim. baska bir son bekledim ama bittikten sonra da baska bir sonu bu kadar yakistiramayacagimi dusundum.

itiraf ediyorum bazi yerlerinde cok kafam karisti. zaman zaman geri dondum, zaman zaman okumaya devam edip anlamayi bekledim. simdi bakinca goruyorum ki toplam 10 gunde okumusum bu sebeple bir turlu kitabin akisina dahil olamadim, diline ve olaylara cok gec adapte olabildim. bu yuzden hem kitabin hakkini veremedigimi, hem de kitabin hakettiginden daha az keyif aldigimi dusunuyorum. iki uc gun icinde dusunceleriniz, kitapla ilgili merakiniz sogumadan okuyup bitirmek daha isabetli olacaktir.

aradan bir sure gectikten sonra kitabi tekrar okumayi planliyorum. boylece hem cok gercek hem de son derece masallardan firlamis o harika karakterlere biraz daha yaklasabilirim diye dusunuyorum.

son bir soz; aklim fena halde alibaz'da kaldi !
Profile Image for Jeannette.
802 reviews192 followers
August 1, 2025
Also available on the WondrousBooks blog.

Puslu Kıtalar Atlası (The Atlas of Misty Continents) - from the first moment I laid eyes on the title, I wanted to read this book. I believe I first saw it in Turkey in 2015 and the title just sounded so beautiful to me that years later I asked my mom to buy it for me while on a trip to Turkey.

My hopes were indeed justified as this is quite probably the best Turkish book I've read so far, and I've probably read as many Turkish, as Bulgarian books in my life.

What enchanted me in The Atlas of Misty Continents was the entire magically and fantastically adventurous atmosphere of a historical, political and philosophical crime-fairytale. This is the best that I can say to describe the book.

In short, we are introduced to the Istanbul/Konstantiniye (Constantinople) of the Ottoman empire, with our list of main characters including a man, Uzun Ihsan Efendi (the Tall Mr Ihsan) who, in conjunction with Descartes, believes that he is, but also that everyone else "is" because of him and exists only in his mind; his son, Bunyamin, having risen from the dead, gruesomely scarred, impossibly fantastical and deeply embedded into the fabric of the mystery of the book; and Ebrehe, the leader of the Ottoman intelligence organization, a terrifying man who possesses all the knowledge one man can, but is in search of the answer of a much greater secret. These characters are accompanied by a versatile group of secondary characters such as a boy who never sleeps, a Frenchman obsessed with the human body, a bearded monkey and many more.

Every small story in the book was interesting on its own and fit wonderfully in the bigger storyline, even if it initially didn't seem a part of it. For some time I even thought that the fairytales told between the scenes of the main story were not even a part of it, until I realized that, on the contrary, they play an important role.

I loved the pirate adventures, the fortress sieges, the alchemical search of knowledge, the philosophical debate over one's existence.

For a book of not even 250 pages, The Atlas of Misty Continents managed to take me, as a reader, on a wonderful journey throughout the world of Ottoman mysticism.

P.S. I'll never fully understand Turkish literature's obsession with dreams. I've read so many books which lean heavily on the world of dreams, most notably the current one and Nazlı Eray's The Street of Different Dreams (which tells the story of a mondern-day woman who in dreams meets Eva Peron (?), falls in love with her fiance's father's young clone and weird things like that).
Profile Image for Hakan Aslantürk.
6 reviews6 followers
March 2, 2012
İnanılmaz bir üslupla yazılmış ve yazıldığı zaman Türkiye edebiyatında yepyeni bir çığır açmıştır.

Anar'ın, kitabın henüz başında Galata Kulesi ile ilgili yazdıkları harikadır:

"Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikayet ve beyan etmişlerdir ki, kun-ı kainattan 7079, İsa Mesih'ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı. Ceneviz taifesinin buraya ilk gelen gemilerine karanlıkta uçan bir ak martının yol gösterdiği, ancak salimen karaya vasıl oldultan sonra dümencileri olacak Pundus nam kafirin bu martıyı Mesih addederek yuvasını arayıp bulduğu ve itikatlarınca İsa'nın etini yemek sünnet olduğundan kuşu kızartıp yediği rivayet olunurdu. Eskiler, bu martının yuvasının bulunduğu yere Ceneviz kavmının yüksek bir kule diktiklerini rivayet etmişlerdir ki, sonraları Galata Kulesi diye nam slamış bu heybetli yağının tepesinde, yalı adamlarının dürbünle, yiğitlerin ise çıplak gözle, Bursa kentinin Uludağ'ını seçtikleri söylenegelmiştir. Ne var ki bu şayianın, ziyaretçilerden bahşiş koparmak hevesiyle kuledeki yangın gözcüleri tarafından okunan bir kurt masalı olduğu da ağızdan ağıza dolaşmıştı bir zamanlar. Beher yangın için, eğer vaktinde tespit edilirse yirmi akçe ikramiye, edemezlerse yangın sönene kadar saat başı yirmi değnek ceza alan bu adamlara hazine-i humayundan on akçe helal yevmiye verilirdi"
Profile Image for Gülçin Akın.
56 reviews32 followers
April 14, 2019
Ağır bir dille başlasa da ilerledikçe o ilk paragraftaki dil kayboluyor. Anlamını bilmediğim hiçbir kelimeyi "Cümlenin ne anlattığı belli." diyerek geçmedim ve hepsinin anlamlarına bakıp not ettim. Yine de kitaptan aldığım keyfi asla baltalamadı bu durum. Hatta böyle bir dille karşılaştığım için çok mutluyum.
Hikâye içinde hikâyeleri, her karakterin birbirinden özgün geçmişlerini anlatarak tanıtması ve tanıştığımız karakterlerin bir yerlerde birbirlerine bağlanmasıyla çok güzel bir kurguya sahip.
Puslu Kıtalar Atlası'nın yazarın ilk kitabı olmasını aklım almıyor. İlk kitaptan böyle bir üslup sahibi olmak gerçekten müthiş başarı. Yüksek beklentiyle ama tam da ne bulacağımı bilmeden başladığım kitabı hayran olarak bitirdim.
Profile Image for Leyla.
59 reviews40 followers
February 10, 2017
Her şey / bir şey olabilmek maharet değil, kolaysa "hiç" olabilsene!
Profile Image for MURAT BAYRAKTAR.
394 reviews13 followers
June 1, 2020
Belki de haddim olmayarak bu kitabı hiç ama hiç beğenmedim ve sertçe eleştirecem..

Kimse kusura bakmasın ama aşırı abartılmış kitaplardan biri daha.. Kafası inanılmaz karışık bir yazar ve sonunu bir yere bağlayamadığı bir hikaye. Okurların çoğu tarafından çok farklı geniş ve güzel bir evren yaratmış deniliyor ancak ortada eski osmanlıdan başka çok da öyle ahım şahım bir evren yok evet çok güzel yansıtmış belki o dönemi bir sürü ayrıntılarla, ancak evren yaratma diye bir şey söz konusu değil. Mükemmel kurgudan bahsediliyor ancak ortada bir kurguda yok sırayla gelişen ama çoğu bir yere bağlanmayan olaylar ve karakterler silsilesi. Hikayede önemli yer kaplayan '' koyunda saklanan para'' hiç bir yere de bağlanmadı. O kadar zeki Ebrehe karakteri mesih gelince işkence ile saçma sapan şeylerin peşine düşüyor. O kadar emek verilerek yapılan kahanet aynası ve ince işlenen plan ile mesih hikayesi hüsranla hiç bir anlamı olmadan sonlanıyor.
Düşünüyorum o halde bunlar benim düşlerim sizde benim düşlerimdesiniz gibi felsefe geyiklerini ben yemedim kusura bakmasın...
Çok yavaş hatta sıkıcı seviyesinde başlayan hikaye bir türlü akmıyor ve hiç bir yere de bağlanmıyor. Kafası çok karışmış bir yazar ve ortada büyütülecek bir eser olmadığı halde büyükmüş gibi anlatması alamet-i farikası İhsan Oktay Anar'ın.
Tek tesellim bu romanı kendi dilinde türkçe okuyabilmek zira doğru düzgün başka dile çevrilebileceğini düşünmüyorum tam olarak.. Yani kitapta beğendiğim bir kaç şey; dili ve betimlemeleri ile o dönemi güzel yansıtması. Karakter zenginlikleri var ama çoğu karakerden neden bahsetti dedirtiyor, hikayeye hiç bir katkısı olmadığı gibi gereksiz yoruyor okuyucuyu. Önemli karakterlerinden biri de nasıl olduğu anlaşılmayacak şekilde ölüyor bi de.
Rene Descartes = Rendekar gibi göndermeleri ile hoşluk katarak renklendirmiş hikayeyi ama kitabın tümüne yedirilmemiş felsefe kırıntıları ile kitabı bitirmesi ile beni tamamen soğutmuştur hikayeden...

Kaçırdığım bir şey varsa beni düzeltin veya aydınlatın lütfen..
Profile Image for Harmonyofbooks.
501 reviews208 followers
November 1, 2019
"Yaşanılananlar, görülenler ve ögrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı."
4/5⭐️⭐️⭐️⭐️
Bu sene düzenlediğim #türkedebiyatıyorumluyoruz etiketi altında on beş kitap yorumlayacağız ve etkinliğin ilk kitabı Puslu Kıtalar Atlası oldu. Açıkçası ben kapağına baktığımda çok daha kalın bir kitap bekliyordum ama oldukça ince bir kitapla karşılaştım. Yazarın adını birçok kez duysam da kitaplarının bu kadar popüler olduğunu bilmiyordum. Kitaba büyük bir merak duygusuyla başladım, özellikle Konstantinopolis zamanında geçmesi o tarihlerde geçen hikayeleri okumaya bayılan bir okur olarak beni daha da şevklendirdi. Kitabın ilk yüz küsür sayfasını gayet akıcı okudum fakat sonrasında kitapta biraz zor ilerledim. Aslında tam anlamıyla bir zamandan sonra kitabı ne zaman kafamı vererek, olay örgüsünü akıcı okumaya çalışsam kitap tarafından dışlandığımı hissettim. Bir türlü içeri girmeme izin vermedi desem abartmam. İstediğim akıcıklıkla, merakla okuyamadım ne yazık ki. Hınzıryedi, Uzun İhsan Efendi, Bünyemin ve diğer karakterleri büyük merakla okudum ama ne zaman bu karakterler başkalarıyla bir araya gelse bende bir kopukluk oluştu. İstediğim soluksuz hikaye havasını bu kitapta kapamadım. Hatta daha yarılamadan kitabı seneler sonra daha çok kafamı vererek okumayı aklıma koydum. Kitabın sonları ise gerçekten çok güzeldi. Uzun İhsan Efendi'nin hikayesinin bağlandığı noktayı çok severek okudum. İhsan Oktay Anar'dan sıradaki kitabım Suskunlar olucak. Hem etkinliğin hem de yazarın ikinci kitabıyla görüşmek üzere..
Profile Image for Tuncer Şengöz.
Author 6 books270 followers
February 20, 2017
Yaklaşık 20 sene arayla iki kez okudum. İkinci okumada, kitapta anlatılan hikayelerin çoğunu hatırlamadım. Muhtemelen üçüncü okumam da da hatırlamayacağım. Ama bu kitabı üçüncü kez okuyacağım kesin. Çünkü çok sıra dışı bir roman ve Türk edebiyatında bir köşe taşı; sizi gündelik hayatınızın sıradanlığından alıyor, bambaşka dünyalara götürüyor, bazen de derin derin düşündürüyor. Zaman zaman romanda kullanılan eski Türkçe dil yoruyor, ancak asla sıkıcı değil. Kelime dağarcığınıza yeni kelimeler ekliyor, yeni nesne isimleri ile tanışıyorsunuz. Sonuç: Türk edebiyatının muhakkak okunması gereken, önemli eserlerinden biri.
Profile Image for Patiareh.
103 reviews22 followers
January 7, 2019
Bu kitabı bunca zaman okumamış olduğum için gerçekten kendime kızdım. Son üç gün her işi gücü bırakıp yoğunlaştım ve bitirdim. Uzun zamandır dilin bu kadar iyi kullanıldığı, hayal gücünün bu kadar güzel bir olay örgüsüyle birleştiği bir kitap okumamıştım. Öyleki kitabı okudukça radyo tiyatrosu gibi bir de evdekilere anlata anlata bitirdim.
İhsan Oktay Anar okuma serüvenimin başlangıcı olacak dediğim bu kitabu okumuş olduğum için gerçekten çok mutluyum. Tek şaşırdığım şey neden filmi ya da dizisi çekilmediği :P
Bir süre sanırım tanıdığım herkese okumadıysan mutlaka oku diye önereceğim.
Profile Image for Sevil.
5 reviews4 followers
May 6, 2011
rastgele, sırf kapağını beğendiğim için aldığım bir kitap; ancak bugüne kadar okuduğum ve bana tarihi koklatabilen birkaç eserden biri..
sadece okumak istemiştim bu kitabı okurken, o an için yemek yiyip su içmek bile fuzuliydi. nefes almak ise okuduğumu anlamak için gerekliydi sanırım :)
aşırı beğendim bu kitabı, şiddetle tavsiye edebileceğim 3-4 kitaptan biri =)
Profile Image for Segese.
26 reviews13 followers
June 10, 2016
"Ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim."
Profile Image for Haktan.
246 reviews6 followers
September 6, 2016
Çok övülen kitaplara karşı şüpheyle yaklaşan biri olarak bu kitabı okumayı uzun zamandır erteliyordum. Ne var ki, bundan böyle ben de kitabı çok övenler kervanına katılıyorum.

Masal tadında, okunması çok rahat, eğlenceli bir kitap Puslu Kıtalar Atlası. Roman birkaç yüzyıl öncesi İstanbul'da geçiyor ve bu durum benim için kitabı çok daha ilgi çekici kıldı. O dönem İstanbul yaşamına dair ayrıntıları öğrenmek, bugün gezdiğimiz semt adlarını yüzyıllar öncesi geçen bir romanda görmek heyecan vericiydi. Ek olarak, İhsan Oktay Anar fantastik kabul edebileceğimiz olayları kitaba öyle tatlı tatlı yerleştirmiş ki bu garipliklere takılmadan romanı ilgiyle takip edebiliyorsunuz. Kitabın ana karakteri Uzun İhsan Efendi'nin mesajı çok fazla ilgimi çekmese de kitabı okumaktan büyük keyif aldım. Yalnız beni rahatsız eden bir nokta, yazarın sıradışı hikayelerini aktardığı kimi karakterlerin ana olayla ya da sonuçla sıkı bir bağının kurulmamasıydı. Bunun dışında her şey güzeldi diyebilirim.

Tarihi romanlara ya da eski İstanbul yaşamına merakı olanlara şiddetle, olmayanlara şiddetsiz olarak bu masalsı kitabı tavsiye ediyorum.
Displaying 1 - 30 of 1,038 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.