Orhan Turk siirinin "zincirkiran"i, "kasketgiydiren"i, "sivillestiren"i, "acikhavaozani" ..."Orhan Veli cok daha ileriye bir adim Siirin kendi oz bir dili, bir vezni olmadigi gibi kendine oz konulari da olmayacagini gosterdi, ahengin, musikinin de siirden kaldirilabilecegini anlatti."-Nurullah Atac"Orhan Veli'nin kavgasi, edebiyatimizin en buyuk kavgasidir, buna inaniyorum. Irmagin yatagini daha dogal bir vadiye indirdi. Siire kasket giydirdi, sivillestirdi onu. Bugunku siir verimleri onun daha verimleridir biraz."-Cemal Sureyya"Her tumce bir yana, acik havanin ozanidir Orhan Veli her anlamda. Caddeler genisledi, kitaplar inceldiyse Calap'in isi degildir bu. Gelecege dogru suren bir simdinin siir etkisi! Yalnizca gam degisikligi de degil, hepten Atonal. Orhan Veli olayi da, olayligini yitirmistir artik. Siiri ise kalmistir gorunuyor, genis acidan bir deyisle."-Ece AyhanInce Sayfa 247Baski 2016 Sayfa 236Baski 2015 TurkceYayinev
Orhan Veli Kanık or Orhan Veli (14 April 1914 – 14 November 1950) was a Turkish poet. Kanık is one of the founders of the Garip Movement together with Oktay Rıfat and Melih Cevdet. Aiming to fundamentally transform traditional form in Turkish poetry, he introduced colloquialisms into the poetic language. Besides his poetry Kanık crammed an impressive volume of works including essays, articles and translations into 36 short years.
Orhan Veli shunned everything old in order to be able to bring about a new 'taste', refusing to use syllable and aruz meters. He professed to regarding the rhyme primitive, literary rhetoric techniques such as metaphor, simile, hyperbole unnecessary. Set out "to do away with all tradition, everything that bygone literatures taught", although this desire of Kanık limits the technical possibilities in his poetry, the poet broke new grounds for himself with the themes and personalities he covered and the vocabulary he employed. He brought the poetic language closer to the spoken language by adopting a plain phraseology. In 1941 his poems embodying these ideas were published in a poetry volume named Garip, released jointly with his friends Oktay Rıfat and Melih Cevdet, which led to the emergence of the Garip movement. This movement had a huge influence especially between the years 1945-1950 on Republican era Turkish verse. The Garip poetry is accepted as a touchstone in Turkish verse for its both destructive and constructive effects.
“Aşık olduğum zamanlarda Şiir yazmak âdetim değildir Halbuki asıl şaheserimi Onu en çok sevdiğimi Anladığım zaman yazdım. Onun için bu şiiri İlk önce ona okuyacağım.”
DAVET Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın.
ÖLÜME YAKIN ... "Ölürüz diye mi üzülüyoruz? Ne ettik ne gördük şu fani dünyada kötülükten gayri? Ölünce kirlerimizden temizlenir, Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, Hepsini unuturuz."
RUBANİ Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta.
Şiir yazarken kıstasın herhangi bir konu ya da ölçüye bağlı kalmak olmadığını, tam tersine içinden geldiği gibi ve herhangi bir konuda yazılabileceğini savunan ve bunu pekala eserlerine yansıtan Orhan Veli, bugün hala aklımızda, ruhumuzda ve dilimizdedir. Gördüğü, hissettiği, aklına gelen herşeyle ilgili yazmıştır çünkü. Sade ve anlaşılırdır. Bu yüzden de bizi, -bugün hala- her duygudan yakalayabilmektedir. Orhan Veli geçmişten bugüne çok özel bir şairdir. Er ya da geç, herkes onun şiiriyle mutlaka tanışmalıdır.
Yahya Kemal'e Orhan Veli şiirleri hakkında ne düşündüğünü sorduklarında, "Bir bebeğin agu-agu'sudur onun şiiri," der. Dünyada taklit edilmesi en zor şeydir bu ses, edildiğinde de komik duruma düşer insan. (Bu yorumu kim yapmıştı hatırlamıyoruz.)
Sokakta Giderken Sokakta giderken, kendi kendime Gülümsediğimin farkına vardığım zaman Beni deli zannedeceklerini düşünüp Gülümsüyorum.
Derdim Başka Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka...
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil!
"Her zaman, fakat, bilhassa Beni sevmediğini Anladığım zamanlarda Görmek isterim seni de Annemin kucağından Seyrettiğim insanlar gibi, Küçüklüğümde..."
Benim de mi düşüncelerim olacakti, Ben de mi böyle uykusuz kalacaktim, Sessiz, sedasiz mı olacaktim böyle ? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mı olacaktim? Ben mi böyle olacaktim? __________________________________________________________________________________________________ Ağaca bir taş attım: Düşmedi taşim, Düşmedi taşim. Taşımı ağaç yedi; Taşımı isterim, Taşımı isterim __________________________________________________________________________________________________ Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasin. __________________________________________________________________________________________________ Ne kadar güzel şey : Yolun üstündeki bina Yıkıldiğı zaman Bilinmeyen bir ufuk görmek. __________________________________________________________________________________________________ Pencere, en iyisi pencere; Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğine. __________________________________________________________________________________________________ Bıktım usandim sürüklemekten onu, Senelerdir,ayaklarımın ucunda; Bu dünyada biraz da yaşayalım, O tek başına, Ben tek başıma
Elinizde kalem olmadan bu kitabı okumayın. Bazı şiirlerinde anlatmak istediklerini tek bir kelimeyle özet geçemeyecekseniz, o zaman da okumayın. Kimi kısa şiirlerin devam satırlarını siz yazın. Favori şiirlerinizin yapraklarını kıvırın.
Yıllar sonra baktığınızda o kitap sadece Orhan Veli'nin kitabı olmayacak. Sizden de bir parça olacak.
''Yaşamak kolay değil ya, kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.''
Çeşitli İnternet sitelerinde, orada burada görür dururdum Orhan Veli şiirlerini ama daha önce birisini bile kendi isteğimle açıp okumamıştım. Geçen gün, şu anda adını hatırlayamadığım bir tanıdık ile konuşurken laf döndü dolaştı; çok dönmüş olacak ki konuştuğumuz şeyle alakasız olarak birden Orhan Veli şiirlerini okuma merakını anlatmasını dinlerken buldum kendimi.
Meğersem kendisi çok yakın bir zamanda Orhan Veli şiirlerini okumuş ve çok beğenmiş, onun hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyor ve Türk edebiyatından şiirler okuduğumu bildiğinden bana danışmak istemiş. Benim yanaklar kıpkırmızı, daha önce okumamış olmanın mahcupluğu yüzüme yansır halde mazlum mazlum dikilmeye başladım oracıkta. Bir şekilde toparladım olayı, nasıl yaptın diye sorsanız cevap veremem ama ondan sonraki gün gittim, elime gelen ilk Orhan Veli kitabını aldım.
Birden çok kez rastladığımdan zihnime parça parça geçmiş olan şiirlerini hafızamda tazelemiş, daha önce okumadığım şiirlerini ise öğrenmiş oldum bu derleme ile beraber. Önüne ''favorim'' diye bir sıfat koyarak söze başlamam bu kitap için ancak çok keyifle okuduğumu söylemem gerekli. Yüreğe dokunan bir kalemi varmış bu zat-ı muhteremin, bunu da görmüş oldum.
Bu benim en sevdiğim kitaplardan biridir. Böyle söyleyince üstünkörü söylenmiş gibi durdu ama değil, hayatta en sevdiği aktivitelerden biri okumak olan biri olarak, tüm kalbimle söylüyorum.
Bu aralar en-sevdiğim-kitaplar-listesi yapmak gibi bir uğraş içerisine girdim, bu kapsamda bu başucu kitabımı da top-20 listeme dahil ediyorum.
Genelde şiir kitabı okurken "bu şiir güzelmiş, şunu beğendim" deyip birkaç tanesini seçerim; ama bu kitaptaki şiirlerin çoğunu beğendim, okurken çok büyük keyif aldım.
Ne denilebilir ki:Klasik. Siir seven sevmeyen herkes kitapliginda bulundursun. Ne zaman bir Orhan Veli siirine ihtiyac duyulur bilinmez....:
Ötesi yok şehre ulaşınca kaderin yolu Pişman bir el kapayacak kapısını ömrünün, Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu Güzelliğin yalnız mısralarımda kaldığı gün.
Odanı dolduracak son mevsimin, son baharın... İsmini dinleyeceksin serin esen rüzgarda, Duyacaksın ateş feryadını hatıraların Akşam vakti söylenen aşıkhane şarkılarda.
Ve bilhassa parmaklığına dayandığın zaman Ufku uzak şehirlere açılan balkonunun, Günahların geçecek hafızanın arkasından, Günahların... sonu gelmez kafilelerden uzun...
Öterken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde, Bakışlarında sükûnun zehri, dinleyeceksin, Türlü acılar şekillenecek yine içinde 'ah! Şairim bu akşam da geçmedi' diyeceksin.
Ve ulaşacak bu son şehre kaderin yolu, Kapıyacak pişman bir el kapısını ömrünün; Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu, Güzelliğin yalnız şarkılarımda kaldığı gün.
Defalarca okuduğum ve dinlediğim şiirlerin sahibidir Orhan Veli. Şiirin bir kurallar bütünü ile yazılması gerektiğini savunan değil, tam tersine şiirin istenildiği gibi yazılmasının doğruluğunu savunan şairdir Orhan Veli. Aslında ne şair ne deli kendi dediğine göre. Bana göre en güzel şiirleri yazmış şairdir Orhan Veli. Hayatımda ezberlediğim tek şiirler yine Orhan Veli şiirleridir. Yirmili yaşlardan önce okuduğum Orhan Veli şiirlerini hala hatırlıyorum. Seneler sonra şimdi okuduğumda ise yine eksiksiz hatırladığımı farkettim ve şaşırma ile sevinci bir arada yaşadım. Mutlaka ama mutlaka Orhan Veli için geniş bir zaman ayırmalı, ne dediğine, niye dediğine bir bakmalısınız. İyi okumalar.
Pencere, en iyisi pencere; Gecen kuşları görürsün hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğine...
basit kullanılan bir dilinde ne kadar etkili olduğunu gördükten sonra şimdiki yazarların paragrafvari cümlelerin sadece safsata olduğunu gösteren adam. iki üç cümlesi yutkunmanıza yetecek. sizn ruh halinize hitap eder kendisi , umutsuzlukla umut iç içe aslında satırlarında. sadece bakış açınıza göre değişen. benim bakış açıma göre ise hep bir iç sıkıntısı yaşatan ve bunu tekrar tekrar yaşama isteği doğurtan adamdır kendisi.
"Eski bir sevdadan kurtulmuşum; Artık bütün kadınlar güzel; Gömleğim yeni, Yıkanmışım, Tıraş olmuşum; Sulh olmuş. Bahar gelmiş. Güneş açmış. Sokağa çıkmışım, insanlar rahat; Ben de rahatım."
Orhan Veli, en sevdiğim şairlerden biri. Her okuyuşum bana farklı şeyler hissettiriyor.
“Tarihin beğenerek andığı insanlar daima dönüm noktalarında bulunanlardır. Onlar bir an'aneyi yıkıp yeni bir an'ane kurarlar. Daha doğrusu kurdukları şey içlerinden gelen yeni bir kayıtlar sistemidir. Ancak ileriki nesillere intikal ettikten sonra an'ane olur. Büyük sanatkâr nâmütenahi kayıtların içindedir. Fakat bu kayıtlar, hiçbir zaman, evvelkiler tarafından vazedilmiş değildir. O; kitapların öğrettiğinden daha fazlasını arayan, sanata yeni kayıtlar sokmaya çalışan adamdır.” (𝘎𝘢𝘳𝘪𝘱 Önsözünden bir bölüm, 1941)
***
KARŞI
Gerin, bedenim, gerin; Doğan güne karşı. Duyur duyurabilirsen, Elinin, kolunun gücünü, Ele güne karşı.
Bak, dünya renkler içinde! Bu güzel dünya içinde Sevin sevinebilirsen, İnsanlığın haline karşı.
Durmadan işliyen saatlerde Dişli dişliye karşı; Dişlilerin arasında, Güçsüz güçlüye karşı. Herkes bir şeye karşı. Küçük hanım, yatağında, uykuda, Rüyalarına karşı.
Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekânlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava.
Şiir kitabı yorumlamayı ve oylamayı sevmiyorum aslında. Ama bir puan ve inceleme yapmayınca da rahat hissetmiyorum. Her zaman elimin altında bulunan ve ara ara okuduğum bir kitap. Böyle olmasına rağmen üç defa da baştan sonra okudum.
Ölürüz diye mi üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada Kötülükten gayri?
Ölünce kirlerimizden temizlenir, Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsı imiş, Hepsini unuturuz.
İlk defa Orhan Veli okudum ve bu kitabı da sevdiğimi belirtmek isterim. Yazmış olduğu şiirlerin dili kolay. Her biri gayet anlaşılır. İnsana dair en hassas noktaları ince dokunuşlarla şiirlerine de yansıtmış. Benim en sevdiğim iki şiirini aşağıya not düşüyorum. Yıllar sonra olur da bakarsanız o altını çizdiğiniz şiirler aslında en çokta Siz olacak.
(Yalnızlık) Bilmezler yalnız yaşamayanlar Nasıl korku verir sessizlik insana; İnsan nasıl konuşur kendisiyle, Nasıl konuşur aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler. --- (Mahzun Durmak) Sevdiğim insanlara kızabilirdim, Eğer sevmek bana Mahzun durmayı Öğretmeseydi.
Orhan Veli hep yaşayan, hiç ölmeyen şeylerin şairidir. Onun hüznü, kederi, sevinci de şiiri gibi tarifsizdir. Bu denli etkileyici olmasının sebebi günlük dilde kullandığımız sözcüklerden bir şiir kurarak insanı en kısa yoldan kendi varoluşunun derinliklerine götürmesidir. O eski zen şairlerinin şen ruhuna sahiptir. Onun şiiri hep yenidir çünkü zamanı sonsuz şimdidir.
Ortaokul yıllarında okuduğum şiir kitaplarından biriydi. Kitaptaki bazı şiirler güzel ancak bir yetişkin olarak okuduğumda, eskisi kadar keyif alamadım diyebilirim.
"İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başında eski âlemlerin sarhoşluğu, Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı." sf 116
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda. Kötü ediyor insanı, kötü... Hele bir de hasretlik oldu mu serde; Sevdiğin başka yerde, Sen başka yerde; Dertli ediyor insanı, dertli.
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki... Dayanılır şey değil... Orhan Veli Kanık 1914'de doğdu ve arkasında bir sürü unutulmaz mısralar bırakarak 1950'de vefat etti. Kısacık bir ömür yaşadı ama ebedi şiirlerler yazdı. 1941 'de , hepimizin lisede öğrendiği bir bilgidir, liseden arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile " Garip" şiir kitabını çıkardı. Böylece, 'Türk şiirinde 'yenileşme hareketini başlattı! ,şiirde ileriye adım attı! Öncü oldu! Şiirin kendine öz bir dili ve vezni olmadığını gerekirse, ahengin bile şiirden kaldırılabileceğini gösterdi.
Gerçekten de bu kitapta yer alan bütün şiirlerde kendine has, standart olmayan bir duruş, sıralanış var. Kim unutabilir ki Levent Yüksel'in şarkı olarak seslendirdiği " Dedikodu " şiirini, ya da " Yazık oldu Süleyman Efendiye" şiirini, ya da "Beni bu güzel havalar mahvetti", ya da "Eskiler alıyorum, alıp yıldız yapıyorum", "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı", "Cep delik, cepken delik, don delik, mintan delik, kevgir misin be kardeşlik", ya da " Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umrunda mı bu dünya" mısraları hep tanıdıktır değil mi?...
İşte bu kitap öyle güzel şiirleri toplamıştı ki okurken o tarihlere, o insanlara bir ziyarette bulundum ben de! Sanırım şiiri de sevmeye başladım! Zaten şiir hayattan olunca, sevmemek ne mümkün! Not: Orhan Veli'nin nasıl erkenden vefat ettiğini bilmeyenler için... 10 Kasım'da bir haftalığına geldiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düşmüş ve başından hafifçe yaralanmış. İki gün sonra İstanbul'a dönmüş.14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırılmış! Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamamış ve Kanık'a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulanmış, ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşılmış!Aynı akşam sekizde komaya giren şair gece 23.20'de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etmiş:(