Dramas, such as The Seagull (1896, revised 1898), and including "A Dreary Story" (1889) of Russian writer Anton Pavlovich Chekhov, also Chekov, concern the inability of humans to communicate.
Born (Антон Павлович Чехов) in the small southern seaport of Taganrog, the son of a grocer. His grandfather, a serf, bought his own freedom and that of his three sons in 1841. He also taught to read. A cloth merchant fathered Yevgenia Morozova, his mother.
"When I think back on my childhood," Chekhov recalled, "it all seems quite gloomy to me." Tyranny of his father, religious fanaticism, and long nights in the store, open from five in the morning till midnight, shadowed his early years. He attended a school for Greek boys in Taganrog from 1867 to 1868 and then Taganrog grammar school. Bankruptcy of his father compelled the family to move to Moscow. At the age of 16 years in 1876, independent Chekhov for some time alone in his native town supported through private tutoring.
In 1879, Chekhov left grammar school and entered the university medical school at Moscow. In the school, he began to publish hundreds of short comics to support his mother, sisters and brothers. Nicholas Leikin published him at this period and owned Oskolki (splinters), the journal of Saint Petersburg. His subjected silly social situations, marital problems, and farcical encounters among husbands, wives, mistresses, and lust; even after his marriage, Chekhov, the shy author, knew not much of whims of young women.
Nenunzhaya pobeda, first novel of Chekhov, set in 1882 in Hungary, parodied the novels of the popular Mór Jókai. People also mocked ideological optimism of Jókai as a politician.
Chekhov graduated in 1884 and practiced medicine. He worked from 1885 in Peterburskaia gazeta.
In 1886, Chekhov met H.S. Suvorin, who invited him, a regular contributor, to work for Novoe vremya, the daily paper of Saint Petersburg. He gained a wide fame before 1886. He authored The Shooting Party, his second full-length novel, later translated into English. Agatha Christie used its characters and atmosphere in later her mystery novel The Murder of Roger Ackroyd. First book of Chekhov in 1886 succeeded, and he gradually committed full time. The refusal of the author to join the ranks of social critics arose the wrath of liberal and radical intelligentsia, who criticized him for dealing with serious social and moral questions but avoiding giving answers. Such leaders as Leo Tolstoy and Nikolai Leskov, however, defended him. "I'm not a liberal, or a conservative, or a gradualist, or a monk, or an indifferentist. I should like to be a free artist and that's all..." Chekhov said in 1888.
The failure of The Wood Demon, play in 1889, and problems with novel made Chekhov to withdraw from literature for a period. In 1890, he traveled across Siberia to Sakhalin, remote prison island. He conducted a detailed census of ten thousand convicts and settlers, condemned to live on that harsh island. Chekhov expected to use the results of his research for his doctoral dissertation. Hard conditions on the island probably also weakened his own physical condition. From this journey came his famous travel book.
Chekhov practiced medicine until 1892. During these years, Chechov developed his concept of the dispassionate, non-judgmental author. He outlined his program in a letter to his brother Aleksandr: "1. Absence of lengthy verbiage of political-social-economic nature; 2. total objectivity; 3. truthful descriptions of persons and objects; 4. extreme brevity; 5. audacity and originality; flee the stereotype; 6. compassion." Because he objected that the paper conducted against Alfred Dreyfus, his friendship with Suvorin ended
Can yayınlarının Amazon ile anlaşmasının meyvesi olam Lacivert klasiklerini duymayan kalmadı sanırım. Çoğunlukla sık adını duymadığımız minnacık şaheserleri uygun fiyata edinip okuma fırsatı sunuyor.
Bu kitap da onlardan, Çehov'un bu kitabı, öykülerini bilmeyen çok okur var, ne mutlu büyük kitlelere yeniden 1800lerden ulaşıyor.
50 sayfalık 6 öykücük olan bu keyfi kaçırmayın derim. Amazon sanırım 5 al 4 öde kampanyası ile aynı gün kargo yapıyor, dev hizmet.
Yazar, Eski Ev, Pahalı Dersler, Uyku, Prişibeyev Çavuş ve Bahis olmak üzere toplam 6 hikayaden oluşan Pahalı Dersler; Lacivert Klasikler serisinin bir nefeste okunur gibi görünse de hikayelerin derinliği insanı düşündürten kitabı bana göre.
Yazar'ı okumayı bitirdiğimde bir eser kaleme almanın ne kadar küçümsendiğini, Uyku'yu bitirdiğimde içimdeki buz gibi ürpertiyi ve Prişibeyev Çavuş'u bitirdiğimde bu öykülerdeki karakterlerin günümüzde de nefes almayı sürdürdüklerini düşündüm... Başka bedenlerde olsalar da aynı zihniyet yaşamaya devam ediyordu.
İnsan ruhunun derinliklerine dokunan karakterleriyle Çehov okumak her zamanki gibi etkileyiciydi.
Kitabın içerisinde altı adet kısa hikayeler var, kitabın adı da buradan geliyor. Ben en çok Pahalı Dersler ve Uyku hikayelerini sevdim. Her biri birbirinden farklı ve sizi etkileyecek hikayeler. 50 sayfalık olduğu için ve konu bakımından detaylı anlatabileceğim bir durum olmadığından fazla yorum yapamıyorum, sadece severek okuduğumu belirtmek isterim 🌟
Anton Çehov öykülerinin zamansızlığı mı, yoksa insanlığın hiç değişmemesi mi asıl sebep bilemem fakat okurken günümüzdekiyle aynı eziyetleri, aynı hırsları, aynı sapkın hisleri görmek bir yandan çok üzücü.
Yazar öyküsü öylesine tanıdık ki benim için. Hangi çağda yaşarsak yaşayalım, çevirmen ve içerik yazarı olarak yaptığımız işler fiziksel güç gerektirmediği için "Yaptığın nedir ki? Oturup iki satır yazı yazdın işte." söylemleriyle hep karşılaşacağımızı hatırlattı bana yeniden.
Ve Prişibeyev Çavuş... Ah Çavuş, neden hiç yok olmazsın ki? Neden bir bedende ölüp başka bir bedende doğarsın? Haydi doğdun, bula bula benim yaşadığım dönemde hükümete geçecek zamanı mı buldun? Lakin kusura bakma Çavuş, gün gelecek yine sen sağa sola salyalarını saça saça nefret kusup insanların mutluluklarını kıskandığın, insanlara hayatı dar ettiğin, zul ettiğin bir gün yargılanacak ve demir parmaklıklar ardında, olman gereken yerde bulacaksın kendini. O gün geldiğinde biz "basit mujikler" bayram edeceğiz. Ateşler yakacak, şarkılar söyleyeceğiz sabahlara kadar.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Lacivert Klasikler serisine kısa bir aradan sonra devam etme kararı aldım ve bu ay serinin ilk 25 kitabını yani ilk kısmını tamamlamış olarak, ikinci yarısına başlamış oldum. Bu seriden okuduğum 26. kitap da ilk başlarda okuduğum Anton Çehov'a ait. Yanılmıyorsam iki kitabı daha vardı bu seride bu kitap haricinde. Onları pek sevmediğimi anımsıyorum, doğal olarak bu kitap için de pek beklentim yoktu. Çehov'un başka metinlerini okumuş biri olduğum için yazarın diline ve anlatımına aşina olduğumu söyleyebilirim. Bu yüzden de okuması benim için sürpriz olmadı.
Pahalı Dersler kitabı, Lacivert Klasikler serisindeki bir çok kitap gibi derleme hikayelerden oluşuyor. Kitapta toplamda altı öykü var ve toplam 50 sayfa olan bu kitaptaki öykülerin en uzunu 10 sayfa falan sürüyor tahmin edilebileceği üzere. İlk öykü olan Yazar, dükkanı olan bir satıcının satışlarını artırmak istemesi üzerine bir kampanya metni hazırlaması için bir yazarı kiralıyor ve satıcı ve yazar arasındaki diyalogları okuyoruz. Emeğin hiçe sayılmasını anlatan bir hikaye olsa da daha etkileyici bir şekilde yazılabilirdi, pek sevemedim. Eski Ev hikayesinde bir ev sahibinin kiraya verdiği evde yaşayan bir aileyi anlattığı, o ailenin günlük yaşantılarından oluşuyor. O dönemin klasik burjuva Rus halkını anlatan tatlı bir hikaye de olsa, o dönemleri sadece edebiyattan öğrenen benim için bile oldukça realist bir öyküydü. Kumara bağımlı bir babanın hikayesini ve kendisine ve ailesine verdiği zararı okuyoruz, nispeten beğendiğim bir öykü oldu. Kitaba adını veren Pahalı Dersler ise üniversite mezunu ama dil bilmeyen bir adamın kendini geliştirmek için Fransız bir öğretmenden ders almak istemesi ve dilden ziyade öğretmene ilgi duymasını anlatan bir öyküydü. Pek bir şey alamadım bu öyküden fakat okuması keyifliydi, ortalama bir hikayeydi bu yüzden. Dördüncü hikaye olan Uyku ise benim kitaptaki en sevdiğim öykü oldu. Henüz 13 yaşında bir bebeğe bakıcılık ve zengin bir aileye de hizmetçilik yapan genç bir kızın hikayesini anlatıyor. Ev sahipleri kızı o kadar yoruyor ki bir saatlik uykuya bile hasret kalıyor, gözünden uyku akıyor. Bu genç kızın uykuya direnmesini şaşırtıcı bir sonla okuyoruz, oldukça güzeldi. Prişibeyev Çavuş adlı beşinci öyküde ise kendi işi olmayan şeylere muhalefetlik eden emekli bir çavuşun yargılanmasını okuyoruz. Toplumuzda hala kendiyle alakası olmayan şeylere burnunu sokan bir sürü insanı görünce insanoğlunun hiç değişmediğini anlatan ortalama bir öyküydü. Son öykü Bahis ise bir yemekte idam cezası mı ömür boyu hapis mi daha caziptir tartışması yaşayan iki adamdan avukat olan zengin olana eğer 2 milyon verirse onun evinin bir köşesinde 5 yıl hapis yatabileceğini söylüyor. İkili anlaşsa da bu 5 yıl 15 yıla dönüşüyor daha sonra. Biz de bu 15 yıl gönüllü hapis yatan adamı okuyoruz, oldukça etkileyici bir şekilde sonlandı hikaye.
Genel anlamda beklentimin üstü hikayelerden oluşuyordu bu kitap. Çehov'un bu seriden daha önce çıkan diğer kitaplarını okuyup beğenmediğim için bu kitap için de bir beklentim yoktu açıkçası ama bana beklediğimden fazlasını verdi öyküler. İlk öyküyü pek sevmedim, Pahalı Dersler ve Prişibeyev Çavuş ise ortalama öykülerdi ama Uyku, Eski Ev ve Bahis öyküleri bence güzeldi. Özellikle uyku öyküsü Çehov'dan şu zamana kadar okuduğum en güzel öyküler listesine net girer. Yazarın diline alışkın olduğum için beni ayrıca etkileyen veya rahatsız eden herhangi farklı bir durum olmadı kitaptaki öyküleri okurken. Sanırım bundan başka da Çehov öyküsü kalmadı bu seride. Öykülerin ortak noktası yine zamanının burjuva Rus hayatındaki sıradan olayları anlatan olaydan çok durumun merkeze oturtulduğu öykülerdi, bu anlamda Çehov'un bir kaç öyküsünü okursanız bile nasıl bir tarzı olduğunu anlarsınız zaten. Nitekim, bu kitaptaki öyküler de aynen bu şekildeydi ve kendilerini okuttular bu yüzden. Bu seriden çıkan Maske ve Mujikler kitaplarına göre daha çok sevdim Çehov'un bu kitabındaki öyküleri.
26. kitabı da geride bırakırken kalan 24 kitap için de bir plan program yapıp onları da tüketmek istiyorum. Hali hazırda genel olarak çok sevmediğim bir seri olsa da kenara köşeye alıp, kitaplığıma geri kaldırdığım 3-5 lacivert klasik kitap arasına girdi Pahalı Dersler. Kitaba puanım 5 üzerinden 3.5 oluyor.
Can Yayınları Lacivert Klasikler'den ilk okuduğum kitap. Bu seri ilk duyurulduğunda oldukça tepki toplamıştı ama ben fikir olarak seriyi çok sevdim. Fena olmayan bir fiyata tüm kitapları alabiliyorsunuz. Tam kitap aralarına yerleştirmelik ufak kitaplar yapmışlar. Fikir çok hoş.
Kitap 6 öyküden oluşuyor. Hepsi de çevirisi güzel ve keyifli öyküler. Özellikle uzun uzun okuma yapamayan herkese öneriyorum.
Anton Çehov'u Zeki Baştımar'ın yetkin çevirisiyle okumak büyük bir keyif. Daha evvelce Ergin Altay'dan okuduğum iki öyküsünü de yeniden okumuş oldum ve bayıldım. Çehov inanılmaz bir anlatıcı, öykü nasıl yazılır sorusuna çok net cevaplar veriyor ve okuru adeta tahrip eden metinler ortaya koyuyor. Muazzam bir kabiliyet.
Bahis hikâyesi dışında diğer hikâyeler pek kayda değer değildi. Ancak Çehov'un dili çok akıcı ve hikâye boş olsa dahi keyifle okunuyor. Şimdi diğer kitabına başladım, bakalım o nasıl çıkacak merakla bekliyorum.
Son cümlesini okuduktan sonra insanın için taş gibi oturmayan bir hikaye bile yok. Sayfa sayısı anlamında olmasa da vicdani anlamda epey ağır bir kitap.
6 öyküden en çok etkilendiğim Bahis öyküsü oldu. "Uyku" öyküsünün yazılış biçimi, verdiği sakin ama karanlık hava da çok hoşuma gitti, sonu çok ürkünçtü:(