Aşk deyince herkesin dinlemek istediği masal farklıdır, değil mi? Kimi mutlu sonların, yüzü gülen âşıkların peşindedir, kimi de hem cenneti görmek ister hem de cehennemi. Bu durum Batı resim sanatına adını yazdıran ressamlar için de farklı değildi; iyi ya da kötü, hepsinin anlatacak bir hikâyesi vardı. Bazıları ilahi aşkları anlattı, bazıları mitolojinin efsanevi âşıklarını. Birbirlerine tutkuyla bağlı çiftler gibi sadakate sırt çevirmişlerin suretleri de belirdi tuvallerde.
Celil Sadık, Uygarlığın Ayak İzleri serisinin üçüncü kitabında Batı resim sanatında aşk temasını irdelerken madalyonun iki yüzüne de bakma cesareti gösteriyor. “Resim sanatında aşkı konu eden bir kitapta ondan söz etmemeyi düşünemezdik,” diyen Sadık, ilk iki bölümün ardından Avrupa’yı terk edip sıcak bir iklime göçerek Frida Kahlo’nun hayatıyla eserlerine değindiği son perdeye varıyor.
Kitapta anlatımına yer verilmeyen dört kült eser için kaydedilen ve QR kodlarıyla son sayfadaki yerini alan mini seminerler ise Uygarlığın Ayak İzleri serisinin sanata âşık okurlarına armağanımızdır.
Çok değerli bir çalışma. Celil Sadık'ın eser analizleri, birçok esere sadece "baktığımızı" anlatıyor. Öyle detaylar, vurucu hikâyeleri var ki çoğunun, sanatçılara hayranlığınız artıyor. Bu kitap sizi sanatçıları daha yakından tanımaya, anlama gayretine sevk ediyor. Tablolar kitaplara, kitaplar filmlere yönlendiriyor. Büyük emek. Sahiden "gören" okuru olsun dilerim.
Sanki ilerledikçe özen ve doluluk azalacak gibi. Umuyorum öyle olmadan devam eder. Aşk konusu evet değinilir bir konu, hem popüler, anlıyorum ama sanki daha öncesinde daha fazla hak eden temalar yok mudur? Frida kahlo kısmı da aynı şekilde biraz zorlama gibi mi olmuş? Bu kadar uzun bir yer vermek yerine sadece ona özel bir kısım da olabilirdi. Örneğin Amerika resmi gibi.
Sanat kitabı almam genelde fakat kitabın adı aklımı çok çeldi ve artık aklımda duracağına rafımda dursun diyebilecek biri olduğum için aldım koydum rafa. Sonra ramazan bayramı diye kopmle kapanan haftada bi'gün Ankara'da gök patladı, kedoşlar ve ben balkona kurulduk bununla.
Tahmin ettiğimden daha doyurucu bir kitap. Çoğunlukla incelenen resimdeki ikonografiyi içeriyor ama her resim, aşk, ya da felaket sadece sembollerden çıkmıyor; bunlar o resmin arkasındaki hikayede, ressamın onu tuvale aktarışının sebebinde olabiliyor. Bunların olması güzel. Dili son derece basit, teknik yok neredeyse. Hatta biraz fazla sohbet havasında, ben pek sevmem bunu, teknik de beklerim.
3 bölüme ayrılmış; kitabın adından malum olarak ilki aşk, ikincisi aşka gelen felaketler, üçüncüsü ise beni felaket şaşırttı, 3. bir bölüm olmasına şaşırmanın dışında seçilen şey beni etkileyen. Celil Sadık'a buradan kırık kalpler.
Çok üzgünüm ama mizanpajı beğenmedim. Ders kitabı gibi olsun demiyorum elbette ama bazen resim metin bölümleri olmamış gibi geldi. Ayrıca bazı resimler daha kaliteli bulunabilirdi, hem çözünürlük hem de ışık açısından. Tabii nasıl temin edildi bilemiyorum, ait olduğu arşivin dijitalinden mi alındı- bazen google bulduğumuz 'daha iyi' görselin TPS ile düzenlendiğini ya da sağlam replikası olduğunu da biliyorum da amaaan neyse.
benim udemyde tamamlamadığım 40 saatlik sanat tarihi dersi vardı o çıkmıyor aklımdan şu an ;;; deamorski
Yazarın anlatımı yine başarılı 👌🏾 Eserleri hikaye anlatıcılığı yöntemi ile anlatıyor ki hiç sıkılmıyorsunuz👏🏽 Seçilen eserler çok başarılı. Ben çok keyif aldım okurken. Kitabin tek kusuru anlatılan eserlere ait görsellerin basımının kötü olması. Eseri daha net görebilecek şekilde basmak da mümkündür diye düşünüyorum 👀
Celil Sadık hakkında makale yazsam yeridir herhalde.
Caravaggio'ya olan düşkünlüğüm beni Celil Sadık ile tanıştırdı. Benden başka ve daha bilgili birilerinin de bu deli adamla ilgilendiğini öğrendiğimde Celil Sadık'ın atölyesine ilk kez katıldım.
Bu sularda yavaş yavaş kendini bulmaya çalışan biri gibi görüyorum. Bir on sene sonra muhtemelen popülist bir sanat tarihçisi olmuş olacak. Bence halen kendisini tam olarak nereye konumlandırdığı net değil, şimdilik atölye ve online etkinliklerde görüyoruz.
Bu kitap Cellik Sadık'tan okuduğum ilk kitaptı, birçok farklı ressamın eserlerini bir iki sayfa ile kısaca yorumladığı ve Frida Kahlo'nun hayatının ve eserlerinin geniş özeti ile bitirdiği bir eser. Kitabın sonunda ise bazı eserlerin anlatımını içeren karekodlar var. Tarihçinin uslübunu akıcı ve samimi buluyorum. Değiştirmesi gereken kısımlar da yok değil elbette. Örneğin bir yandan resimlerin erkekler için yapıldığını söyler ve "male gaze" den dem vururken, diğer yandan fahişelik retoriğini sürdürüyor. (17 Aralık da geçmişken, bkz:seks işçiliği)
Velhasıl ben böyle birinden daha iyi araştırmalar umuyorum. Belki kendisini maddi manevi güvende hissettikten sonra çizgisi değişir. Umarım akıntıda kaybolmaz ve ondan keyifli şeyler okuruz.
Aşkın bir obsesyon olduğunu biliyordum, yaratıcılığın da obsesyon ile ortaya çıktığını. Bir solukta okuduğum bu kitap aşkın bize huzur veren tarafı kadar acı tarafı ile de var olduğunu resim sanatı ile anlatıyor. Frida Kahlo'nun eserlerinde -Diago'ya olan aşkı- ve Edward Munch'ın Çığlık atışını altında yaşadıkları büyük hayal kırıklıkları ve sıradışı aşklarının olduğunu görüyoruz. Arogon'un dediği gibi resimde de "mutlu aşk yoktur."
“Aşk, hayat demektir. Baharın gelmesi, yeşilin güçlenmesi, sarının ışıldaması, mavinin açılması, turuncunun ısıtması, dünyanın renklenmesi demektir. … Aşk, kendi özünüzle biri ya da bir şey arasında kurduğunuz denge, kimyasını çözmenin imkansız olduğu bir uyum halidir.” demiş Celil Sadık kitabında ✨
Batı Resminde yer alan “aşk”ı ve “felaketler”i işleyen sanat eserlerini ele alan bu kitap, bu 2 ana başlık altında ilerlemekte. Öyle ki onlarca eseri; hikayesi, tablonun ait olduğu sanat akımı, yazarın hayatı, tablonun yorumlanması ile beraber kısa, öz ve etkileyici bir anlatımla ele almış yazarımız 😍
Sanat tarihi deyip geçmemek gerek, bu eserde her tablonun arkasındaki öyküler ile aslında bir mitoloji, felsefe ve edebiyat öğretisi de mevcut ✨ Millais’in Hamlet’teki Ophelia’dan esini, Cabanel’in öfke ve hayal kırıklığı dolu insansı şeytanı ve Rubens’in çapkın Zeus’u..
Eserde belki de aşk ve felaketi daha çok işlendiğinden olsa gerek Barok tarzı eserler yoğunlukta. Ancak resimde aşk denince Frida Kahlo olmadan olmaz.. Bu sebeple yazarımız kitaba eklediği 3. bir bölüm ile Frida’nın hayatını ve eserlerinin incelemesini kısaca sunmuş bizlere ☺️
Ayrıca kitabın sonunda “Online Seminer Kataloğu” bölümü eklenmiş ve bazı tablolar ile QR kodlar konulmuş. Bu kodlar vasıtasıyla yazarın tabloları anlattığı videolara ulaşmak mümkün 😍
Çok zevk alarak okuduğum bir eserdi 🥰 Sanata doyduğumu hissederken bir yandan da mitoloji, dini, edebi birçok öyküyü de okudum 😍
Hatta söylemeliyim bu eser ben onu okurken etrafımdan da çok ilgi gördü 🙊 Merak edip inceleyen, içeriğine ve tasarımına aşık birçok kişi oldu 😍 Üstelik neredeyse hepsi sanat tarihi okuyucusu değildi 😅 Bu sebeple sanat tarihine adım atmamış herkes için *tekrar söylüyorum* Celil Sadık harika bir öneri olacaktır 💖
Sanat tarihini seven birisi olarak Celil Sadık'ın kitaplarını ilgiyle ve severek okuyorum. Bu kitap, çıkarmış olduğu üçüncü kitaptır ve ilk iki kitabı gibi bu kitabını da "yalayıp yuttum" desem, yanlış olmaz. Bu sefer aşkı ve aşkın karanlık karanlık yüzünü içeren resimleri konu almış. Her insanın anlayabileceği, çok net bir anlatımı var Celil Sadık'ın. Sanat tarihi üzerine okuduğum diğer kitaplardan - anlatım açısından - kendini hemen sıyırıyor. Bu kitabını da çok sevdim. Diğer çıkacak kitaplarını açıkçası dört gözle bekliyorum. Sanat tarihine ilginiz varsa ve kitap arıyorsanız Celil Sadık'ın kitaplarını tavsiye ederim.
Bu kez o kadar sevemedim Celil Sadık'ın kitabını. Yer yer tekrara düşmüş ve Frida Kahlo bölümü sayfa sayısını artırmaya yönelik bir çaba gibi gözükmüş. Bahsedilen eserler sanki aşk ya da bazı küçük felaketler bölümlerinin içini tam dolduramıyor. Satış amacıyla hazırlanmış zorlama konular gibi. Daha dolu dolu sayfalar ve eserler görmeyi isterdim kendisinden. Emeği çok fazla olduğu kesin hakkını yememek gerekli. Yine de daha tutku dolu tablolar görmeyi umuyordum.
Sade ve yormayan anlatımıyla beni kendine çekti kitap. Okuduğum ikinci Celil Sadık kitabı oldu açıkçası kısa kısa anlatımlarını ve derlemelerini sevmekle birlikte beni daha çok araştırmaya ve birçok ressam ve resim araştırmaya yönlendirdi kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır okuyun okutun arkadaşlar bu kitabı sadece sanat tarihi gibi değil genel kültür olarak okumamız lazım .
sanat tarihiyle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum modu içindeyken birgün bir şekilde twitterda denk gelip almıştım bu kitabı. iyi ki de almışım çok akıcıydı, ilgi çekiciydi ve başlangıç seviyesindeki biri için çok verimliydi
“İki kaza geçirdim Diego, tren ve sen, en kötüsü sendin. Ama sevgilim, bir daha gelseydim dünyaya, yine seni severdim. Canlı canlı çürüyeceğimi bilerek.”
Eğlenerek, öğrenerek okudum… Celil Sadık bu kitapta aşk ve küçük felaketler temalı bazı batı resmi örneklerini tahlil ediyor. Benim gibi bu alanın amatör meraklılarına, öğrenme heveslilerine hitap edebilecek bir çalışma olmuş. Hem sevdiğim bazı resimlere yeni bir gözle bakma hem de yeni eserler, ressamlar tanıma imkanı buldum, keyif aldım... Yazarın resmi dönemi içinde ve sembollerle okumasını sevdim. Ancak alanın uzmanları, ileri düzey meraklıları için yüzeysel kalabileceğini düşünüyorum...