Nihan Kaya'nın ilk gençlik yıllarında yazdığı öykülerden oluşan Çatı Katı, 2004 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü’nü aldı. Nihan Kaya'nın yazdığı uzun ve çarpıcı önsözle birlikte öyküler bu baskıda yeni bir boyut kazanıyor.
"Merhamet, acının anlaşılmasıdır" düsturu uyarınca çocuklara ve çocukluğa dair merhamet öyküleri bunlar. "Bu dünyadaki en görünmez acılar, çocuğun çektiği acılardır," diyen Nihan Kaya'ya göre edebiyatın amacı, görünmeyen acıları görünür hale getirmek.
Bazı acıların ortaklığına inanıyorum. Belki tamamen aynı şekilde yaşanmıyor ama kalpte yakın bir his barındırıyor. Nihan Kaya'nın aktardığı acıları tanıdık buluyorum. Benim de bazı öğretmenlerimde affedemediğim çok şey var. Öğretmenlik tabusu yakın bir zamana kadar farkına varamadığım bir meseleydi. Böylesine içimizde yaşayıp fark edemediğimiz acıları fark edebildiğimizde, diğer fark edemediğimiz meselelerin neler neler olduğuna dair güçlü bir merak duymuyor muyuz? Bazen. Çünkü cesaret ve günümüz telaşına bir başkaldırı da gerektiriyor.
Gözlerini yerden kaldırmaya cesaret edemeyen çocuğun sıkı sıkı yapıştığı kalemi, annesinin parmakları görünmesin diye cepte taşınan siyah eldivenleri, sıcak dostlukların hatırlandığı mektupları, kızını kaybeden babanın yanından ayırmadığı fotoğrafı, en masum duygularla çizilmiş duvardaki uçak resimlerini, büyüklerin oyun isteme fikrini, güvercinlere hep çocuk sevgisiyle bakan o kalbi sevdim.
Gençliğinde Nihan Kaya’nın öykülerinin Dergah’ta yayınlandığını öğrenince çok şaşırmıştım. Üstelik öykülerini kitaplaştırıp Dergah Yayınları’ndan çıkardığını öğrenince kitaba dair inanılmaz bir merak sardı içimi. Kitaptaki öykülerin çoğunluğunda olan kırık kalpli çocuklar beni çok çok üzdü. Hayatın bir beslenme çantasını bile çok gördüğü Ömer, okuyup çok iyi bir yazar olabilecek Gülbike, babasını beklerken benim gibi uçak sevdalısı olan adaşım Mehmet. Ama en çok Setenay.. Bir şekilde Setenay’la arkadaş olup onun dünya üzerindeki en güvendiği, en sevdiği insan olmak istedim bütün öykü boyunca. Bence gerçekten iyi arkadaş olabilirdik, tıpkı Cesaretin Var Mı Aşka filmindeki Julien ve Sophie gibi. Bir de kitaba ismini veren öykü Çatı Katı var tabi. Mektup yazarının hayattan bıkmasını, tanrıya hissiz bir taş olmak için yalvarmasını kendimle bağdaştırdım. Öykü sonunda yazar N.K.‘nın yaptığı göndermeyi gülümseyerek okudum. Bu öykü dünyada mı yaşandı yoksa N.K.’nın zihnindeki gerçeklikte mi?
"Bir insanın nasıl bir maddeden yapıldığını, ona dokunmadn nasıl anlayabilirim?"
Yazarın okuduğum daha doğrusu dinlediğim 4. kitabı, bence en en iyisi İyi Aile Yoktur kitabıdır bu arada. Fakat bu bir öykü kitabı olmasına rağmen üstelik ilk kitaplarından, çok başarılı geldi. Cinsiyet ve toplumsal roller/baskılar üzerine yapılan çıkarımlar, ruhsal incelemeler vs çok başarılı aktarılmış öykünün gidişatında. Öykülere bir miktar ara vermem gerek, zira genel olarak öyküler sizce de hüzünlü olmuyor mu? Ruhum her bir temizlikte üzerine damlayan çamaşır suyu yüzünden parça pinçik olmuş "ev tişörtü" gibi oldu iyice.
Öncelikle kitabı storytelde dinledim ilk 50 dk Nihan Kaya'nın önsözüydü buna gerek var mıydı anlamadım öykülerinine zaman yazdığından, neler hissettiğinden, konakda doğup büyümediğinden (bize ne?! gayet büyüyebilir de bu kimseyi ilgilendirmez) 14 kitap yazdığında ki bu da üsten üsluptu bana göre. Sadece tek katıldığım baskısı tükenen kitapların aşırı pahalıya satılmasıydı.
Gelelim öykülerine normal öykülerdi beğendim ama öyle abartacağım öyküler yoktu. Bu benim fikrimdir. Nihan Kaya okumaya devam edeceğim. Ama o 50 dk önsöz keşke olmasaydı. Öykülerin yazarın ne hissettiğinden çok okura ne hissettirdiğini doğru buluyorum bırakında biz anlam koyalım.
Çok başarılı bir öykü kitabı. Yazarın roman ve öykülerini daha çok sevdiğime karar verdim ki öyküleri çok seven biri değilimdir. Hep bir şeyler eksik gelir devam etsin isterim. Bu öykülerde ise duygu o kadar yoğun ki hiçbir şey eksik kalmamış.
Yine şahane bir Nihan Kaya kitabı.. gençlik yıllarında ilk yazdığı öykülerden seçilmiş her birini ayrı sevdiğim, düşündüren, hüzünlendiren, hayatın bazı gerçeklerini yüzünüze vuran sağlam öyküler.
içerisinden farklı farklı öyküler vardı. hepsi de çok güzeldi. bazı öyküler diğer kitaplarındaki öykünün diğer yüzü gibiydi. bağlantılıydı. sonunda barış mançonun anısına olmasını da cok beğendim