Melih Gökçek başbakan olabilmek için neler yaptı? AKP kurulmadan önce ABD ziyaretinde neler yaşandı? 30 yıl boyunca nasıl “örgüt” gibi hareket etti? A Takımında kimler vardı? Fenerbahçe’ye neden başkan olmak istedi? Genelev patronları Ankara’da neler yaptı? Gözaltına alındığında kim kurtardı? Trafik kavgasında neden silah kullanıldı? Turgut Özal kime ve neden “dangalak” dedi? İlk “parsel parsel” satış ne zaman gerçekleşti? ANKAPARK ihalesinin ucu hangi mafya liderine uzandı? Osman Gökçek ölen çete lideriyle ne konuştu? Zekeriya Öz’ü Dubai’de ağırlayan kişinin Melih Gökçek ile ne ilişkisi vardı? FETÖ firarisini kim, nasıl korudu? 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ’ye imar rantı sağlandı mı? 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cü isme parsel verildi mi? Parsel Parsel, bunlar ve daha onlarca sorunun yanıtını veriyor…
23 Eylül 1978'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğmuştur. İlk öğretim ve orta öğretimini doğup büyüdüğü Ceyhan ilçesinde tamamlamıştır. Üniversite hayatında ise Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Otomotiv Bölümünden mezun olmuş, ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesinde başarıyla eğitimini tamamlamıştır.
2006 yılında Bizkaçkişiyiz adlı Sivil Toplum Platformu kuruculuğu ve İstanbul il başkanlığı yapan Murat Ağırel, ileriki zamanlarda Memleket Sevdalıları Derneği'ni kurmuş ve genel başkanlığını yapmıştır. 2008 yılında Ergenekon davaları sürecinde gözaltına alındı ve 2 gün sonra bu davadan tutuksuz yargılanarak serbest bırakılmıştır. Ardından yargılanan davada ise ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' ile suçlanmıştır. Bu davada 6 yıl 3 ay hapis cezasını çarptırıldı fakat karar Yargıtay kararı ile bozulmuştur. Tekrardan başlanan yargılama sürecinde 2019'da beraat etmiştir.
Günümüzde ise Ağırel, Yeniçağ Gazetesi'nde yazarlık yapmaktadır.
Bir Ankaralı olarak okumak zorunda olduğum bir kitaptı. Tüm Ankaralılara da okumasını tavsiye ediyorum. Gökçek'in planlama, mimari estetik, kamu yararı adına hiçbir bilinci yoktu. Sadece "ANKAPARK" projesiyle 720 milyon dolar resmen çöpe atıldı. Kamu toplamda 4 milyar dolara varan bir meblağ tutarında zarara uğratıldı. Gerçekten ibret alınarak okunması gereken, hatta Ankara'nın muhtelif yerlerinde, banklarda, otobüs ve metro duraklarında, parklarda bu kitabın birer örneğini bulundurarak, Ankaralı halkın parasının nasıl umursamazca çarçur edildiğini herkes görmeli ve bilmeli. Kitapta da belirtildiği gibi bu kitabı okurken hep bir gerçekle karşılaşacaksınız. Türkiye'nin hiç de yoksul bir ülke olmadığı gerçeği... Hele mülkiyetler üzerinden çevrilen boşanma olayları tam bir komedi.
Sinirim bozuldu, herhalde en çok söverek sayarak okuduğum kitaplardan. Yazık oldu en verimli gençlik yıllarımıza, en kötüsü de gerçek hayatta ülkenin geleceğini çalan kötülerin hep kazanıyor olması. Kitap güzel Murat Ağırel iyi ve cesur gazeteciliğini sürdüren az sayıdaki insanlardan.
Okurken kafam tüm isimlerden, ihale numaralarından ve dönen para meblağlarından bir hayli karıştı. Fakat bunun tek sorumlusu Melih Gökçek’tir. Ben özetlenmiş ve toparlanmış halini takip etmekte sıkıntı yaşarken o şahıs bütün bunları nasıl yapmış, gözünü nasıl bir vatana ihanet ve para sevdası bürümüş anlamak bizim gibi insanlar için çok kolay değil. Murat Ağırel’in kitabının sonsözünde söylediği üzere benim de dileğim sorunlu herkesin hesap vermesidir.
Okurken sinirlerim bozuldu, sürekli elimde tutamadım kitabı , araya başka okumalar aldım. Ankaralı olmasam da hem Ankara adına çok üzüldüm hem de zaten çıkan para hepimizin vergisi sonuçta. İnsan ister istemez soruyor: Her şey bu kadar ayan beyan ortada iken hani soruşturma? Hani ceza?
Cesur, namuslu ve dürüst bir gazeteci olan Murat Ağırel tarafından yazılan bu kitap, Ankara'nın son yirmi beş yıl ne şekilde yönetildiğini, yetim hakkının nasıl birilerine peşkeş çekildiğini belge ve tanıkları ile birlikte detaylı şekilde ortaya koyuyor. Yakın tarihi öğrenmek isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Belgesel gibi mutlaka okunması gereken bir kitap. Ankara'nın başına gelenleri okudukça içiniz yanıyor. Gelecek kuşaklara aktarılacak ibretlik bir kaynak
Tek kelimeyle harika bir kitap! Bir vatandaş olarak bu kitabı hem okudum, hem de çevreme de okutuyorum. Her vatandaş, bu kitabı okumalı ve de okutmalı... "Allah, Din, Kitap" diyenlerin bu halkın paralarını nasıl hamuduyla götürdüklerini okuyun! Bizim paralarımızın nasıl çarçur edildiğini okuyun! O kadar okumak için emek sarf ettik, yıllarca çabalayıp çalıştık, zar zor bir yerlere geldik. Oysaki; ne kadar kolaymış(!) Hiçbir vasfı olmayan insanlar, hemen nasıl da kolay şirket kurup milyonluk ihale alabiliyormuş. Kitabı okurken sinirden yüreğim sıkıştı. Kitabın konusu olan şahıs ve avanelerindeki kurnazlık şeytandan bile yok. Şeytan, bunların yanında melek kalır! Murat Ağırel, tüm detaylarıyla yapılan yolsuzluğu herkesin anlayabileceği bir dilde yazmış. Kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar her bir kelimesi, altı çizilecek türden. Herkese şiddetle tavsiye ederim.
“Kaç para maaş alıyorsunuz? Asgari ücret ya da 3 bin, 4 bin, 7 bin, 20 bin lira... Bankada kaç liranız var? 20 bin, 100 bin, 250 bin... İşte Melih Gökçek döneminde kamu zararı olarak kayıtlara geçecek harcamaların boyutu sizin bizim öyle çalışarak kazanabileceği paralar değil. Bu yüzden rakamların büyüklüğü ne kadar olursa olsun bu anlatılanların hep soyut bir tarafı oluyor. Buna alışmayın, susmayın, peşini bırakmayın.” - Bu arada Ağırel, "elimdeki tüm belgeleri kullansam 6 ciltlik külliyat olur" minvalinde bir cümle kurdu bir mülakatında. Emin olun hepsini hepimiz didik didik okuruz.
Kitabı okumadım, yaşadım. Yaşadığım şehrin böyle çarçur edilmesine sinirlerim bozulmakla kalmadı, saçımı başımı yoldum. Yok artık bundan daha beteri olamaz dedikçe her sayfa geçişinde nasıl da olayların katlanarak çoğaldığını gördüm ki bu Murat Ağırel’in de tekrar tekrar belirttiği gibi buz dağının sadece görünen bir kısmı😞 çok üzücü çok yazık, doğduğum büyüdüğüm bu şehre de içinde yaşayan bizlere de🥺
Sonunu bildiğiniz bir slasher filmini seyretmek gibiydi. Çok sarsıcı, can yakıcı, öfkelendirici bir yolculuk oldu bu kitap. Araştırmacı gazeteci Ağırel'in emeğine sağlık.
Melih Gökçek'i tanımayan yoktur herhalde. Eski Ankara Büyükşehir belediye başkanı. 23 sene aralıksız başkanlık yaptı. Daha yeni kurtulduk kendisinden. Bu kitap da zat-ı muhteremin 23 sene boyunca Ankaralılara hizmet etmesi gerekirken, onun yerine ailesine ve tebaasına nasıl "hizmet" ettiğini anlatıyor. Yapılanları, hırsızlıkları, bunları görmezden gelen yozlaşmışlıkları okurken bile yoruldum. Ama Melih ve takımı yorulmadan, istikrarlı bir şekilde çalmış da çalmış. Kimse de bir şey dememiş. Savcılığa giden bazı şikayetlerin de üstü bir şekilde örtülmüş. Rakamlar akıl almaz boyutlarda. Milyarlarca lira. Ama eski parayla değil yeni parayla milyarlarca.
Oyuncaklara milyarlar harcanır mı ya? Çocukluğunu mu düzgün yaşayamadı acaba? Büyüyünce belediye başkanı olup her yeri dinozorlarla donatacağım mı diyordu acaba? Hadi diyelim çocukluğunu iyi yaşayamadı, bir sıkıntı yaşadı. Bir insanın travmasının bedelini bütün Türkiye, bütün Ankara mı ödemeli?
Bu kitabı okurken aynı zamanda Son Cüret kitabını da okuyordum. Kurtuluş Savaşı'na katılan, savaşan, gazi olan çoğu kahramanımıza devlet maaş bağlamış. O kahramanların çoğu maaşı ya kabul etmemiş, ya da o maaşı hayır kurumlarına bağışlamıştır. Bir tarafta canını dişine takıp vatanı için savaşanların devletin parasını kabul etmeyişi, diğer tarafta canını dişine takıp çalışan, evine ekmek götürmeye çalışan halkın parasını çalan hırsız siyasetçi.
Kitap, sadece ortaya konan araştırma emeğiyle bile kesinlikle 5 yıldızı hak ediyor. Ancak benim gibi ortalama bir okuyucu için bu kadar fazla isim ve belge arasında takip sağlamak zaman zaman zorlayıcı olabiliyor. Bu nedenle olaylar biraz daha sadeleştirilerek aktarılmış olsaydı, daha akıcı bir okuma deneyimi sunabilirdi.
Ayrıca Murat Bey’in olayları öğrendikçe yaşadığı öfkenin satırlara da yansıdığı çok net hissediliyor. Bu durum, kimi bölümlerde sanki bir konuşmanın deşifresi yapılmış ve kitaba dönüştürülmüş hissi uyandırıyor. Anlatım tarzı biraz daha yapılandırılırsa, kitap çok daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabilir diye düşünüyorum.
Tüm bunların ötesinde, Murat Ağırel’in gösterdiği büyük çaba ve bizlere sunmaya çalıştığı gerçekler için kendisine teşekkür etmek gerekiyor. Bu tarz kitapların çoğalması, kamuoyunun bilinçlenmesi adına çok kıymetli.
(S-217) “Ankara’nın kenarında hem batak, hem çorak, hem de fena yer. Bunu biz ıslah etmezsek, kim gelip ıslah edecektir?” Gazi Paşanın vatan sevgisinin Ankara yansıması olan bu görüş Ankara’nın resmen yoktan yaratıldığının adeta kanıtıdır. Kitabın adandığı Gökçek’in ise Ankara’yı nasıl da bu görüşten uzak ve talan içinde yok ettiğinin belgeleri ile yazılması gelecek nesiller için “Şehir nasıl yönetilmez” fikri için rehber niteliğindedir. Gerçeklerin bir gün gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır ve tarih elbette Melih Gökçek isminin gelecekte nasıl anılacağına karar verecektir.
Çok başarılı bir gazetecilik ve araştırmacılık örneği, bu kadar bilgiyi belgeyi bulup doğru düzgün toparlamak çok zor iş. Ankara'da doğup, büyümüş biri olarak bütün bunlara maruz kalmış olmak da ayrı bir sinir bozucu. Tek sorun, kitap paralara ve isimlere çok fazla yer verdiği için okuması çok zorluyor. Belki Soner Yalçın gibi o ilişkileri aktarırken anlatımda biraz hikayeleştirme tekniği kullanmış olsaydı Murat Bey, okuması daha kolay olabilirdi.
Murat Ağırel bu kitabında okuyucu detaylara fazla boğmadan halkın/kamu malının kimlere peşkeş çekildiğini tek tek anlatmış. Umarım bir gün ülkemin eğer halen varsa "onurlu" savcıları sümen altı edilen dosyaların kapağını açıp, gereğini yaparlar. Ayrıca kitap bu günlerde "128 Milyar Dolara Nerede" sorusuna dair bize az çok fikir verebilir. Son olarak kitaba ben "Melih G.: Bir Ankara Soygunu" takma adını koydum. Bu isimle çıksa da bol bol satardı.
Melih Gökçek'in FETÖ ile ilişkisine ve yaptığı yolsuzluklara yönelik çok ciddi ve detaylı iddialar var. Kitapta o kadar fazla kişi ve kurumla ilişkili çeşitli iddialar var ki bir noktadan sonra takip etmek zorlaşıyor. Genel itibariyle iyi bir araştırmacı gazetecilik örneği.
Aslında bildiğimiz veya tahmin edebildiğimiz yolsuzlukları isimlerle , kanıtlarla gözler önüne sermesi nasıl bir israf ve talan ortamında kaldığımızı göstermesi , bir çırpıda okunası bir kitap kalemine sağlık Murat AĞIREL
Murat Ağırel'i tebrik ederim, tek dileğim bu kitapta ismi geçen hainlerin "ilahi adalet"e havale edilmek yerine bağımsız Türk mahkemeleri önünde yüce Türk milletine hesap vermesi ve bu milletten çaldıklarının kendilerinden faiziyle geri alınması.
Bu kitapta yazan bir şeyi normal bir vatandaş yapmış olsa yedi sülalesinden hesap sorarlar ama nedense Melih'den sorulmuyor. Hayatımda hiç bir kitabı bu küfür ederek bu kadar sinir krizi geçirerek okumadım. Mutlaka okunması gereken kitaplardan. Kesinlikle okuyun ve okutturun.
Belgelerle dayalı, her şeyin tek tek açıklandığı, inanılmaz işler. Murat Ağırel örnek gazetecilik anlayışı ile içler acısı bir dönemi gözler önüne sermiş.
Cok emek verilmis bir arastirma ama maalesef dil ve kurgu bakimindan konsantrasyonu zorlastiran bir kitap. Murat Agirel’in iyi bir arastirmaci ancak pek iyi olmayan bir yazar oldugunu dusunuyorum.
Her şeyiyle o kadar keyif kaçırıcı bir kitap ki Murat Ağırel’e kendi kaçık keyfini bu kadar incelikle yazıp bize okuttuğu için teşekkür ederim. Yok mu vatan millet sevdalısı bir savcı acaba?