Polisiye romanlara düşkün Alatan, usta bir terzi, dört dörtlük bir ev kadını, tatlı bir komşu, iyi bir dost ve eğlenceli bir anneannedir. En büyük hayali, çözüme kavuşturduğu gizemli olaylarla ilgili yazdıklarının bir gün yayımlanmasıdır.
Fahri detektif Yıldız Alatan bu kez de 80’lerin Zonguldak’ında eşi ve dostları ile yaşadığı huzurlu hayatına birdenbire giriveren ve çözmek için can attığı yeni bir gizemin peşinde.
İntihar mı, cinayet mi?
Türk polisiyesinin usta kalemi Yaprak Öz’ün, yeni macerasında, Yıldız Alatan’la birlikte bu muammayı çözmeye hazır mısınız?
1973 yılında doğdu. TED Zonguldak Koleji'nin ardından, İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nde öğrenimini tamamladı. Şiirleri, öyküleri ve yazıları, yurtiçi ve yurt dışında çeşitli dergi, gazete ve derleme kitaplarda yayımlandı. Şiirleri, Washington Amerikan Üniversitesi'nde tez konusu haline geldi ve üniversitenin Writer's Collective etkinliklerine davet edilen ilk Türk şair oldu. Yurt içi ve yurt dışında edebiyat festivallerine konuk olan Öz, pek çok şairin eserini Türkçeye çevirdi ve bu çevirilerden bir kısmı çeşitli yayınlarda yer aldı. Kendi şiirleri İngilizce, Yunanca, Makedonca, Sırpça, Bulgarca, Romence ve İsveççeye çevrildi. Farahnaz'ın Çiçeği adlı kitabı İtalyancaya çevrildi. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği ve Uluslararası PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Şiir kitapları: Fırtına Günlüğü (2006) Şiirli Müzik Kutusu (2009 - Cemal Süreya Başarı Ödülü) Bir, İki, Üç Gökyüzü (2012) Eski Saat Tik Tak (2016) Kendime Leyla (2023) Romanları: Berlinli Apartmanı (2013) Şeytan Disko (2015) Tilki, Baykuş, Bakire (2017) Sobe Siyah Orkide (2018) Farahnaz'ın Çiçeği (2019 - Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü) İtalya'da yayımlanmıştır. İtalya'da 2024 Giallo Garda En İyi Yabancı Polisiye Ödülü'ne layık görülmüştür.) Villa Şakayık (2020 - Dünya Kitap Yılın Polisiye Kitabı Ödülü) Perisiz Köşk (2021) Dolapta Biri Var (2021) Bayan Begonvil (2022) Efsunlu Cazibe (2023) Siyahlı Sarışın (2024) Tılsımlı Tebessüm (2025)
Yaprak Öz’ün okuduğum üçüncü romanı. Aynı zamanda okuduğum üçüncü Yıldız Alatan macerası.
İlk Yıldız Alatan macerası için yazdığım sözleri, bana aynı duyguları yaşattığı için yeniden yazmak istiyorum.
Detektiflik macerası olarak harika bir roman yazmış yazar. Bir tür yerli Agatha Christie romanı. Çok akıcı ve heyecanlı bir hikaye. Çok güzel bir atmosfer ve karakterler yaratmış. Türkçesi, dili ve üslubunu çok beğendim.
Çocukluk hatıralarımın güzel zamanlarını, tatlı hatıralarını ve ortamlarını yeniden hissetmek çok güzel bir duygu oldu.
Harika bir karakter olan Yıldız Alatan’ın maceralarını okumaya devam edeceğim. Yaprak Öz’ün okuduğum diğer iki romanı gibi sürükleyici, akıcı ve sımsıcak bir roman.
yıldız alatan polisiyelerinde sona geldiğim için üzgünüm biraz. bu kez ilk kitapta o çok sevdiğim zonguldak kılıç mahallesine geri döndük. sene 1986. yaprak öz yine yılları, ne olduğunu, şarkıları, elbiseleri müthiş yedirmiş hikayeye. bu açıdan aslında ne kadar güzel dizi ya da film uyarlaması olurdu bu romanların. hep o aklıma geliyor. şöyle brit’ler gibi geçmişten bugüne. ama bu serüven bence serinin en zayıfı şimdilik. hikaye güzel. zonguldak’ın nereye gittiği tam olarak açıklanamayan! rumlarının mahallesi bu kez cinayet mahalli. yaprak öz eminim burayı da gerçeğe uygun yazmıştır ve ne muhteşem bir mahalle belli ki bizim balat gibi. daha zengini muhtemelen. kadınların kendi arasındaki muhabbetler olanca doğallığıyla ilerlerken vakayla ilgili bir psikiyatrist bir de polis diyaloğu benim olayı epey erken tahmin etmeme sebep oldu. bürokrasi işin içine girince o resmî dil yapıyı bozdu resmen :) oysa onun dışında yine çay börek çocuk ev kadınları, terzilik ve yeni renkli karakter yağmur’un aşk hikayesi çok tatlıydı. hele yıldız alatan’ın yağmur’u yemek yaparken ya da öğretmenlik filan yaparken hayal edip “olmadı” demesine kahkahalarla güldüm. içten içe çok mizahi bir yanı var yaprak öz’ün. ayrıca 50’li yaşlarındaki bir kadının kocasıyla sevişmesini filan anlatmasını da sonuna kadar destekliyorum. bu açıdan cesur da. umarım daha da cesurlaşır. şimdilik benim polisiye kurgu olarak en beğendiğim villa şakayık oldu. ama 70’lerin hayatını ve zonguldak’ın sosyolojisini anlatması açısından favorim farahnaz’ın çiçeği.
Perisiz Köşk, tam bir örümcek ağı. Yıldız Alatan, Hercule Poirot gibi gri hücrelerinde -bazen kendisinin bile anlamlandıramadığı- mucizeler saklıyor. Avantajıysa kadın olması, bu da onun bazı ortamlara daha çabuk girmesini, türlü çeşit bilgi edinmesini kolaylaştırıyor bittabi. Yine Zonguldak'tayız, bu kez Kilise Mahallesi'nin köşkleri arasında geçmişi kurcalıyoruz. Serinin en güzel kitabıydı demek istiyorum ama bu, ilk iki kitaba büyük haksızlık olur. Yıldız Abla benim yumuşak karnım sanırım, siz bana bakmayın. Sevgili yazarımdan tek ricam, canımız Ziya Abi'mizi araştırmalara daha çok dahil etmesi. Emeklisi falan gelse de, biraz da birlikte hafiyelik etseler. ;) Siz de benim gibi, dayanamaz ve bir gece sabaha kadar oturup bitirirseniz, bir sonraki kitabı beklemenin çilesini hemen çekmeye başlayabilirsiniz. Tavsiye ederim. =)
Perisiz Köşk, Yıldız Alatan serisinin üçüncü kitabı. Bu sefer, terk edilmiş bir köşkte bir ceset bulan Yıldız Hanım, herkesin intihar olarak gördüğü vakanın peşini bırakmaz ve kafasındaki deli sorulara cevap aramaya başlar... Serinin tüm kitaplarını severek okudum, her bir kitapta hem polisiye kurgusu hem de karakterler daha da iyiye gidiyor. Ayrıca hikayelerin arka planında çizilen 1980’ler tablosunu çok başarılı buluyorum, Yaprak Öz’ün sihirli kalemi beni çocukluk, gençlik yıllarıma götürüyor. Polisiye sevdam bir yana, sosyal tarihi hatırlatan satırları okumaktan keyif alıyorum. Efendim? Evet, katili buldum:))
Yaprak Öz'ün son harikası, Yıldız Alatan 'ın yepyeni macerası ile merhabalar.
Şahsen benim zor zamanlar için sakladığım bir kitapken sevgili @damlacerrah ve @yazariylakonusanlar grubumuz, hayde birlikte okuyalım deyince tabii ki dayanamadım.
Ben şimdi yeni bir Yıldız Ablayı ne kadar daha beklerim acaba?
Yıldız Abla bildiğimiz, bıraktığımız gibi, yine muzip, yine çok meraklı yine macera dolu. Bir parça yaş alsa da bu detektiflik macera ve meraklarına asla engel olamaz.
Komşusu Beti'nin anaokulu açmak hevesiyle kiralamak istediği köşkün yanındaki köşkte bir ceset bulan Yıldız Abla bu gizemli olayı çözmeden asla rahat etmeyecektir. Bize de satır satır ona eşlik etmesi düşecektir.
Haydi koşun yapın kahveleri yanına da lokum, inanın bana kitabın nasıl bittiğini anlamayacaksınız bile.
Hiç Yıldız Alatan macerası okumadıysanız geç kalmayınız, Yaprak Öz'ün bu şahane serisini kaçırmayın.
Serinin en sevdiğim kitabı oldu bu. Bu kitapta katili saklamayı da başarmış. Kitabın belirli bir bölümüne kadar kestirilemiyor. Çok beğendim. Yıldız Alatan çok yaşlanmadan yeni maceralara atılsın 😊
Her Yaprak Öz kitabı çıktığında çok mutlu oluyorum. Yıldız Abla (adaşım olur) ile yine yepyeni bir maceraya gireceğiz diye heyecanlanıyorum. Hatta gün içinde kitaba başlama saatimi ona göre ayarlıyorum. Çünkü biliyorum ki bitmeden uyumayacağım. Bugüne kadar hiç bir Yıldız Alatan macerası elimde bir günden fazla kalmadı.
Kendimi o aileden biri gibi hissediyor onunla birlikte olayları çözmeye çalışıyorum. Arada karşıma çıkan şarkıları ki yaş itibari ile bir çoğunu biliyorum. Hemen açıp dinliyorum. İnsan polisiye roman okurken kek tarifi alır mı hiç? Yıldız abla ile beraberken alırsınız.
Yine çok heyecanlı , meraklı, gizemli bir hikaye okuduk. Katili buldum , bu açıdan da ayrıca mutluyum. Ama ondan nefret mi ettim? hayır etmedim...
Şimdi heyecan ile yeni kitabı bekliyorum. Yaprak hocam siz hep yazın biz hep okuyalım.
Polisiye olarak değerlendirmezsek tatlı tatlı gidiyor kitap. Bir taşra kentinde dedikodu haberleri mi okudum cinayet araştırması mı okudum ondan emin olamıyorum. Yıldız alatan zaten herkesin kalbinde taht kuran bir karakter ama bu seride ve (yazarın okumadığım sadece bir kitabı kaldığı için açık sözlülükle yorum yapabileceğimi düşünüyorum) genel olarak diğer kitaplarında da aşırı çabuk gelen bir son ile karşı karşıya kalıyorum. Gelişme bölümünde heyecan artıyor az da olsa tamam güzel ama sonra sanki yazar sürem bitti hemen nihayete erdirmeliyim gibi bir psikolojiye giriyor. Yıldız alatan hatrına hafta sonu iyi gider, okunur diyorum.
Yıldız Alatan'ı o kadar seviyorum ki kitabım gelir gelmez yine bir solukta okudum. Yine bildiğimiz Zonguldak ahalisi hatta önceki kitaptan Yağmur da bizimle. Zonguldak o kadar güzel anlatılıyor ki Zonguldak'a mı gitmeliyim diye düşünürken buldum kendimi. Yıldız ablamız artık herkes tarafından tanınan meşhur bir yerli dedektif olmuş. Elbette kıvrak zekası ve merakıyla dikiş dikip mükemmel ev kadınlığı yanında bu gizemi de ustaca çözmeyi başarıyor. 80ler müzikleri ve korkunç modası eşliğinde elbette. Son olarak yaşlı başlı Ziya Bey'e bizi aşık etmeye ne hakkı var yazarın sormak istiyorum:))
Perisiz Köşk, Yıldız Alatan Maceraları serisinin 3.sü. Villa Şakayık'ta kitabın uzunluğunun sıkıcı geldiğinden bahsetmiştim fakat Perisiz Köşk tam ideal sayfa sayısındaydı bence, sadece olayların çözümlenmesi bu sefer biraz hızlı oldu gibi geldi. Ayrıca eminim tüm okurlar çözümü okuyunca bir burukluk hissetmiştir hatta yer yer kişisel sorgulamalar bile yaşanmış olabilir :) Serinin diğer kitabını (ve sanırım bir tane daha yazıyor şu an yazar) da aradan bir süre geçtikten sonra okuyacağım zira Yıldız Alatan yılda 1-2 kez karşılaştığım bir dost oldu bana.
Yaprak Öz'ün Yıldız Alatan Maceraları serisini niçin seviyorum diye soruyorum kendi kendime. Pek çok sebebi var elbette. Yaprak Öz'ün bir kurgu şeması oluştururken, arka plana özenle iliştirdiğini düşündüğüm bir samimiyet ve sıcaklık hissinden bahsetmek istiyorum. Kılıç mahallesi sakinlerinin hayatlarına, hayali de olsa dahil olmamız, özellikle de bu sıkıntılı pandemi günlerinde, ilaç gibi geliyor. Bir okuyucu olarak, Yaprak Öz kurgusunun sağaltıcı gücünü, sadece Yıldız Alatan ve onun kendine has analitik kavrayışının, dahil olduğu olayları çözebilmesindeki beceresine değil; Yıldız karakterinin "kallavi Türk kahvesi yanı naneli lokum" eşliğinde, okuyucusuna türlü duyumsal hazlar ile bir lezzet yolculuğuna çıkarmasında da buluyorum. Serideki diğer kitapları okurken de deneyimleyebileceğiniz gibi, Yıldız Alatan'ın Perisiz Köşk macerasında da, müstakbel okuyucularının kulaklarının pasını siliyor, damaklarında bir lezzet bırakıyor. Kurgusunun o aşina sıcaklığında, belki de Yıldız'ın bilincinde, geçici olarak bir sığınak buluyoruz.
Yaprak Öz okurken sıkılan var mı ? Olamaz ...yine heyecanın tavan yaptığı bir roman okuyup son sayfalarda ters köşe olduk .okurken canimiz okkali bir turk kahvesi yaninada lokum istedi.🤩Yıldız Alatan macerasının 4.romanı da gelecek gibi .
Yıldız alatan akıllı, cesur, araştırmacı ve zevkli bir kadın. 80li yılların modasıyla ve o yılların Zonguldak'ı ile harmanlanmış maceralarını keyifle okudum. En çok cesaretine ve meraklı tavrına hayran olduğum bu tatlı menopoz teyzeyi daha çok okumak isterim.
Yaprak Öz okumak benim için büyük bir keyif. Hele Yıldız Alatan serisi Türk kahvesi ile okunabilecek en güzel polisiye.
Yıldız Hanım bu kitabında 1985-1986 yılları arasında Zonguldak’ta gerçekleşen bir ölümün intihar mı cinayet mi olduğunu Perisiz Köşk ışığında çözmeye çalışıyor.
Çok keyifli bir kitaptı. Okurken keşke o dönemler Zonguldak’ında, Kılıç Mahallesi’nde yaşayabilseydim dedim.
Başarılı Türk polisiye kadın yazarı Yaprak Öz ve onun başarılı hafiyesi terzi Yıldız Hanım’ın bu kitabını mutlaka öneririm.
Bir Yıldız Alatan yani Yıldız abla macerasının daha sonuna geldik. Bu sefer 1985-86 yılları arasında bir intihar vakası ile karşı karşıya kalıyor Yıldız abla.
Komşusu Beti'nin anaokulu açmak istediği için bir köşk kiralaması ile başlıyor bütün macera. Köşk'te temizlik yaparken yandaki harabe köşk ilgisini çekiyor Yıldız ablanın ve köşke bir şekilde giriyor ve bodrum katında bir ceset buluyor. Zavallı ayyaş Metin Karaman intihar etmiştir. Fakat intihar vakasında bazı şeyleri kafasında oturtamıyor Yıldız abla ve araştırmaya başlıyor.
Yıldız abla olayın gerçekten intihar yoksa cinayet olup olmadığını ayınlatabilecek mi? Başkomiser Nejdet Bey ona ne kadar yardımcı olacak? Rahmetli Metin Karaman'ın yurtta yaşayan kızı gizemli olayın çözülmesinde ne kadar rol oynayacak? Bu soruların tüm cevapları bu kitapta. Yıldız Alatan'ın maceralarını halen okumaydısanız çok şey kaçırıyorsunuz. www.ahukader.de
Serinin üçüncü kitabı diğerlerine göre daha tahmin edilebilirdi, ancak yine de zevkli ve sürükleyici bir hikayeydi. Erkek dedektiflik hikayelerinin aksine kadınların farklı biçimlerde bilgi edinme şekilleri (örneğin komşuluk ilişkileri) çok akıcı ve ilginç biçimde işleniyor. Zonguldak'ın geçmişi hakkında bilgi edinmek de serinin olumlu taraflarından biri.
Not: Tüm kitaplarda dedektif kelimesi "detektif" olarak geçiyor, hatalı olduğunu düşünüyorum.
Ikinci Yıldız Alatan kitabını okumadan okuduğum kitap ama hiç bir şey yabancı gelmedi. Insanin Yıldız Ablanın komşusu olup bir iki bişi diktiresi geliyor.
Yıldız Alatan serisini çook seviyorum. Yaprak Öz’ün şahane tatlı bir kalemi var. Kadınlar arası muhabbetlere, tatlı çay eşliğinde cinayet kritiği yapıp kıyafet dikmelerine bayılıyorum. Serinin en sevdiğim kitabı hala Villa Şakayık ama bunu da çok sevdim. Ve katili tahmin edemedim!
Bir solukta okudum. Tasvir yönünden çok beğendiğim bir yazar, adeta 80 lere gitmiş kitabın içine çekilmiş gibi oldum. Konusu basit ama merak uyandırıcı bir seri, Yıldız Alatan serisi.