Ahmed Cevdet Paşa'nın hukukçuluğu, dev adamlığı ve diğer pek çok özelliklerinin yanında bir de tarihçiliği vardır. Ona göre tarihçilik, geçmişte yaşanan mühim olayların yalnızca şu tarihte şöyle bir olay oldu şeklinde aktarmak değildir. Bilakis asıl tarihçilik, olayların meydana geldiği gibi güçlü bir muhakeme ile ifade edilmesidir.
Tarihle ilgili yazdığı kitapların başında 12 ciltlik "Tarih-i Cevded" gelir. Bu kitabında Osmanlı Devleti'nin 1774-1825 seneleri arasındaki olayları anlatır. Bu alanda yazdığı diğer bir kitabı da "Tezakir-i Cevded"dir. Devrinin siyasi, içtimai, ahlaki yönlerini anlatır. Yine tarihle ilgili olarak yazdığı "Ma'ruzat" isimli eserinde ise Sultan ikinci Abdülhamid'e 1839-1876 yılları arasındaki tarihi ve siyasi olayları sunmak için hazırlamıştır. Ahmed Cevdet Paşa'nın kaleme aldığı en önemli eserlerinden birisi de "Kısas-ı Enbiya veTevarîh-i Hulefa" adını verdiği kitabıdır. Bu eseri hayatının son yıllarına doğru yazmıştır. Kitapta, Hz. Adem'den Hz. Muhammed (s.a.v.)'e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslam dininin ortaya çıkışı, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in hayatı, Dört Halife Devri, Emevî halifeleri, Abbasî halifeleri ve diğer Türk-İslam devletleri ile Osmanlı Devletinin kuruluşundan 1439 yılına kadar olan döneminden bahseder.
Ahmed Cevdet Paşa veya Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa (Osmanlı: احمد جودت پاشا, 27 Mart 1822, Lofça - 26 Mayıs 1895, İstanbul), Osmanlı Devleti'nde on dokuzuncu asırda yetişen Türk devlet ve ilim adamı, tarihçi, hukukçu, şair. Mecelle'yi kaleme alarak İslam hukukunu sağlam bir dille kitaplaştıran kişidir. Şekilde batı prensiplerini uygularken özünde şer'i prensiplere bağlı kalmayı uygun gören bir hukuk anlayışı vardı. Beş defa adliye, üç defa eğitim, iki defa vakıflar, bir defa içişleri ve bir defa da ticaret ve ziraat bakanlığı yapmış bir devlet adamıdır. Devrinde hazırlanan kanunların ve kurulan kurumların büyük kısmı onun elinden çıkmıştı. Tarih-i Cevdet adıyla bilinen ve Osmanlı tarihini anlatan on iki ciltlik ünlü eserin yazarıdır. Ayrıca 1855-1865 yıllarında devletin resmi tarihçisi olarak hizmet vermiş bir tarih yazarıdır. Bu sayede dönemin siyasi olaylarını yazdığı Tezakir-i Cevdet adlı eseri ortaya çıkardı. Türk dilinin Türkçe yazılmış ilk dil bilgisi kitabı kabul edilen Kavâ'id-i Osmâniyye'nin ve daha başka dil bilgisi kitaplarının yazarıdır. En ünlü eserlerinden olan Kısas-ı Enbiya'da bütün peygamberleri ve İslam tarihini sade bir dille okuyuculara aktarmış bir yazardır. İlk Türk kadın romancı kabul edilen yazar Fatma Aliye Hanım’ın babasıdır. 1822 yılında Osmanlı Devleti’nin Tuna eyaleti kazası olan Lofça’da (bugün Bulgaristan’da) dünyaya geldi. Babası Lofça İdare Meclisi azasından İsmail Ağa, annesi Lofça’lı Topuzoğlu ailesinden Ayşe Sümbül Hanım’dır. Asıl adı Ahmet idi, “Cevdet” mahlasını kendisine 1843’de İstanbul’da öğrenim gördüğü sırada şair Süleyman Fehim Efendi verdi. İlk tahsilini Lofça’da yaptı. Büyükbabası Hacı Ali Efendi’nin yardımı ile tahsiline devam etmek üzere 1839 yılında İstanbul’a geldi. Fatih Camii’nde medrese tahsiline başladı. Bu arada, matematik, astronomi, tarih ve coğrafya gibi ilimlerle de uğraşarak kültürünü arttırdı. O zaman çok meşhur olan Murad Molla tekkesine tatil günleri giderek Farisi öğrendi ve Mevlana’nın Mesnevi’sini bitirdi. Divançe’sinde bulunan şiirlerin çoğunu bu tekkeye devam ettiği sırada yazdı. Öğrencilik yıllarında ayrıca takip ettiği derslerle ilgili olarak kitap yazdı ve kendisi de ders verdi. 1844’te 22 yaşındayken Çanat pâyesi ile Rumeli kaleminde kadı oldu. Ancak sadece bir rütbe olan bu kadılık işi, kendisinin görev yerinde bulunmasını gerektirmediğinden, İstanbul’dan ayrılmadı. 1845 yılında müderris olarak İstanbul camilerinde ders vermek hakkını elde etti. Bu dönemde devlet adamı olarak yıldızı parladı. Şeyhülislamlık makamının kendisini tavsiye etmesi üzerine, o sırada yeni kanunlar düzenlemekle meşgul olan Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın dairesinde çalışmaya, akşamları da konağına gidip çocuklarının eğitimi ile ilgilenmeye başladı. Siyasi olayları yakından takip edebilmek için bu dönemde Fransızca öğrendi. 1848’de Mustafa Reşid Paşa’nın verdiği bir görevle Bükreş’e gidip bir ay kaldıktan sonra geri döndü. 1849’da tedavi için bulunduğu Bursa kaplıcalarında "Kavâid-i Osmâniyye" (Osmanlıca dil bilgisi) adlı kitabı ve ilk Türk anonim şirketi olan Şirket-i Hayriye’nin kuruluş nizamnamesini yazdı. Yakın dostu Keçecizade Fuad Paşa ile birlikte yazdıkları Kavaid-i Osmaniyye, Türk dilinin Türkçe yazılmış ilk gramer kitabı kabul edilir ve 50 yıl boyunca okullarda ders kitabı olarak okutulmuş, Almanca'ya(1855) Arapça'ya (1866) Bulgarca'ya ve Hırvatça'ya tercüme edilmiş bir eserdir. 13 Ağustos 1850’de Meclis-i Maarif azalığı ile birlikte Dar-ül-Muallimin (Öğretmen okulu) müdürlüğüne getirildi. Bu mektebi kısa zamanda ıslah ederek, mektebe giriş ve imtihan usullerini yönetmeliklerle belirledi. Rüştiyelerde din derslerinde okutulmak üzere "Ma’lûmât-ı Nâfia" (Fâideli Bilgiler) adlı kitabı kaleme aldı. Her türlü bilimsel konunun Türkçe ile yazılabileceğine inanıyor, herkesin okur yazar olması için lisanın sadeleştirilmesi ve yazıların Türkçe kaleme alınması gerektiğine inanıyordu. Yazılarında bu sadeliğin örneklerini verdi.