İlişkilerinde bir türlü yüzü gülmeyen, duygusal iniş çıkışları bitmeyen Yağmur, 30’larının ortasına geldiği halde hayatında istediği düzeni kuramamıştır. Dibe vurduğu dönemlerden birinde dertlerinden uzaklaşmak için hep yaptığı gibi Burgazada’ya doğru yola çıkar. Etrafında güvenebileceği bir dostu kalmadığı için yanına aldığı kardeşi Deniz’in patavatsızlıklarına rağmen ritüelini tamamlayıp şehre yenilenmiş olarak dönebilecek midir? Yoksa ada onun için başka bir yol mu düşünmektedir? Adalar gibi izole olduğunu düşünen bir kadın, var olduğunu düşünen bir ada ve eski sevgiliye benzeyen martının hikâyesi.
Çizgi romandan alıntı yapmak olur mu diye düşündüm aslında ama güzel laflardı atlamak istemedim. " - Çocukluk insanın cennetidir, büyür ve cennetten kovuluruz. - Sürekli çocukluğumuza dönme özlemi ile yaşanan yetişkinlik sürgündür, gurbettir, kederi bol, sevinci buruktur. "
"İstanbul üç boyutlu sürreel bir labirent gibi. Yerli ve milli Inception. Bu şehirden sıkıldım diyen kendinden sıkılmıştır."
Ne kadar tatlı, sakince hayatı değerlendirmeye de teşvik eden bir kitap. Şöyle güzel bir öğleden sonra çayınızı alıp herhangi bir koşturmaca hissine kapılmadan, bir yandan da yanınızdakilerle sohbet ederken okunabilecek türden. Böyle kitaplar azaldı mı ben mi son zamanlarda okumuyordum.
Çizimleri temiz ve arada bir şaşırtacak kadar detaylı. Ayrıca Burgazada'da kurt var mı ya!
2.5'tan 3 yıldız. Biraz "meh". Kız karakter arkadaş çevremde falan olsa kafasına bilgisayar fırlatabilirdim. Öylesine bir yaz okuması için denenebilir, yüksek beklentiniz olmasın.