Jump to ratings and reviews
Rate this book

Bize İki Çay Söyle

Rate this book
En çok kim seviyor seni?... En son ne zaman kendi hatrını sordun?... Kaç defa düştün, kaç defa ayağa kalktın?... En son kime, “Senin kredin sonsuz bende” dedin de sonra dostluğunu takside bağladın? Vazgeçtiklerinle vazgeçemediklerinin boyları kaç metre olmuş biliyor musun? Şimdi sana kaybolan yıllarını verseler geri alır mısın?... Hayat bu. Sonra bir bakmışsın aklını, kalbini merdaneye kaptırmışsın...

Çocukluk, büyümek, şehirlerin boğuculuğu, anneler-babalar, anneanneler-dedeler, kadir kıymet bilmek, her şeyi unutmak, sürate yenik düşmek... Yalnızlıklar, öfkeler, umutlar, heyecanlar, ölümler, küçük intihar notları... Ama en çok naiflikler, yanından fark etmeden geçip gitsek de aklımızın bir yanına takılıp kalan güzellikler...

Elif Key anların, olayların, sıradan gibi görünen başkalıkların fotoğraflarını çekip kalemini oynatıyor. Bize İki Çay Söyle... Bir çocuk naifliği içinde eğlenceli ama bir o kadar da yakıcı anlatılar, bir iç dökme, dertleşme..

Audiobook

First published February 1, 2015

5 people are currently reading
91 people want to read

About the author

Elif Key

1 book15 followers
1972’de İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. 1992 yılında bir kadın dergisinde gördüğü ilanda “Bir gençlik dergisi için yazısına güvenenleri bekliyoruz” yazıyordu; kalktı gitti, kapıyı Kanat Atkaya açtı. O yıldan bu yana çeşitli gazete ve dergilerde, televizyon ve radyolarda muhabir, editör olarak çalıştı. 2013 yılından beri New York’ta yaşıyor.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
73 (23%)
4 stars
103 (33%)
3 stars
96 (31%)
2 stars
25 (8%)
1 star
11 (3%)
Displaying 1 - 16 of 16 reviews
Profile Image for Koray.
309 reviews59 followers
January 24, 2021
Çok güzeldi, bir çırpıda, Storytel sayesinde bitirdim ve çokça da not aldım. İlk kez okuduğum ve beğendiğim bir yazar Elif Key. Bu eserindeki yazılar, köşe yazılarından derlenen yazılarmış. Hiçbir köşe yazısını okumamıştım, ama bundan sonra gözlerim yazdıklarını merakla arayacak anlaşılan. İyi ki tanıştım O'nunla!

"...Annemle babam gençken çocuk sahibi olduklarından beraber büyüyen ekiplerdeniz biz..."


"...İnsan sevmeyen, çocuk sevmeyen bir ülke olmuş burası...Mümkünse bir şey rica ediyorum: Sevgisiz olanlarınız içinden yaşlansın, sahillerden ve çocuklardan uzak durun..."


"...Bu “Şeycim”ler vardır ya, onlardan biri paşanın hanımı. “Çocuğum adın neydi senin?” Hüseyin’miş adı. “Hüseyin, çocuğum, tuvaletler rezalet, yerler pislik içinde, ama bunları halledin artık, yani bütün bir yaz katlandık ama şimdi boş da kaldınız, olacak şey mi?” Hüseyin, tek kaldığını, herkesin memlekete gittiğini anlatıyor. Albayın hanımı paşanın hanımından laf sırasını alıp, “Sen okuyor musun?” diyor Hüseyin’e. Hüseyin, “Okuyorum efendim” diyor. “Peki nerde?” “Van Yüzüncü Yıl Üni versitesi” diyor Hüseyin. Hüseyin içtimada, sorular arka arkaya geliyor. “Hangi bölüm?” “Sanat tarihi efendim” diyor Hüseyin. Hem Van’da, hem de sanat tarihi? Allah Allah! Çok şaşırıyor güvenliğimizin teminatı askerlerimizin hanımları. Çünkü bu hanımların, paşaların filmlerinde Hüseyinler hep yan hikâye. Hüseyin sanat tarihini ne yapacak? Hüseyin emir eri olmalı, orduevinde patates soymalı, Hüseyin’in annesi üçüncü sayfada sırtında bıçak durmalı, babası birinci sayfada çakılan asansörün içinde olmalı, kardeşi çöken üst geçitte ölmeli. Hüseyin üçüncü sayfadan kültür sanata geçmemeli. Bu finali sevmiyor asker hanımları. Hayatının özeti emir kiplerinde saklı apoletsiz hanım, “Çocuğum” diyor, “sen şimdi hepimize gözleme getir, yanında da kapalı ayran, bir de acele et, ben açken çok sinirli oluyorum!..."


"...Bir zamanlar kalbin pansiyondu, gelene kahvaltı, gidene çorba; şimdi 1+1, anca sana yetiyor. Çok acımasız gelmesin ama hani o “Ben salonda yatıyorum zaten, hep televizyonun karşısında uyukluyorum” deyip de yatağını verdiklerin var ya, onlar gidecek, yatağına yatmayıp da senin karşında salonda karşına kıvrılıveren kalacak...."


"...Tam kapatacakken, “Abla,” dedi, “sen niye ilgilendin bununla bu kadar? Yoksa tanıyor musun?” “Yok,” dedim, “vallahi billahi değil. Köprüde kimse yoktu, bir ben gördüm. Durduramadım onu.” “Abla,” dedi, “atlamayacak adam trafik varken gelir köprüye, atlayacak gibi yapar, başına insanlar üşüşür, ikna ederler o da atlamaz, bu işi kafasına koymuş adam senin o geçtiğin saatte gider köprüye atlar da, sen içini ferah tut!” Elimde adı, soyadı, doğum tarihi, defin tarihi, mezarlığının adı ve ilçesi, ada ve mezarlık numarası kaldı. O ceketini ilikleyerek atlayan genç adamı bir ben gördüm. Türk medyasının görmediği bir intihar olayı olarak kayıtlara geçti. İstanbul’a şahit olmaya gelmiştim değil mi?..."


"....Sen Dresden misin? Kaç kişi öldü içinde bir say, kaç binan yıkıldı? Yapma etme gözünü seveyim, kendi iç savaşın bu, galibi de sensin mağlubu da. Kalbinin yıkıntılarını temizlemezsen, başkalarını sevecek, başkalarına bakacak bir kent yapamazsın. İstediğin testi çöz, cevap onlarda değil: Ülke olsan neresisin, bir türkü olsan hangi yöredensin, topuklu musun lastik pabuç musun, annen misin baban mısın? N’aparsan yap, bir bayramda ya da bir düğünde, ananın tarafı sana bakıp “Aynı babası kılıklı”, babanın tarafı gözlerini devirip “Aynı anası” diyecek. Sen kırıkları tamir et, affet, bekleme yapma, devam et. Bak ne güzel demiş Müslüm Gürses, “Affet beni akşamüstü, gölgem uzarken...”

Profile Image for Idilik.
212 reviews
November 6, 2015
Sicak, samimi, hafif buruk yazarin gazete kosesinden makalelerden olusan bir kitap.
Profile Image for huzeyfe.
578 reviews86 followers
November 23, 2021
Gazete koselerini duzenli okudugunuzda daha bir anlamli oluyor. Bu kitap da aslinda kose yazilarindan derleme bir kitaptan uslup olarak daha iyi diyebilirim. Bazi yerler var ki donup donup okuyasi geliyor insanin.

Ama bir de olayin soyle bir yonu var ki, bu tur kitaplarda mesaj verme kaygisi, kose yazilarindakinden cok daha goze batabiliyor. O nedenle aynen yazildigi gibi kitaba aktarilmasa ufacik da olsa biraz dili degistirilse cok daha guzel olabilirdi.
Profile Image for Cemre.
724 reviews562 followers
July 30, 2019
Bize İki Çay Söyle, Elif Key'in gazete yazılarından oluşuyor. Kitabı aldığımda bunun farkında değildim. Gazete yazıları derlemelerini, açık söyleyeyim, çok sevmiyorum; çünkü genelde yazıldığı dönemde daha anlamlı olan şeyler ilerleyen zamanlarda okununca o anlamını kaybedebiliyor. Bize İki Çay Söyle, bu anlamda beni rahatsız etmese de fazlaca "mesaj vereyim" kaygılı bir kitaptı. Geçmişteki bir şeyi anlatmaya başlayan yazar, yazısının son cümlelerinde alıp olaya siyasi bir boyut getiriyordu ve bu beni rahatsız etti açıkçası. Bir bağlantı kuramadığım zamanlar olduğu gibi "tek yanlı" olduğunu hissettiğim zamanlar da oldu. Ben bu kadar bağıra bağıra, "bakın ben muhalifim, bakın ben mesajımı da veririm" şeklinde bazı şeyleri insanın gözüne gözüne sokan şeyleri okumayı sevmiyorum, kurgunun içine yedirilmiş şeyler bana daha çok zevk veriyor. Bu sebepten olsa gerek, zaman zaman samimiyetsiz de buldum yazılanlardan bazılarını.
Profile Image for Ceren S..
307 reviews2 followers
April 27, 2023
Elif Key'le aynı zamanlarda vaz geçmişiz Türkiye'den ama belli ki aynı zamanda da vaz geçememişiz.. "Bu ülke bizi haksız çıkaracak.." demişiz defalarca, yaşadığımız memleketin "Beşiktaş'ı neresi" henüz öğrenememiş, bize "sen buraya bakma, hayatına bak, boş ver burayı" dendiğinde boş verememişiz.. Kalplerimiz aynı yerlerden kırılmış, bir paket Türk kahvesi tek başına içilince yıllar boyu bitmemiş, annelerimiz gibi dolabın bir çekmecesinde sakladığımız boş yoğurt kaplarında Allah'a havaleler biriktirmişiz, inanmasak da umutla beklemişiz.....
Doğrusu bu ya, batan gemiden kendini bilinmez bir okyanusa atmış fareleriz Elif'le ben ve bir çoğumuz da. Gemide kalan kahramanların - ya da korkakların - ya da çaresizlerin artık hangi kamaradan baktığına bağlı, bizlere bakıp "büyük mavi okyanus içinde küçük beyaz-hayat'larımızın odağında debelenip durduğumuzu düşünmeleri" gibi, biz de onlara "bu memleket çocuklarını sevmiyor, sevilmediğiniz için siz de sevemiyorsunuz kimseyi, hep içinizde bir öfke" demişiz...
İşte bazı kitaplar tam da bu nedenle okunuyor.
İçinde seni anlatan bir cümle bulduğun için.
Profile Image for Seçil Polat.
39 reviews4 followers
March 10, 2017
"Astigmat gibi arkadaşlıkların da bozulması yaş almakla alakalı bir şey bu. Bir zamanlar kalbin pansiyondu, gelene kahvaltı, gidene çorba; şimdi 1+1, anca sana yetiyor.
Çok acımasız gelmesin ama hani o "Ben salonda yatıyorum zaten, hep televizyonun karşısında uyukluyorum" deyip de yatağını verdiklerin var ya, onlar gidecek, yatağına yatmayıp da senin karşında salonda karşına kıvrılıveren kalacak.
Araya kaynak yapanlar gidecek. Tipik bir kaynakçı gibi sırayı aşıp da kendini içeri atanlar gibi, istediğini alıp gittikten sonra kaybolacak, artık bul bulabilirsen. Bilim adamları vatandaştan gerçeği saklasa da bazı arkadaşlıklar astigmatlı, bazı arkadaşlıkların son kullanma tarihi var, bazı kazıkların üzerine zeytinyağı döküp döküp yersin, akşam olunca da keşkelerini demler bardak bardak içersin. Astigmatın çaresi gözlük de söylesene kim arkadaşı yanındayken düşmesin, tökezlemesin diye gözlük takmak ister? Ha o tişört mü, geri gelmeyecek!"
Profile Image for Duygu.
203 reviews105 followers
March 15, 2017
"Çünkü biz biz biz, illa ki bu ülkede bir tek biz üzülüyor, bir tek biz sağ kalan vicdanımıza sarılıyor, bir tek biz okuyor ve düşünüyoruz!" ben kitapta bundan öte bir serzeniş ve keyif, statü hırsızlığı korkusu göremedim.
Tefekkür yok, orijinal bir üslup yok, yeni söylenmiş bir şey yok, anlama kaygısı yok ama ortada bir kitap var.
Profile Image for Senadirlik.
75 reviews7 followers
November 16, 2022
Öykü kitabı zannederek dinlemeye başlamıştım hatta ilk 2 bölümden baya keyif aldım. Ama sonra her bölümde bölük pörçük siyasi gündeme değinince kitabın yorumlarına bakayım dedim. Aslında yazarın köşe yazıları derlemesiymiş. Bilsem muhtemelen dinlemezdim.
Profile Image for Samet Bulu.
47 reviews1 follower
June 12, 2015
Yazarın gazete yazılarından derlediği kısa bölümlerden oluşan bir kitap. Birkaç bölüm dışında pek ilgili çekmedi. Neyse ki dili basit ve akıcı olduğundan hızlıca okunabiliyor.
Profile Image for Pinar G.
816 reviews22 followers
April 6, 2015
Ben hala iphoneda cektigim resimleri bastiriyorum Elif'de bastiryordum.
Cok begendim, cok.
Profile Image for Dilara Inam.
185 reviews7 followers
April 14, 2022
Elif Keyin kitabı hakkında yapılmış eleştirileri okudum. Bir noktada haklılar, sonu hep bir siyasi olaya bağlanan anılar. Bir yandan da didaktik bir mesaj gibi gelmedi bana, gerçekten bağdaştırmış kendi çocukluk anılarıyla ölen çocukları. Olabilir, adaletsizlikleri ben de kafamda birleştiriyorum.

Fakat ben Elif Keyi seviyorum. Melisa Kesmezi sevdiğim gibi. Belki de Elif Key öykü yazmalı. Çünkü anılarını anlatırkenki verdiği o küçük tanıdık detayları çok sevdim.

Buraya da genelde kentle, yolumuzun kesiştiği mekanlarla (aynı ortaokulda okumuş, aynı semtlerde dolanmışız) ilgili hoşuma giden kısımları yazmak istiyorum.

"Pimapen denen manasız malzeme keşfedilmemişti. Bulduguğun balkonu kapatmak ayıptı. Çocuklar o açık balkonlarda yere yatar, sokaktan geçen arabalara soğan patates atardı."

"Recalling 1993. Şehirdeki beş bin ankesörlü telefondan herhangi birini kaldırıp da 1-885-FOR-1993 diye tuşladığınız vakit, tam da ahizeyi kaldırdığınız noktada, hangi sokaktaysanız artık, 20 yıl evvel neler olmuş onu anlatıyordu hikayeci. Lafı kıvırmadan, neyse o... Kim ölmüş orada, kim kalmış, uyuşturucu batağıymış da sonra nasıl temizlenmiş vs. Bitti. New Museumun şehirde yaşayanlar için hafızayı taze tutma projesi."

"Bilmem ki biz konuşmuyoruz diyeceğim. (...) Şunu asla söylemeyeceğim Çünkü o gitgide bazı şehirlerin bazı samimiyetsiz muhitlerine benzedi!"

"Zormuş ev taşımak(...)
Bir de insan olsa sarılır iki yanağından öpersin braktığım evi. O kadar da tatlı, sakin, huzurlu. Duvarlarının dili olsa knuşmaz, ketumdur benim gibi."
Profile Image for Arzu Onuklu.
952 reviews11 followers
January 28, 2021
Elif Key'i ilk defa okudum. Iyi ki de okudum dedim. Eski yazılarını okurken ülkece yürüdüğümüz yolları yeniden yürüdüm. Canım yandı yeniden.... haklı unutursak kanımız kurusun dediğimiz onca şeyi unuttuk ve gene gene unutacagiz ve faturayı hayat mucadelesini vs bilimum onca şeyimizi bahane ederek kesecegiz... Geçmişe baktığımda ne acılar çekmişiz ne çok kayıplar vermişiz derken bile gene yenilerini unutacagimiz gercegini görebiliyorum. Cünkü yavaş yavaş delirmemek için, z raporunu alip sadece dosyalamak akıl sağlığına iyi geldiği için... yoksa bu derece kin ve nefreti anlayamıyor ve tahammül edemiyor insan. 90'larda cocuktum benim için 90'lar sokakta aksama kadar oyunların oynandığı,ortak sofralarin ,müsaitse annemler size gelinecek denilen ilişkilerin olduğu ve kendi halinde zararsiz,saygılı,nazik insanlarin yasadigi bir zamandı bazen gerçek miydi diyorum.Ne ara bu kadar kötülüğün kanıksandığı hale geldik anlayamıyorum. Şimdi değil gazeteye , TV izlemeye tahammülüm yok. Kapatirsam kendimi hissetmem modundayım. Kaldıramıyorum... O,şu,bu diyemeyenlerdenim insanız işte insan... ama yok sistem farklı özelliklerimizden vurmayı seviyor ne de olsa kasa kazanmalı... Neyse Elif hanım dediğiniz bahar hala gelmedi... Belki de gene dediğiniz gibi mezarımızın uzerinde çicekler açtığında gelir...
9 reviews
March 1, 2021
Bolca çocukluğa gittiğim, bazı yerlerde “evet yaa böyle yapardık” “evet yaa böyleydi” dediğim kitap. Elik Key’i radarıma aldım artık ne yazsa okurum.
Profile Image for Duygu.
34 reviews10 followers
July 15, 2015
Bu bolum son diye diye 2 saat icinde son sayfasina geliverdigim, gercekten bir solukta bitirdigim kitap. Heralde onun yaslarinda olup, onun yollarindan yuruyup, onun indigi durakta indigim icindir; kendim yazsam boyle yazardim diye dusunup durdum tum kitap. Bir bolum agzim kulaklarimda, onun deyimiyle "dev" siritirken, bir sonraki bolumde buyuk goz dolmalariyla mucadele halinde gecti 2 saat.

Okuyun derim. Eline saglik Elif Key.
Displaying 1 - 16 of 16 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.