Yüzleşme: Türkiye Vasatlıktan Nasıl Çıkar?

by Adnan Dalgakıran

“Başarısız insanlar hayatla mücadele eden insanlardır. Harekete geçmezsen aslında başarısız da olmazsın. Mücadele edeceksin, yeri geldiğinde başarısız da olacaksın ama bu uzun ve yorucu yolun en sonunda başarıya ulaşacaksın.”

Başarıyı ölçerken kendimizi kiminle veya hangi ülkelerle kıyaslıyoruz? İçinde bulunduğumuz sistem başarıdan ziyade başarısızlığı mı getiriyor? Neden pek çok alanda Batı’nın gerisinde kaldık? Türkiye son üç yüzyıldır patinaj mı yapıyor? Dünya ekonomisinden aldığımız pay neden değişmiyor? Türkiye’den bir dünya markası çıkabilmesi için neler yapılmalı? Yaratıcı sınıf nasıl ortaya çıkar? Hakiki aydın kimdir? Gençlerden ne bekleniyor? Neden sık sık beyin göçü yaşanıyor?

İş dünyasının önde gelen isimlerinden Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşma yolunda üç yüzyıldır sürdürdüğü koşuyu sadece ekonomik bir perspektifle sınırlı kalmadan; eğitimden hukuka, yönetimden tarihe ve kültüre kadar vasatlık tuzağına sebep olan bütün faktörlere değinerek kapsamlı bir yordamla ele alıyor. Bunun yanı sıra hukuki, yapısal ve sistemsel bazı kronik açıklarımızın nasıl verimlilikten ve gelişmeden uzak kalmamıza sebep olduğunu grafiklerle, sayılarla gösteriyor ve iş dünyasının, sivil toplumun ve devlet kurumlarının son yıllardaki performansını oldukça anlaşılır biçimde ve roman akıcılığında analiz ediyor. Dünyada vasatlık tuzağını aşmış ülkelerin neler yaptığına ayna tutarak sunduğu pek çok fikir ve çözüm önerisiyle aslında Türkiye’yi bir an evvel kendisiyle yüzleşmeye davet ediyor.

Yüzleşme, tarih boyunca hepimizin bildiği ama bir türlü üzerine kafa yormak istemediği gerçeklerle yüzleşmeksizin kurtuluş reçetelerine ihtiyaç duymuş ülkesine, ona sevdalı bir zihin tarafından yazılmış derin ve eksiksiz bir rapor…

Genres: Nonfiction

229 pages, Paperback

Published January 1, 2021

Reviews

[Ahmet · Rating 5 out of 5]

Adnan bey Türk sanayisinin içinden biri olarak ülkece sıkıntıda olduğumuz noktaları çok güzel özetlemiş ve çözüm önerileri sunmuştur.

[Onur Serbes · Rating 4 out of 5]

Adnan Dalgakıran, ülkemizde kompresör üretimi yapan firmalardan Dalgakıran Kompresörün sahibi ve yönetim kurulu başkanı. Babası tarafından küçük bir atölyede kurulan şirketi büyütmeye, bir dünya markası oluşturmaya çalışıyor. Mevcutta 100-150 milyon dolar ciro yapan şirketin 2030’da milyar dolarlık bir hedefi söz konusu.
Bu veriler ışığında baktığımız zaman ömrünü Türk sanayisinde geçiren bir vatandaş olarak kitap ilgimi çekti ve okumaya başladım. Kitap çeşitli veriler ışığında Türkiye’nin kalkınma ve büyüme hamlesinde olduğumuz yeri inceleyip , durum tespitinde bulunuyor ve gelecekte neler yapabileceğimize odaklanıyor.
Kitap kalkınma yol haritasını 1- iş dünyası, 2- devlet ve 3- sivil toplam ekseninde inceliyor.
Dünya ticaretinde 300 yıldır aynı noktada olduğumuzu, patinaj çektiğimizi belirtiyor.
Devlet ve sivil toplum ekseninde bahsedilenler önemli, hukuk olmadan, hukukun üstünlüğü olmadan ileri gidemeyeceğimizi yazar çok güzel anlatmış.
Ancak burada en temel konu olan iş dünyası konusunda , daha girizgahtan bahsedilen konu benim de çok önem verdiğim yaratıcı sınıf konusu.
Dünyada hangi ülke olursa olsun, müreffeh kalkınmış olması için yaratıcı sınıfı elde tutması gerekiyor.
ABD’nin ve diğer gelişmiş ülkelerin dünyadaki diğer ülkelerden beyin göçü alması ve bu kişilere iyi bir hayat sağlaması yaratıcı sınıfı elde tutmak ve bu sınıftan fayda elde etmek için olmazsa olmaz, yazar bu noktayı çok iyi yakalamış.
Diğer taraftan teşviklerin verilmesi konusunda , katma değerli ve teknoloji üreten girişim ve oluşumların desteklenmesi de benim de yıllardır üstüne kafa yorduğum bir konu.

Sonuç olarak, Türk sanayisi ve kalkınması üzerine güzel derlemeler olan başarılı bir kitap. Konuyla ilgileniyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
Kitapta rahatsız olduğum 2 konu mevcut. 1. Biraz fazla yüzeysel olması, 2. yazarın bazen fazla tepeden didaktik olması. Puanım 7.5/10

[Timur Özen · Rating 4 out of 5]

Ülkesinin gelişmesi ve kalkınması için düşünmek, bilgi sahibi olmak için araştırmak ve sonrasında geliştirdiği fikirleri paylaşmak her iyi vatandaşın görevi olsa gerek. Hele bir de çıraklıktan gelip, küçücük bir işletmeyi ülkenin en büyüklerinden biri haline getirmiş birisi iseniz bu çok daha önem kazanıyor. Kitabın birçok yerini not aldım. Bill Gates Türkiye'de yaşasaydı hangi işi yapardı gibi ilginç soruları veya ideal devleti bulmak için yukarıya değil yana bakmak gerektiği gibi kayda değer fikirleri okumaktan cidden keyif aldım. Tüm bu değerli görüşlerin ciddi araştırmalara dayandırılmış olması da kitabın çok büyük bir artısı diye düşünüyorum. Fakat kitabın arka planında "Ben dobra bir kişiyim. Fikrimi birilerini kırmak pahasına bile olsa bam bam söylerim" duruşu beni rahatsız etti açıkçası. Kitabın yukarıda övdüğüm tüm içeriğinin daha sağlam bir üslupla sunulması gerektiğini düşünüyorum. Nereden kaynaklandığını az çok tahmin etsem de sonuçta bunun editoryal bir kusur olduğunu düşünüyorum.

[Oguzhan · Rating 3 out of 5]

Türkiye’nin büyük sanayi firmalarından birinin sahibi olan Adnan bey, Türkiye’nin sorunları hakkında açık yüreklilikle fikirlerini ifade etmiş. Ancak kitaba 2 açıdan eleştirel yaklaşacağım. Birincisi, başta sosyoloji ve ekonomiyi harmanlayan özet niteliğinde bir çalışma olmuş, konuya dair biraz fikri bile olan her birey için bilgisel açıdan tatmin hissi sağlamayan bir okuma olacaktır. İkincisi ise, sermaye sınıfından birisi olarak genel korku ikliminin dışına çıkıp sorunları dile getirmesi takdire şayan ancak Adnan bey birçok noktada sınıfsal konumunun getirdiği çelişkileri yazısında hissettirmiş, toplum yapısındaki emek-sermaye çelişkisini bir şekilde pas geçmiş.

Özetle, Türkiye’nin durumuna dair yakın takipte olanlar ve ilgili alanlarda okuma yapanlar için yeni bir ufuk sunmayacak bir eser ancak “Nereden başlayabilirim?” diyenler için kullanışlı olabilir denecek kadar faydalı.

[Eren · Rating 5 out of 5]

Yazar Türkiyenin gelişebilmesi için bir çok önemli konuya değinmiş ve verdiği bilgiler masabaşı teorik bilgiler değil yıllarca bizzat içinde bulunduğu, sistemden deneyimleyerek elde ettiği, üzerinde kafa yorduğu konuları dile getirmiş. Yaratıcı sınıf (beyin göçü oluyor dediğimiz tayfa), devlet teşviklerinin verilimli kullanılıp kullanılmadı, sivil toplum örgütlerinin mevcutta ne yaptığı ve ne yapması gerektiği gibi konulara değinmiş. Bu konulara değinirken, bir çok noktada, güvenilir kaynaklardan aldığı gerek istatisitiki veriler, gerekse diğer kitaplardan referans almış ve görüşlerini desteklemiş. Mutlaka okunması gerekn bir kitap.

[Firat Fidan · Rating 4 out of 5]

Kitabı uçakta bitirdim ve okurken ‘bir tane de olumlu bir şey çıkmayacak mı?’ dedim, fakat zaten kitabın adı Yüzleşme olduğundan ve yazarı Adnan abinin en sevdiğim yönü olan doğruları dobra dobra konuşmasından dolayı artık hepimizin gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğimi bir kez daha anladım. Tüm gerçekleri tane tane anlatan bu kitap herkesin kütüphanesinde bulunmalı. Eline sağlık @adnandalgakiran abi 🙏🏾

[Pinar Ercan · Rating 4 out of 5]

Facts and figures severim. Bu nedenle kitaptaki önermelerin veriye dayandırılması ve buradan yola çıkarak bir ülke karnesi oluşturulması başarılı. Nüfusun genç olmasıyla övünülen, bunu ayrışan bir avamtaj olarak ilan eden ve gençlere çok umut bağlanan bir ülkede gençlerin eğitim(i)/sizliği ve sistem kritik bir mesele; bu perspektifle yazar konforlu bir yalana odaklanmaktansa acı gerçeği görmeye ve aksiyona davet ediyor.

[Simge · Rating 4 out of 5]

Bu kitabı hiçbir beklentim olmadan okudum. Kitabın konusu ilgilendiğim ve bilgili olduğum bir konu da değil ama yazan iş insanının anlatımı çok sade ve anlaşılır, ben kesinlikle tavsiye ediyorum. Adnan Bey tarafsız ve dürüst bir şekilde Türkiye'yi nasıl daha yaşanılabilir bir ülkeye dönüştürebilirizi açıklamış, kitabın sonundaki karne fikri de çok iyiydi.

[Burkay · Rating 4 out of 5]

Geniş açıdan çok iyi bakmış sadece biraz uzun olmuş

[onur · Rating 4 out of 5]

türkiye’nin ne durumda olduğunu anlamadan bu kitabı eleştirmek çok kolay. şartlarımıza göre maalesef insanlarımız tarafından burada yazılanların anlaşılması, yapılması/uygulanması bile bir hayal. dilerim bu güzel hayal bir gün gerçek olur da danimarka, izlanda, hollanda, japonya veya hatta g kore gibi biz de sağlıklı bir kültür yaratır, yarattığımız kültürü update’lemeye, daha iyi, daha etkili kılmaya odaklanabiliriz. inanıyorum kitabın da önerdiği gibi kurtuluş önce vasatlığımızı kabul edip büyük hayalleri gerçekleştirecek yapısal reformları yapmak, eğitimde, özgürlükte en temel hakları sadece geri almak değil, ileri taşımaktan geçiyor.

bir işletmesi olan, türkiye’de üretim ya da yaratıcı şirket fikirleri hayata geçirmek isteyen ve yönetici sınıfta olan/olmak isteyen herkesin mutlaka okuması gereken kitap. keşke okullarda okutulsa, çünkü kitabın önerdiği meslek liseleri reformu bile başlı başına türkiye için bir hayalden çok gereklilik. O kadar elzem reformlar gerekiyor ki artık Yaşama Gerekliliği olmuş durumda.

Sevgiler & iyi okumalar.