Talihsiz zaman yolcuları, zihin implant mağdurları, güneşe ateş eden Adanalılar, reenkarne olmuş kayıp ruhlar, kıyamete giden köz ustaları, telepat koyunlar ve diğer olmayan şeyler için bekleniyorsunuz.
Lafı çok uzatmayacağım, oldukça beğendim. "Kısa öykü" tanımının hakkını veren, zekice ve güzel öyküler. Bence gayet özgün bir iş ortaya çıkarılmış, belki çok derin bir edebiyat değil ama keyifle okunuyor. Öykülerin gerçekten kısa tutulmuş olması, laf kalabalığını önlemiş, meyvenin kabuğunu ve çekirdeğini ayıklayıp en lezzetli yerini bırakmış okuyucuya. Türkçe edebiyatta farklı ve yeni şeyler de olabildiğini görmek için mutlaka okumanızı öneririm.
Bu derece kısa, bu derece doygun, bu derece saf hayal gücü içeren eser okumuşluğum az. Sade ama şaşırtıcı derecede derinlikli, gizemli ama komik çok kısa öyküler. Gökhan'ın kalemi az işliyor ama bize resmettiği, yolladığı görüntüler pek leziz. Tuhaf, fantastik, gizemli öyküleri sevenlere şiddetle tavsiye :)
Herkesi ama özellikle “Trt Alacakaranlık Kuşağı”yla büyüyen çocukları çok neşelendirecek, “olmaz böyle şey ama hiç belli olmaz, aniden olabilir de” şeyler kitabı.
Uzun süredir işlerini bayılarak takip ettiğim birisi Gökhan Yücel. Gerek amatör merakından dökülenler, gerek profesyonel işleri hep standart üstü bir zevk ve kalite ürünü oldu kendi adıma. Anatolian Rock Revival Project gibi bu zevk ve kaliteyi bir harekete dönüştürme motivasyonuna sahip olması da kendisine olan hayranlığı artırıyor tabii. Bu düşüncelerle kitabının çıktığını duyduğum an hemen alıp okuma isteğim de olağan oldu haliyle.
Aslında devam eden birkaç okumam vardı. Dayanamayıp aradan bir kaç öyküye bakayım dedim, derken sonunu getirmiş buldum kitabın. İşlerinden ve paylaştıklarından belli olan hayal gücü, kalemine de sirayet etmiş. Zihin arındıran öyküler diyebilirim en kestirmeden sanırım. Onca dert tasa yüklü zihni, alıp bir süreliğine keyifli yolculuklara çıkarıyor.
Benim girişte bahsettiğim işleri nedeniyle bu kitaba gelmem gibi, kendisiyle bu kitap sayesinde tanışanlar olacaksa, muhtemelen onlar da bu kitaptan o diğer işlerine yol alacaklar.
Kitabın omurgası Filozof George Berkeley’in “kimse yokken devrilen bir ağaç ses çıkarır mı” fikri üzerine oturuyor. Eğer sesi duyacak bir kulak yoksa ses de yoktur.
Buradan yola çıkarak kitabın isminin de üzerinde düşünülerek koyulduğunu hatta kapak tasarımının bile buna uygun yapıldığını söylemek mümkün. Elimizde her şeyiyle düşünülmüş bir kitap var.
Hikayeler alacakaranlık kuşağı hikayeleri gibi, kimsenib olmasına ihtimal vermeyeceği olaylar üzerine kurulmuş. Fiziksel olarak gözlemleyemediğimiz için hiçbirinin olmadığını kabul ediyoruz. Ama belki de yazar düşen ağaçların sesini bize ulaştırabilmek için yazmıştır bunları.
Öyle ya bir ağacın düştüğünün kanıtı olarak sesi duyacak bir çift kulağa ihtiyacımız varsa belki de bu olayların yaşandığını kanıtlamak için birkaç okuycu yeterlidir.
Sonunda çarpıcı bir şeyle karşılaşmadığımız hikayeler bana daha etkileyici gelir hep. Gökhan Yücel dilerim sonraki kitaplarında hikayelerin sonlarına daha az ağırlık verir. Bu hali de keyifle okunan güzel hikayeler içeriyor
olmayan şeyler, yeşil'in arayıp bulamadığı ve bulamadığını söyledikçe benim de merak etmeye başladığım bir kitaptı. bulduğunda bana da almıştı. *teşekkürler yeşil🧚🏻♂️* kitabı yeşil'den önce bitirmiş olmam, sanırım ne kadar severek okuduğumu kanıtlıyor. -ya da yeşil'in ne kadar yoğun çalıştığını..😐- bu kitap, bir pandemi çocuğu. içerisinde 21 tane birbirinden absürt hikaye var. zaten pandemide başımıza gelen hangi şey normaldi ki? bazı hikaye kitaplarını, hikaye sonları bir yere bağlanmadığı için okumaktan kaçsam da olmayan şeyler böyle değildi. her hikaye güzel işlenmiş ve absürt hikayeler çerçevesinde mantıklı bir yerde sonlanmıştı. hiçbirinin sonunda "ee?" demedim.🌝
eğer reading slump dönemindeyseniz ve bir an önce çıkmak istiyorsanız, olmayan şeyler güzel bir tercih olacaktır.
favori 3 hikaye: kabus, bir avuç ekmek için, naber?
3 yıldızı genel itibariyle verdim. Çok beğendiğim öyküleri de oldu. Kitabın sonlarına doğru yazı tecrübesi artmış sanki, okudukça daha çok ilgilimi çekti. Aslına bakarsanız kitabın ilk hikayesini Google Kitap'tan önizlemesini okuyup almıştım. Sade bir öykü, ama ilgimi çekti. Peşinden gelen hikayeler daha çok, bir kıvılcım yanmış, ama o kıvılcım etrafındaki tespitler uzadıkça uzayarak anlatımış gibi geldi. Kitabın ilk yarısını okurken hep aklımdan bu kitabın adı "Tespit ve Temenniler Kitabı" olmalıymış gibi düşünceler geçti. "27 Eylül 27 Eylül 27 Eylül" adlı öyküde artık eski bir film olan Bill Murray'in ve Andie MacDowell'ın oynadığı "Groundhog Day" (Bugün Aslında Dündü) adlı filmin paralel evrendeki durumunu seyrettiği hissettim.
"Bitmeyen Halayın Sırrı" nı animasyon ya da kısa film olarak seyretmek isterdim. Kitapta en sevdiğim öykü oldu. Hatta bence "Bitmeyen Halayın Sırrı", "27 Eylül 27 Eylül 27 Eylül", "Köz Ustası" ve "Sünger Avcısı" belki bir gün 4 kısadan oluşan bir film olarak çekilebilir. Okunası sade bir kitap.
Kitap kısa ama çok kısa fantastik hikayelerden oluşuyor. Her hikaye ayrı keyif vericiydi ve özellikle sabah kalktınız kahvenizi yudumlayıp şöyle bir oturmuşken okuyabileceğiniz harika hikayeler ben çok beğendim. Nasıl hikayeler mi var havai fişekte ölen kuşları toplarken Melek bulan bir adam, aşırı acı bir şey yiyince farklı bir boyuta ışınlanan bir adam, dilediği yere ışınlanabilen bir adam, zamanda yolculuk ile çinden geçmiş zamana yollanan 3 ayrı bakteri ile nüfus kontrolü, çöpten ekmek yaratan adam.... Fark ettiğiniz üzere hem absürt hem de eğlenceli bir konseptte hikayeler. Bilimkurgu ve fantastik ama kısacık hikayeler sevenlere öneririm.
Benim için ilk kısa hikaye deneyimi olan Olmayan Şeyler, adından da anlaşılacağı üzere günlük hayatta karşımıza çıkması olası karakterlerin başından geçen ilginç olayları okuyucu ile buluşturan, sıra dışı olayların sıradan karakterlerin başına geldiğinde kendilerinin ve çevresindeki insanların buna nasıl tepkiler verdiklerini anlatan, yer yer Alacakaranlık Kuşağında izlediğim olaylara benzer olayları konu eden güzel bir kitap.
Güzel bilimkurgu öyküleri. Bir kısmı roman nüvesi gibi, bazılarından on numara Black Mirror bölümü olur. Favorilerim "Bir Avuç Ekmek İçin", "Len2", "27 Eylül 27 Eylül 27 Eylül". Kitapta olmayan güzellikleri de var Gökhan bey'in, blogunda, baska yerlerde yazdığı, örneğin Midyatlı Midyecilerin alışılmadık hikayesi gibi (kitabı beğenen bulup okusun, onu da begenecektir).
absürd ve bilimkurguvari kısa kısa hikayelerden oluşuyor kitap. hızlı yazılmış hissi veren hikayeler sabun köpüğü tadı bırakıyor. aynı tarz içeriği daha uğraşılmış bir romanda veya novellada okumak daha keyifli olabilir. bakınız: doğu yücel
Kısa hikâye okumayı sevenler için bir çırpıda bitecek bir iş. Bazen tebessüm bıraktıran öykülerle karşılaşırken, bazen ufak tefek iç sıkıntılarına sürükleyen öykülerle karşılaşılabiliyor. Keyifliydi. Tavsiye ederim.
İlginç bir kitap. Kısa hikayelerden oluşuyor. Sıkılmadan okudum. Sadece, ilk hikayenin ana kahramanı neden Murat olarak başlayıp Harun olarak devam ediyor, onu anlayamadım işte :)
“Alacakaranlık Kuşağı”, “Alfred Hitchcock Sunar” gibi dizileri tüplü tv’ye yapışarak izleyenlerdenseniz bu hikayeleri de seveceksiniz. Türk edebiyatının böyle özgün fikirlere ihtiyacı var. Sadece “bir avuç ekmek için” hikayesi için bile 5 yıldız verilir.