Kendimi yaşamaya değer görmediğim her şey benim bu hayattaki esaretimdir.
Mine çocukluk döneminde babasından şiddet görmüş, annesi tarafından terk edilmiş ve sonrasında yurtta büyütülmüştür. Geçmiş travmalarının ve acılarının üzerine kendisine kurduğu yeni hayatında internetten Yeşil Küpeli Kız takma ismiyle magazin haberleri yaparak milyonlarca takipçiye ulaşmıştır. Mine'nin şimdiki haber hedefi ise hızla yayılan müzik videosuyla bir gecede şöhrete kavuşan, genç kızların yeni sevgilisi Efe Duran'dır...
Mine ve Efe’yi aynı çatı altında bir araya getiren No. 26, ikisi için de geri dönüşü olmayan bir değişimin başlangıcı olacaktır.
Bize hiçbir şeyi yaşamayı hak görmeyen herkese bir çiçeğin bataklıktan da doğabileceğini göstereceğiz.
15 Şubat 1996 tarihinde dünyaya gelen Beyza Alkoç bir İngilizce Mütercim Tercümanlık öğrencisidir. Küçük yaşlardan beri romanlar, senaryolar ve tiyatro oyunları yazan Beyza Alkoç'un ilk kitabı 2015 yılında yayınlanmıştır.
Kurgu güzel. Ünlü bir şarkıcı ve çok takipçisi olan bir magazin haberi yazarı. Ama gerisi yok, yani sürekli büyük büyük zorlama cümleler kurulmuş ve bu bi yerden sonra sıkıyor açıkçası. Ayrıca iç sesiyle olan konuşmalar çok kötüydü. Güzel bir fikri olan hikaye harcanmış gibi geldi bana
Kitaba üç kişi birlikte başladık birimiz yarısında bıraktı 🙏🏻🙏🏻😔
Çok kötü değildi ama kötüydü. Sürekli yağmur yağdı, Mine hiç banyo yapmadı (kustuğu gün özellikle), Ece sadece kurabiyeyle beslendi, Efe kafamızı şişirdi.
Ece'nin ölümüne ne gerek vardı anlamadım, tamamiyle şok için yazılmış gereksiz bir bölümdü.
Mine'nin not like other girlslüğü kafayı yedim! Efe'nin kekoluğu😭😭 ağladım acı çektim utançtan.
Ve 20 yaşında evlencekler, çocuk gelin Mine.
1 yıldız
This entire review has been hidden because of spoilers.
This had to be DNFed because … god. I think the fact that I kept dragging along to read this book is a sign I should NOT be reading it because there’s way too many books out there that I wanna read for me to not force myself to read this.
From the incredibly cringe random tumblr pictures at the beginning of each chapter and random quotes that try to sound meaningful, poetic & melancholic (but tremendously fail at doing so), this story was just full of plot holes, red flags and insanely annoying characters that served no other purposes than to piss me off.
It’s a one star for me because some scenes did read well & it wasn’t an absolute nightmare to read, but overall, I just couldn’t stay invested when both the main characters are competing to see who can be more problematic and impulsive.
Also, this reads like a poorly written wattpad fanfic from a literal child, and not an actual author from a publishing house.
I’m not even going to apologize for the hate because what the fuck was this book?
Açıkcası Beyza Alkoç’un diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitap beni kendine çekmedi ve bu sanırım biraz da benim doğru zamanda okumamamdan kaynaklı. Başlarda okurken biraz sıkılmıştım, sanırım karakterlere tam ısınamadığımdan dolayıydı ama sonlara doğru kitap aşırı güzel bir hal aldı. Özellikle şarkıyı dinledikten sonra kitap biraz daha anlam kazandı benim için. Tüm bu acıların içinde Mine ve Efe’nin çok güzel bir aşkı yaşaması gerçekten çok güzeldi. Olağanüstü bir aşk bile diyebilirim. Özellikle Efe Mine’yi o kadar güzel seviyordu ki.. Kısacası kitabı sevdim ama beni tamamen tatmin etti de diyemiyorum, o da biraz benden kaynaklı.
Bazen klasik hikayeler yine de insanın içini acıtır yine de insana dokunur. Bu hikaye biraz öyleydi çünkü gerçekçi yanları vardı. Bir ünlünün yaşamındaki zorlukları, onun tek bir kalemde her şeyi silme isteği: Bu kitapta bana dokunan konu sadece bu oldu. Gerisi yine bir klasikti. Ve pek de duyguyu hissedemedim diyebilirim. Belki de ben duygusuzumdur, yazara suç atmamalıyımdır ama bilemiyorum. Olaylar çok çabuk gerçekleşiyor ve bir anda her şey çok normalmiş gibi yansıtılıyor. • Kitabın ana karakteri Mine -namı diğer Yeşil Küpeli Kız- bir takma adıyla gazeteci kimliğine bürünüyor ve yeni yeni ünlenmiş bir müzisyen hakkında haber yapabilmek için alt katına taşınıyor. Sonra da olaylar farklı bir hal alıyor tabii. Yani, konu çok tanıdık genel olarak. • Klasik bir wattpad kitabı da diyebilirim. Güçsüz düşmüş, zayıf biraz da saf bir kız karakter ve sahiplenici, sert, kıskanç bir erkek karakter. Olaylar çok çabuk gelişiyor çünkü asıl nokta yalanlar değil karakterlerin geçmişi yine(EVET, YİNE!). Yazarın hep yazdığı karakterler aynı tür oluyor başta farklı göstermeye çalışsa bile sonda yine aynı tarz kişi çıkıyor. Biraz bıkmışlık hissi uyandırdı bu bende açıkçası. • Hep sırlar, gizemli geçmişler ve sonrasında bir tanıdıklık hissi. Aynı ruh hallerini okumaktan içim şişti diyebilirim. Bazen güzele benzemiş gibi gelse de Beyza Alkoç kitaplarına hiç bulaşmayacaktım. Sadece birkaç güzel cümle hariç çok sevmedim:")
j’ai bien aimé ce livre, la plume, la moral, y’en avait même pas qu’un seul d’ailleurs, on aurait dit que l’auteur nous parle… les personnages principaux aussi sont attachant MAIS l’histoire d’amour y’a des fois où j’ai trouvé niais genre le « j’ai pas dormi de toute car t’étais dans mes bras et je pouvais pas m’empêcher de te regarder toute la nuit » pas à moi, je veux bien 5-10 min avant de dormir mais toute la nuit doucement… et par moment c’est longs mais long… on aurait pu enlever 50 pages au moins. a part ça c’était cool, je lierai sûrement le deuxième tome
Ben bu kitabı o kadar sevdim ki anlatamam. Efe veya Mine’nin kurdu cümleler o kadar güzeldi ki bazılarını hiç unutamam . Bu kitabı gerçekten okumanız lazım ❤️🩹 İkizinde karakter olarak çok sevdim ve çok yakıştırabildim. Ve bu kitab benim en sevdiğim kitapların birisine oldu
Çerezlik bir kitap değildi, eğlenceliydi ve gerilimliydi fakat ben şahsen Beyza Alkoç’un diğer kitaplarını tercih ederim. Daha iyilerini yazmış olduğunu düşünüyorum ama yinede okurken seveceğiniz bir kitap olabilir
3/5 (SPOİLER İÇERİR) "Sen bırak dokunmayı dünya bizi sarmalar" Rengarenk Acılar şarkısını çok sevdiğim için okuduğum bir kitaptı. Kitabın konusuna gelecek olursak Mine adında magazin dünyasına kendini Yeşil Küpeli Kız olarak tanıtan biri. Mine Efe adında son zamanların popüler gizemli müzisyenini araştırmak için bir arabayı takip eder. No. 26 ya taşınıp Efe'nin aşağısındaki dairede oturmaya başlar. Acılarını paylaşmaya onlarla yüzleşmeye başlar. Benim düşüncelerime gelirsek ben genel anlamda ikilemdeyim. Hayatımda ilk defa Beyza Alkoç okudum. Ama kitabın fazla uzadığını düşündüm. Keşke Efe'nin geri dönüşünde yaptığı yalnız iki kişilik konserinde bitirseymiş. Orada Rengarenk Acılar'ı söyleyip bitmeliydi diye düşünüyorum. Watpaad kitapları ile aram pek iyi sayılmaz buranın nasıl bir ortam olduğunu pek fazla bilmiyorum genellikle klasik okuyan birisiyim. Belki de bana bu yüzden böyle geliyor ama içinde küfür vardı. Bi de aşk bazen acı çekerken sevmektir ama bu kitapta Mine çok güzel gösterilmiş ve Efe'nin çoğu cümlesinde bu vardı bence aşkı abartmış. Kitabın sevdiğim yerleri de oldu özellikle ilk 25 bölümü çok sevmiştim ama sonrasında yaşımdan dolayı (15 yaşındayım) biraz rahatsız olduğum noktalar oldu onun haricinde güzeldi. Sevenlere saygı duyarım bende geneline bakacak olursak sevdim. Sadece keşke sonunu dediğim yerde kesseymiş yazar. Yaş olarak +16 dır.
Sevdiği kız için kariyerinden vazgeçmek? Aşk'ı notalarda buluşturmak? Ahh kalbim gitti kitap mükemmellik abidesi ba-yıl-dım iyi ki okudum. Karakterlerin özellikleri ayrı bir mükkemmel
Kitaba başlamadan önce çok farklı bir ilişki yaşayaklarını düşünmüştüm ama farklı düşünmüşüm kitabın arkasını okuduğumda şunu dedim "kitap karantina gibi mi of" ama değildi çok farklı bir anlatımı konu içeriği vardı
Çok güzeldi neye üzülüyorum biliyormusunuz MİNE ve EFE bitti. Devamı gelmeyecek olması beni üzüyor ama onları unutamayacağım. Gerçekten çok güzeldi. Tek sevmediğim sonunda ayrıntı: minenin efe için taşıyacağı yük o olabilirdi. Ama yinede bu hikayede böyle mutlu bitti. HEPİNİZE TAVSİYE EDİYORUM. MUTLAKA OKUYUN!!!
Gökkuşağı bizim hayatlarımızın özetiydi. Herkesin hayatında bazen yağmur yağar, bazen güneş açardı ama yağmur yağmadan güneş açarsa gökkuşağı çıkmazdı. Kötü günler yaşamadan iyi günler yaşarsak bir anlamı olmazdı🌈
Daha bitireli saniyeler dakikalar oldu, gerçekten çok kötü bir his var içimde. Yani kitabı ilk başta sevmedim, aşırı sıkıcı gitti. Hatta Beyza Alkoç'la böyle tanışmak istemezdim ama böyle tanıştık. Kitabı çok sevmeme rağmen hayatımda bir ilk yapıp ilk defa kitabımı çizdim. Asla yapmadım ama bu kitapta o satırlarda kendimi buldum ve dayanamadım direk kalem alıp çizdim. Açıkçası kitaba gelirsek baya hızlı ilişki yaşadılar, tanıştıkları 2.gün Efe Mine'ye evimde kalabilirsin dedi, 3.gün ona şarkı yazdı. Baya hızlı ilişkileri oldu. Acikcasi Ece'nin hastalığı aklıma gelmişti , ölüceğinide tahmin etmiştim ama canlı yayında ölmesi . Ablasını son defa göremeden ölmesi beni orda çok üzdü. Gerçekten kalbim sanki parçalandı gibi hissettim. Kitaba 3 verdim çünkü kitap bence başlı başınca sıktı beni. Az daha aklımdan gidiyordu, kitap bana bir iki üç sen vibe'ı verdi. Yani Mine aynı Arya, Efe'de aynı Baran. Gerçekten baya benzettim. Kitapta Efe'nin son konserinde Rengarenk acıları söylerken telefonu açıp bende müzikle okudum sanki bana yazılmış gibi hissetim, şarkı çok iyi cidden, o sayfaları okurken ilginç duygular hissetmemek elde değil bence.Ve şunu da söylemek istiyorum ki, Efe ye bazen baya gıcık oldum. Mine'yle olan her sorunu kendin de aradı, bazı yerlerde saçma şekilde özür diledi. Ikisi de bipolar bizukluğu vardı bence. Ikiside bence baya benziyorlardı birbirlerine. Ya ben kaçırdım ya da yazar hiç bahsetmemiş ama Mine'yi hiç tasvir etmemiş, Efe az da olsa tasvir edilsede Mine hiç tasvir etmemiş ya da ben kaçırdım. Kitabın 2.si çıkıcakmış, ismi de daire 7,alır mıyım bilmiyorum, bir ara reading slump'a mı girdim diye teredüt etmedim değil. Beni baya sıktı çünkü. Neyse ilkimi yaşadığım ve benim için önemli bir yeri olan altını çizdiğim satırları buraya yazmak istiyorum.
"Bir gün kendi çocukluğuma dönüp,çocuk halini görsen ona en çok ne söylemek isterdin? Hiç düsündün mü? Ben kendi çocukluğuma, Korkma bir gün bunların hepsi geçecek... demek isterdi. Kendi çocukluğumu teselli etmek,kendi çocukluğuma ablalık yapmak isterdim. Üzerimdeki montu çıkarıp çocukluğumun üzerini örtmek isterdim."
Gerçekten burada çok anlam yüklü benim için, kendimi buldum sanki.
This entire review has been hidden because of spoilers.
90 sayfa okuyabildim anca. Okuduğum en saçma ve sıkıcı kitap olabilir. Minenin başta kendisini çok soğuk ve acımasız bir karakter gibi göstermesi ama Efe ile tanıştığı an tamamen farklı ve dediğinin tam aksisi gibi davranması, üç gün sonra baştaki planından vazgeçmesi, Efeden hemen etkilenmesi, anında oluşan samimiyetleri, daha tanıştıktan bir gün sonra Efenin Mineyi hemen çözmüş olması… daha fazlasını sayardım da neyse. Bunun haricinde hikayenin hiçbir özelliği yok. Kitabın sonraki sayfalarını rastgele açtım ve ilgimi çeken hiçbir şey veya büyük bir gelişme olmadı. Boş konuşmalar, saçma ve gereksiz bir iç sesi. Yani nereden baksan okumaya değmez bir kitap. Maalesef ikinci kitabını da almıştım, bu kadar boş ve sıradan bir senaryoda ikinci kitapta ne anlatıyorsa.. paraya yazık.
Benim için No. 26 sevgi ve acıyı aynı anda paylaşabildiğim bir kitap oldu...
Sayfaları çevirirken lütfen ... olsun/olmasın demekten kendimi alamadım. Bazı yerlerde Mine anlattı , ben ve Efe onunla beraber perişan olduk. Bazı yerlerde hep beraber gülümsedik. Eğer iyi bir okuyucu iseniz kesinlikle kitaptan çıkarabileceğiniz mesajlar vs. çok fazla. Daha fazla şey yazmak isterdim ama sizin bu yazdıklarımı okumanızdansa gidip bir an önce No. 26'yı okumanızı tavsiye ederim. Son olarak yazarın kitap üzerinden bize seslendiği ,benim çok sevdiğm bir kısmı sizinle paylaşacağım.
3.5 stars Loved the fact that the weather symbolised the mood. The meanings of the quotes in here were beautiful. Nice to have a playlist included. This is the first book I've read with a musician, and the first book with a physical song that I could listen to while reading the very lyrics in my book. The beginning was slow, and the ending felt rushed because one of the main issues resolved very quickly. Having the book as interactive as it was really made the experience more enjoyable as a reader. It's not a 5 star read for me because of some unrealistic actions, and parts that didn't make sense.
Yaklaşık çeviri: Hava durumunun kitaptaki karakterlerin modunu sembolize etmesi ve playlist içermesi çok hoş. Alıntıların anlamlarını çok güzel buldum. Kitaptaki şarkı sözlerini kapsayan ve okurken ayni anda dinleyebileceğiniz bir şarkı olması daha once hiç deneyimlemediğim, ama bayıldığım bir şey. Bu kitap hayatımda ilk defa müzisyen olan bir karakteri okuduğum kitap oldu. Başlangıçta yavaş ilerleyip, sonu fazla hızlı çözümlendi. Kitabın bu kadar interaktif olması, okuyucu deneyimini daha zevkli yaptığına İnanıyorum. Gerçekçi gelmeyen olaylar, anlamsız veya saçma gelen kısımlardan ötürü 5 yıldız veremedim.
Benim okuduğum en güzel kitaplardan biri olabilir. Çünkü Efe ve Mine'nin tanışması, diyalogları, birbirlerine balkondan bakmaları, Mine'nin iç sesleri harika bir kitaptı okurken hem güldüm hem üzüldüm. Mine'nin sadece küçüklüğü okurken beni birazda olsa zorladı denilebilir. Ama MUTLAKA okuyun tavsiye ediyorum.
Beyza nın kitaplarına karantinaya başladım bu kitaptada kız karakter benimle aynı isme sahip olduğu için okumuştum ikinci kitabını okumadım çünkü bana sırf 2 kitap olsun diye yazılmış gibi geldi kitap gayet güzeldi ama daha iyi olabilirdi beni pek tatmin etmedi. Minenin travmalarını çok dile getirdiler bence bu kadar gereksizdi 2. Kitabında okumayı planlamıyorum
çok aksiyona girmeden yazdığı kitaplardan biri bence çok güzel bir hikaye diğer kitapları gibi fazlasına aksiyon içinde aşktansa daha rahat friends to lovers tipinde yeni okumaya başlayan gençler için kitapları sevdirebilen bir kitap okuduktan sonra da dönüp hatırlamak için bakıyorsunuz resmen
Cok beyendim ben bu kitabi. Beyza alkocun okugum ilk kitabi di ve okuducta daha cok okumak istiyon. Cok akici Oluyo bi bakmisin kitabi bitirdin. No.26 cok guzeldi mine yi ve efe yi cok sevdim❤️❤️❤️. Kurgu cok guzeldi keske film olsa “ rengarken acilar” de cok tatlisdi 100/10💕💙💜
Ama neden çocuğu öldürdün sayın yazar?! Kitapta da olsa çocuk katili olmana ne gerek vardı?! Dünya da zaten milyonlarca çocuklar acı çekiyorlar, bırakda en azından kitaplarda mutlu sağlıklı yaşasınlar yaa
Aynaya bakmak ne garip… Aynaya değil, kendimize bakıyoruz aslında ama hiçbirimiz, “Kendime baktım.” Demiyoruz “Aynaya baktım.” Diyoruz. Sanki bize bizi gösteren her şey bizden daha önemliymiş gibi.
İnsan bazen evinde otururken de yağmura yakalanmış gibi hissedebilir.