Jump to ratings and reviews
Rate this book

Hakka Sığındık

Rate this book
Hakka Sığındık

İspanyol gribinin dünyayı kasıp kavurduğu yıllarda İstanbul bir yandan yangınlarla, bir yandan da salgın hastalıkla kavrulmaktadır. Zengin fakir ayırt etmeyen hastalık, yoksul evlerine de zenginlerin köşklerine de sıçrar, girdiği hanelerden birkaç can almadan çıkmaz. Haksız kazançla zengin olanların batıl inançlarından ve korkularından faydalanmak isteyenlerse evliyalık iddiasıyla bir düzen kurup çıkar sağlamanın peşindedir. Hüseyin Rahmi Gürpınar, çelişkilerle ördüğü romanında bir dönemin bütün aksaklıklarını göz önüne sererken okuru nefes nefese bir polisiyeyle baş başa bırakıyor.

Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza “mahalli renk” ilk kez onunla girer. Yazarlık yaşamına 1883’te Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başlar. 1896’da İkdam gazetesinde roman ve öyküleri tefrika edilirken üne kavuşur. Döneminin en çok okunan yazarı olur. Tüm kazancı yazarlıktan gelir. Bu sayede Heybeliada’da şimdi müze olan köşkünü alır. 1908 Meşrutiyet’inden sonra Ahmet Rasim’le Boşboğaz adında bir mizah gazetesi çıkarır. İlk soruşturmaya böylelikle uğrar. Gazetesi kapanır. İkinci kez Ben Deli miyim? romanıyla mahkemelik olacak ve yine beraat edecektir. Çoğu roman olmak üzere öykü, tiyatro, makale ve eleştiri türünde altmışın üzerinde kitabı bulunmaktadır. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.

136 pages, Hardcover

First published January 1, 1919

12 people are currently reading
225 people want to read

About the author

Hüseyin Rahmi Gürpınar

123 books195 followers
Hüseyin Rahmi Gürpınar was a Turkish writer and politician.

Gürpınar was the son of a family close to the Ottoman court, born in Istanbul. Having lost his mother at an early age, he was sent to Crete where his father was an Ottoman civil servant, however he was soon sent back to Istanbul, where he was brought up by his aunts and grandmothers in Istanbul.

Gürpınar started writing fiction at an early age. He became a civil servant, then a writer and journalist. He later served as a member of parliament in the early years of the Turkish Republic between 1935 and 1943.



Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
129 (37%)
4 stars
156 (45%)
3 stars
48 (14%)
2 stars
8 (2%)
1 star
1 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 41 reviews
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,423 followers
November 19, 2022
hüseyin rahmi gürpınar’ın okumadığım romanlarındandı. can’ın miras dizisinden okuduğuma çok memnunum. normalde günümüz türkçesiyle okumam ama bu kitap hediye gelmişti ve günümüz türkçesine aktarılmasını, dipnotları çok başarılı buldum. mustafa çevikdoğan çok iyi bir seri çıkardı böyle, bitti sanıyordum bitmemiş. hem orijinalleri hem de günümüz türkçesine aktarımı çok ustalıklı.
hakka sığındık anlattığı gizemli hikayeden çok romanın başında verdiği atmosferle önemli bence. açlıktan, fakirlikten, ispanyol gribinden kırılan bir halkın içinde bulunduğu sınıfsal uçurum… itc ve abdülhamit döneminin yarattığı kendi zenginleri ve acımasızlıkları (ki yazar lafa karışıp itc’nin daha beter olduğunu söylüyor.) bize hiçbir şey değişmemiş dedirtiyor aslında.
onun dışında yine müthiş mahalle tasvirleri, araya girip yorum yapmalar, natüralizme göz kırpan pislik hastalık ve ahlaksızlık anlatımı o sevdiğimiz hüseyin rahmi.
batıl inanç konusuyla epey dalga geçiyor hüseyin rahmi, bildiğimiz gibi ama vallahi o konuda da bir dirhem yol gidememişiz bence. hele müge anlı filan izleyince insan bunu daha iyi fark ediyor.
ama şunu da başarıyor tabii yazar, romanın başında zenginliklerinden tiksindiğimiz iki adamla empati yaparken buluyoruz kendimizi. sonuçta kimse ölmesin istiyoruz. sınıf nefreti de bir yere kadar. ve insanın çaresizlikten her şeyi yapabileceği o yere gitmeyi anlıyoruz.
romanın sonundaki çocuklara gelince… ne diyelim, 10 yaşında önce sokaklarda ısınmak sonra da karnını doyurmak için bedenini satan çocuklar bugün de var. ve keşke hüseyin rahmi gibi onları anlatan yazar, yönetmen daha çok olsa…
hamiş: “kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet” sözü benim tüylerimi kötü anlamda diken diken ediyor. allah aşkınıza şu romanda itc’nin nasıl anlatıldığına bir bakın da kimin sözünü sahipleniyorsunuz bir düşünün yahu. o sözünü sahiplendiğiniz cemiyet bugün karşı çıktığını şeyin aynısı.
Profile Image for Bahar.
139 reviews15 followers
July 25, 2020
Selim İleri'nin sunuşuyla, "derli toplu" bir Hüseyin Rahmi G. romanı. Her zamanki mizah dozu biraz az, hüznü daha ağır, ama toplumsal tespitler yerli yerinde. İspanyol Gribi ve 1. Dünya Savaşı sonrası dönemde geçen, yine batıl itikatları, sofuluğu eleştiren, toplumssl sınıf farklarına dair de söyleyecek sözü olan tatlı bir polisiyemsi. Keyifle okudum ben😊
Profile Image for Mehmet B.
259 reviews19 followers
September 13, 2022
Derin felsefi birikimiyle, etkileyici anlatıma sahip, sağlam bir yazardan zamanının ötesinde polisiye bir uzun hikayede bilimden uzak kalmanın ispanyol nezlesinin yayılmasına etkisiyle ortaya çıkan ölümler, bu ölümlere cinli perili anlamlar yüklenmesi, bu cehaletten istifade eden dolandırıcılar, kötülüğün kökeninin haksız kazanç sağlayanların oluşturduğu gelir dağılımının dengesizliği olması, ahlaksız sayılarak hor görülen insanların düştükleri duruma neden olan toplumsal etkenler gibi felsefi ve sosyolojik içerikli bir çok konunun alçakgönüllülükle irdelendiğini görmek şaşırtıcı...

Örneğin şu satırlar akla Zizek'in kitaplarında anlattığı kanalizasyon ve tuvalet hakkındaki benzetmelerini akla getiriyor:

"Muayıbımızı, rezailimizi, denaetlerimizi saklayan cidarları, duvarları ortadan kaldırırsak insanlığımızdan, kendi kendimizden istikrah ederiz."

Şurada anlatılanlar Bertold brecht'in kapitalizm üzerine düşüncelerine yakın değil mi:

"Dünyadaki bütün seyyiat (kötülükler) tetkik edilse yüzde doksan dokuzunun yoksuzluktan ileri geldiği anlaşılır."

"Çok zenginlerin kasalarını dolduran servetlerin nerelerden geldiklerini tetkik edersek dağdaki haydutları haklı çıkaracak müessif hâllere tesadüf ederiz. En müthiş hırsızlıklar, kanunun himayesiyle irtikap olunanlardır. İşte bunun için beşerin hâli durulamıyor. Alev üstünde bir kazan su gibi fıkır fıkır kaynıyor ve kim bilir... Daha kaç zaman bu galeyan devam edecektir?"

Galeyanın halen devam ettiğini görüyoruz...
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Gözde Türker.
348 reviews58 followers
July 24, 2022
Benim için okumanın zor olduğu bu sıcak yaz günlerinde çok iyi geldi bu kitap bana. Zaten hüseyin rahmi en sevdiğim yerli yazarların arasında, okuyup da beğenmediğim bir eseri henüz yok. Eserlerindeki esprili dili, yazarın mizahi yönünü çok seviyorum orası ayrı ama onun kitaplarını keyifle okumamın başka bir önemli sebebi eserlerinde hep toplumsal sorunlara değiniyor olması.

Hakka Sığındık’ta hikayenin merkezinde yine dini çarpıtarak oluşturulmuş/uydurulmuş boş inanlar var. İspanyol nezlesi salgınının olduğu yıllarda bu hastalığı da bu hurafelere alet eden, karakterlerimizi bu hastalıkla tehdit edip onlardan para koparan bir Abdal Veli Hazretleri vardır. Hem kendi canlarını hem de hane halklarını kurtarmak için bu hazretin istediğini yerine getirmeye çalışan karakterlerin başına gelmedik kalmaz. Zekasıyla ün yapmış bir komiser, biri hacı diğeri hafız olan iki ihtiyarın evine adeta musallat olan bu hazretin peşine düşer, türlü oyunlar oynayan bu dolandırıcının kimliğini bulmaya çalışır.

Karakterlerin haline güldüğümüz hikaye ortalara doğru sürükleyici bir polisiyeye dönüyor. Komiser ipuçlarının peşinde koşarken biz de soluksuz okuyoruz olanları, merakla çeviriyoruz sayfaları. Sonlara doğru ise mizahi yönünü tamamen arkada bırakıyor eser. Ciddi, hüzünlü, gerçekçi bir tavra bürünüyor.

Kitap bütünüyle, yani hem güldürünün hem de taşlamaların olduğu kısımlarda çok yerinde tespitler ve eleştiriler sunuyor okura.

Benim kitapla ilgili sevmediğim tek bir şey var, o da olayların arkasındaki kişinin her şeyi kendisinin anlatması. Kitaplarda bu olay hoşuma gitmiyor benim, söz konusu gizemin yavaş yavaş ortaya çıkmasını, okur gibi hiçbir şey bilmeyen bir karakterin ipuçlarını bir araya getirerek bu gizemi kendi başına çözmesini istiyorum. Gizemin kendisinin ortaya çıkıp bilinmeyenleri bir çırpıda anlatması hoş gelmiyor bana.

Kitaba dair getirebileceğim olumsuz tek eleştiri bu. Genel anlamda kitabı çok beğendim.
Profile Image for Ferit.
9 reviews3 followers
April 23, 2019
Okuması kolay, içinde polisiye nüveler barındıran güzel bir roman. 1918-1919’da çok fazla insanın ölümüne yol açmış İspanyol Gribinin İstanbul’daki etkilerini görebilirsiniz romanda. Hüzünlü bir hikayeyle bitiyor. Komiser Şinasi’nin içinde kaldığı ikilem için bulduğu çözüm, günümüzde rastlamadığımız erdemli bir davranış.
Profile Image for İsmet Yeniad.
56 reviews
February 9, 2020
Uzun zamandan sonra ilk defa bir kitap beni ağlattı. Hüseyin Rahmi Gürpınar kesinlikle daha fazla okunması gereken bir yazar. Mizahı,ironisi, tipleri o kadar yerinde ki. Müthiş.
Profile Image for Gülce.
28 reviews4 followers
July 29, 2025
(3,5)
Hüseyin Rahmi... Onu okumayı çok seviyorum
Profile Image for Cevizin_kitaplari.
656 reviews11 followers
June 5, 2022
#cevizyorumluyor #hakkasığındık #hüseyinrahmigürpınar
İspanyol gribi İstanbul'a ulaşır. Ancak türk halkının örf ve adetleri her şeyden üstün tutması o zaman da başlarına iş açar. Komşu hastaysa yardım etmek lazımdır diyip hastalığı ordan oraya bulaştırır herkes. Hacı Ferhat ve Hafız İshak konaklarına hastalığın girmesini önlemek için sıkı önlemler uygularlar. Ama önceden beri sırf zengin oldukları için beddualara konu olan konaktakiler bu karantina için de ayıplanır ve yerden yere vurulurlar. Neymiş "ölüm Allahtan gelirmiş doktorlar ne bilirlermiş" tabi sadece hastalık değil ekonomik kriz de var ülkede. Herkes aç kimse bir şey alamıyor, elindekini satıyor. Piyasadan çekilen mallar zenginlerin evini dolduruyor. Orta halli kavramı ortadan kalkıyor. Ne kadar da benzer değil mi günümüze? Corona, ekonomik kriz, sülükler...
Yazar dönemin siyasi yapısına ve toplumun durumuna bakarken hükümetçiliği eleştiriyor. Bakıyorum her şey aynı. İktidardakine yaltaklan onun gibi düşündüğünü iddia et paraları götür. Yazar abdülhamid ve ittihatçi karşıtı olduğunu direk belirtiyor. Bu ikisine birden nasıl karşı olunuyor pek anlayamadım. Zaten İttihat ve Terakki cemiyeti padişah karşıtı anayasal düzen taraftarıydı. iki tarafı da yağmacı ve fırsatçı olarak değerlendirmesi yazarın siyasi görüşlerine tekrar bakmama sebep oldu. CHP için aday gösterilmiş. İttihatçilerin milli mücadelede yer aldıklarını gözönünde bulundurursak CHP ye ittihat düşmanı birinin aday gösterilemesini de anlamadım. Her ne kadar bu çelişkiler olsa da içerisinde paragraflar dolusu ibretlik cümleler var. Hepsi de şu an türk milletinin yaşadıkları. Yazar aynı zamanda dini inançlarını aklın önünde tutan salak kişilere de atıfta bulunuyor. Ve hastalıklara felaketlere karşı duadan medet umanları alaya alıyor. Fakirlik ve açlığın insanı nelere sürükleyebileceğinin hikayesi Kesinlikle okuyun diyorum.
183 reviews5 followers
December 11, 2025
Açlık, sefalet, ülkedeki sınıfsal eşitsizlikler ve o dönemin portresi. Gerçekten içerik olarak çok şey anlatan, okuması keyifli ama sonlarında hüzünlü bir kitaptı benim için. Toplumun oluşturduğu batıl inançlar ve toplum arasındaki uçurum hala devam ediyor olması çok acı. Sonlarına doğru kitabın çehresi değişiyor, yoksulluk ve sefalete, sokaklardaki çocuklara diyecek bir şey yok. Yutkunmakta zorlandım okurken.
Profile Image for Serra Dane.
17 reviews
December 12, 2025
Gürpınar okumak her zaman vaktine değiyor, gülüyorsun, hak veriyorsun ve bazı şeyleri anlatış tarzına hayran kalıyorsun. Yaklaşık 100 yıl evvel yazılmış bu romanın dili, okurken kafamda, tiyatro izler gibi bütün sahneleri canlandırdı, inanılmaz bir dil.. Yalnızca bazı hoşuma gitmeyen bağlantılarından ötürü 1 puanımı kırıyorum, spoiler olmasın ama sonlara doğru ne gerek vardı dedirten bir hikaye dinliyoruz.
Profile Image for Bengu Akyurek.
85 reviews2 followers
May 4, 2022
Hüseyin Rahmi Gürpınar daha önce okuduğumu zannediyordum ama kitaba başlayınca fark ettim ki böylesine güçlü bir hicivi mutlaka hatırlardım. Romanın yazılış tarihi 1919, dönemin yakın yazarları Ömer Seyfettin, Recaizade Mahmut Ekrem gibi isimler.
Okurken bu kadar eğleneceğimi hiç tahmin etmiyordum. Çala çala toplumla bağını koparmış ayrı bir gerçeklikte yaşayanlara yapılan yergi o kadar kuvvetli ki incecik kitap 1919'dan 2022'ye hala kelimesi kelimesine geçerli. İnanç sömürüsünde dahi bir tutam değişiklik olmadığı için halen keyifle okunabilir.
Benim bu kitabı seçme nedenim ispanyol gribi dönemini kapsayan bir hikayesi olmasıydı. Onu da eklersek pandemi Türkiye'si için çok güncel bir romanmış meğer.
XXX
İspanyol gribinin girdiği eve incir ağacı diktiği bir dönem. Fakirlik o boyutta ki yağmur suyundan yemek pişiriliyor. Mahallenin iki zengini biri hacı biri hafız ise evlerinde yemekleri, müzikleri eksik olmayan bir umarsız hayat içindeler. Derken bir gün Abdal Hazretlerinden evlerine gelen mektupla hikaye şenlenir. İspanyol gribinden kaçmak istiyorlarsa biraz ödeme yapmak gerekiyor..
Güzel bir dinsizin hakkından imansız hikayesi
2 Mayıs 2022
This entire review has been hidden because of spoilers.
379 reviews1 follower
April 12, 2023
“Seksen hekimin tavsiyesini bir koca karının bu tandırname sözleri hükümsüz bırakıyordu…”

“Dünyada her varlığın işi yok olmak sırasını beklemek değil midir?”

“ ‘Kötülük kötülükten doğar’ derler. Emin olunuz her zaman öyle değil… Bazen iyilikten kötülük ve kötülükten iyilik doğuyor… Komiser Bey, insanoğlunun cinayetlerinin çoğunda, suçsuz görünen diğer insanların da suçlular kadar suç ortaklığı ve etkileri vardır… Toplumun güzel çiçekler işlenmiş kanuniyet kanaviçesine yalnız yüzünden bakmamalı, menfaat gütmemek, tarafsızlık, insaf, hakkaniyet gözüyle inceden inceye onun tersini de gözden geçirmelidir ki işlemenin yüzündeki, göz aldatan o renk uyumunu oluşturabilmek için ipliklerin uçlarının nerelerden dolaştığı ve şeklin tersinde ne kördüğümler, ne kırışıklıklar, ne çirkinlikler, ne kabalıklar bulunduğu anlaşılsın…”

20. yüzyılın başlarında İstanbul’da geçen bir dönem öyküsünü anlatıyor Hakka Sığındık. Halk bir kuru ekmeğe muhtaç denecek kadar yoksulluk içinde yaşıyor. Bu da yetmezmiş gibi bir de İspanyol Gribi salgınıyla mücadele ediyorlar. Devlet kademesinde yerini bulmuş bazı kişilerse, varlık içinde, bir eli yağda bir eli balda yaşıyor tabiri caizse. Hacı Ferhat Efendi ve Hafız İshak Efendi de bu bolluk içinde yaşayanlardan ikisi. Komşu evlerde oturuyorlar. Kendileri her türlü imkana sahip olan bu iki ailenin mensupları, yakın çevrelerindeki mahallelinin dertlerini, yoksulluğunu umursamadan yaşayıp gidiyorlar. Ta ki bir gün kendisine Abdal Veli Hazretleri diyen zat – ı şahaneden bir mektup alan dek. Mektubun gelişini takip eden günlerde hiçbir şey eskisi gibi olmuyor iki aile için de. Mahşerin dört atlısı gibi hastalıklar, ölümler peşlerini bırakmıyor. Sonrası ise polisiye bir öykü olarak devam ediyor.

İki ailenin yaşadığı bu olaylar üzerinden cehalet, menfaat ilişkileri, bencillik, ahlaksızlık, duyarsızlık, yabancılaşma temalarını içeren öyküsüyle, ne yazık ki geçmişten günümüze hemen hemen hiç değişmediğini gördüğümüz bir toplumsal ve politik yapı eleştirisi yapıyor yazar. Bütün bu yozlaşmanın, duyarsızlığın toplumun tüm kesimlerini nasıl etkilediğini, nasıl bedeller ödendiğini vurucu ve acı örneklerle anlatıyor. Öykünün bir yerinde, yerine getirilmesi gereken bir görev için gerçek anlamda iman sahibi birinin bulunması gerekiyor. Ve Hacı Ferhat Efendi ile Hafız İshak Efendi bu gerçekten imanlı kişiyi bulmak için oldukça zorlu bir arayışa giriyorlar. Neredeyse Diyojen gibi ellerinde fenerle sokak sokak dolaşıp ‘adam arıyorum!!’ diye bağırarak arayacak kadar çaresizlik içinde hem de. Bana göre en acısı da, bu öykünün her devirde yaşanmış ve hala yaşanmaya da devam ediyor olması maalesef. Elbet ülkelerin tarihinde farklı devirlerde birbirine benzer olaylar yaşanabilir. Bu doğaldır. Ama sorun şu ki istikrarlı bir şekilde ve sık sık hem de benzer olumsuz olayların yaşanmaya devam etmesi, yaşanılanları sorgulamayan, ders çıkarmayan bir toplum olmanın belirtisidir. Sonuçta da girilen kısırdöngüyü kırmak mümkün olmayacaktır bu yapıya sahip toplumlarda. Umudumuz gelecek nesillerde inşallah.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan okuduğum ilk kitaptı. Dili sade, anlatımı akıcıydı. Günümüz Türkçesine yakın bir dili vardı. Öyküyü de sevdim. İçinde polisiye öğeler de bulunan bu kısa ve akıcı kitabı, Türk edebiyatı okumayı seven okurlara tavsiye ediyor, keyifli okumalar diliyorum.

Kitaplarla kalın.
Profile Image for Melek Nur.
48 reviews
October 15, 2025
3,5/5
ne acı bir hikaye. tam olarak ne hissedeceğimi bilmiyorum. müslümanların bu kadar bilipte böyle bilinçsiz davranmaları çok üzücü.
133 reviews
November 24, 2022
Su gibi akıp geçen bir Hüseyin Rahmi romanı/uzun hikayesi daha.

Gerçekten bazı diyaloglar var ki sizi durup okumayı bırakıp düşündürüyor. Toplumsal eleştiriler o kadar güzel ve sakin şekilde karakterlerin ağzından aktarılmış ki bangır bangır bir eleştiri yerine yaşayanın dertlerini dinler gibisiniz. Ama aynı zamanda bir eleştiri olduğunun da son derece farkındasınız.

Her an maneviyatı ile övünen toplumların bu eserde anlatılan kokuşmuşlukları da acaba maneviyatla övünmeli mi yoksa bunu sonuna kadar yaşamalı ve duyurmamalı mı sorusunu da ön plana çıkarıyor.

Mizah bakımından yer yer suratımızı gülümsetse de alıştığımız Hüseyin Rahmi neşesi yok, ee tabi olay itibariyle çok da mümkün değil.

Keyifli okumalar
Profile Image for Carduelis.
195 reviews
December 18, 2025
Her devirde hâkim bir kuvvet vardır. Ona tabi olmak zamanın gereğinden kabul edilir. Vatanseverlik ve onurunu bu felsefeye uydurarak küplerini doldurmayı bilenler bu memlekette refah içinde yaşarlar, bu ilkenin tersine hareket edenler dedikodular içinde boğularak asılırlat, kesilirler, sürülürler, sürünürler...
Onları bugün affettik. Unuttuk. Lakin tarih sayfalarına, gelecekte insanlığa gözyaşları döktürtecek, ateşten, kan-dan, irinden, alçaklıktan satırlar nakşettiren, bugün içinde kavrulduğumuz yangının kundakçılarından birtakımları da daha büyük servetlerin verdiği refah ve gururla pencerelerin-den bu kargaşayı seyrediyorlar. Aç halk birbirini didiklerken onlar tok, yarın endişesinden azade, rahat ve huzur içinde lehlerine yeni bir dönüşüm için fitne düşünüyorlar...syf3

Gökten yıldızlar bana yolumu işa-ret ediyorlar, baykuşlar hoş geldin diyorlar, etrafımda gözlere görünmez köpekler ürüyorlar, mezarlardan ölüler kemik ka-falarıyla gülüyorlardı. Bir yetim ağlaması, ayrılık acısı çeken bir anne ağıdı duydum. Durdum. Ölüm hayattan mı yardım istiyordu? Hayat ölüme mi sığınıyordu? Bilmem...syf59

Avuç açarak geçinmeyi öğrenmişler komiser beyefendi. Hani ya belediye? Hani ya insanlık? Hani ya toplumun şefkati? Hani ya yangında evlerini kaybedenler için toplanan bağışlar? Üşenmeden yarın akşam o semtleri bir dolaşınız. İstanbul'dan vücutları kaldırılan sefil köpekle-rin yerlerini kimlere bırakmış olduklarını görürsünüz. Bir gün Fatih taraflarından yangının, sefaletin, zaruretin, açlığın her adımda bir karşıma çıkan matemli manzaralarıyla gözlerim, gönlüm karara karara, acı içinde ve dalgın geçerken önüme soğuktan morarmış kirli, minimini bir el uzandı, "Efendi, ço-cuklarının başı için bu yetime on paracık..." diyordu.

Yüzüne baktım, bir paçavra parçasına sarılı, hayatın daha başında fakat o yaşta avurtları çökmüş, neşesiz, za-yıf, hazin bir yüz... İnsanlığa karşı şikâyetçi, sitemli o küçük siyah gözler, muhatabını etkilemek için aralık dudaklarının üzerine damla damla hüzün akıtmasını öğrenmiş, o bükük boynunun üzerinden bana bakan masum lakin büyük bir dilenci kadar merhamet uyandırma sanatkârlığını edinmiş o gözleri gözlerim hemen ısırdı. Bu küçük dilenciyi ben tanı-yordum. Hem de yakından, iyi tanıyordum. Aman yarabbi, kimdi?syf103
145 reviews20 followers
June 26, 2024
"Bunlarda doymak bilmez bir açlık vardı. Kâinatın bütün gıda hissesini kendi midelerine çevirmek mümkün olsa buna cüret edecekler ve âlemin açlıktan ölmesini, nasibin kendilerini lütfettiği bir hadise gibi izlemekten memnun olacaklardı."

Bu mahallelerde oturanların yaşama haklarını çalanlar kimlerdir? Bu zavallılar, insanlık ve uygarlık mahkemesine karşı bilgisizliklerini, düşkünlüklerini göstermekten başka istekte bulunmuyorlar, yakınma bilmiyorlar. İstanbul gibi memleketler kraliçesi koskoca bir kentin kucağında, bu yirminci yüzyılda, pek sefil bir ortaçağ hayatı yaşadıklarından belki haberleri yoktu.

Onları bugün affettik. Lakin tarih sayfalarına, gelecek kuşaklara bu durum, gözyaşları döktürecek... Ateşten, kandan, irinden, lanetten satırlar yazdıracak...

Bu para yok mu? Arabı beyaz ediyor alimallah...

Gereğinden çok doyanların sayısı ne denli sınırlanırsa, açların sayısı da o oranda azalır.

En yaman hırsızlıklar, kanunun korumasıyla olanlardır. İşte bunun için insanoğlunun hali durulamıyor.


Yaratma ürününün anahtarı erkekte; dünyaya çıkma yolu kadında... İnsanlığın ilk mezarı ana karnıdır.

Aman yâ Rabbi!.. İnsanların akıllısı, budalası hep bu sevdada... Kadına düşkünlük hastalığı bir dâhiye, bir hımbıla aynı şiddetle baş belası..
ÇOK SEVDİM❤️❤️
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Baris Ozyurt.
918 reviews31 followers
August 20, 2023
"Mahalleye türlü türlü dedikodu yayıldı. Kimi ölüm deccalı çıkmış diyor, kimi Eyüp'teki niyet kuyusunun suyu kuruduğunu söylüyor kimi Elekli Dede'nin elekleri tersine döndüğünü haber veriyor kimi Zindan Kapısı'ndaki Baba Cafer Türbesi'ne güneş doğduğunu, kimi Otlakçılar'da bir katırın üç başlı bir garibe doğurduğunu ve kızoğlankızların bila-izdivaç gebe kaldıklarını iddia ediyordu. Bunlar hep kıyamet ve haşr u neşr alametleriydi.

Hele Abdal Veli vakası o kadar dallandı budaklandı, tanınamaz bir hal aldı ki her uğradığı merhalede bir kisve-i mübalağa ilavesiyle şişerek Çin'den buraya gelen bir hadise belki bu mertebe değişmezdi.

Çınar'da Viran Cami mezarlığından bir evliya çıkmış, ortalığı haraca kesmiş. Yüz lira göndermeyeni İspanyol hastalığıyla çarpıp öldürüyormuş. Parası olan verir kurtulur, olmayan ne yapacak? Türlü vergiler, cebrî ianeler, resmî soygunculuklarla bizi bu hale getiren dirilerin şerlerinden nerelere kaçacağımızı bilemezken bir de Simdi başımıza haraççı ölüler mi çıktı! Hakka sığındık, bizi sen sakın iki gözüm Rabbim, diyorlardı. "(s. 96)
Profile Image for Özlem.
70 reviews
February 11, 2023
"Bizde geçim yolunu bulmanın ana kuralı: Evvela çatmak, sonra çalmaktır. Mutlakiyet'te de budur, Meşrutiyet'te de... Çatılacak makama çatamayan, sıraya girip de çalamayan aç kalır. Daima kanunun üstünde ya bir hükümet ya da bir parti peyda olur. Su başlarını zorbalar alır. Onlara eyvallah diyerek boyun eğer, kanunu, insanlığı, insafı, vicdanı çiğneyerek gittikleri yoldan gidersen yaşarsın, aksi halde geçim kapısı bulamazsın." syf. 9
"İnsan harabe ve mezar görmekten niçin hüzün duyar? Şehirlerin istikballerini gördüğü için değil mi? Ömrün sonu, cihanın nasibi bundan başka bir şey mi? Hep harap olmak için yaşamıyor muyuz?" syf. 81
"Çok zenginlerin kasalarını dolduran servetlerin nerelerden geldiklerini araştırırsak dağlardaki haydutları haklı çıkaracak acı hallere rastlarız. En dehşetli hırsızlıklar kanunun koruması altında yapılanlardır. İşte bunun için insanlığın hali durulamıyor." syf. 119
Profile Image for mert.
75 reviews3 followers
September 20, 2022
ben "açıklamalı, orijinal metin" adlı edisyonunu okudum. yine, h.r. gürpınar mest etti beni, diyebilirim kesinlikle. çizdiği portreler ve dönemi anlatırken verdiği ara bilgilerle siyasî birçok meseleye de değinmiş, eleştirilerini sıralamış. aynı zamanda, polisiye türüne de dahil edilebilecek bu romanın mevzubahis genre'dan ayrışan bir tarafı da mevcut: polisiye varolan düzenin korunmasının, yeniden üretilmesinin, suçlunun adalete(?) teslim edilmesinin anlatısıdır. lakin, bu romanda "adalet", "suç" gibi kavramların sorgulanmasının yanı sıra kurulu ve varolan düzenin de hiç de matah bir düzen olmadığına dair eleştiriler var. ben romanın sonunu söylemeyeyim ama biline ki gürpınar verdiği eleştirilere, açtığı sorgulamaya uygun olarak polisiyenin sınırlarını da aşmak lüzmunu kendinde bulmuş -kanımca çok meşru bir manevra- ve gerekeni yerine getirmiş.
4 reviews
September 2, 2022
Arkada sözlük olmasına rağmen dili ağır geldi. Belki sözlük kullanmak yerine dili biraz güncelleştirebilirlerdi. Onun dışında kitap komik bir şekilde başlayıp aşırı trajedik bir hikaye ile bitiyor. Abdal Veli Hazretleri adıyla yapılan bir dolandırıcılığı anlatıyor. Hikayenin ortası merak uyandıracak şekilde gelişiyor. Dönemin durumunu çok güzel yansıtmış. Hala aynı şeylere bu kadar kolay inanan ve kandırılan insanlar olduğunu görmek üzücü. Kitap 1 günde bitebilecek bir kitap. Okuması hoşuma gitti.
Profile Image for Ülkü Acar.
57 reviews12 followers
March 28, 2023
Hüseyin Rahmi Gürpınar Türk Edebiyatı'nın en sevdiğim yazarlarından, hatta çağdaşları arasında en sevdiğim diyebilirim. Oldukça derinlikli bir okuma yaptığım hissini hep uyandırır bende. Her eserinde yaşadığı dönemin toplum ve insan manzaralarını kimi zaman ironik kimi zaman sert bir üslupla dile getirmede çok başarılı. Hakka Sığındık'ta da şaşırtmadı. Az bilinen, kesinlikle daha fazla tanınmayı hak eden bir eseri. Fazlaca gerçek karakterleriyle yüzyıllardır değişmeyen (ve değişmesi de hiç olası olmayan) bazı 'acı gerçekleri' güzel üslubuyla ne güzel okutturuyor.

Profile Image for Tugbadursun.
518 reviews
July 28, 2021
İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yeniden basılan kitabı gayet başarılı buldum. Yaklaşık 100 yıl önce İspanyol gribi vakalarının yaşandığı kitap günümüz koronavirüs günleri ile aşırı benzerlikler taşıyor. İnsanların cehaleti maalesef 100 yılda hiç değişmemiş. Hüseyin Rahmi yine geleceği öngören bir kitap yazmayı başarmış, meraklılarına duyurulur.
Profile Image for b ü ş r a.
272 reviews13 followers
February 18, 2022
Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan okuduğum sanırım ikinci eser, İspanyol gribinin kol gezdiği dönemde insanların geçim sıkıntı çekmesini, bir şekilde yaşamlarına devam etmelerini anlatıyor. içerisinde komediyi de barındıran polisiye tarzında bir kitap, okuması keyifliydi fakat ben biraz sevemedim. okumakta baya zorlandım :(
Profile Image for Ömür.
16 reviews1 follower
April 29, 2025
Hakka Sığındık beni hem çok etkiledi hem de hayran bıraktı. Dili inanılmaz güçlü ve akıcı. Gözlemleri yerli yerinde. En şaşırtıcısı ve üzücü yanı ise, üzerinden yüz yıla yakın zaman geçmiş olmasına rağmen hâlen günümüzle birebir örtüşen sorunlara değiniyor olması. Hüseyin Rahmi’nin toplumsal eleştirisi zamansız bir ayna gibi. Gerçekten çok beğendim.
Profile Image for Ahmet.
41 reviews
November 21, 2022
Hüseyin Rahmi bir çırpıda biten, kendine has esprileri ve sonlara doğru okuru duygu seline kaptırdığı romanında, batıl inanç eleştirisi ile birlikte savaşın düzeni alt üst ettiği toplumda suçlu/mağdur ayrımının nasıl birbirine karıştığını çarpıcı bir şekilde anlatmış.
Profile Image for Ali Rıza T..
22 reviews
August 25, 2024
Başlangıçtaki mahalle manzarası ve olay örgüsü ile akıcı bir eser. Hüseyin Rahmi Bey'in karakterleri bu derece itinalı oluşturması kolay kolay rastlanmayan bir zenginlik eseri. Son kısımda sahneye çıkan Hacı Hurşit Efendinin macerası da ayrıca heyecanlıydı.
1 review1 follower
September 5, 2021
Bir asır önceden günümüzü anlatmış yazar. Eğlenceli aynı zamanda hüzünlü bir hikaye , bugüne kadar neden okumamışım dedirtti.
Profile Image for Şeyma.
2 reviews3 followers
October 19, 2022
Hüseyin Rahmi okurken ağlayacağımı düşünmemiştim hiç. Alacağı olsun.
Displaying 1 - 30 of 41 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.