Bazı şeyler var hayatta, insan yapana kadar yapabileceğini bilmiyor. Daha fenası, inanmıyor da elinden gelebileceklere. Çizeceği resimlere, söyleyebileceği şarkılara, anlatacağı hikâyelere inanası gelmiyor. Kendini bitmiş, elindekiler çoktan tükenmiş gibi hissediyor. Oysa hepimizin içinde, coşkuyla açabilmek için doğru topraklara ekilmeyi bekleyen tohumlar uyuyor.
Sakin ve Yakın kitaplarının yazarı Ege Soley’le bu kez “bambaşka” bir yolculuğa çıkıyoruz. İngiltere’de siyaset eğitiminin ardından her şeye sıfırdan başlama kararıyla, kendini Paris’te bir çiçekçide çırak olarak çalışırken bulan Ege’nin deneyimleri, bize bu mesleğin hiç tahmin edilemeyecek kapılarını aralarken hayata her an yeniden başlamanın da mümkün olduğunu hatırlatıyor...
Bu sefer olay örgüsüne sahip bir kitap yazmış Ege Soley. Bir roman değil ama üniversite eğitimi sonrası dil bilmeden gittiği Paris'te çiçeklerle yasadigi günler, cicekcide çalışma deneyimi, işin okulunua gitmesi, genç bir kadının şehirle ilişkisi derken yine yalın bir dille arada çiçekler dünyası ile ilgili illustrasyonlu bilgiler... Bana Fransa'nın güneyinde Montpellier'deki zamanlarimi hatırlattı..Büyürken geçtiğimiz yollar, kazandığımız Küçük zaferler, başka bir ülke ve insanlarına, huyuna suyuna adapte olma çabaları...Arkaya bir dönüp kattettigum yollari düşündüm ve büyük keyif alarak okudum💕
Okuması çok rahat bir kitap. Sade bir dil ile yazılmış. Yazarın, Paris’te yeni bir başlangıç yapmasının hikayesi anlatılmış. Kesinlikle ilham verici diyorum.
“Bir kabul ile başlıyor her şey. Yaşamayı, savaşmayı,düşmeyi,kalkmayı ve tüm bu yol boyunca kendin olarak kalmayı kabul etmek gerekiyor. Herkes kendini,kendi bildiği gibi sanıyor. Oysa, kaç sen var senden içeri, aramazsan bulunmuyor. “
'Bir sürü insan var içimizde.Savaşmayı ya da kaçmayı tercih eden.Yürümeyi ya da koşmayı seven.Yüzünü ya da sırtını çeviren rüzgara.Bir ayçiçeği gibi güneşe bakan ya da bir kardelen gibi kimsenin tahmin etmeyeceği yerlerde açan.Bir sürü insan var içimizde.Hepsi bizim, hepsi biziz.Ve kim gibi görünüyorsak uzaktan,aslında o bizim sadece göstermeyi tercih ettiğimiz "
Sakin kitabını okumuş ama kitabı çok sevmemiştim. Bu kitabı da kardeşime hediye etmek için almıştım, o arada da okudum :) Ayakları yere basan bir kitap olmuş, paris ve çiçekçilik. Hayata yeni baştan başlama heyecanını okumak keyifliydi.
Ege soley'den sakin ve yakın kitaplarının ikisini de okumuştum ve bu kitabı kesinlikle kaçıramazdım. İnsan gitmek ister bazen bu kadar ciddi bir hayat yaşamak istemez. Benim içimde yıllardır olup duran çırpınan da bu. Herkesin gıptayla baktığı mesleğim benim için bir zindandan ötesi değil. Kendimi içinde çürüyor gibi hissediyorum. Başka bir şey yapmak istiyorum ama beklentiler o kadar fazla ki kimse daha aşağısını kabul etmeyecek sanki ve kısılıp kalma hissi asla geçmiyor. Ege kendisine biçtiği rollerin hepsini geride bırakarak ansızın parise gitme fikrine uyanıyor. Ve bunu da gerçekleştiriyor. Kendisini hayata bağlayacak tüm kökleri geride bırakıp sıfırdan başlıyor. Ben de aslında sıfırdan başlamak üzereyim. Bildiğim her şeyi tüm şemsiyelerimi geride bırakmak. Egenin yolculuğu bana da ilham oldu. Korkularım var mı evet var ancak motivasyon kaynağım ummadığım bir aşk. Ege Paris'te kendisini birden çiçekçilere ilgi duyarken buluyor. Normalde hayatında çiçeklerle haşır neşir olmamış ama bir çekim hissediyor orda çiçekçilere. Çiçekçi çırağı olmak da aslında düşündüğümüz kadar kolay değil okulu var bir hiyerarşisi var aşırı ilginç. Ama çıraklık belgesi fransızlar için her zaman bu şekildeymiş. Okuduğum birkaç kitaptan da hatırladığım kadarıyla çıraklık ve kalfalık başlıbaşına statü Fransa'da. Egenin yolculuğunu parisin her köşesinde adımlayarak izliyoruz. Tasarım yine harika. Seviyorum böyle ilginç kitap kesimlerini ve içinde çeşitli yazı tipleri barındıran kitapları.
Ege Soley’le tanışmam bu kitabıyla olmuştu. Hayatımın kendini kaybettiğim bir döneminde belki de içimdeki umudu ve süreçte vermem gereken kavgaları bana başka hayatlar perspektifinden anlattığı için olabilir. Yalın bir dil, çabasız görünen ama özenli cümleler ve hayatında çizdiği yolda şuanda yazar olan bir kadını gözlemledim ve gurur duydum. Daha sonra diğer kitaplarını okusam da galiba en çok beğendiğimin bu olduğunu söyleyebilirim.
O kadar guzeldi ki… diger iki kitabi kisisel gelisim iken bu kitap hayatinin ufak bir donemini anlatiyordu. okurken o kadar cok kendimle bagdastirdigim yerler oldu ki! beni hem yurtdisinda okudugum, hem de 16 yasimdayken paris’i 1 guncuk gorebilme sansim oldugu zamanlara goturdu. sonu cok duygusaldi, bir o kadar da guzel. bitmesini hic istemedim :(
Umut veren bir naiflikle baslayan kitap ne yazik ki git gide modumu düşürdü. Umut adi altinda karamsarlik icerikli. Her ne kadar ilham verici gibi dursa da kesinlikle okurken icimin karardigi ve yeter artik okumak istemiyorum diye devam eden bir kitap. Yazari sevdim aslinda, sade bi anlatim sekli var ama olaylara bakis acisi veya genel olarak anlattiklari kesinlikle bana iyi gelmedi.
Rahatlatıcı bir kitaptı. Basit bir dili, zaman zaman sıkan bir anlatıma sahipti. Kitabın alışa gelenin aksine olay çerçevesini bütünleyen 'climax' barındırmıyordu. Anlatıcının sunduğu düşünce akışında yer yer katıldığım, altını çizdiğim kısımlar oldu. Fakat ne yazikki kitabı okumasam da okusam da herhangi bir şey fark etmez konumundayım.
Kitapta bahsi geçen şehirde bahsedilen hisleri aynı şekilde yaşarken bu kitap bana cesaret verdi. Çok mutlu olarak okudum. İyi ki yazmışsın sevgili Ege Soley. Umarım ben de bu şehirde en az senin kadar mutlu olurum .
Bir solukta okudum..cok akıcı, guzel bir dille anlatilmis. Birisinin hikayesini okurken kendimize de çaktırmadan dersler cikarabilecegimiz cok ama cok tatlı bir kitap olmus.