Bu kitap küçük bir köy olarak kurulan ve yüzyıllar içinde tüm Akdeniz dünyasına egemen olan Roma’nın hikâyesini ayrıntılarıyla anlatıyor. Tarih sahnesinde bin yılı aşkın süre varolmayı başaran, çok uzun bir süre Britanya’dan Mısır’a, Kuzey Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya uzanan devasa coğrafyayı ve farklı milletleri hakimiyeti altında birleştiren bu devletin tarihte ve insanlığın zihninde bıraktığı izler şüphesiz halen günümüz insanını etkilemeye ve günümüz dünyasını şekillendirmeye devam ediyor.
Tarih, toplum, antropoloji, hukuk, edebiyat, sanat, felsefe, mit, din, bilim ve teknik, tıp, astronomi ve müzik gibi alanların her birine geniş bir yer ayıran, Umberto Eco önderliğinde saygın araştırmacılar tarafından hazırlanmış bu ansiklopedik kaynak, Türkçe literatürdeki en kapsamlı kitap olup Roma tarihini merak edenler için yol gösterici bir rehber olacaktır.
“Şu dünyada kim Romalıların nasıl bir usûl izleyerek neredeyse tüm dünyaya hakim olduklarını merak etmeyecek kadar meraksız ya da miskin olabilir?” —Polybios
Umberto Eco was an Italian medievalist, philosopher, semiotician, novelist, cultural critic, and political and social commentator. In English, he is best known for his popular 1980 novel The Name of the Rose, a historical mystery combining semiotics in fiction with biblical analysis, medieval studies and literary theory, as well as Foucault's Pendulum, his 1988 novel which touches on similar themes.
Eco wrote prolifically throughout his life, with his output including children's books, translations from French and English, in addition to a twice-monthly newspaper column "La Bustina di Minerva" (Minerva's Matchbook) in the magazine L'Espresso beginning in 1985, with his last column (a critical appraisal of the Romantic paintings of Francesco Hayez) appearing 27 January 2016. At the time of his death, he was an Emeritus professor at the University of Bologna, where he taught for much of his life. In the 21st century, he has continued to gain recognition for his 1995 essay "Ur-Fascism", where Eco lists fourteen general properties he believes comprise fascist ideologies.
umberto eco editörlüğünde hazırlanan ve bir anlamda öncülü olan antik yunan'a göre antik roma'nın baştan sona okunması daha zor, yapısı daha karmaşık. bölümlerin ağırlığı ve detaylandırmaya dair fikir vermesi açısından, 1108 sayfalık kitapta tarih bölümüne yaklaşık 235 sayfa yer verilirken görsel sanatlar ve edebiyata 300 sayfa ayrıldığını, antropoloji ve toplum bölümünün 75, antik roma denince belki de ilk akla gelen hukuk bölümünün 35 sayfada geçiştirildiğini söyleyebilirim.
ancak tam da bu karmaşık yapısıyla antik roma okurda çok yönlü bakış açısı oluşturmada başarılı bir eser. sözgelimi roma şehrinin kuruluş öyküsü, tarih, mit ve din gibi başlıklarda farklı açılardan anlatıldıktan sonra kitabın yaklaşık 700. sayfasında ve görsel sanatlar başlığı altında tamamlanabiliyor. muhtemelen adını okuduktan kısa süre sonra unutacağımız bir yazarın, asla ulaşıp okuyamayacağımız bir kitabından verilen bir detay sayfalar dolusu bilgi yığınından daha çok şey anlatabiliyor.
özellikle benim gibi alanı tarih olmayanlar için, tarih ilgisi ve merakının doyurulması kadar inceltilmesinin, derinleştirilmesinin de önemli olduğunu düşünüyorum. en azından yunan'ın felsefe "mucizesi", roma'nın dünyaya hükmetmesinin "sırrı" türünden yaklaşımların ötesine geçebilmek, çok boyutlu düşünebilmek gerekiyor. hatta en başta okur sorularını doğru sormak, sorunun niteliğini ve kapsamını anlamak ve kolay cevaplardan önce cevapların nasıl alınabileceğini öğrenmek.
dile kolay çünkü, antik roma denince yaklaşık 1300 yıllık zamana, devasa bir coğrafyaya, muazzam bir karmaşaya bakıyoruz. tarihin ve birçok disiplinin eksik bilgisi ve kurgusuyla üstelik. aslında mucize yok, sır yok, alınacak büyük dersler ya da bugünü aydınlatan ışık yok. insanlık durumu var, toplum dinamikleri var, büyük ve bitmeyen çaba, amansız mücadele ve değişimler-dönüşümler var. bir kitapta tutarlılığı, kusursuz ölçüyü, uyumu, bütünlüğü arayabiliriz, evet. ama gerçeklikte parçalarla, çoğu zaman uyumsuz parçalarla, zıtlıklarla, çelişkilerle karşı karşıyayız. bu açıdan kafa karışıklığı ve soruların başka sorularla büyümesi "öğrendim" demekten, "anladım" demekten daha sahici.
Söyleyecek çok şeyim var ama uzun uzun yazmak istemiyorum bu yüzden kısa tutacağım:
Antik Yunan'dan sonra Antik Roma benim için uzun soluklu ve yorucu bir süreç oldu. Antik Roma tarihine dair tüm detaylar oya gibi işlenmiş fakat bölümlerden oluşması ve her bölümün ayrı kişilerce kaleme alınması yüzünden üslup farklılıkları bazı bölümlerin yorucu olmasına sebep olmuş.
Sadece tarih meraklısı iseniz mutlaka başka bir kitapla birlikte okuyarak - çoklu okuma- ilerlemenizi öneririm. Bu eserde de editörel bağlamda sıkıntılar var ama en azından Antik Yunan kadar göze batıcı değil. Bazı cümleler yarım kalmış gibi, bazılarındaki anlatım bozuklukları fecaat ama içerik olarak kıymetli bir eser. Alfa'nın bu konuda dikkatli olması gerekiyor.
Antik Roma ile ilgili bir şey aklınıza takıldığında ilgili kısmı açıp çerçeve bilgiyi edinebileceğiniz bir kitap. Yayınevinin yarattığı sıkıntılar sebebiyle 3 yıldız vermeyi düşündüm ama esere saygısızlık olacaktı. Bu yüzden 4 yıldız.
Daha kapsamlı bir Roma çalışması var mı bilmiyorum ancak benim bugüne kadar daha iyisine rastlamadığım bir eser. Umberto Eco bu çalışmasında Roma'yı her yönüyle ele aldığı için bana göre ayrı bir değer kazanıyor. Kronolojik olarak ilerleyen eserde Roma siyasi, askeri, iktisadi ve diplomatik gelişmeler; sosyal, hukuk, felsefe, din, sanat, edebiyat, bilim, müzik gibi başat konulardan müteşekkil başlıkların üzerinde detaylıca durarak mükemmel bir dille anlatılıyor. Baştan sona okunacak bir kitaptan ziyade başucu kitabı yapılıp her gün sindirerek, yavaş yavaş okunmasını tavsiye ederim.