ONU BÜYÜK YAPAN NEYDİ? Muhammed Ali, ringlerde dünyanın en efsanevi dövüşçülerinden biri olarak tanındı. Ama onun büyük yapan asıl mücadelesi ringin dışındaydı. İsmi Cassius Clay idi. Müslüman olduktan sonra Muhammed Ali olarak tanındı. Dini için savaştı, ırkı için mücadele verdi. Vietnam savaşında Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonu unvanından oldu ve özgürlüğünü tehlikeye attı. Boksun ardından ise Parkinson hastalığı ile mücadelesi başladı. Yine yılmadı. Kelebeğin Ruhu’nda, Muhammed Ali hayattan öğrendiklerini, mücadelelerinden edindiklerini dünya ile paylaşıyor. O, doğruları İslam’dan öğrendi. Sonunda Dünya Barış Elçisi unvanıyla dünyaya barışı yaymaya çalıştı. Bu kitapta büyük bir insanın hayat hikayesini okuyacaksınız. İnancıyla büyük olmuş bir insanın. “Ruhum yıllar içinde büyüdü ve bazı görüşlerim değişti. Hayatta olduğum sürece daha da fazla şeyi anlamaya çalışacağım çünkü kalbin işleri asla bitmez. Hayatım boyunca sınandım. Cesaretim sınandı, gücüm sınandı. Şimdi ise sabrım ve tahammülüm sınanıyor. İnanıyorum ki yoldaki her adımda Allah da benimle birlikte oldu. Ve şimdi benimle olduğunu her zamankinden daha iyi biliyorum. Hayatımı her seferinde tek bir adım, tek bir nefes ve tek bir an olarak yaşamayı öğrendim. Yine de uzun bir yol oldu. Sevginin, hakikatin peşinde olmanın, barışın ve anlayışın yolculuğuna koyuldum.
American prizefighter Muhammad Ali, originally Cassius Marcellus Clay, Junior, won the world heavyweight title in 1964, but as a result of his refusal to allow the Army to induct him during the Vietnam War, people stripped him of his title and from 1967 from competing banned him to 1970; he later regained the title two more times in 1974 and 1978.
This former professional boxer, philanthropist, and social activist lived.
Otobiyografik anlatılardan ziyade özlü sözleri ve şiirleri ağırlıklı bir kitap; Muhammed Ali'ye dair pek çok merak ettiğim şeyi kitapta bulamadım. Malcolm X ile irtibatlarına geniş yer verilmiş en azından. Boks maceraları yok, Tyson yok, diğer müslüman siyahilerle dayanışma ve çatışmaları yok, aile yaşantısı yok, evliliklerine ve çocuklarına çok az değinmiş. Kitap her yönüyle eksik bir kitap maalesef. Ama baskı ve edisyonu çok güzel; çok rahat okunuyor. Hayatından değil de isminin büyüklüğüyle kitaptaki sözlerinden "etkilenmek isteyen" okurlara hitap ediyor.
Tarihte büyük işler başarmış insanların sıradan hayatlarına dokunmak bana her zaman ilham veriyor. Kelebeğin Ruhu da tam olarak böyle bir kitap. Muhammed Ali’yi sadece ringdeki yumruklarıyla değil, bir insan, bir baba, bir mücadele adamı olarak tanımamı sağladı.
Kitapta Ali’yi kendi kaleminden, sonlara doğru da kızı Hana’nın kaleminden okuyoruz. Çocukluk yıllarını, boksa başlangıcını, zirveye çıkarken yaptığı fedakârlıkları, ailesiyle olan bağlarını ve nasıl bir “süper kahramana” dönüştüğünü görmek çok etkileyici.
Beni en çok sarsan anlardan biri şuydu: Olimpiyatlarda Amerika için şampiyon olduğunda, tüm dünyanın en iyisi kabul edilirken, kendi ülkesinde bir lokantada “siyahiler burada yemek yiyemez” denilmesi… İşte bu noktada Ali sadece bir boksör değil, ezilenlerin ve eşitlik isteyenlerin sözcüsü haline geliyor. Bunun bedelini ödemekten de asla geri durmuyor.
Son zamanlarda okuduğum en güçlü otobiyografilerden biri. Muhammed Ali’yi yakından tanımak isteyen herkese tavsiye ederim.
Touching upon the ordinary lives of people who have achieved great things in history always inspires me. The Spirit of the Butterfly is exactly that kind of book. It helped me understand Muhammad Ali not only through his punches in the ring, but also as a human being, a father, and a fighter.
In the book, we read Ali's own story, and towards the end, through the eyes of his daughter, Hana. It's deeply moving to see his childhood, his beginnings in boxing, the sacrifices he made on his way to the top, his bond with his family, and how he became a "superhero."
One of the most shocking moments for me was this: when he became the Olympic champion for the United States, considered the best in the world, he was told in a restaurant in his own country, "Black people can't eat here." At this point, Ali became not just a boxer, but a spokesperson for the oppressed and those who demand equality. And he never hesitated to pay the price.
It's one of the most powerful autobiographies I've read recently. I recommend it to anyone who wants to learn more about Muhammad Ali.
Kitap Muhammed Ali'nin hayatını anlatmasından oluşuyor. Özlü sözler dışında güzel bir kitap. Özellikle Malcolm X, İslam Milleti Cemiyeti ve Elijah Muhammed ile alakalı söyledikleri, yaşadıkları önemli. Benim dikkatimi çeken en önemli yer burasıydı. Bununla beraber hayatını, hayatına anlam katan şeyleri, boksu ne için yaptığını, mottosunu vs. birçok şeye değiniyor.