Kızlar, oğlanlar, şehirler, kediler, köpekler, takıntılar, yaralar, ilaçlar ve biraz da İtalya...
Bu kitapta hepsi var.
Hatta bir şeyden hep var.
Ama başka bir şeyden de hiç yok...
Bu kitapta kimsenin adı yok.
Üzgünüm; onlara seslenemeyeceksiniz.
Bazılarının yüzleri gözünüzün önüne gelecek. Odalarına misafir olacak, aynı şeylere kızacak, üzülecek ve belki güleceksiniz ama onlara isimleriyle hitap edemeyeceksiniz.
Birkaç tanesine hakaret etmek isteyebilirsiniz. Sorun yok. Üzerlerine alınmayacaklar.
Çalıştığı yeri kapattırmaya çalışan çocuğu öyküden çekip almak isteyebilirsiniz, ama sizinle geleceğini pek sanmıyorum, çünkü sizinle adını dahi paylaşmayacak kadar ketum.
Dudaklarını bükmüş, camın önünde öylece oturan o küçük kıza da yanaşmayın. Kimseyle konuşmak istemiyor. Zaten yeterince üzgün...
İsimsiz karakterlerine sımsıkı bağlı öykülerin oluşturduğu Bulut Fabrikası'nı okurken sizi harekete geçirecek duygulara karşı koymamanız dileğiyle...
Gökhan Kutluer was born on January 25, 1986, in Istanbul, into a family that had once moved from northern Greece to Turkey during the population exchange between the two countries. His education took him from Özel Taş Elementary School to Cağaloğlu Anatolian High School, and later to Bahçeşehir University, where he studied Political Science and International Relations. He went on to study photography with Muammer Yanmaz and Joseph Michael Lopez, developing an approach that blends documentary observation with poetic storytelling.
What began as a hobby gradually became a way of life. His passion for cycling and travel led him to work as the senior editor of Cyclist Türkiye, the country’s first monthly cycling magazine. Around the same time, he wrote his first book, Bulut Fabrikası (The Cloud Factory).
Through an Erasmus exchange at the Università degli Studi di Siena, Kutluer lived for a period in Italy—a country that would become central to his creative life—and later moved permanently to Bergamo in 2016. There, he wrote Türkiye’den Gitmek (Leaving One’s Comfort Zone), a candid reflection on migration and belonging that was later adapted into a stage play titled Köksüz (Rootless) in Türkiye. Now in its third edition, the book continues to resonate with readers seeking the courage to begin anew.
After leaving his studies unfinished at the Università degli Studi di Bergamo, he relocated to Berlin for two years and began writing Yavaş Seyahat (Slow Travel). He eventually returned to Italy and now lives in Rome, where he works as a photographer and travel writer while pursuing wine expertise training and preparing his fourth book.
Across his work, Kutluer explores the slow rhythms of travel, the intimacy of observation, and the quiet search for meaning.
Eski okul arkadaşım, bisiklet tutkunu Gökhan'ın kitabını biraz geç de olsa okudum. Kendi hayatında olduğu gibi, öykü kahramanlarının hayatlarında da bisiklet hep yakınlarda bir yerde :) Öykülerin içinde güzel tespitler var. Ayrıca kitabın geliriyle bisiklet sporuna gönül veren bir kişiye bisiklet sponsorluğu yapacak olması çok güzel. Yazmaya devam etmesini dilerim.
Fellow cyclist Gökhan Kutluer's very first and lovely book of biycle-oriented stories. It was a quick read for me, I hope he continues his writing career with a novel, flavoured with cycling again :)
Sevmeyi denedim ama olmadı, az daha olgunlaşması lazımmış de erken koparılmış meyve gibi... Belki de Hasan Ali’den sonraya denk gelmesi şanssızlığı oldu.
Muhtemel bütün rûh kuvvetleriyle sarılmış olsa bile insan bir nedeni olmayan uzaklıklarda kendini bulması olasılıklardan yalnızca bir tanesi. Sonuna üç nokta koyduğumuz yaşamlar, sıcaklıklar, sokaklar ve aklınıza hangi köşe başı gelirse, Gökhan Kutluer hiç tanışmadan arkadaş olabildiğiniz bir ses. Sözcükleriyle çağrıldığında da harikulâde harmonilere kavuşan ve içimizde bir başına bırakılmış o ağacı tanıyor.
Hikayelerde epeyce bisiklet olması, kitabı çekilir kılan nadir şeylerden. Alın, okuyun ama çok da bir şey beklemeyin. İki - üç güzel hikaye dışında vasat diyebilirim. Yazarın sosyal medya işine devam etmesi tavsiye olunur.
Yazarın ilk kitabı. İkinci kitabı kadar iyi olmasa da yer yer yerinde betimlemeler ve analizlerle sonraki kitaplarına dair ümit veriyor. Kısa öykü seviyor ve öykülerin sonlarını kendiniz hayal etmek istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
Sonlarını okuyucuya bırakmış, şehirdeki karmaşık sosyal hayatın gözlemlerinin aktarıldığı bir öykü kitabı. Yazarın ikinci kitabını okuduktan sonra almıştım.