“Aşk İçsel Saklı Bir Işıktır” adlı şiirde şöyle bir kısım var, çeviri yapmadan yazmalıyım:
“Free as a bird, knock on wood, thank the Lord
I am driving along in my automobile
It’s a brand-new pre-owned’ 96 Ford.”
Buradaki Lord ve Ford kafiyeleşmesi, “alırsın Ford olursun lord”un anlamından bir santim uzağa düşmese de, acımasızca eleştirebilmek için ben yeterince kaygan bir zeminde, yazar ise bir o kadar sağlam bir yerde duruyoruz. Benim Paul Simon şiirine dair kendime çıkardığım en önemli ders şudur: Hayatında bir kere çok güzel bir şey yaparsan, tekrar yazmalıyım bunu: Hayatında bir kere çok güzel bir şey yaparsan, ondan sonraki zamanlarda aynı yolda yaptıkların hep aynı güzellikte olmasa da kötü ve bayağı algılanmamaları için bir duvar da örmüş olursun.
Çok özlediğimi hissettim Mehmet Oğuz Yenidünya hocanın bu son kitabını okurken. Diğerlerini okuyalı hayli zaman geçmişti. Zaman geçerken haliyle ben de çok değişmiştim. Belki de bu yüzden daha özlemle ve bir özümseme ile okudum.
Mehmet Oğuz hocanın cümleleri kendi içinde (kelimelerin ahengiyle) veya arka arkaya eklendiğinde bir şiir hissi oluşturuyor. Hatta şiirin tanımını daraltalım, bir “haiku” okuma hissi bu. Üstelik anlattıkları kulağa ilk bakışta “şairane” gelmiyor olmasına rağmen. Hastalıklardan, yaralardan, kötü kokulardan ve kötü insanlardan ve kötü huylardan da “haiku” gibi bahsedebiliyor.
Yıllar içinde Oğuz Hoca da değişmiştir mutlaka. Bu kitapta görüyorum ki etkilendiği ve sık alıntıladığı bazı isimler değişmemiş. Robert M. Goldwyn, Feridüddin Attar, Şinasi Özsoylu, İsmet Özel…
Bu kitapta yine mesleğe yıllarını vermiş bir hekimin çeşitli düşüncelerine misafir oluyoruz. Herkesten (bazılarına tuhaf gelebilecek şekilde) farklı düşünen birilerinin görüşlerini okumak kıymetli. Aynı noktadan, açıdan zaten bakıyorsak, bunu bir de başkasından duymak çok gerekli sayılmaz. Okurken yer yer “ben böyle söyle(ye)mezdim, böyle davran(a)mazdım” diyorum. Ama böylesinin de olduğunu görmek hoşuma gidiyor, ilham veriyor.
“Beyaz Giymek” doktorların hastalarıyla, hastaların doktorlarıyla, doktorların diğer doktorlarla başta olmak üzere insanların birbirleriyle münasebetleri üzerine kafa yoruyor. Kendiniz yukarıdaki öznelerden biriyle eşleştiriyorsanız okumalısınız. Eşleştirmiyorsanız dahi beşeri münasebetler örneklenen yer ve durum değişse de benzerlik arzedeceğinden istifade etmek mümkün. Konuşulan durumların (en azından bazıları) bir okulda da, plazada da, apartman toplantısında da karşılaşabileceğimiz haller.
Yine kitap boyu nezaket, saygı ve dürüstlük vurgusu sürekli karşımıza çıkıyor. Bizimse nezaket, saygı ve dürüstlüğe her geçen gün ihtiyacımız artıyor…
Benim için ilginç bir nokta ise, şu an bu incelemeyi bir hastane odasından yazıyor oluşum. Muayenehane niyetiyle yola çıkıp kendimizi (hayırlı, güzel bir vesile ile) hastanede bulduğumuzda kitap benimle beraberdi ve hasta odasında nihayetlendi.
Son not Şule Yayınlarına: Böyle zarif bir kitabın baskısı daha özenli olmalıydı. İnternetten aldığım için başka örneklerle kontrol etme şansım olmadı. Fakat bendeki baskıda hem kapaktaki yazılar (ve Şule logosu) hem sırttaki yazılar (arka kapak da kısmen öyle) titremiş gibi bozuk çıkmış. Net düzgün konturları yok. Kapak tasarımını da pek beğenmedim ama haydi bu konu öznel diyebiliriz. Ama diğer teknik problem yaygın ise üzücü.