Jump to ratings and reviews
Rate this book

Akçasazın Ağaları #1

Demirciler Çarşısı Cinayeti

Rate this book
Demirciler Çarşısı Cinayeti, yazar Yaşar Kemal'in kaleme aldığı Akçasazın Ağaları ikili seri romanlarından ilkidir.

Seri olmasına karşın kendi içinde bir bütünlük oluşturan Demirciler Çarşısı Cinayeti, 1974 yılında yazılarak Cem Yayınları tarafından basılmıştır. Fransızcaya da çevrilerek yayımlanan roman, 584 sayfadan oluşup, Akdeniz Bölgesi'ndeki kentleri, insan yaşamlarını derinlemesine çözümleyici incelemesi özelliğini taşır. Demirciler Çarşısı Cinayeti, ayrıntılı betimlemeyle örülüdür. (vikipedi.org)

624 pages, Paperback

First published January 1, 1973

41 people are currently reading
1243 people want to read

About the author

Yaşar Kemal

143 books1,089 followers
Yaşar Kemal, asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.

Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu; 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.

Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi aldı.
28 Şubat 2015 tarihinde vefat etti.

Yaşar Kemal was born as Kemal Sadık Gökçeli in 1926 in the Hemite village of Kadirli, Osmaniye, where his family, originally from the village of Ernis (present-day Ünseli) near Lake Van, had settled after a long period of immigration caused by the Russian occupation during World War I. With his amazing imagination, grasp of the inner depths of the human soul, and lyrical narrative, Yaşar Kemal became one of the leading name not only of Turkish literature, but of world literature as well. Translated into more than forty languages, Yaşar Kemal is the recipient of many awards in Turkey and more than twenty international awards including Prix mondial Cino del Duca, Commandeur de la Légion d'Honneur de France, Commandeur des Arts et des Lettres of the French Ministry of Culture, Grand Officier de la Légion d'Honneur de France, Premi Internacional Cataluña, Peace Prize of the German Book Trade, as well as seven honorary doctorates—five in Turkey and two abroad. The last award Kemal received was the Bjørnson Prize given by the Norwegian Academy of Literature and Freedom of Expression (Bjørnson Academy) on November 9, 2.
Yaşar Kemal died in İstanbul on February 28, 2015.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
318 (57%)
4 stars
168 (30%)
3 stars
45 (8%)
2 stars
15 (2%)
1 star
5 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 55 reviews
Profile Image for Sinem.
344 reviews205 followers
April 22, 2017
Yaşar Kemal'in ustalık dönemi eseri. bazı yerleri nefes almadan yazmış sanki, okurken nefes almadan okuyorsunuz. aşırı destansı dili uzun uzun okumamı engelledi, bana yorucu geldiği için araya başka kitaplar alarak okumaya devam ettim. betimlemede çığır açmış adam, ağzım açık okudum birçok yerini. içeriği çok yoğun olduğu için kitabın ikinci yarısında epey yılgınlık hissettim ama ara vererek okumaya devam ettim. ikinci kitabı da aşırı merak ediyorum ama iki yıl sonra anca okurum jfgkfj.
Profile Image for Sine.
387 reviews474 followers
December 11, 2024
evet evet yine her harika-ama-zor kitabı okuduğumda olan şey oldu: perişan oldum, kitabı perişan ettim, günlerce elimde süründürdüm, sonra birden açıldım ya da kitap açıldı ve büyük kısmını keyiften delire delire birkaç günde okudum.

bu kitaba özel olarak ise şunları söyleyebilirim: birincisi, en sevdiğim yaşar kemal kitabı oldu, şimdiye kadar okuduklarım içinde, ve evet, ince memed’i okudum. evet o derece dostlar. ikincisi, ben uzun zamandır bu kadar ritmli bir kitap okumamıştım. baştan sona bir opera izlemek, bir konçerto dinlemek gibi bir deneyimdi. “sarı yağmur yağıyordu” cümlesinin çeşitlemelerinden akmayan sohbette sessizlikten rahatsız olup “malum” diyip gülümsemelere kadar o tekrar tekrar, tekrar tekrar söylediği şeylerle adeta bolero’daki sabırsız ama bitmeyen yükselişi hissettiriyor kitap size. ne olacağını merak etmeyi bırakıp o karınca o böceği o delikten çıkaracak mı, bunu merak ediyorsunuz heyecanla.

deli bir şey bu ya. uzunca bir süre aşamam ben bu kitabı.
Profile Image for Rıdvan.
549 reviews93 followers
January 19, 2017
"O güzel insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler"
İşte hepimizin kulağında var olan bu cümle bu kitaptan.
İşte bu kitap bu cümleyle başlıyor.
Ne zaman Yaşar Kemal okusam kendisine tekrar hayran oluyorum.
Bu kadar büyüüüük bir hayal gücü bu kadar derin bir edebi dehayla aynı insanda nasıl buluşuyor?

Hikaye şu;
İki aile var Anavarza'da. Derviş Bey'in ailesi Sarıoğulları ve Mustafa Bey'in ailesi Akyollular...
Bu iki büyük ve köklü aile uzun yıllardır kavgalılar. Ve bir kan davası sürüp gidiyor aralarında.
Kitap Derviş Bey'in adamı Kürt Mahmut'un, Akyollu Mustafa Bey'in kardeşi Murtaza Bey'i öldürmesiyle başlıyor.

Ve tabi birde leş kargaları var. Bu iki köklü ailenin kardeş kardeş yaşayıp sefa sürmek varken, kavga etmelerini fırsat bile leş kargaları. Kitaptaki mesajda bana kalırsa bu. Düşmanlık etmek iki tarafada aynı anda kaybettiriyor. Etraftaki sonradan görme ağalar bu iki Bey'i topraklarından defetmek ve mallarına mülklerine konmak için ellerinden gelen herşeyi yapıyorlar. Hatta devletin yozlaşmış komutanlarını, savcılarını, hakimlerini de işin içine dahil ederek.

İlk bakışta ilkelce birbirleriyle kavga eden ve kan davası güden bu iki ailenin savunulacak bir tarafı yokmuş gibi geliyor. Ancak Yaşar Kemal bizi alıyor, eviriyor, çeviriyor ve bu iki aileyide sevdiriyor. Bizi onların yalnızca birer kader kurbanı olduğuna inandırıyor. Evet aslıda sad olmak, hata yapmak affedilmez suçlar. Medeniyetten uzak insanlar da değiller üstelik. Derviş Bey'de Mustafa Bey'de okumuş etmiş, Istanbul görmüş medeni insanlar. Üstelikte çok insancıl hem de mert ve namuslular. Kan davalı olmalarına ragmen birbirlerine büyük saygı duyuyorlar. Asla kalleşlik yapmıyorlar. Ve çok istemelerine ragmen bu kan davasından vazgeçemiyorlar.
Yıllardır devam ediyor bu dava.
İnsanlar babalar oğullar kardeşler öldü.
Sen istesende aileler büyük baskı uyguluyor.
Gururları elvermiyor.
Arkalarından korktu diyecekler.
İnsanlar o kadar cahil ve çirkin ki geri adım atanın arkasından demediklerini bırakmıyorlar.
Ve bu dava sürüyor işte.
Ve işte o leş kargaları yok mu?

Hayatımda ilk defa bir kitapta gördüğüm bir cümlanin altnı çizdim kurşun kalemle görülür görülmez bir şekilde olsa da;

"Dünyada zulüm görmüş çocukların yüzü kadar, elle tutulurcana belli hüzünlü yüzler yoktur"
Profile Image for Korcan Derinsu.
583 reviews404 followers
February 24, 2023
3.5/5

Demirciler Çarşısı Cinayeti, aralarında kan davası olan iki ailenin birbirleriyle mücadelesini anlatan bir Çukurova romanı. Tabii bu kan davasının altında kin, öfke, ölüm, yaşam, şiddet, doğa, feodalizm vs. gibi temalarla köylülerin nasıl ezildiğini, türlü çıkar çatışmalarını ve yeri gelince devletin nasıl ceberut olduğunu da görüyoruz. Yazara özgü betimlemeler ve dil kullanımı da Çukurova’yı her şeyiyle hissetmemizi sağlıyor. Sadece bölgeyi değil oradaki insanı da her şeyiyle hissediyoruz. Beyi de köylüsü de eğitimlisi de eğitimsizi de bir noktada aynı insana dönüşüyor. Herkes hem haklı hem haksız oluveriyor. İyi ve kötü arasındaki çizgi o kadar belirsizleşiyor ki bu durum okuyucuya da sirayet ediyor; hikayenin bir yerinde dört gözle cinayet işlenmesini bekler hale geliyor. Böyle ele alındığında romanın tam bir usta işi olduğunu söylemek mümkün. Ancak okuyucu olarak bazı itirazlarım da yok değil. Her şeyden önce kitabın olması gerekenden uzun olduğunu düşünüyorum. Naçizane Yaşar Kemal’in dilinin, anlatımının zaten fazla yoğun olduğunu tam da bu yüzden kısa eserlerde daha etkili olduğuna inanıyorum. Bu kitabın da ikinci yarısında o kadar yoruldum ki gözüm yazarın büyüsünü görmez hale geldi. Üstüne bir de mekana dair oynamalar eklenince yer yer çok savruldum. İlk defa Yaşar Kemal’e okuyacaklara kesinlikle bu kitaptan başlamayın derim. Serinin ikinci kitabını okumak için biraz ara vereceğim.
Profile Image for Dileda.
7 reviews196 followers
February 7, 2017
Demirciler Çarşısı Cinayeti, sanıyorum ki 2016'nın beni en çok zorlayan kitabı oldu. Youtube'da, kendimce, 2016'nın enlerini belirlerken böyle düşünmüştüm, hala da aynı fikirdeyim. :)

Sebeplerine gelince: Yaşar Kemal'in uçsuz bucaksız kaleminde Adana toprakları ve Çukurova, her hücresine kadar can buluyor. Benim bu güne kadar okuduğum kitaplar arasında bundan daha detaylı doğa ve ortam tasvirlerine sahip başka bir kitap var mıydı bilmem... Neredeyse 2 ay gibi bir sürede okuyabildim galiba.
Nacizane önerim, Yaşar Kemal edebiyatı ile çokça haşır neşir olduktan sonra başlanılması yönünde olacak. Dilde zorlayıcı bir durum olmamakla beraber bu bahsettiğim son derece detaylı tasvirler nedeniyle bolca sabır ve dikkat dağılmadan ayırabileceğiniz zamanlar istiyor çünkü kitap sizden.

Son olarak da; o herkese tanıdık gelecek, belki Demirciler Çarşısı Cinayeti'nde yer aldığını bilmeden, pasajı buraya alıntılamak isterim:

"Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzeli atlara... O yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi atlara bindiler de başlarını alıp gittiler. Bir daha, bir daha hiç gelmeyecekler. Hiç, hiç, hiç! Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi, bir kötüye kul eden... "
Profile Image for Yasemin Salihoglu Karagul.
321 reviews27 followers
April 18, 2019
Tadına doyum olmayan bir edebiyat şöleni. Romanın ilk 50 sayfasında Yaşar Kemal'in o alışık olduğumuz dilinden farklı bir dille karşılaştım daha surrealist bir dil. Neresi gerçek neresi hayal anlayamadım ama kendimi kitabın büyüsüne kaptırdım.

Her bir kahramanı hem ayrı ayrı anlatıp hem de karşılıklı diyaloglarla anlatımı pekiştirmesi onların iç dünyalarını anlamamızı sağlaması, diğer taraftan da o kahramanların nasıl iki yüzlü davrandıklarını anlatması bence bu romanın en belirgin özelliği idi.

Daha önce,Yaşar Kemal'in Bir Ada Hikayesi ve Ince Memed dortlemelerini ve yaklaşık 5-6 kısa kitabını okumuştum. Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yaşar Kemal'in kalemine bir kere daha hayran kaldığım kimi yerlerde gözlerim dolarak kimi yerde kalbim acıyarak okuduğum bir kitabı oldu. Betimlemeler muhteşem.
Daha önce yazılan "Daha once Yasar Kemal okumadıysaniz, bu kitapla başlamayın" yorumuna ben de katılıyorum. Usta'nın diline alıştıktan sonra bence bu kitaptan inanılmaz bir tat alınacaktır.
ancak şunu da belirteyim, bazı yerlerde hayal ve gerçek fazlaca karıştığı için kitabı okuyan birilerine danışma ihtiyacı hissettim. Kısaca muhteşem bir yapıt....
Profile Image for Eda Yılmazyıldırım.
29 reviews11 followers
May 17, 2020
Kelimeleri cümlelere nakış gibi işlemiş Yaşar Kemal. Nefes almadan okunan paragraflar, okuyup geçemediğin, şöyle bir düşündüren cümleler... Nefis bir eser.
Profile Image for Ebru Çökmez.
264 reviews59 followers
Read
July 1, 2023
Keyifsiz bir okumaydi. Benden kaynaklanmış olmalı. Bir daha Yaşar Kemal okur muyum? Çok zor. Puan vermeyeceğim.
Profile Image for filsezgisi.
32 reviews1 follower
October 26, 2020
Akşam çökmüş herkes sofasına çekilmiş. Sobanın sıcaklığı pencereyi buğulamış...Evin en büyüğü konmuş baş köşeye; karanlığı davudi sesiyle bölüyor. Ben de kapının eşiğinde bir âmâyım dinliyorum ihtiyarı; anlattığı hikayelerle görüyorum pencerenin ötesini. Kitap tam olarak bu hissi yarattı.
Profile Image for oguz kaan.
283 reviews33 followers
July 19, 2017
Anadolu insanı cidden böyle bir tipleme ise sinir bozucu oldukları kadar nefret edilesi karakterlermiş. Anadolu'da doğup büyümüş biri olarak böyle insanlara rastladığımı söylemek tanıştığım insanlara haksızlık olur. Yaşar Kemal'in fazlaca pesimist bir bakışla baktığını düşünürken yazıldığı dönemin II. Dünya Savaşı sonrası olduğunu anımsayınca aslında günün şartlarında insanların bu çıkarcı davranışlarının onyılların getirdiği tecrübe olduğunu göz ardı etmek yanlış olur. Fakat yine de karakterlere ısınamadığım su götürmez bir şekilde duruyor.

Demirciler Çarşısı Cinayeti diye adlandırılan bu kitapta yığınla işlenmiş cinayet var. "O" cinayeti anlamak zor oldu. Üstelik çoğu cinayet işleniş şartlarının ve nedenlerinin akıl alırlığı sorgulanınca insana karakterlerinin büyük kısmının deliliğin sınırlarında dolaşan bir kitap okuyormuş hissi veriyor.

"Demirciler Çarşısı Cinayeti"'nin Sn. Kemal'in ustalık eseri olduğunu ise betimleme nedir? nasıl yapılır? gibi sorulara uzun ve açıklayıcı cevaplar vermek adına altın madeni bir kitap olduğunu anladığınız da karar veriyorsunuz. Üstüne bir de Yaşar Kemal hikayeye ucundan, kıyısından bulaşan her karakteri uzun uzun betimlemeyi tercih ettiği için okurken yer yer sıkan ve araya sıkışmasa da olurmuş dedirten bölümleri vardı. Yine de bu kısımları okurken bile yazım stilinin ve tarzının muhteşemliği insanı hayran bırakmıyor değil.

Karakterlerine ısınamadığım, anlatımdan dolayı karmaşıklaştığını düşündüğüm hikayesi ile sevmek ve sevmemek arasında kaldığım bir kitap oldu.
Profile Image for Deniz Ata.
265 reviews14 followers
July 14, 2024
Hayal eridi ,gerçek eridi hepsi Çukurova'nın toprağında sarı yağmurun ıslattığı Akçasazın bataklığına dönüştü ....

Kitabın zaman zaman zihinakışına bürünmesi ,of o bilmediğim ama cümle gelişinden çözdüğüm yöresel kelimeler tekrarlar tekrarlar... evet yordu ama kitabın ritmini o kadar güzel besledi ki ,sonrasında bünye de alıştı .

Ben bu kitapta yazan Türkiye'nin bir döneminin şahitliğine o kadar eminim ki eksiği vardır ama fazlaso yoktur ve bütün bunlara yüz çevirmek gene toplumun iki yüzlülüğünü gösterir .Bu kadar yaşanmış acıyla nasıl barışılır bilemedim .

Osmanlı döneminden başlayarak ,Cumhuriyetin sanırım ilk 50 yılının yakalamalarını bir de ayak basmadığım topraklardan dinledim.
Yazarın hapse girmesine hiç
şaşırmıyorum ,çok güzel giydirmiş 🫣

Dogrusal ilerleyen bir kurgu değil bu konuda daa okuma zorlaşabilir ama böyle bir tercih polisiye gerilim ve gizem de katmış .

Doğa unsurlarını o kadar farklı bir paletle bize çiziyor ki . Aslında Anadolu'nun orjinal paleti bu ama yabancılaşmış bana çok başka geliyor .Sırf bu resimlere bakmak için bile okunur .
Profile Image for NAMIK SOMEL.
206 reviews114 followers
April 18, 2019
iletişim çağı her geçen gün hayatı tek düze bir hale getiriyor. Kentler, mekânlar, duygular, şiirler ve metinler birbirine benziyor.

Özgün bir metin oluşturmak, iyi bir hayal gücü, sabırlı bir araştırma ve çalışılmış bir kurgu ile mümkün olabilir.

Olağanüstü bir metin ortaya çıkarabilmek için ise daha önce keşfedilmemiş kaynaklardan beslenmek ve güçlü bir anlatım ile bu kaynakları aktarabilmek gerekir.

İşte büyük usta Yaşar Kemal, Anadolunun ve Çukurovanın hafızasını öylesine gözlemlemiş öylesine içselleştirmiştir ki ortaya özgün, dünya edebiyatında pek eşi benzeri pek görülmemiş metinler çîkarabilmiştir.

Insanlığın yazılı olmayan birikimleri destanlar, hikâyeler, doğananın vahşi ve çıldıtıcı gizemi, atlar, turnalar, cerenler, kartallar süsler kalemini. Ve göçer insan topluluklarının, yörüklerin yüz yıllardan gelen gelenekleri, var olma savaşları aktarılır. İskân yasası ile yerlişik düzene geçiş, toprak savaşlarını vahşet boyutuna getirir. Toprak Ağaları ve derebeylerin yanısıra yeni türedi zenginler, Cumhuriyetin yetiştirdiği aydınlar, bürokratlar hep var olma ve egemen olma savaşı içerisindedir.

Bütün bunlar anlatırken inanışlar, rüyalar hayaller de anlatılır. Toplumsal gerçekçi akımın en önemli temsilcilerinden olan yazarımız bu eserinde büyülü gerçeklik ile toplumsal gerçekliği bir arada büyük bir ustalıkla kullanmıştır. Márquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ı ile hemen hemen aynı yıllarda yazılan bu roman, çok farklı coğrafyalarda benzer inanışların, benzer dönüşümlerin yaşandığını gösterir bize.

Anadilimizde Yaşar Kemal'i okuyabildiğimiz için çok şanslıyız. Onun eserleri Dünya Edebiyatı için büyük bir hazine bizim içinse çok özel bir armağandır..

#AliNamık / 18 Nisan 2019 / Trabzon


Profile Image for Kutay Kumbasar.
71 reviews1 follower
March 23, 2024
Kan davasından gözlerini kan bürümüş iki köklü aile. Kendilerine yıllar öncesinden çizilmiş kaderi gerçekleştirmek zorunluluğu hisseden iki Bey. Ve para ve güç dışında hiç bir kural tanımayan yeni nesil ağalar. Yeni nesil ağlarımızın önlerindeki tek engel Beylerdir ama beyler kendi elleriyle gücü teslim etmeye hazırlar çünkü işleri güçleri kan davası.

Yeni nesil ağalar o kadar gaddar ki Beyler yanlarında melek gibi kalıyor bazen. İnce Mehmed'de değinilen zulümlerin kat ve kat fazlalarını görüyoruz bazen bakar ortada bir kurtarıcı yok. Hikaye ilerledikçe karamsarlık artıyor halk için. Bu seride bir kurtarıcı yok masumlar için. Sadece değişen düzene ayak uydurabilen ve yok olmaya yüz tutmuş güçler var.

Yaşar Kemal'ın anlatacakları halen bitmemiş bu konular üstüne. 4 Cilt İnce Memed serisinden sonra bile bizlere göstereceği bir çok hikaye ve olay var geçmişimizden gelen. Bilmiyorum kitabı nasıl yazdı ama ben soluksuz okudum. Bakalım diğer kitapta neler göreceğiz.
Profile Image for Ozan Aytas.
36 reviews1 follower
February 21, 2022
Yer yer olağanüstü, akla kazınacak bölümler var. Bu kadar sık tekrara dusulmeseymis keske
Profile Image for NamikGurbuz.
42 reviews
September 25, 2017
İlk başta biraz yorucu olsa da sonrası sürükleyiciydi.

O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler.
Sevgili üstat Yaşar Kemal ve nadide sayıdaki değerli insanlar hep gittiler.
Hepsini saygıyla anıyorum.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Μιχάλης Παπαχατζάκης.
371 reviews20 followers
July 13, 2024
Οι παλιοί ή οι καινούργιοι; Οι μπέηδες ή οι νομάρχες; Ποιοι ήταν καλύτεροι; Πότε ήταν καλύτερα; Ο Γιασάρ Κεμάλ στο αριστουργηματικό του μυθιστόρημα μιλάει για μια εποχή που χάνεται στην νοτιοανατολική επαρχία της Τσουκούροβα (εκεί διαδραματίζονται κι άλλα βιβλία του) με φόντο μια τρομερή ιστορία βεντέτας που κανείς πια δεν θυμάται την αρχή, μεταξύ του σογιού των Σαρίογλου και του σογιού των Άκγιολου. Είναι ένας αγώνας εξόντωσης μεταξύ τους, αλλά και ταυτόχρονης εξόντωσης της κοινωνικής τους οργάνωσης, παράδοσης, οικονομίας τους (πουλάνε χωράφια), ιστορικής ύπαρξής τους (οι γιοι τους ονειρεύονται να φύγουν).

Το βιβλίο διαδραματίζεται στο 1950 περίπου. Η τουρκική δημοκρατία είναι φρέσκια, αλλά ποτισμένη γερά από τις μισοφεουδαρχικές παραδόσεις της Ανατολίας, οι πασάδες έδωσαν τη θέση τους σε νέους πασάδες. Τώρα σπάει για πρώτη ίσως φορά η απομόνωση της εύφορης περιοχής του μπαμπακιού, των ελαφιών, των αλόγων, με την έννοια ότι στην μέχρι τότε φυσική τάξη της βεντέτας ο κρατικός μηχανισμός επεμβαίνει. Επεμβαίνει όμως για να λεηλατηθούν ουσιαστικά, να αντικατασταθούν, οι άγριοι κι ευγενείς ταυτόχρονα μπέηδες που πρωταγωνιστούν, ο Ντερβίς Σαρίογλου κι ο Μουσταφά Άκγιολου.

Η βία διατρέχει από την αρχή ως το τέλος τη διήγηση. Απίθανη σκληρότητα χαρακτηρίζει τις πράξεις όλων και μας δείχνεται μια εικόνα μιας πολύ σκληρής ζωής για τους ανθρώπους της πολυφυλετικής Τσουκούροβα όπου οι τουρκμένοι κι οι κούρδοι ορίζουν τις κοινωνίες αγροτών, νομάδων και τσιφλικάδων. Τέτοια σκληρότητα που ο αναγνώστης φρίττει σε ορισμένα κεφάλαια. Και παράλληλα, ο Γιασάρ Κεμάλ, εμβόλιμα, παρουσιάζει και την ζωή των ζώων, την αντιπαραβάλλει με αυτή των ανθρώπων.

Εικόνες φύσης, όμορφης φύσης, αποτελούν τον καμβά που ζωγραφίστηκε το εξαίσιο μυθιστόρημα. Φυλαγμένη από τα μάτια της σκληρής τουρκικής δημοκρατιας κοινωνική κριτική (και της παλιάς κοινωνίας και της καινούργιας) αποτελεί τη λεπτομέρεια στον πίνακα, όπως και ένα μοτίβο που έχει ξανασημειωθεί: η γυναίκα-μάνα που ορίζει την πορεία των πραγμάτων. Όπως και στον «Μεσόστυλο» (με άλλο θέμα ιστορίας) κι εδώ μια γυναίκα, η όμορφη Χατούν, η μητέρα του Μουσταφά Μπέη, πιέζει με τον τρόπο της να πάει η ιστορία (η βεντέτα) μέχρι τέλους. Είναι αυτή που εξουσιάζει ουσιαστικά, ο δήθεν θεματοφύλακας της οικογενειακής τιμής. Η Χατούν των «Αγάδων» κι η Μεργιέμτζε του «Μεσόστυλου» είναι το ίδιο πράγμα.

Στο πρωτότυπο το μυθιστόρημα γράφτηκε με πολλές αράδες διαλέκτων, όπως διάβασα. Θα ήταν ακόμα ωραιότερο
Profile Image for Sezen.
16 reviews4 followers
May 8, 2012
"Erkeğin yakışıklısı dünyadaki en güzel yaratıktır.Dünyada bir arap atının tayı güzel olur,bir de erkeğin yakışıklısı"

Profile Image for Mikail A.
15 reviews
May 9, 2020
"bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzeli atlara...
o yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. bir daha, bir daha hiç gelmeyecekler. hiç, hiç, hiç! demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. bin iyiyi bir kötüye kul eden..."

neredeyse kült haline gelmiş bu söz öbeğinin yer aldığı Yaşar Kemal romanı.

kitaptaki uzun uzun süren betimlemeler, doğanın, suyun, börtü böceğin şakıması veyahut roman boyunca her cümlede karşınıza çıkan sarı sıcağın teninizi yakan dokunmaları; her paragrafta bunları hissediyor ve çukurovaya bir kere bile adım atmışsanız sizi çocukluğuna götürüyor Yaşar Kemal.

ağaların birbiri ardına birbirileri ile mücadelesi, akıp giden hayatlar, mahvolan insanlar, geride bıraktıkları, göğe yükselen feryatlar ve acı kere acı. Her bölümde bu kadar yozlaşma olur mu? bu kadar mı insanlar gözlerini kapadılar diye düşüne dururken biri daha köşenin ardında başkalarının yakınmalarını duymamak için düşmanını kovalıyor oluyor.

Yaşar Kemal'in usta dilinin ve hayal gücünün kelimeler, cümlelerle oyun oynama ve bunları bize okutma fırsatını sunan yazma dehası keşke daha çok çalışsa diyor insan bazen ama belki de bu var olan kitapları güzel yapan bu dehanın ortaya bıraktığı eserlerin sayısı. ne az ne de çok.

ne demişti yaşar kemal?

"insan evrende bedeni değil yüreği kadar yer kaplar."

aynen öyle. yüreğinin, gördüklerinin romanı bu. acı duyduklarının belki de. kim bilir?
Profile Image for Burcu Can.
45 reviews2 followers
June 7, 2020
Çukurova'da birbirine kan davası güden iki derebeyi. Senelerdir bu kan davası sürer gider, ne zaman başladı, neden başladı, çok kimse tarafından da bilinmez. Bir yanda, bir o aileden, bir bu aileden ölümler, bir yandan bu kavgayı fırsat bilen ağalar, bir yanda devlet ve devletin temsilcileri...

Ancak hiçbir kuvvet bu iki aileyi barıştıramaz. Hep kulağa mantıksızlığı ve cehaletiyle gelen kan davası Yaşar Kemal sayesinde nedenleri, tarafların ruh halleri, vazgeçmek isteyip bir türlü gururlarına engel olamamalarıyla birlikte çok daha iyi anlam buluyor. Bu iki bey de, son derece medeni, İstanbul görmüş, okumuş iki bey ve Yaşar Kemal bize onları öyle sevdiriyor ki. Ondan dolayıdır ki, romanın sonuna doğru, ölümden korkar oluyor okuyucu da.

Ve tabi, Yaşar Kemal romanlarının olmazsa olmazı tasvirler. Yaklaşık 600 sayfa roman ve tasvirler yine büyük bir yer kaplıyor. Okuması zevkli ve az yorucu.
Profile Image for Başar Atıcı.
54 reviews57 followers
April 10, 2022
Hail to the unsung literary hero of 20th century! Better than Faulkner's best.
Profile Image for Caterina.
1,209 reviews62 followers
May 30, 2025
Bu defa çok zorlandım, akmadı ya hu... Sanki tek mekan filmi izlermiş gibi bir hissi var fakat karakterlerin derinliği bağlamında dönem kan davalarına bakış açısı ve cehalete getirdiği bakış açısıyla nefis bir eser.

Belki kafam yoğundu ben içine giremedim, belki doğru zaman değildi bilemiyorum fakat verdiğim 3 yıldız yazara değil kendime diyebilirim.

30.05.2025 İkinci Okuma İncelemesi

Yine okumakta zorlandığım bir okuma süreciydi. Fakat bu defa ilk okumamda dikkatimi daha az çekmiş olan karakterlerin ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Kara Kız Hatun, Demirci, Yel Veli…

Silahşör olarak yetiştirilen yanaşmalar ve nice isimsiz köyl��…

İlk okumamda yazara ve eserine değil kendime 3 yıldız vermiştim. Bu okumamda kendime notum 4. Okurken Akçasaz’ın fokurtusunu, karıncaların mücadelesini gözlerimle gördüm diyebilirim. Ama ispatlayamam. :) Yazarın betimleme gücünü siz düşünün.

Tekrar okur muyum? Sanmıyorum. Zira hayat kısa ve okunacak çok kitap var hayatınızın bir döneminde yolunuz yazarın bir eseri ile kesişmedi ise zarardasınız.
Profile Image for Czarny Pies.
2,829 reviews1 follower
November 24, 2014
This is an absolutely stunning adventure tale set in the Kurdish speaking area of Anatolia in the 1920s. Our university educated protagonist wants to participate in the modernization of Turkey but gets caught up in a hereditary vendetta. The complex set of relations between an old noble family and their followers are brilliantly described. This novel provides a great view of the culture in rural Anatolia during the early years of Ataturk's Turkey.
2 reviews
July 11, 2024
Kartal ve cereni anlattığı kısım… Bir belgeseli izlerken duyabileceğimiz heyecanı yazıyla hissettirmesi inanılmaz!
Kitabın giriş kısmında biraz zorlansam da sonrasında elimden bırakamadım. Büyüleyici bir Yaşar Kemal eseri daha okuduğum için çok mutluyum.
Profile Image for Ömer Oral.
109 reviews3 followers
September 17, 2019
Yaşar Kemal daha kötüsünü yazana kadar en kötü, komik, anlamsız, sıkıcı, bayat, gerçek dışı, gereksiz, çöp ve dandik kitabı bu...
Profile Image for Efe Can.
106 reviews
February 8, 2025
"Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzelim atlara... O yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. Bir daha, bir daha hiç gelmeyecekler. Hiç, hiç, hiç! Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi bir kötüye kul eden..."

"Beklemek zor. Gelmeyeni, gelmeyeceği... Burada oyalanmak, karnın şişinceye kadar çay içmek, dört atın dört yandan uzun uzun, her gün işemelerini seyretmek... Zor. Sıcak, ter, yapış yapış. En küçük bir yelin girmediği, kokunun, ışığın sızmadığı, yanan, kavrulan, hasta, sıtmalı bir ıslaklık, zor. Ama akşama kadar beklemek, korkuluğa yapışmış, bekleyen, gözleri beklemekten dışarıya uğramış, donmuş, uyuşmuş, yumulmuş, kırış kırış durulmuş, kemikleri öçten erimiş insanı görmek... Onun yolunu kesmesi, her gün, hiç konuşmaması, sormaması, öylecene, sofada kıpırtısız durması."

"Çeltik ekerekten, ovayı zehire ağıya boğaraktan, her yaz bin çocuğu öldürerekten, sıtmadan, sinekten öldürerekten vatan hayınlığı yapan, yapan, yapan sen değil misin? Sık ulan, sık, mademki çektin. Erkek olan çektiği tabancayı... Bas tetiğe avrat yürekli alçak, bas. Bir can için sana eyvallah mi ederim sandın. Fıkara ağzı var dili yok, kocaları Yemende ölmüş karıları alaraktan boşayan, sonra da Hükümetlen bir olaraktan, hepsini bir kendirle bağlayaraktan diri diri Akçasaza onları gömen sen değil misin? Her yıl, her yıl, her yıl bin tane çocuğu... Haydi ulan, haydi yüreksiz... Haydi paçavra..."

"Dünyada zulüm görmüş çocukların yüzü kadar, elle tutulurcana belli hüzünlü yüzler yoktur."


Kitabın ilk cümlesi ile son cümlesi aynıdır: "O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler, çekip gittiler." Aslında bu cümle, kitabın da özeti niteliğinde. İnsanlığın, vicdanın ve eski değerlerin yavaş yavaş yok oluşunu anlatıyor.

Sarıoğlu ve Akyollu aşiretleri arasındaki yıllar süren kan davası etrafında şekillenen olaylar, geçmişin kurallı ve saygılı çatışmalarının yerini, acımasız ve çıkarcı bir düzene bırakmasını gözler önüne seriyor. Bir zamanlar belli kuralları olan kan davalarının bile artık vahşete dönüştüğünü görüyoruz. Toprak ağalarının, devletin gücünü kendi çıkarları için kullanmasıyla güçlünün zayıfı ezdiği bir düzen kuruluyor.

Bol betimlemelerle örülü, atmosferi güçlü ve toplumsal gerçekçiliğiyle etkileyici olan bu eser, Akçasazın Ağaları adlı serinin ilk kitabıdır. Yaşar Kemal’in anlatımıyla, sadece bir cinayetin değil, bir dönemin ve insanlığın yok oluşunun hikâyesini okuyoruz.
96 reviews
April 12, 2024
Une fois j'ai écrit une chronique de cette ou fût-ce de Memed le mince Je l'ignore mais je l'ai supprimée à mon grand dam.

Je ne vois pas de critique une seule dans nos langues européennes Bon je vais laisser une trace quelque courte soit-il

C'est un livre ,un roman de vendetta de deux familles puissantes qui ont fait la loi par le temps passé

Un vieil homme Dervich Bey veut se venger et tuer l'adversaire, ses fils n'étant pas dignes il loue le bras d'un jeune homme youssouf pour qui cette tâche tient d' un tourment et d'une hallucination,le passé vécu et imaginaire devenant lourds de menace.Temps de changement, temps de différence, temps d'avertissement

Tourterelle ma tourterelle,titre d'un conte chanté devient symbole de l'homme face à sa peur innée de la mort et la fragilité où dans l'homme le plus fort le plus robuste se cache une tourterelle apeurée et frémissante.
Ce roman plutôt un volet de la trilogie plus vaste est conçu comme une chronique, un retemoignage d'un rédacteur qui note les évènements passés ou en train de se produire, véritable l'histoire sous les yeux
Une histoire moderne le présent est lourd d'un passé dans la mémoire,retentissant.
Très moderne écrit dans la période transitoire de la Turquie et sa direction à venir,chaque période porte en soi un germe futur à venir Je vous ai prévenus que cela serait court
Profile Image for Boukhalfa Inal Ahmed.
483 reviews17 followers
September 16, 2020
"La mort ! criait-il alors en lançant au loin le miroir.
Dans la grande salle du manoir, aussi vaste qu'une place, le sol était entièrement couvert de kilims. On n'y apercevait pas le moindre bout de plancher.
La salle ressemblait à un jardin fleuri, bien entretenu, merveilleux, venu d'un univers inconnu, étrange, à l'incroyable abondance, un monde lointain, ni rêve ni réalité, situé entre la nuit et le jour. Des centaines de milliers de fleurs parsemées comme des étoiles sur un fond d'un vert étrange, jamais vu..."
Au pied des montagnes du Taurus, décor familier aux lecteurs de Yachar Kemal, deux familles s'abîment dans une vendetta héréditaire. On a tué le frère aîné de Derviche Sarioglou qui fait assassiner le frère de Moustafa Akyollou, lequel doit, à son tour, venger sa famille. Les deux hommes, des beys, s'épuisent à se tendre des pièges mortels. Enfermés dans leur propre univers, aveugles à ce qui se passe autour d'eux, ils ne voient pas apparaître les nouveaux maîtres, les aghas. Ceux-ci surgissent comme des champignons, deviennent millionnaires, propriétaires d'usines, ils se lancent dans la politique, bouleversent le paysage de l'Aktchasaz et, surtout, confèrent à la lutte impitoyable de Moustafa et Derviche un caractère féodal, et infiniment dérisoire.
3 reviews
October 18, 2025
Yaşar Kemal okumanın en çok sevdiğim yanı, bir romanın içinde adeta o yörenin yüzlerce insanıyla tanışma fırsatını size sunması. Her biri özenle çizilmiş bu karakterlerin zayıflıkları, hırsları, hayata nasıl tutunduklarını görme şansını size tanıması. Yaşar Kemal okurken sadece bir hikâyeye değil, bir coğrafyanın ruhuna tanıklık eder gibi hissederim hep.

Toprak ağalarının iktidar savaşları arasında ezilen ama taraf tutmaya zorlanan halk… Kendi devleti uğruna her şeyi göze alabilecek kadar bağlı, fakat aynı devlet tarafından dışlanan, hor görülen insanlar… Çalacak kapısı kalmamış çaresizler… Ya da bu çarpık düzenin içinde ağalardan bile daha acımasız hale gelmiş, sistemi içselleştirmiş olanlar…

Yaşar Kemal’in anlatımında sadece acı ya da adaletsizlik yok. Yerleşik hayata geçişin sancıları, görevini o dönemde de suistimal eden devlet memurları, gücünü sistemden alan ve her geçen gün daha da pervasızlaşan ağalar kadar; tüm bu karanlıkların içinde insan sevgisi, yaşama tutkusu, doğaya duyulan saygı ve umut da var.

O kadar etkileyici bir kitaptı ki, insanı yalnızca bir hikâyeye değil, derin bir insanlık hâline ortak ediyor. Yaşar Kemal’in kaleminde hem büyük bir gerçeklik hem de büyük bir merhamet saklı.

"Ölüm iyi olmasına daha iyi ya, yaşamak inadına yaşamak..."
Displaying 1 - 30 of 55 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.