“Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Bir defa geçtiğiniz yoldan da bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek… Hayattaki gayemiz budur.” İLBER ORTAYLI
Kendi kendinin mimarı olma ve hayata atılma… Yetenek, keşif, merak, potansiyel, heves, ayakta kalma güdüsü… Öğrenmenin, çalışmanın, düşünmenin yolları ve yöntemleri… Çalışacağız, okuyacağız, göreceğiz, planlayacağız, kendimize bir hayat kuracağız, tamam ama bunu hangi ölçüye göre yapacağız?
İlber Ortaylı bu kitapta kişinin hayattaki gayesini nasıl belirleyeceğini, hedefini nasıl koyacağını, geleceğini nasıl planlayacağını, potansiyelini nasıl değerlendireceğini yüzyılların içinde dolaşarak, tarihin büyük düşünürlerinin binlerce yıla meydan okuyan görüşlerini de yanımıza katarak izah ediyor. Kendimize her gün sorduğumuz ve cevap bulmakta zorlandığımız soruları kendi deneyimleri ve engin bilgisi ışığında yanıtlıyor.
· İnsan kendini nasıl inşa eder?
· Potansiyelimizi değerlendirebilmek için hangi yeteneklere sahip olmalıyız?
· İnsan hedefini nasıl koyar, geleceğe dönük planlarını nasıl yapar?
· Yeteneğimizi, merakımızı nasıl keşfederiz ve nasıl geliştiririz?
· Kendi talihimizin mimarı olabilir miyiz?
· Etrafa bakma sanatı nedir, nasıl öğrenilir?
· Mutluluk neden hem hakkımız hem de görevimizdir?
· En zor zamanlarda direnme gücünü nerede bulacağız ve ilhamı nelerde arayacağız?
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? yaşam tecrübesini paylaşmayı vazife bilen bir entelektüelden, İlber Hoca’dan, okurlar için bir yol açma, yol yapma, kendini inşa etme ve toplumu ayağa kaldırma rehberi. Platon, Seneca, Cicero, Farabi gibi bilgelerin ilhamı eşliğinde ve Yenal Bilgici’nin sorularıyla…
İlber Ortaylı (born 21 May 1947), is a leading Turkish historian, professor of history at the Galatasaray University in Istanbul and at Bilkent University in Ankara. Since 2005 he has been the head of the Topkapı Museum in Istanbul.
As the son of a Crimean Tatar family who fled Joseph Stalin's persecution and deportation, he was born in a refugee camp in Bregenz, Austria on 21 May 1947 and came to Turkey when he was 2 years old. Ortaylı attended elementary school and St. George's Austrian High School in İstanbul and then Ankara Atatürk High School. He graduated from Ankara University Mekteb-i Mülkiye (Faculty of Political Science) and completed his postgraduate studies at the University of Chicago under Professor Halil İnalcık and at the University of Vienna. He obtained his doctorate at Ankara University in the Faculty of Political Sciences. His doctoral thesis was Local Administration in the Tanzimat Period (1978). After his doctorate, he attended to the faculty at the School of Political Sciences of Ankara University. In 1979, he was appointed as associate professor. In 1982, he resigned from his position, protesting the academic policy of the government established after the 1980 Turkish coup d'état. After teaching at several universities in Turkey, Europe and Russia, in 1989 he returned to the Ankara University and became professor of history and the head of the section of administrative history.
İlber Ortaylı is widely known as a polyglot. Apart from Turkish, he also speaks German, Russian, English and French.
He has published articles on Ottoman and Russian history, particular emphasis on cities and the history of public administration, diplomatic, cultural and intellectual history. In 2001, he collected the Aydın Doğan Foundation Award. He is a member of the Foundation for International Studies, the European-Iran Examining Foundation and the Austrian-Turkish Academy of Sciences. A biographical book on İlber Ortaylı, "Zaman Kaybolmaz: İlber Ortaylı Kitabı," was published by Nilgün Uysal in 2006.
■Tanzimat'tan Sonra Mahalli İdareler (Provincial administration after Tanzimat) (1974) ■Türkiye'de Belediyeciliğin Evrimi (Evolution of manucipality in Turkey; with Ilhan Tekeli, 1978) ■Türkiye İdare Tarihi (Administrative history of Turkey) (1979) ■Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu (German influence in the Ottoman Empire) (1980) ■Gelenekten Geleceğe (From tradition to the future) (1982) ■İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (The longest century of the Empire) (1983) ■Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Yerel Yönetim Geleneği (Local administration tradition from Tanzimat to the Republic) (1985) ■İstanbul'dan Sayfalar (Pages from Istanbul) (1986) ■Studies on Ottoman Transformation (1994) ■Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı (Kadıs as a legal and administrative figures in the Ottoman State) (1994) ■Türkiye İdare Tarihine Giriş (Introduction to the history of Turkish administration) (1996) ■Osmanlı Aile Yapısı (Family structure in the Ottoman Empire) (2000) ■Osmanlı İmparatorluğu'nda İktisadi ve Sosyal Değişim (Economic and social change in the Ottoman Empire) (2001) ■Osmanlı Barışı (Ottoman peace) (2004) ■Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek 1 and 2 (Rediscovering the Ottoman Empire) (2006) ■Kırk Ambar Sohbetleri (Kırk ambar conversations) (2006) ■Eski Dünya Seyahatnamesi (Travelogue of the old world) (2007)
İlber Ortaylı'nın katıldığı televizyon programlarının neredeyse tamamını keyifle izledim. Hatta beni tarih konularına yöneltti. Savaşlar edebi açıdan ilgimi çekiyordu zaten. Ayrıca Ortaylı'nın 4-5 kitabını da beğenerek okumuştum. Son çıkan İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? kitabını da oldukça akıcı buldum. Zaten sohbet tarzında ilerliyor. Sorular ve cevaplar... Kitapta yer yer çok nitelikli sorular vardı fakat ben Bir Ömür Nasıl Yaşanır? kitabını daha iyi bulmuştum. O kitapta akılda kalıcı noktalar fazlaca idi. İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? kitabı biraz yakından tanıdığım için galiba tekrarlardan oluşmuş ya da duyduğum şeylere yakın bilgilerle yazılmış. Tabii yine bir kitap yazsa alır okurum.
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? söyleşi formatında yazılmış bir kitap. Ben de söyleşi kitaplarına oldum olası ısınamıyorum. İlber Hoca’nın bir önceki kitabını sırf bu yüzden okumamıştım ancak bu kitabın faydalı olacağını düşünmüştüm. Maalesef ki hayal kırıklığına uğradım. Öncelikle konudan konuya çok fazla atlama yapılmış ve bu da bir süre sonra kitabın takibini zorlaştırmış. Öte yandan kitabın ismi ile içeriğinin alakası bulunmuyor, sadece kitabın ilk bölümünde insanın kendi geleceğini nasıl inşa etmesi gerektiğine dair tavsiyelerde bulunulmuş. Bunlar da aslında biraz düşününce herkesin çıkarabileceği ve kendi hayatlarında deneyebileceği tavsiyeler. İlber Hoca kitabın genelinde daha çok tarih ve edebiyat hakkındaki bilgilerini aktarıp araya birkaç Latince özdeyiş sıkıştırmış.
Eğer İlber Ortaylı’yı biraz olsun televizyon programlarından takip ediyorsanız kitabı almanızın gerek olmadığını düşünüyorum.
Bu kitabı büyük bir heves ve motivasyonla okudum. Kitabın ilk yarısı ilginç bir şekilde Profesör Ortaylı'dan daha enteresan ve entelektüel bilgiler içeriyordu. Ancak kitabın ikinci bölümü çok sıradan ve basitti. Eğer etrafındaki toplumu anlamaya çalışan bir genç iseniz, bu kitap faydalı olabilir. Yetişkinler ve daha fazla hayat tecrübesi olan insanlar için bu kitap fazla bir şey vaat etmiyor. Yine de kitap okunmaya değer.
Kronik Kitap'ın kitap haline getirilmiş söyleşilerini seviyorum. Keza İlber Ortaylı'nın Bir Ömür Nasıl Yaşanır'ını da çok keyifle okudum. Bu kitabı daha çok gençlere,geleceğine yön vermeye çalışanlara hitap ediyor. Yer yer düşündürdü. Aynı zamanda bölüm sonlarında güzel kitap/gezi önerileri var. Kendine bir şeyler katmak isteyenlere tavsiye ederim.
İlber Ortaylı'nın başucu kitaplarından biri. Yavaş yavaş, not alarak, uzun zamana yayarak okumayı çok sevdim. Tek eleştirim Söyleşiyi yapana. Bazı soruları çok gereksiz ve tekrar düşmüş. Konudan bir anda kopuyorsunuz sayesinde.
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar kitabı İlber Ortaylı nın Youtube videolarının kitaba çevrilmiş hali gibi. Videolarını seyredenlerin kitapta dikkat çektiği pek çok konuya kulak aşinalığı vardır. Kitap içeği ile konu başlığı birbiriyle örtüşmüyor. Konudan konuya atladığı için maalesef akılda kalıcı bir tarafı olmadı.
Kitabi okurken bir suru kitapla ilgili yorumla karsilastim. Ortak kani Ilber Ortayli hatrina okundugunu ama ici bos oldugundan bahsetmisler. kusura bakmayin ama bence bu yorumlar kitabi okurken anlamayn bir zihinden cikma olabilir. Evet genel konularda Ilber Hoca genclere yol gostermek icin bazi seyleri tekar ediyor ama bunu tum kitaba mal etmek yanlis. Ki Ortayli bunlari her firsatta soyluyor. Anlamayn varsa anlayana kadar daha nice tekrar edecek muhtemelen. ama bunun disinda ozellikle pandemiden, evde calismanin getirdiklerinden, ucuz gezme rotalarina, yurt disina beyin gocu olmasin diye genclere umudun hala var olduguna, sehircilik yapmanin dogurduklarina daha nice seyler anlatiyor. O yuzden okumak bir zaman kaybi degil kesinlikle aydinlatici!
İlber Hoca olduğu için puanım 5. Onu tanıyanlar takip edenler zaten bakış açısının oldukça farkındalar. O yüzdendir ki gençlerin okuması için önemli olduğunu düşünüyorum. İlber hoca gibi toplumumuzda az sayıda hayata, kültüre ve gelecek inşa etme konusuna hakim hocalar var malesef.
Kaç ay önce paperback olarak okumaya başlamıştım ama sonra araya bir sürü kitap aldım ve bitirmeyi erteledim. Sonra kalanını Storytel’den dinlemeye karar verince bitirme sürecim hızlandı. Eğer İlber Ortaylı’yı yakından takip ediyorsanız kitapta bahsi geçen konu ve örnekler tanıdık gelecektir. Yinede bu söyleşinin verdiği keyfi azaltmadı. Lise çağındaki gençlere özellikle okutulmasını isterdim şahsen.
Kitapçıdan aldım 1 tane eve geldim 100 tane 1 kitap okuyalım dedik 100+ tane kitap önerisi aldık he halimden memnunum. Senede minimum 1-2 tane böyle kitaplar okumayı seviyorum bilmediğim bir şey söylediğinden değil de bildiğim ama unuttuklarımı tekrarlayıp hatırlamak için bu tarz kitapları da herkese öneriyorum çünkü hayat vasat bir şekilde yaşamak için çok güzel.
İlber Ortaylı'nın "kendi hayatını inşaa etmek" üzerine, çeşitli konulardan bahsettiği dokuz bölümlük söyleşi kitabı. Bölüm sonlarında bulunan kitap listeleri, hocanın defterinden notlar ve sohbet kısımları gibi ayrıntılar kitabı oldukça değerli yapan kısımlar benim açımdan. Halihazırda göz ardı ettiğim noktaları görmemde yarar sağlasa da, hocanın bazı konularda yaş sınırlandırması bir miktar umutsuzluğa sürükleyebiliyor.
Ilber Hoca'nin yeni clickbait kitabi Insan Gelecegini Nasil Kurar? Soylesi seklindeki bu kitap da daha onceki kitap Bir Omur Nasil Yasanir gibi bir video kaydinin text e dokulmesi gibi hissettiriyor. Ama ilber Hoca dan bu isimle bir kitap cikinca ben yine de okumadan edemiyorum. Bir oncekine gore daha basarili sorular oldugunu iceriginin daha basarili oldugunu soylemem gerekir. Cok ilgi cekici ara basliklara sahip kitap. Fakat ilk birkac bolumden sonra icerik basliktan uzaklasiyor ve zayifliyor daha tarih soylesisine evriliyor. Yine de hap bilgilerin verilmesinin zor oldugu bu konularin etrafinda iyi dolanilmis. Okumayi tavsiye edilebilcek bir kitap ortaya cikmis.
Neden bilmiyorum ama İlber hocanın kitaplarını her okuduğumda kendimi daha bir motive hissediyor ve yarım bıraktığım ya da korkup başlamadığım çoğu şeyi yapabileceğimi düşünüyorum.Sanırım her şeye rağmen gençlere duyduğu güveni hissedebildiğim için bu duyguları yaşıyorum.Hocamız kitap boyunca bizlere öğüt vermiş hem de içinde bulunduğumuz düzeni haklı olarak eleştirmiş. İlber hoca aslında tanıdığım en vatansever insanlardan biri.Bunu yaptığı işlerden algılayabiliyorum.Yaşına rağmen her zaman yeni şeyler üretebiliyor ,kendi alanında en iyilerden biri vs vs .İlber hocayı okurken ya da izlerken her zaman aklıma “Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır” sözü geliyor. Vatanını sevmek bazen sadece çok büyük fedakarlıklar yapmak değil aslında . Tabi kendisi vatanını seviyor sevmesine ama en çok eleştiren biri de yine İlber hoca. Bozuk düzenin farkında ve onu iyileştirmek için pek çok önerisi var. Öncelikle nepotizm yani kayırmacılık.Hocayı izlerken ya da kitaplarını okurken bu kelimeyle sık sık karşılaşırsınız.Yani kişilerin liyakatleri yerine tanıdıkları vasıtasıyla önemli konumları işgal etmesidir 😋.Belki de son yıllarda ortaya çıkan çürümenin , kurumların iş görememezliliğinin başlıca sebeplerinden biri ya da mütevazi olmaya gerek yok doğrudan sebebi budur. O kadar gülünç ve kötü bir durum ki tanıdıklarıyla bir yerlere gelen insanlar bir de bunun kendilerine “nasip” olduğunu ve gerçekten hak ettiklerini düşünüyorlar . Bu çürümüşlükten , bu zihniyetten en kısa zamanda kurtulmamız gerekiyor. Bunun çaresinin ise eğitimle olacağını düşünüyorum. Bir çocuğa küçüklüğünden itibaren bu durumun uzun vadede nelere sebep olabileceği öğretilirse büyüdüğünde bu durumun aslında bir emek ve zaman hırsızlığı olduğunu farkedip engellemeye çalışacaktır.Nepotizm konusunda ne kadar dertli olduğumuzu biliyorum ama hocamız sadece bir konuya odaklanmıyor.
Beni etkileyen bir diğer başlık ise dil eğitimi. Herkesin iddia ettiği ilerde teknoloji sayesinde herkesin her dili kolaylıkla konuşabileceği düşüncesi İlber hocaya da soruluyor. Uzun zamandır kendini yabancı dile adamış biri olarak bunu bende çok merak ediyorum çünkü dil öğrenmek için çektiğim bunca eziyetin ilerde bir hiç olabileceği ihtimali beni her zaman korkutuyor. Ama neyse ki hocamız beni biraz rahatlattı çünkü aslında dil eğitimi sadece karşı tarafla diyotlara geçebilmek değil aynı zamanda düşünme yetini özellikle kritik düşünme yeteneğini geliştirebileceğin de bir araç .İlerde teknoloji ne olursa olsun her zaman dil eğitimi sizin için artı olacaktır çünkü ilerde o cihazlar belki de o teknoloji sizin elinizden alınabilir ama yeteneğinizi kimse alamaz .
Diğer dikkat çekmek istediğim şey ise hata üzerine yaptığı yorumlar.Beni bu kadar çekmesinin sebebi ise hayatım boyunca hata yapmaktan ölesiye korktuğun gerçeği . Hata yapmadan bir şey öğrenilmeyeceğini söylüyor.Sırf bu korkum yüzünden bu yaşıma kadar çok bir ilerleme göstermedim .Hem mentalimi mahveden hem de gelişimi mi sekteye uğratan bir faktör .Bundan sonra daha fazla hata yapacağım çünkü öbür türlü korkuyla yaşamak hatanın sonuçlarından daha yıpratıcı ve yaralayıcı.
Bu kitapta iş hayatıyla da ilgili İlber hocadan çok güzel bir tavsiye aldım. Size işi öğretenlere saygı duymamız ve minnet duygusunu kaybetmememiz gerektiğini söylüyor . Şu anda iş hayatı biraz ekmek aslanın ağzında havasında olduğu için bu gerçekleştirmek belki de çok zor olabilir .Aslında biz saygısız ya da insanları zaaflarından vuran bir toplum değildik bu yer kapmaca bireyselcilik vs Amerika’dan ithal ettiğimiz ve kolaylıkla benimsediğimiz birtakım şeyler ama en azından ben daha hassasiyetle bu konuya yaklaşacağım ve günlük hayattaki hırslarımı , kibrin ve egomu daha kontrol edilebilir bir hale getireceğim.İnsanların bunu zayıflık olarak göreceklerini biliyorum ama insani olarak daha rahat edeceğimi düşünüyorum.
Bu başlıklar beni en çok etkileyen başlıklarda.Eminim siz de okurken kendinize en uygun tavsiyeleri bulacaksınızdır 🎉
"İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?" adlı çalışmada; ülkemizin önemli akademisyenlerinden İlber Ortaylı'nın daha önce yayımlanmış olan ve yine söyleşilerden derlenmiş olan "Bir Ömür Nasıl Yaşanır?" adlı kitabına benzer şekilde; özellikle hayatının kontrolünü eline almak isteyen bireylere, zaman zaman da idarecilere, eğitimcilere, hatta şirket işletmecilerine yönelik tavsiyeler, eleştiriler, değerlendirmelerin yanı sıra, yazarın kendi ilgi ve uzmanlık alanlarındaki bilgi, tecrübe ve tavsiyelerine yer verilmiş.
Kitap içeriğinin, gerek kendi içinde, gerekse İlber Hoca'nın önceki eserlerinde (özellikle "Bir Ömür Nasıl Yaşanır?"da) yer alan konularla zaman zaman tekrara girdiği görülmekte. Ancak gene de önemi ve değeri yabana atılamayacak bir içerik mevcut. Kitabın kendi bölüm başlıklarından bağımsız olarak başlıca şu konuların ele alındığı söyleşiler bulunmakta:
- Zamanı etkin kullanmak, - Yazmanın ve biyografinin bireyler ve uluslar açısından önemi ve gerekliliği, - Yetenek edinme süreci, - Etkili konuşma, - Okumanın sistematiği, - Tarih, coğrafya, harita bilgisi ve dil bilmenin önemi, - Türkiye'deki aile şirketleri neden uzun ömürlü olamıyor? Yansımaları neler? - Doğu ve Batı dünyasının önemli felsefi, tarihi ve edebi figürlerine dair değerlendirmeler (Seneca, Hannibal, İskender, Atatürk, Goethe, Fatih, İbn Haldun, Tolstoy, Dostoyevski, İbni Sina, Enver Paşa, Mehmet Akif, vb.), - Toplumların yaşadıkları şehirlerin tarihi, kültürel ve doğal mirasına, dokusuna sahip çıkma düzeyi, - İnsanoğlunun doğaya verdiği şuursuz, kontrolsüz ve acımasız tahribat, - Doğu ve Batı toplumlarında görülen ahlaki bozulma ve gerileme ile toplumumuzun bu konuda payına düşenler, - Eğitim Sistemi, liyakat, eğitim-istihdam dengesi gibi alanlarda yaşanmakta olan sorunlar, sınav sistemi...
Bu kitabın gene bir söyleşiler derlemesi olan "Bir Ömür Nasıl Yaşanır?"a göre gözlemleyebildiğim en belirgin farkı, yazarın eğitim sistemine, toplumdaki ve şehirlerdeki çarpıklıklara, ahlaki zafiyetlere dair daha yoğun ve sert eleştiriler yöneltmiş olması.
Yakın bir zamanda İstanbul'un Fethini konu alan "Rise of Empires: Ottoman" adlı belgesel diziyi izledikten sonra, dizinin çelişkili ve tutarsız yanlarına dair kuşkularımı gidermek için Talha Uğurluel'in konuya ilişkin iki ardışık videosunu izlemiştim. Ancak Talha Uğurluel gibi tarihçi bir yazarın bu iki videodaki suya sabuna dokunmayan, yapımcıyı adeta üzmekten çekinir tarzdaki değerlendirmelerini doğrusunu söylemek gerekirse çok doyurucu bulmamıştım. Ancak Fatih'in neden özellikle yabancı tarihçilerin haksızlığına uğradığına dair İlber Ortaylı'nın bu kitapta yer alan değerlendirmelerini daha hakşinas bulduğumu söyleyebilirim.
İlber Ortaylı gibi bir akademisyenin gerek kendi birikim ve donanımının, gerekse alan uzmanlığının kritiğini yapacak bilgi ve birikime sahip değilim ancak bir okur olarak bu kitaba biçimsel yönden şöyle bir kritik yapabilirim: Her ne kadar kitap söyleşilerin derlenmesinden oluşuyor olsa da yabancı kökenli kelimelerin metinde sıkça yer alması, okumanın akıcılığını ve okurun metne yoğunlaşmasını zaman zaman aksatabilmekte.
"İnsan Geleceğini Nasıl Kurar" adlı eserde, Yenal Bilgici'nin yönlendirdiği sorular ışığında, İlber Ortaylı'nın kendi deneyimleri ve bilgi birikiminden yola çıkarak bizlere sunduğu ufuk açıcı serüven, okuyucuyu derinlemesine düşündürüyor.
Kitabın ana fikri, hayatın kıymetini anlamak, üzerinde düşünmek ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmek için gereken adımları belirlemek üzerine kurulmuş gibi görünüyor. Bu süreçte, kendimizi mutlu etmenin önemi vurgulanırken, bu mutluluğu çevremizdeki insanlara da yaymanın değeri üzerinde duruluyor.
Hayat, iyi değerlendirildiğinde yeterince uzundur. Optimal yaşamı sürmek için öncelikle hedeflerimizi belirlemeli, sonra bu hedeflere ulaşmak için en uygun yolu seçmeliyiz. Yolculuğumuz sırasında sürekli olarak kendimizi gözden geçirerek belirlenen rota doğrultusunda ilerleyip ilerlemediğimizi kontrol etmeliyiz. Her zaman düzgün bir yol bulmak mümkün olmayabilir. Ancak Hannibal Barca'nın Alp Dağları'nı geçerken sözlediği gibi "Ya bir yol bulacağım, ya bir yol yapacağım" mottosuyla hedefimize ulaşmak adına gerekirse kendi yolumuzu yaratacak, cesaret gerektiren hamlelerde bulunmalıyız.
Öte yandan, hayatı kaliteli ve başarılı bir şekilde sürdürebilmek adına, insanın yeteneğiyle, sevdiği konuları bir araya getirmeli. İnsan, yetenekleri ölçüşünde çalışırsa, yaptığı işi de sever. Bu da beraber azim ve başarı getirir. En önemlisi de, insan sevdiği işi icra ettirebildiği takdirde, işin büyüklüğü ya da küçüklüğü ortadan kalkar.
Hayatının koşturmasıyla birlikte, planımızdan, sevdiğimiz şeylerden sapmamız bir hayli kolaylaşmış durumda ve bunları dengede tutabilmek artık ayrı bir efor gerektiren durum haline geldi. Oradan oraya yaptığımız koşturmalarla birlikte çoğu kişi hayatınının ellerinden kayıp gittiğini sıkça dile getirir durumda. Unutmamalıyız ki hayat bizi beklemez. Biz de hayatı bekletemeyiz. Bir an önce dikkat dağınıklığı yaratan faktörleri tespit etmeli ve derhal hayatımızdan çıkarmalıyız. Çıkaramıyorsak bile, etkileşimimizi minimize etmeliyiz.
Bunu başardıktan sonra kendimize kazandırmamız gereken yetenekler arasında, yalnız kalma, konsantrasyon ve bu sayede düşünüp üretebilme becerileri yer almaktadır. Kendimizi natamam hissetmeli, daha çok konsantre olmalı ve kendimizi tamamlayacak püf noktaları araştırıp geliştirmeliyiz. Ancak bu sayede, karşımıza çıkan şans anlarını iyi bir şekilde değerlendirebiliriz. Unutmayın, şans hazır olan bireyleri sever. Bununla alakalı kitap içerisinde yer alan şu hikayeyi çok anlamlı buldum; Sultan Mahmut bir fakire acıyıp, hazineye kürek sok, çıkardığın kadarı senindir demiş. Adam heyecandan küreği ters sokmuş ve hiçbir şey çıkartamamış. Dilediğimiz kadar şanslı olalım, ya da karşımıza fırsatlar çıksın, hazırlıklı olmadığımız sürece hiçbir anlamı yok.
Sonuç olarak, hayatta sürekli merak etmeli, umut etmeli, hayal kurmalı ve iyi bir yaşam sürmek için kendimizi inşa etmeyi öğrenmeliyiz. Bu yolculukta cesaretli olmalı ve karşılaştığımız zorluklar karşısında korkularımızı bilerek ve anlayarak ilerlemeliyiz.
İlber Ortaylı ile Yenal Bilgici’nin söyleşisinden oluşan güzel bir kitap. İlber hocamın Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabının devamı niteliğinde bir kitap.
İnsanın kendini inşa etme aşamalarını, yeteneğin doğru kullanılmasını, hayatı en iyi şekilde yaşayabilme yollarını anlatan kitap; İlber Ortaylı’nın bilgi birikimi ve tecrübesiyle okurlara aktarılıyor. Kitapta hedef belirlemek, eğitim, tarih bilinci, yeteneği küçük yaşta keşfetmek ve seyahat etmenin faydaları öne çıkan başlıklar. Kitabın genelinde ünlü düşünürlerin, liderlerin, edebiyatçıların, sanatçıların sözlerinden alıntılar yaparak anlatımını güçlendirmiş üstadım. Cicero, Seneca, Atatürk, Halide Edip,
Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabı bu kitaba nazaran daha çok etkilemişti beni, bu noktaya değinmeden geçmek istemedim.
Kitabın içerisinde felsefe, sanat, kültür tarihi, seyahatnameler, antik dünya ve ortaçağ eserleri, mutlaka okunmasını tavsiye ettiği kitaplar gibi birçok kitap yer almakta. Bu bölümler beni ayrıca mutlu etti, referans kaynaklarımız belli :)
İlber Ortaylı tarihçi, gezgin, okur, akademisyen, araştırmacı, edebi yönü de olan bir insan. Birçok alanda aktif olmasından dolayı benim için ayrıca örnek bir insan. Bu kitabını da merak ve keyifle okudum.
2025'in İLK KİTABI!!! Sonunda bu seneye güzel bir kitapla giriş yaptım. Adından dolayı boş kişisel gelişim kitabı sanılmamalı bence, İlber Ortaylı'dan gençlere yol gösterici tavsiyelerin bulunduğu röportaj formatında bir kitap. Kafam aşırı karışık olduğundan görmüş geçirmiş ve İlber Ortaylı gibi değerli bir hocadan tavsiyeleri okumak benim için güzeldi. Bazı noktalarda orta-alt sınıfın koşulları göz önünde bulundurulmamış gibi gelse de okuduğumuz her şeyi aynen almak yerine analiz edip kendimize uygun olmanın hem daha iyi bir okur olmakla ilintili olduğunu düşünüyorum hem de hocanın da yazarken okurdan beklentisinin bu olduğunu düşünüyorum. "Ya bir yol bulacağım ya bir yol yapacağım." -General Hannibal Huysuz Virjin'in sahne anısı, X ile başlayan beyit istendiğinde "İksir'i aşkın oldum..." beyitiyle cevabı yapıştırması. "Çünkü cesaretin yolu korkuyu tanımaktan, korkmayı anlamaktan geçer." İlber hocanın derste Almanca bir kitabı anlık çeviri yaparak Fansızca okuma anısı gerçekmiş.
İnsan kendini nasıl inşa eder? Sorusuna ilber hocanın özet cevabı: - "meraklı olacaksın. İlla birşeye merakın vardır, bildiğin, sevdiğin bir konu vardır. Onun üzerine gidip sevdiğini yapacaksın. İnsan merakkı olduğu işi zaten iyi yapar. Kendin3 bir bakacaksın; merakını anlayacaksın, yetenejlerini tartacaksın ve eksiklerini göreceksin. Sonra onları öğreneceksin. Batılıların self-made dedijleri; kendini yapan, kendini inşa eden kişi budur." Ayrıca neye becerinin olduğu erken yaşta belli olur diyor. Diyor da çoğu insan sadece hayatta kalmasına yardımcı olan parayı kazanabilmek için ilk bulduğu sürüklendiği işi yapmaya çalışıyor bu sistemde ne yazık. Sonra tonla mutsuz insan. - "velhasıl meslekler daha çocuklukta oluşur. Çocuğun belli bir yaştan sonra bir yönelimi vardır; dikkat edeceksiniz. Yakalanmadığı zaman beceri körelir ama yakalandığında işte o zaman sevdiği bir işin erbabı olmaya aday bir insan çıkar ortaya. Bu, hayattaki en önemli meselelerden biridir."
Açıkçası bu kitabı alırken biraz ön yargım yok değildi. Sanırım buda bu kitabın kişisel gelişim kitaplarının içinde bir yerde satılıyor olmasıydı. Şunu itiraf etmeliyim ki her zaman ki gibi olağanın dışında bir ilerleyişle ama hayatın için de olan şeylerle nasıl barışıp nasıl ilerleyebileceğimizi anlatan güzel bir kitap olmuş. Hocamısın aklına fikrine sağlık. Güzel bir okuma patikası edinmiş oldum yaptığım iş ile ilgili nelere dikkat etmem gerektiğini nasıl ölçülü olunması gerektiğini bir parça da olsa sanırım hissetmiş ve öğrenmiş oldum. Üzerine uzunca düşüneceğim ve tekrar tekrar açıp belirli kısımlarını okuyacağım bir kitap.
Her satırını dikkatle okudum, bazı cümleleri tekrar tekrar okudum. Okurken bir sürü not aldım, listeme pek çok kitap ekledim, İlber hocamı okurken kendimi de bol bol değerlendirdim. Hem eksiklerimi hem de iyi yaptığım şeyleri farketmemi sağladığı için teşekkür ederim. Keşke böyle bir yakınım olsa da saatlerce sohbet edebilsem.. “Ölçülü bir hayat yaşayın. Tüketmeyen, kirletmeyen bir hayat…Her esen rüzgarda savrulmayacağınız, düzenli bir hayat…Neyi öğreneceğinize, neyi yapacağınıza kendinizin karar verebileceği bir hayat…”
Uzun zamandir okudugum en guzel kitaplardan biri. Ozellikle ulkemizde yasanan ve hepimizi derinden uzen depremlerden hemen sonra okumamdan kaynakli mi bilmiyorum ama her bir bolum farkli bir ders gibi kalbime dokundu, bir suru yonden sorgulamaya ve cevap aramaya itti beni. Sohbet seklinde soru cevap olarak ilerleyen Ilber hocanin engin tecrubelerinden ve onerilerinden yararlanabilecegimiz cok zengin degerli bir kitap. Nacizane tavsiyemdir.
İlbər Ortaylının digər kitabı olan "Bir ömür nasıl yaşanır?" bu kitabdan daha axıcı idi. Amma bu kitab İlbər xocanın bütün kitabları kimi özündə çox önəmli məlumatları toplayıb və sual-cavab nəticəsində yazılıb. Əgər bu kitabi oxumaq istəsəniz ilk öncə bəhs etdiyim digər kitabını oxumanızı tövsiyyə edirəm. Çünki o daha üzdən yazılıb və buna görə də yazıçının baxış açısı ilə tanış olmanızda rahatlıq yaradar.
İlber Ortaylı’dan kişisel gelişim söyleşisi. İnsanın onun istediği gibi kendini geliştirebilmesi için 10 yaşında müthiş bir bilince sahip olması gerekiyor yahut çocuğuna proje gibi yaklaşan ebeveynlere. Kaldı ki uygulanabilir olmayan tavsiyeleri de çok. Okuması kolay, yormaz. Çok bir şey de katmaz.
Güzel bir yaz kitabı, söyleşi zaten. İlber Ortaylı'nın hayata bakışını, fikirlerini ve gençlere önerilerini bilmek ve öğrenmek adına güzeldi. Herkese tavsiye ederim. Seneca vurgusu, kitaplarını okumaya teşvik ediyor. Referans veren kitapları ayrıca severim. Bir kitabı okurken yeni kitabını seçmene destek veren kitaplar
Oldukça rahat okunan, keyifli bir kitap. İlber Hoca kendi perspektifinden tavsiyelerde bulunuyor tabii aktif bir il yaşantısı olan; yoğun çalışan insanların akademisyenlere kıyasla hayata; hobilere; dil öğrenmeye; hülasa insanı insan yapan hasletlere yeteri kasar saman ayıramadığını bir miktar yadsıyor. Andak yine de yaz günlerinde fazla dikkat gerekmeksizin okunabilir.