YAŞAMINDA KENDİSİ OLARAK VAR OLAMAMIŞ BİRİ DUYGU, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARIYLA YAŞAMI ÖZGÜRCE KUCAKLAYABİLİR Mİ? “Dünya bazen kapkaranlık gözükür, insan kendini yapayalnız ve değersiz görür, bu duygular da yaşamın bir parçası. Bence sizin, sizi anlayacak biriyle konuşmaya ihtiyacınız var.” Bu kitap, gençlik yıllarımı temsil eden üniversite öğrencisi Timur ile yaşlılık yıllarımı temsil eden emekli psikoloji profesörü Yakup Bey arasında geçen sohbetlerden oluşuyor. Sevdiği kızın kendisini önemsemediğini fark etmeyen Timur ona evlilik teklif eder. Sosyoekonomik düzeyi yüksek Nesrin kibarca, “Sen ben denk değiliz,” mesajını verir. Tesadüfen Timur’la karşılaşan Yakup Bey gencin yüzünden hüznünü ve yalnızlığını anlar ve ona isterse Sahaflar Çarşısı’ndaki kitapçı dükkânına gelebileceğini söyler. Buluşmaya ve sohbet etmeye başlarlar. Bu sohbet içinde Timur kendi anlam verme sistemini, değerler sistemini, ezikliğinin kaynağını, toplumla, yaşamla ilişkisinin temellerini keşfetmeye başlayacaktır. O karşılaşmadan sonra Yakup Bey’le yaptığı sohbetlerde, kültür robotluğundan şahsiyet olmaya giden bir özgürlük yolculuğuna çıkacaktır. Bu kitapta, karşılıklı saygı içinde olan iki insanın; yaşamını, ilişkilerini, kendi anlam verme sistemini keşfedişi yer almaktadır. Sevgi mi özgürlüğe, özgürlük mü sevgiye götürür? İç yalnızlığı gözlerinden okunurken sevdiğine evlenme teklif eden, gerçek sevgiyi, gerçek aşkı sorgulayan üniversiteli bir gencin biz bilinci içinde adım adım Gerçek Özgürlük’e varışının öyküsü. Kendi yolculuğumuzu yapmak için buradayız; bu yolculukta kendimiz olabilme cesaretini bulmamız kolay değildir ama kendimiz olmadan yaşamımızdaki hiçbir şey anlamını bulamaz.
Doğan Cüceloğlu, kırktan fazla bilimsel makalesi yayınlanan bir psikolog ve çeşitli topluluklara bilimsel psikoloji çerçevesinde gelişim seminerleri sunan bir iletişim psikolojisi uzmanıdır. Çok sayıdaki kişisel gelişim kitabı ile Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını inceler.
Mersin'in Silifke kasabasında 11 çocuklu bir ailenin 11. çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve ortaokulu orada bitirmiştir. Ankara ve Kırklareli'de liseyi bitirip İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. ABD'de Illinois Üniversitesi'nde Bilişsel Psikoloji doktorasını yapmıştır.
Türkiye'de Hacettepe ve Boğaziçi üniversitelerinde çalışmış, Fulbright bursu ile Berkeley'deki California Üniversitesi'nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bir sene görev almıştır.
1980-1996 yılları arasında ABD'deki Fullerton şehrinde California Eyalet Üniversitesi'nde görev yapmıştır. 1996'dan bu yana Türkiye'de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, anababalara ve işadamlarına yönelik seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenlemektedir.Psikoloji üzerine bir çok kitap yazmıştır ve bunların hepsi eğitici kitaplardır.
Herkesin mutlaka yurt dışına gitmesi ve orda bir hafta bile olsa zaman geçirmesi gerektiğini hep söylerim. Doğan Cüceloğlu da kitabında bu durumun insana ne kattığını söylemiş: “Ben yurtdışına gidip farklı bir uygarlık içinde, ‘niçin’lere verilen cevapların farklı olduğu bir ortamda uzun süre kaldım. Kendi ‘Tanımlama ve Değerlendirme Sistemim’ ile kıyaslama yaparak daha kolayca dışardan bakma fırsatı buldum. Artık benim ‘Değerlendirme Sistemim’ içinde doğup büyüdüğüm kasabanınkinden farklı.”
canım dostlarımla mart ortak okumamız olan, roman tadında bir kişisel gelişim kitabıydı Gerçek Özgürlük. daha birkaç sayfa okur okumaz aklıma canan tan kitapları geldi çünkü anlatım tarzı bakımından oldukça benziyorlardı.
kitap, bu konuda ihtiyaç duyabilecek birine oldukça yardımcı olabilecek nitelikte, ki ben kim cüceloğlunu eleştirmek kim ama yer yer ikililerin ve grup için içindekilerin konuşmaları bana oldukça yapmacık ve ağdalı geldi. buna rağmen kitaptaki birkaç hikaye çok içime dokundu. meraklısına tavsiye edebileceğim, kolaylıkla okunan bir kitaptı.
Kitapta anlatılan konuları sevdim ama hikayelestirmek ve basitlestirmek adına yapılan gereksiz uzatmalar olduğunu düşünüyorum. Kitabın ortalarında çok sıkılarak uzunca bir süre tekrar elime alamadım. Ama başka bir açıdan bakacak olursak anlatımdaki basitlestirme, kitabın daha geniş bir kitle tarafından okunabilmesi ve anlaşılmasını sağlamış olabilir.
Kitap, belki de hayattaki en önemli şey üzerine; KENDİN OLABİLMEK ! Genç bir üniversite öğrencisi Timur ile emekli Profesör Yakup Bey'in insan psikolojisi, ilişkiler,... aslında tüm olarak Yaşam üzerine derin, keyifli ve rahatlatıcı sohbetini okumak hem size çok şey katacak, hem de kendinizi iyi hissettirip, yaşamınıza farklı bir bakış açısı katacak.
Kitap bazı temel ve zıt kavramlar üzerinden ilerliyor; egoizmin egemenliğindeki "SEN-BEN BİLİNCİ" yerine herkesi kucaklayabilen ve beraberinde gerçek özgürlüğü getiren "BİZ BİLİNCİ" ne yelken açabilmek bunlardan biri.
Bir diğeri içine doğduğumuz toplumun programladığı "KÜLTÜR ROBOTU" kavramı. Burada aslında alttan alta bir kapitalist sistem eleştirisi olduğunu düşünüyorum. Herkesi aynı tornadan çıkmış gibi, birbirine veya yarattığı idollere benzetmeye zorlayan sisteme karşı KENDİN OLABİLMEK ve herkesi olduğu kişi olarak kabul edebilme becerisini geliştirebilmek. Doğduğumuzdan beri içine doğduğumuz aynı tornadan çıkmış gibi insan yetiştiren, benzerlikler üzerine kurulu ve tek tipleştirici eğitim sistemine karşı, Kendin olabilme cesaretini gösterebilmenin, "ben kimim?" "bu hayatta ne istiyorum?" "gerçekten olmak istediğim, yaşamda doyum sahibi olabilecek kişi olabiliyormuyum?" soruları üzerine kendini inşa edebilme sürecini ele alıyor.
Ancak kendin olmanın, sadece okuyarak, niyet ederek olamayacağını, cesur, güçlü, ve "ben bilinci" içinde olmak yerine yaşamda herkesi kucaklayabilen ve herkese kucaklayıcı "biz bilinci" ile bakabilme erdeminin önemini anlatıyor.
Yaşadığımız çağda, dünyada ve daha özelde ülkede bunları gerçekleştirmek elbette zor, kolay olduğunu iddia edemeyiz. Ancak yapabiliriz. Bunun için Yazarın aynı adlı kitabında bahsettiği "Savaşçı" olmayı seçebiliriz. Bu bilince sahip olup, yaşama böyle bir yerden bakınca hayatımız ister istemez bu yöne girebiliriz veya en azından kendimiz olup, yaşama daha kucaklayıcı, empati dolu bakabiliriz; ki bu da az bir şey değil diye düşünüyorum.
Kitabın en önemli yanı; Tüm bu konuları, kişisel gelişim safsataları ile değil, psikoloji, sosyoloji bilimlerinin ışığında, merak uyandıran bir dille anlatmış. Su gibi akıp giden bir kitap. Doğan Cüceloğlu'nun tüm kitapları gibi mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Benim gibi 19 yaşında Türkiye de büyümüş bir genç olarak bu kitabı okuyorsanız bir çok yerde gülümseyeceksiniz. Çünkü kitapta genç Doğan'ın (Timur) yaptığı hatalar aslında bizim kültürümüzün içinde sıklıkla karşılaşılan şeyler. Bu sebeple bu hataları veya yanlış anlamaları bizler de sık sık yapıyoruz. Doğan Cüceloğlu'nun en güzel kitabı olmasa da okumaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bir yıldız kırmamın sebebi araya reklam hissi veren bir YGA tanıtımının eklenmesi.
Kuşu altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş. Çünkü kuşlar için altının pek bir manası yok. Evet, evet bu bir atasözü ve atasözlerinde geçen kelimeleri mecaz anlamları ile anlamladırmamız gerekli yoksa bize vermek istedikleri mesajları alamayız. Bunun farkındayım ama farkında olduğum bir diğer şey bu yoruma giriş cümlesi bulamadığım için aklıma gelen ilk atasözünü seçmem gerektiğiydi. Böylelikle seçtim de. İzninizle yoruma geçelim.
Gerçek Özgürlük, Doğan Cüceloğlu’nun birçok kitabından birisi. Psikolog bir kişilik olan Doğan Cüceloğlu’nun, normal kitaplarından biraz farklı bir kitap. Her ne kadar Doğan Cüceloğlu’nun bu kitabı haricinde yalnızca bir kitabını okumuş olsam da, bütün kitaplarının en azından anlatım tarzı olarak birbirine benziyor. Hepsi, öğretici metin usulü ile yazılı ve herhangi bir öyküleştirme içermiyor. Ancak bu kitap farklı işte. Bu kitap, anlatmak istediği mesajı bir öykünün altına saklayarak veriyor.
Bir tesadüf eseriyle karşılaşan Timur ile Yakup’un konuşmalarını okuyoruz. Timur’un, kendini gerçekleştirememiş, gerçek özgürlüğüne kavuşup bir şahsiyet olamadığı için üzgün olduğunu gören Yakup, ona kendi bildiklerini aktarmaya ve bir gün gerçek özünü bulabilmesi için yeterli donanıma gelmesi için çabalıyor.
Doğruyu söylemem gerekirse, kitabın ilk yarısı benim için dört buçuk puanlıktı. Gerçekten güzel gidiyordu, akıyordu ve sıkmıyordu. Ancak ve ancak, kitabın ikinci perdesinde yani yüz ellinci sayfadan sonrası biraz sıkmaya başladı. Kitapla alakalı yapabileceğim en büyük negatif eleştiri bu sanırım. Kitap bir noktadan sonra birazcık da olsa aynı şeyleri tekrarlamaya ve bazı konuları uzatmaya başlıyor.
Tabi ki anlattığı konular çok değinilmesi gereken ve çok haklı olarak anlatılan konular olduğu için yazarken uzatılmış olsa da okutuyor kendini.
Bu kitap neler anlatıyor peki? Kitabın en çok üstünde durduğu şey Tanılama Sistemi ve Değerlendirme Sistemi. Kısaca anlatmam gerekirse, insanın bir şeyi nasıl tanımladığı ve nasıl değerlendirdiği üstüne toplumun ne kadar etki ettiği, aslında biz bir şeye tanık olduğumuzda o olay üstünde toplumun bizden istediği düşüncelerle mi karar veriyoruz yoksa gerçekten bir şahsiyet olarak kendi kararlarımızı vermeye başarabiliyor muyuz, en çok üstünde durduğu konu bu kitabın. Bence alınabilir bir kitap. Doğan Cüceloğlu’nun eserlerine başlamak için de iyi bir nokta olabilir çünkü bir öykü üzerinden anlatıldığı için o kadar da psikoloji veya kişisel gelişim kitabı okuduğunuzu hissetmiyorsunuz. Eğer arada bir, kitaptaki mesajın kitabı okuyan herkese ulaşmasından emin olunmak için yazılmış kör göze parmak cümleleri göz ardı edebilirseniz gerçekten bir öğretici roman olarak değerlendirebilirsiniz.
Peki o kör göze parmak noktaları göz ardı edebilir misiniz? Ben ederken zorlandım. Bunu ne kadar kötü bir yorum olarak değerlendirebiliriz bilemem ama bazı mesajlar gerçekten, fazla açıklanmış. Yine aynı noktaya geleceğim. Her ne kadar kitabın birkaç negatif yanı olsa da, içerisindeki bilgiler çok değerli. Kitabın deyimiyle ‘Kültür Robotu’ olmamak istiyorsak bu kitapta yazan şeylerin farkında olmalıyız.
Fiyatı nedeniyle biraz tuzlu gelebilir insana. Ancak indirimli fiyatıyla birçok yerde yirmi beş liraya bulabiliyorsunuz. Bence yirmi beş liraya alacağınız herhangi bir romana kıyasla daha çok bilgi öğrenebilirsiniz bu kitaptan. Diyeceğim o ki, alınacaklar listenizde beş tane roman varsa birini feda edip yerine bu kitabı koyun. Eğer kitapta yazanları sever de devamını merak ederseniz, sonraki kitaplar için öyküleştirmeye gerek duymadan okursunuz.
Kitabın ön sözünde yazdığı kadarıyla, Doğan Cüceloğlu zamanında bu kitabı başka bir isimle yayınlamış. Ancak ilerleyen zamanlarda kitabı genişletmek istemiş ve kitaba yeni eklemeler yapıp, yeni bir isimle tekrardan piyasaya sunmuş. Önceki versiyonunu merak ettim. Gerçekten de kitabın genişletilmeye ihtiyacı var mıydı?
Velhasıl kelam oldukça öğretici olmasına rağmen sizi karakterlerine ısıtmayı başarabilen bir kitap. Bir gün kimsenin Timur gibi kalmayacağı güzel günler dileğiyle. Kendinize iyi bakın.
Kitabın üzerinde durduğu konular rahmetli Doğan Hocanın yıllardır söyleşilerinde ve programlarında ele aldığı konular ,hikayeler ve kişiler de öyle. Timur ve Yakup Bey in sohbetleri içinden kültür robotu olmanın birey ve topluma zararları,gerçeklikle uyumlu olmayan ama süregelen adetlerimizin gelişmemize nasıl ket vurduğu,değerlendirme sistemizin sağlıklı olması ve kendini tanıyan bireyin nasıl özgürce ve hayattan keyif alarak yaşıcağını okuyoruz.harakete geçmek için yapılacaklar dan, ben ve sen değil biz düşüncesi ile hizmet etmek den yana olan kişinin topluma ve kendi anlam yolculuğuna neler katabilceğinden de bahsediliyor, kitabın roman tarzında olması yerine deneme tarzında ele alınmış olsa bilgi birikimini daha az dikkat dağıtıcılarla okuyabilirdik bana göre, annemin yıllar evvel okuduğu kitaplarında da yine Doğan hoca bu şekilde hikayeleştirme yoluna gidiyodu, hatırlıyorum. Kendisi de 25 yıl Amerikada doktora ve hocalık yapan Doğan Cüceloğlu'nun kitapta Timura verdiği tavsiye; ingilizceyi geliştirmek ve bir yurtdışında doktora yapıp Türkiye için daha faydalı işler yapma tavsiyesini ben de kendime görev olarak alıyorum ve kendi kültüründen çıkmadan ve dünyayı görmeden kültür robotu olmaktan kurtulmanın zor olucağını düşünüyorum. Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım. özellikle Savaşcı kitabına çok atıfta bulundu kesinlikle temin edip okuyacağım.
‘Kendini keşfetmek kolay değildir, bazen yıllar alır. Çoğu insan kendini keşfedemeden ölür gider. Kendini bir tarafa itip başkalarının beklentilerine göre yaşamak çoğu kimseye kolay gelir. Ne var ki, kendisiyle kopuk yaşayan insan eninde sonunda bir iç yalnızlığa gömülür ‘ Bazı insanlarla bir şekilde yollarınız kesiştiğinde o anın anlamı ve farkettikleriniz çok değerlidir. Bir şekilde sohpet etme imkanı bulduğum Doğan Cüceloğlu ve o bir saat içinde hayatıma kattıkları paha biçilmez. Kendimi farkedip , özümle bir olmak için çok güzel bir yol haritası oldu sohbetimiz ve hediyesi ‘Gerçek Özgürlük’ kitabı. Kimi zaman hayatımızda boşluğa düştüğümüz oluyor ama bize yol gösterecek sorgulamamızı sağlayacak bir yol gösterici olmuyor etrafımızda. O insanın o anda sizinle olması mümkün olmayabilir ama kitaptaki yol gösterici, ismi ister Yakup olsun ister Doğan size ışık tutuyor. Keşfetmenizi sağlıyor. Timur ile Yakup Bey in karşılıklı diyaloglarından oluşan kitapta hayat ve içindeki ben ile ilgili bir sürü soruyu sorguladım. Teşekkür ederim.
Öncelikle psikoloji ve kişisel gelişim alanındaki bir kitabın, nasihat eder veya tembihler bir üslupla değil de, bir öğrenen-mentör sohbeti aracılığıyla verilmesi okumayı çok keyifli kılıyordu. Timur ve Yakup Bey aslında DOğan Hocanın iki farklı bilinç dönemini temsil ediyor. Bu yüzden de farklı konseptler çok zekice sorular ve cevaplar ile irdelenmiş. Soyut konular çok güzel açıklanmış, somut örneklerle desteklenmiş ve günlük hayat ile bağlantı kurulmuş. Kompleks konular basitleştirilmiş ve halkın anlayabileceği, anlamaktan öte faydalanabileceği bir şekilde anlatılmış. Bu da aslında Doğan Cüceloğlu'nun bilimi, toplumu değiştirmek amacıyla kullanmaya çalıştığının güzel bir örneği. Korku kültürü, sevgi kültürü, ben olmak ve biz olmak, gözlemci bilinç, can, yüz ve daha bir sürü kavram ile hayatı anlayışımı iyileştiren bir kitap oldu.
29 yaşındayım ve Gerçek Özgürlük Doğan Cüceloğlu'nun okuduğum ilk kitabı, çok değerli bir yazar, içimde bazı yazarlara çok geç kalmışımın pişmanlığı...
Neden çok para kazansak da işimiz bizi mutlu etmez, neden bazıları annesini bakım evine verirken diğerleri el üstünde tutar, neden bazı ülkeler mutsuzdur, adalet yoktur, toplum öfkelidir, kadına bakış çok farklıdır gibi soruları çok güzel cevaplıyor kitap. Toplum olarak bazı konularda hiç bilincimizin olmaması beni çok üzdü, kitabın bazı kısımları kalbimi paramparça etti.
Bir de bazen de birbirimizi anlamıyoruz diye sinirlendiğim, üzüldüğüm ebeveynlerimin davranışlarının arkasındaki nedenler açıklığa kavuştu.
Kitabı bitirmeden Doğan Cüceloğlu'nun Evlilikten Önce ve İletişim Donanımları adlı kitaplarını da aldım hemen, huzur içinde uyusun...
Psikoloğumun isteğiyle okuduğum bu kitap bazı kısımlarıyla kendimde farkında olmadığım şeylerle yüzleşmemi sağlarken içerisinde bulunduğumuz toplumun da kişiliğimiz üzerinde büyük etkileri olduğunu gösterdi. Çevremizde ve kendimizde kabul ettiğimiz doğruların aslında yanlışlar olabileceği ve bunlardan vazgeçme sürecinin kolay olmayacağını gördüm. Baştan sona mükemmel bir kitap olduğunu söyleyemem ki bu biraz da sizin hayata ve kendinize bakışınızla yani ne aradığınızla alakalı ama her insanın ders çıkaracağı kısımlar olduğunu düşünüyorum.
Kitabın anlattıkları aydınlatıcı ve yol gösterici, hikayesi basit ve çocuksuydu. Sevgili ve çok değerli Doğan Cüceloğlu farkındalık üzerine farkındalık kazandırıyor. Kendini daha iyi tanımak isteyen herkes bence bu kitabı okumalı. Öykü türünde yazılmış olsa da, bir psikoloji kitabı olduğu için hikayeye de çok takılmamalı. Cüceloğlu’nun kendi hayatının bir hesaplaşması üzerinden anlatılmak istenen tüm ayrıntılarıyla aktarılmış.
Temel olarak bir kişisel gelişim kitabı olmadığını düşünüyorum. Kültür, toplum ve değişim konularını da içine alan ve bu konuları birey odaklı olarak açıklamaya çalışan bir çalışma. Özünü keşfedip şahsiyet olabilen birey ve böyle bir bireysel değişimin topluma yayılmasıyla yaşanabilecek kültürel dönüşüm bir sohbet çerçevesinde tartışılıyor.
kitabı bitirmeden bıraktım çünkü dayanamadım.... bu kadar sayfayı da zaten dayımın hatrına okudum ama zamanımı çalmaktan başka bir işe yaramamış gibi hissediyordum
Doğan Cüceloğlu nun okuduğum ilk kitabı. Kendisini TV programlarındaki naif kişiliği ile tanırdım ama bir yazar olarakta oldukça başarılı olduğunu gördüm. Zihin açıcı bir eser.
The noise of the television can be heard even from here. They’ve turned the volume all the way up. Not because they can’t hear it, but because they don’t want to hear the silence.
Timur, sevdiğini sandığı bir insana evlenme teklifi edip reddedildikten sonra hayatını sorgularken Yakup beyle tanışıyor. Yakup beyle derin sohbetlere giriyorlar. İnsanın kendini tanıması yetiştiği kültürü tanıması ve tanımlaması hakkında konuşuyorlar. Bu konuşmalar sırasında siz de kendinizi sorguluyorsunuz. Acaba ben de bir “kültür robotu” muyum diye düşünüyorsunuz.
“ Ne kadar okursan oku bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir.”
'Gerçek Özgürlük', bireyin ve toplumun tanımlama ve değerleme sistemlerinin nasıl işlerlik kazandığını anlatıp bunlar üzerinden şahsiyet olmanın yolunu göstermektedir. Diğer bir deyişle kararlarımızı almamızdaki etmenleri ve bunları farklı bakış açısı altında alabilmemiz durumunda kendi şahsiyetimizi keşfedeceğimiz üzerinde duruyor.
Kitap bir kişisel gelişim kitabı ve bir roman gibi sizi içine çeken bir anlatımı olmasa da sabırla okumanızı tavsiye ediyorum.
Herkesin okumasi gereken, hayatin kosturmacasi icinde kendi sorunlarina ve kendine uzak dusen herkesin mutlaka onemli dersler cikaracagi bir kitap. Dogan Cuceloglu'nun diger kitaplari gibi bu da yalin bir dile ve anlatima sahip. Zaman zaman acip tekrar okuyacagim sahane bir kaynak. Ozellikle 20'lerinde olan herkes okumali diye dunuyorum boylece gelecekte daha otantik bir yasam surdurebilirler.
"Medeniyet, insanın biyolojik zorunlulukla şu ya da bu şekilde yaptığı fiilerin üstüne yükselerek kendi zihninde belirlediği bilinçli bir ruhi istikamete göre fiillerini üretmesidir." Bu cümleden çıkarılabilecek bir çok ders olmasına karşın medeniyetin taşları, özgürlük ve demokrasi tuğlaları ile örülebileceginin imkanı ve kanıtıdır.
This entire review has been hidden because of spoilers.
It was my first experience with Doğan Cüceoğlu. Although, he is seasoned speaker and trainer; it's a big disappointment with his this book. I can't suggest anyone; don't spend your valuable time with this book