Şentürk'ün kaleme aldığı ve Can Lab serisinden çıkan bu kitap toplamda 6 bölümden ve bu bölümler içerisinde yer alan kısa metinlerden oluşuyor. Bu metinlere öykü veya deneme demek tam olarak mümkün değil. Daha ziyade deneysel birer anlatı bunlar. Ve bu niteliği de bu kitabın Can Lab serisinde yer almasının birincil nedenlerinden biri.
Kitabın ön kapağında yer alan sözcük öbekleri kitap hakkında biz okurlar için adeta bir indeks görevi görüyor. Fakat kitabın araladığı çokkatmanlı, çeşitli ve zengin evren ve anlatı düzleminin içeriğine dair ipuçları sunmak için bunlar asla yeterli değil elbette; çünkü bu anlatı bunların çok ötesinde. Yazarın mimarlık kökeni de göz önünde bulundurulduğunda bu anlatıların ortaya çıkmış olması pek de yadırganacak bir durum değil. Mekan/uzam yaratma, beden ile bu ilişkiyi kurma, sistem ve düzen üzerine düşünme biçimleri hayli dikkat çekici.
Arka kapak yazısının olmaması ve de bu türden indeks görevi gören bir ön kapak ile yayımlanmış olması, bana göre edebiyatımız ve de yayıncılık sektörü açısından önemli bir adım ve de girişim. Özellikle yayıncılık sektörü açısından bu seriyi cesur ve farklılık yaratmaya yönelik kışkırtıcı bir eylem olarak tanımlamak isterim. Bu bağlamda, yayınevinin ( @canyayinlari ) bu girişimini sonuna kadar destekliyor, bu seriye yeni yazarların katılması ve bizimle buluşturulması için umut ve de heyecan duyuyorum (ki Gezintide Bir Ev'i çoktan aldım bile). Umarım çoğalarak artar!
Bu kitabı gözüm kapalı herkese öneririm. Gelin yazmaya dair aralanan bu yeni kapıdan içeri girelim.
Fantastik bir şeyler okuyorum diye düşünürken kendinizi birden bilim kurgu evreninde buluyorsunuz. Sonrasında ise birden bilimsel bir metin okuyormuş izlenimi yaratan farklı ve güzel bir kitap.
Bazen kitabı gözlerimin önünde görerek dalıp giderek (“imge yayılıp bütün algısını kaplıyordu”) bazen de metrobüste sesli sesli güle güle okudum. Kapağı da başlığı da malum ben gülünce otobüste metrobüste karşımda oturan dayılar gözlerini kısıp bir bana bir kitaba bakıyordu. Bunu da çok sevdim. Baya keyif alarak, bazı yerlerini de hiç unutamayacağımı, unutmak istesem dahi daha da hatırlayacağımı bilerek okudum. “İyi ki yazılmış bu kitap ya” kategorisine girdi.
“Birbirine aşık iki noktanın arasında bulunan Hiç, geometrik ya da semantik bakımdan noktaların arasını açabiliyor mu? O halde matematikle edebiyat oynaşmaya devam edecek.”