"Gesar: Yokbol Başlıyor" çizgi roman albümü ve "Gesar: Tutuşan Bozkırlar" romanı ile ses getiren, kadim bozkırlardan ve Türk mitolojilerinden aldığı ilhamı çizgilere ustalıkla döken Bartu Bölükbaşı, bizleri bu sefer “Türk Mitolojisi Atlası” ile buluşturuyor.
Bartu Bölükbaşı'nın benzersiz illüstrasyonları eşliğinde Türk Mitolojisi'nin tarihsel köklerine yolculuk başlıyor... Türkiye'de bir ilk!
Podcast'imin yeni bölümünde bu kitabı yine yorumluyorum ama bu kez daha uzun konuşuyorum! 😅 Dinlemek için [BURAYA] tıklayabilirsiniz!
---
21.01.2024 düzenlemesi:
Podcast'imin yeni bölümünde Türk Mitolojisi Atlası'nı konuşuyorum, dinlemek için [BURAYA] tıklayabilirsiniz!
---
*chef's kiss*
Bu kitapta ne ararsanız var: mitoloji, tarih, felsefe, yusyusyusyuvarlak kadınlar... Bartu tam bir mitolog ve sözleri ilham verici. Çomar yıkıcı bir silah aynı zamanda bu kitap. Okuyun, okutun.
Yok olmaya yüz tutmuş, yıllardan beridir siyasi emeller doğrultusunda sistematik bir şekilde geri plana atılmaya zorlanmış Türk Mitolojisi'ne dair inanılmaz bir çalışma. Her Türk gencinin ve yaşlısının başucu kitabı olarak bulundurması gereken bir eser.
Yalnızca Türklerin mitolojik anlatıları ve inanışları hakkında bilgi edinmek için değil; bugünün gerici, kutuplaştırıcı, hoşgörüsüz ve tek boyutlu İslamcı zihniyetine karşı kültürel Türk kimliğine tutunmak ve Atatürk'ün kurmaya çalıştığı ideal Türk toplumuna yaklaşabilmek için Türk toplumunun bir parçası olan herkes tarafından bu eserin özümsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türklerin mitolojik geçmişinin diğer toplumlardaki mitolojik geçmiş ile karşılaştırmalı olarak anlatılması, eserin derinliğine derinlik katıyor. Bu karşılaştırma bütün mitolojik anlatıların belirli bir düşünce sistemine dayandığını ve on binlerce yıllık insanlık tarihinin başlangıcından itibaren bütün inanışların dogmatik ögeler esaslı değil, hayatın anlamını sorgulamak ve yaşamsal faaliyetleri doğayla bir bütün hâlinde sürdürmek esaslı geliştiğini kanıtlıyor.
Eserin Türk toplumu için değeri antropoloji, sosyoloji ve arkeoloji gibi bilimlere sağladığı katkı ile sınırlı değil. Bunun çok ötesinde, kaybedilen Türk kimliğini kolektif bir şekilde yeniden oluşturmanın başlangıcı niteliğini taşıyor.
"Antik dönemde Grekler de dahil olmak üzere Lidyalılar, Babilliler ve Mısırlılar gibi Yakın Doğu uygarlıklarının tamamı toplumsal süreçlerin yönetiminde astrolojik kehanetlere başvuruyorlardı. Yıldızlar tanrıların bedeni kabul edilirdi. Bazı yıldızların birkaç yılda bir görünmesinin kıtlığa sebep olacağı düşünülürken bazılarının görünmesinin yağmur getireceği böylece tarım alanları için olumlu sonuçlar elde edileceği düşünülüyordu. Bazı gezegenlerin birden parıltılar saçmaya başlaması savaş habercisi kabul edilirdi. Örnek olarak Venüs, Sümer mitlerinde tanrıça İnanna'yı tanımlayacak biçimde yaratıcı, çoğaltıcı ve bereket simgesiydi. Buna karşın İnanna aynı zamanda savaş tanrıçasıydı. Ana tanrıçanın hem yaratan hem de yıkım getiren yönlerinin altında onun yer altı dünyasına inişi ve çıkışı yatar. Astrolojik çözümleme bakımından İnanna'nın yer altına inişi ve çıkışı Venüs gezegeninin bahar ekinoksunu tamamlama döngüsüne denktir. Venüs üç günlüğüne gökyüzünden kaybolur ve üç gün sonra ufuk çizgisinin hemen üstünden ardında parlak bir meteor yağmuru bırakarak yükselir. Yükseliş sırasında Venüs en ışıltılı yıldız hâline gelir. Bu sırada ortaya çıkan kızıl ışıklar kan ve yıkım ile ilişkilendirilerek uğursuz kabul edilmiştir. Katolikler sabah yıldızı olarak andıkları Venüs'ü isyankar melek Lucifer ile ilişkilendirerek uğursuz karşıladılar. Eski Türkler de Katolik dünyaya benzer biçimde Venüs'ü karanlığın efendisi Erlik olarak algıladılar. Bu sebeple kimi anlatılarda kan içen Erlik'in beslenme zamanı göğün kızardığı zamanlardır. Büyük olasılıkla Türkler Venüs'ün ortadan kayboluşu ve üç gün sonra parıldayarak yükselişini Erlik'in Kayrakan'ın huzurundan kovuluşu, yer altına sürülüşü ve intikam için yüzeye çıkıp göğe hücum edişi ile ilişkilendirmişlerdir."
Çizimler biraz göz yorsa da Türk mitolojisi için gerçekten iyi bir kaynak. Birçok insanın bu kitapla mitolojimizi öğrenmek isteyeceğini, bu konuda bir şeyler yapacağını bilmek beni çok mutlu ediyor.
Boğucu seviyede akademik olmayan ama detaylı şekilde, kaynaklarıyla birlikte Türk mitolojisine dair bilgiler içeriyor. Geçmişini merak eden herkesin kitaplığında olmalı.
Bartu Bölükbaşı 2022 yılında tarihsel materyalist ve diyalektik bir metodla Türk Mitolojisini iç asyadaki göçebe Türk toplumunun üretim ilişkileri ve karşılaştıkları medeniyetlerin mitolojileri üzerinden dünya mitolojileriyle karşılaştırmalı olarak atlas haline getirmiş. Türk mitolojisindeki iyicil ve kötücül varlıklar, tanrılar, tanrıçalar ve ikonik kahramanları görselleştirip her birinin özelliklerini ve arkaplanını kaynaklarıyla açıklamış. Türklerin İslamiyet öncesinde aslında çok tanrılı bir inancı olduğunu açıklarken, tek tanrının Gök Tanrı olduğu tezinin ideolojik bir saikle uydurulduğunu kaynaklarıyla ortaya koymuş. Arkaik toplumların tanrılarını ve mitolojik soyutlamalarını yaşadıkları iklimin ve sürdürdükleri ekonomik ilişkilerin belirlediğini anlatırken Sibirya ormanlarında avcı toplayıcı, MÖ 1500 civarında güneye göç ettiklerinde göçebe ve hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Türklerin mitolojilerindeki değişimi de bu bağlamda tarihsel gelişimiyle birlikte ifade etmiş.
Aydınlanma hareketi sonucunda meydana gelen devrimler Modern Ulus kimliğinin inşaasında Fransız, Alman, İskandinav, Grek ve Slavlar kendi mitolojilerini tarihin tozlu sayfalarından çıkartarak popülerleştirmişlerdir. Fransız devrimi gerçekleştiğinde Jakobenler Kelt mitoloji anlatısını yeniden canlandırmıştır. Türklerde önce Jön Türkler sonra İttihatçılar en son da Cumhuriyet devriminde Mustafa Kemal Atatürk erken dönem Türk mitolojisini ulus kimlik inşası için canlandırmışlardır. Ancak 1950’de Demokrat Parti iktidarı ve gerici 1980 darbesi sonrası Türk-İslamcı tarih tezi hakim kılınmış ve Türklerin tarihini Selçuklu’dan başlatan öncesindeki pagan tarihin üzerinde durmayan bir tarih tezi eğitim müfredatına yerleştirilmiştir. Tüm dünyadaki kültür endüstrisinin hammaddesi olan Grek ve Slav mitololojisinin Odin, Thor, Zeus, Poseidon gibi ilham verici tanrıları popülerken Türk mitolojisinin tanrıları adeta unutulmuştur.
Atlası okurken Fırtına tanrısı Kök Tengri’den Yer altı tanrısı Erlik’e, bilgelik tanrısı Mergen’den savaş tanrısı Kızagan’a, Ana tanrıça Umay’dan adalet tanrıçası Yarlık’a, sürülerin koruyucusu Çolpan Ata’dan Rüzgar tanrısı Yel Ata’ya ve daha nice tanrı ve tanrıçaların görsellerini Bartu Bölükbaşı’nın çizimlerinde izlerken bu mitolojik figürlerin hikayelerini okuyup diyardan diyara gezdim ve büyük bir keyif aldım. Türk bahadırlarından Alper Tunga’dan Kozmik İmparator Oğuz Kağan’a, Bozkır koşullarında Tiranlığa karşı Mücadele eden Basat’tan meşhur Aksakallı Dede Korkut’a kadar Türk orta diyarının kahramanlarının hikayelerini bir nefeste okudum. Doğa ruhları diyebileceğimiz Kır, Orman, Su, Ev, Hamam, Yol, Maden ve Od(Ateş) iyelerini etrafımda hissettim. Ben bu atlasın bir başlangıç olacağına inanıyorum. Türk mitolojisinin fantastik romanlardan, kurgu filmlere, dizilere, oyunlara kadar kaynak oluşturabilecek zenginlikte bir mitoloji olduğu çok açık.
Sosyal medya vasıtasıyla tanıdığım Bartu Bölükbaşı'nın, içindeki harika çizimleri de kendisine ait olan son eseri TMA'yı büyük bir keyifle okudum.
Yazar giriş kısmında mitoloji, sembolizm ve dinler tarihine dair belli tanımları bir öğretmen titizliğiyle ayrıntılarıyla veriyor. Ardından insanlık tarihinin dinler bağlamında incelenmesi diyebileceğim kadar akademik ve anlaşılır bir özet sunuyor.
Ardından Durkheim'dan Spizona'ya, Yalçın Küçük'ten Kaşgarlı Mahmut'a, Nietzche'den Marco Polo'ya kadar birçok akademisyen, gezgin ve düşünürün köşebaşı eserlerinden alıntılarla sizi muhteşem bir Türk ve mitoloji tarihine sürüklüyor.
Burada yapılmamış birkaç şey yapıyor: 1- Öncelikle muazzam bir kaynak taraması yapılmış. Bu kaynaklar arasında dünya çapında başvurulan İngilizce, Almanca, Rusça yanı sıra Sankritçe, Hintçe eserler de var, yeni akım diyebileceğimiz genç Türk araştırmacıların yeni ama nitelikli eserleri de. 2- Mitoloji tarihini karşılaştırılmalı şekilde anlatıyor. Yani hepimizin bildiği Grek, Mısır ve Hint mitolojisinden örnekleri izah ediyor, bunların başlık başlık Türk mitolojisindeki karşılıklarını ve nasıl birbirilerinden beslendiklerini, esinlendiklerini ortaya koyuyor. Karşılaştırma nihayetinden bir eşitleme de gerektirdiğinden Türk mitolojisi dünyaca bilinen mitolojilere denk bir niteliğe bürünüyor bu sayede. 3- Dışsal kıyaslamalarla bitmiyor. Yakut'tan Tokat'a kadar kadim Türk medeniyetinin kendi içindeki mitolojik sistemler arası bir kıyaslama ve bütünleyici bir bakış da sunuyor okuyucuya.
Haliyle bu işleri ortaya koyduğu eser hacimli bir ansiklopedi büyüklüğüne ulaşıyor.
Kapanışta ise on sayfalık bir manifesto ile önce dünya tarihini iktidar bağlamında ve din-siyaset mücadelesi açısından ele alıyor, bu mücadelenin 17. yy.dan itibaren Osmanlı'ya etkisini, yönetici sınıf açısından başarılan ve başarılamayan yönlerini ele alıyor ve başarılı bir Türk solu eleştirisi ile eserin varlık nedenini gözler önüne seriyor.
Bu çapta bir eserde hoş karşılanabilecek bazı yazım yanlışları da bulunuyor.
Bartu önce senin sonra bu güzel eserin yapımında emeği geçen herkesin emeğine yüreğine sağlık. Sonunda aradığım beklediğim ateşi alevlendirdin. Konuyu temelinden anlatman daha rahat kavramamı sağladı. Kullandığın dil herkesin anlayabileceği bizden bir dil olmuş. Çizimlerine diyecek bir lafım yok bütün evin duvarlarını kaplatmak istiyor insan özellikle Erlik,Hayat ağacı,Oğuz Kaan,Kış Tengri,Aan Darhan Hatun,Umay,Kızagan Tengri,Mergen ve Kalgançı Çağ inanılmaz çizimler çok etkilendim. Hepsine bayıldım eleye eleye bu sayıya düşürebildim. Genç arkadaşlarımızın ufuklarını açacağını düşünüyorum. Başarılarının hayatın boyunca devam etmesini diliyorum. Elimden gelen bütün maddi ve manevi desteği vereceğim. Kitabın sonunda dediğin gibi bu kadar kölelik yeter artık özgürleşme vakti.
Anlatımı sade ve anlaşılır, çizimleri ise çok güzel bir kitap. Türk mitolojisine ait karakterlerin ve olayların açıklamaları bu konuya aşina olmayan kişiler tarafından da kolayca anlaşılacak bir dilde yazılmış. Bunun dışında Türk mitolojisindeki kişilerin ve olayların diğer mitolojilerdeki karşılıkları da verilmiş.
İçerisindeki muhteşem çizimlerle tam bir sanat eseri, aynı zamanda da müthiş bir bilgi kaynağı. Zannediyorum ki bir konu, ancak bu kadar kapsamlı ama bu kadar da öz bir şekilde ele alınabilir. Her şeyiyle bu kadar değerli bir eseri yarattığı için Bartu’ya çok teşekkürler! En yakın zamanda farklı dillere çevrilerek dünya çapında herkesin ulaşabileceği ve faydalanabileceği bir eser olması dileğiyle...
Çizimlerin mükemmelliği, dolu dolu bilgi, her bölümün sonunda kaynakların verilmiş olması bekleyişime ve verdiğim paraya fazlasıyla değer dedirtti. Türk mitolojisini sağcı kesim tekelinden çıkaracak müthiş bir eser.
Köklerimizi yeniden keşfettik. Köklere, doğaya ve içsel doğamıza bir dönüşün, bende tinsel yolculuğun, dönüşümün öyküsü oldu bu eşsiz yapıtı okurken.. Topluma dayatılan sapkın Arap dininin prangalarından kurtuldum.
Mitoloji meraklılarının ve görsel olarak kitaplığına nefis bir eser eklemek isteyenlerin mutlaka edinmesi gereken bir kitap (hediye olarak gelse bir de tadından yenmez çünkü epeyce pahalı ama hak ediyor da).
Ön siparişten sipariş edip, bayram çocuğu gibi gelmesini bekledim. Mitoloji ile ilgili tüm bilgiler kaynaklarıyla beraber verilmiş. İllüstrasyonlar tamamen orijinal bir bakış açısı getiriyor. Eski Türkleri, hiç aklınıza getirmediğiniz gibi ve mitolojik betimlemelere ve tarih anlatısına uygun şekilde resmediyor. Ayrıca çevre coğrafyaları etkilemiş veya ondan etkilenmiş pek çok unsurun çizimli anlatımlarıyla ilk defa karşılaşıyorsunuz. Bartu, tüm entellektüel birikimiyle, yakın tarihe ve geçmişe ait yorumlarını da cesaretle paylaşmış.