Homo sapiens’in bitmez yolculuğu, “insan nedir?” sorusunun peşinde cereyan eder çünkü bilmek insanın varlık halidir. O, dünyayla ve diğerleriyle ilişkisini bilmek üzerinden kurar. Sapiens’in bilme arzusu ilkin kendine yöneliktir, kendini bilmektir. Gılgamış miti, uygarlığın kurucusu Homo sapiens’in öyküsünü anlatır. Tabletler üzerine şiir biçiminde kazınmış bu metin, birkaç bin yıl öncesi iktidarının hakikat rejimleriyle üretilen ve Mezopotamya insanının zihnini işgal eden evren algısının kurucu mitidir. Bunca zamandır canlılığından hiçbir şey kaybetmeden hayatta kalması, onun ilk örnek mit oluşundan kaynaklanır. Çünkü o günden bu yana yaşamı biçimlendiren temel paradigma aynıdır. Ölümsüzlük arayışı, uygarlığın kurucularının hedefindedir ve sonsuz yaşama duyulan arzu da bakidir. Homo sapiens’in, yani “bilen insanın” arzularının sözcülüğünü, her şeyi bilen ve gören Gılgamış üstlenir. Her şeyi bilen ve görenin bu mitin sonunda bilip gördüğü şey; ölümün kaçınılmazlığı ve doğru yaşamın bu bilginin üzerine kurulması gerekliliğidir. Gılgamış miti ismiyle dahi uygar insanın en eski öyküsü tanımını hak eder. Bu kitap, yaşamın gerçekliği olan ölümden kaçış yolunu tekrar ölüme bağlayan farkındalığın trajik bir şekilde sonlanışının öyküsünü ele alır.
İsmail Gezgin, 1965 yılında Ilgın'da doğdu. 1987 yılında Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü'nden mezun oldu. Aynı bölümde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Halen Ege Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
İsmail Gezgin'i ilk olarak Ocak 2020'de okuduğum Homo Narrans ile tanıdım. "İnsan niçin anlatır?" üst başlığıyla ilgimi çektiğinden beri İsmail Gezgin'i sıkı takibe alır oldum.
Redingot'tan çıkan son kitabı Gılgamış'ta da "Tabletler ne anlatır?" başlığıyla Gılgamış mitinden yola çıkarak Mezopotamya'daki inanç-toplum ilişkisini, mitlerin evrensel etkilerini yine son derece aydınlatıcı bir metinle ele almış. Büyük bir keyifle okudum.
"* Doğanın belleğinde yaşam bir dönüşümdür, oluştan bozuluşa ve bozuluştan tekrar oluşa sürekli kendini yenileyen bileşenlerin korosudur. ** tanrılardan her şeyi görme ve bilme onayını aldıktan sonra halkına hakikati anlatan, bu sonlu yaşamın kader olduğunu, bundan kaçılamayacağını zihinlere imleyen bir mittir."
İsmail Gezgin'in her kitabını olduğu gibi bu kitabı da etrafımdaki herkese tavsiye edeceğim, tekrar okuyacağımı düşünerek kitaplığımdaki özel yerine yerleştirdim bile. Yine de dikkatimi dağıtan bazı noktalar var; kitabın giriş bölümleri beşeri bilimlerde altyapısı olan insanlar için dahi fazla akademik, hatta bazen tek cümle içerisinde fazla kaotik. Kitabın ortalarına doğru bunlardan kurtularak çok güzel bir akıcılık yakalanmış, aynı akıcılık başlarda da (anlatılan konulardan bağımsız olarak) yakalanabilirdi bir miktar sadeleştirme ile diye düşüyorum. İmla hatası kitap boyunca çok azdı, şu sıralar basılan kitaplara göre yok denebilecek kadar az, bu açıdan da emeği geçen herkese teşekkür ederim. Akademisyen İsmail Gezgin'in müthiş bir sentezleme gücü olduğunu bu kitapta da hissettim. Ancak metin sanki aralardan bölümler çıkarılarak oluşturulmuş bir özet hissiyatı verdi bana, boşlukları dolduramadım. Yazarın Uygarlaşan İştah kitabı tüm bu açılardan bana göre 5 yıldız ise Gılgamış'a 4 vermem gerek diye düşündüm. Yine de alanında yazılmış harika bir kaynak olduğu gerçeği benim verdiğim puana göre mutlaka daha objektif bir gerçek. Herkes okumalı diye düşünüyorum.
Hem Gılgamış destanına yer veren hem de toplumsal, mitolojik bazı konulara göre destanı çözümleyen akademik kurallardan sapmadan yazılmış akıcı bir kitap. 🌿