Dünyanın, şahsına karşı kurulmuş bir komplo olduğuna inanan, genç ve avare metin yazarı Musa. Onun, hayatın her alanına derin ve samimi bir merakla yaklaşan, temiz kalpli ev arkadaşı Şaban. Diğer tarafta, gaddar bir kedi tarafından yönetilen, birbirinden tuhaf çalışanlarıyla bir reklam ajansı: Menekşe gözlü sanat yönetmeni Sanem, esmer ve seksi sekreterler Mehtap ile Sevilay, durmaksızın ağlayan yaratıcı yönetmen Çeşme, psişik-sismograf çaycı Ercan. Ve şöhretler: Tesla, Prens Charles, Kaan Sezyum, Küçük Prens, Süpermen ve diğerleri. Özgün üslubuyla, ilk kitabı Tatlı Rüyalar'dan itibaren geniş bir hayran kitlesi edinen Alper Canıgüz'den yine eğlenceli, heyecanlı ve kışkırtıcı bir absürd macera.
"Patronumuz Şeytan Bey'dir ve sizden de çok hoşlandığını söyleyebilirim." Neydi bu şimdi? şaka mı? "Öyle mi?" dedim bu manyakça oyuna bir tur ayak uydurmaya karar vererek. "Nereden biliyorsunuz?" "Kendisi söyledi." Elimden geldiğince aptal gibi görünmemeye çalışarak gülümsedim. "Ben kaçırmışım o kısmını." "Sizin hatanız değil. Telepatik olarak iletti düşüncelerini." "Evet anlıyorum," diye kestirip attım, yeni işimi daha başlamadan bırakmak zorunda kalmamak için. "Öyleyse kendisine teşekkürlerimi de iletin." "Ona kendiniz de teşekkür edebilirsiniz," dedi Tunçay Bey bıyık altından gülerek. "Şeytan Bey görüşmenin başından beri burada, aramızda bulunuyor." Bardağına iki buz attıktan sonra pipetini uzun uzun emdi ve boş bakışlarıma yanıt olarak, o kocaman işaret parmağıyla, masanın üzerinde psikopatça beni kesmekte olan kara kediyi işaret etti.
تخيل تتقبل بوظيفة في وكالة... هي وكاله عادية زي أي وكالة ما فيهاش حاجه مريبه.... مشكلتها الوحيده إن رئيسها قط... العمل بدأ بدايه قوية تخليك تتفاءل بنهاية مذهلة لكن مع الأسف النهاية كانت أقل من المتوقع وحسيت إن الكاتب حب يكروتها بسرعة ممكن لضيق الوقت الأجواء محاطه بالغموض ومن ناحية تانية مضحكة لدرجه العبثيه مع بعض الرومانسية الفكرة جميلة والتجربه مجنونة وأرشحها لأي حد بيحب النوع دا من الروايات.... ولو كانت النهاية اتكتبت بصوره أفضل لحصلت على خمس نجوم
Tatlı Rüyalar ve Alper Kamu serisinin büyük hayranıyım. Lakin bu kitabı sevemedim, bitiremedim bile, öyle azap geldi okumak. Oysa ki güzel başlamıştı, Borges ile Kemalettin Tuğcu'yu aynı kişi sanıp eğlenebilirdim. Heyhat.
أحب الروايات الساحرة التي تجذبني بعنف منذ الصفحة الأولى وحتى الكلمة الأخيرة، ترجني بقوة وتنقلني من صدمة إلى أخرى حتى أجد المفاجأة الأخيرة في النهاية.
نحن هنا أمام رواية عن شخص ينجح في الحصول على وظيفة في مكان غريب، وكالة سرية للإعلانات، رئيسها قط! نعم قط اسمه شيطان، ولكن الغريب ليس هنا فقط، ولكن الأكثر غرابة فيما يحدث داخل الوكالة، ولمن تعمل، ثم تتشابك الأحداث لنجد سيناريو جديد أمامنا، وعندما تتيقن إنك فهمت كل شيء، تجد مفاجأة أخرى تمامًا، تجعلك لا تصدق ما حدث، وفي النهاية تجد نفسك أمام صفحة محيرة، لا أنت بمُصدق ما جاء في البداية، ولا أنت بمقتنع بما جاء في النهاية! فأين الحقيقة؟
ورغم أنني شعرت بالجنون في النهاية لعدم تيقني من حقيقة ما حدث، ورغم إنني شعرت ببعض التعجل في بضعة صفحات وكأن الكاتب فقد شعلته السحرية، إلا أن العمل بأكمله نال إعجابي، وجذبني حتى تمكنت من إنهائه في جلسة واحدة رغم عدد الصفحات الذي تخطى الـ300.
Kitabın ilk kısmı çok keyifliydi. Zekice, taşı gediğine oturtan espirilerle örülü, absürdlüklerle dolu, insanı içine çeken bir tempoyla başlayıp gidiyordu. Sonrası ise maalesef çok zorlama geldi bana. Yine de kafa dağıtmak, okurken tebessüm etmek için uygun bir kitap olarak görülebilir. Benim anlamadığım bir husus da, İletişim gibi ülkemizin en muteber, ağır yayınevlerinden birinin bu yazarı basıyor olması.
Yine Alper Canıgüz ve su gibi akan, süper eğlenceli, absürt, saçmasapan bir roman. Bu adam bunu şüphesiz ki çok iyi beceriyor.
Ancak böylesine güzel akıcı ve yaratıcı bir üslup sahibinin artık daha derin bir şeyler yazmasını arzuluyorum sanırım. Halihazırda dört romanı var (yanılmıyorum, değil mi?) ve sonuncuyu henüz okumadım, fakat çok daha dolu şeyler çıkabilir kendisinden sanki. Bilemiyorum. Eksik bir şeyler var.
"Gerçi pek tanımıyordum kendisini ya, yine de ona karşı bir tür şefkat, hatta sevgi duyduğumu fark ettim. Doğaldı tabii. Ne de olsa ölüleri sevmek daha kolaydır. Özellikle de dört beş büyük biradan sonra."
yine bu mevzu nereye bağlanacak acaba merakıyla çabucak okuduğum roman.sanırım yazarın bende bıraktığı tam etki bu.kitap bitene kadar duyulan merak, sonrasında da evet bitti sıradaki lütfen!
alper canıgüz'ün dili çok güzel, kitapları hep bir çırpıda bitiyor. gizliajans da öyle tatlı kitaplarından biri. okurken kendimi bir filmin içinde gibi hissettim. şimdi, bu kitabın filmi olabilirmiş diye düşünüyorum. yoksa var mı? diyeceğim o ki, okuyun okuyun okuyun. alper canıgüz'ün bütün kitaplarını okuyun.
Çok güzel başladı ama ortasından sonlarına kadar olan bölümde biraz vasat aldı bir hal aldı. Kapanışı ise güzel yaptı Allah için. Tam bir Alper Canıgüz eseri.
اخذت وقتاً اطول من اللازم لإنهاء هذا الكتاب لسببين :
السبب الاول هو انني كنت اقرأ كتابين آخرين معه
السبب الثاني هو انه ممل بعد عدة فصول
البداية كانت رائعة ومشوقة ومع اقترابك من الصفحة رقم ١٠٠ اي الثلث الاول من الكتاب ستجد انك دخلت في دوامة غريبة وكأنك تركت الكتاب وامسكت بكتاب آخر وبدأت تقرؤه، لم افهم شيئاً بصراحة
"Biz çok modern bir aileydik. Babam da çok modern bir insandı. O yüzden beni dövmez, rencide ederdi. Kısmetse ben de çocuklarımı böyle modern yetiştireceğim."
"En güzel söz, tam zamanında söylenmeyen değil midir?"
"Bazen siz insanlara gerçekten çok şaşırıyorum. Şansınız ne kadar azalırsa, kendinize güveniniz o kadar artıyor."
Gizliajans, Alper Canıgüz'ün en güzel kitabı değil, hatta en kötü kitabı bile olabilir. Ama adamın diğer, güzel olan kitaplarını okuyunca bu da hikayesi, kurgusu bakımından güzel olmasa da, Canıgüz'ün tarzı sayesinde kendisini okutuyor. Yani ilk kez Canıgüz okuyacaksanız kesinlikle bu bir başlangıç kitabı olmasın, ama Canıgüz'e başlayınca, illa bu kitabı da elinize alırsınız nasıl olsa. Kitap hakkında ilk yorumum şey oldu: "bu kitap çok çirkin bi şişe içindeki çok güzel bir içki gibi. "
" Sabah kahvaltısından sonra havuza-denize girdikten sonra, öğlenki açık büfeyi beklerken bir solukta okuyacağınız keyifli bir kitap, iki başparmak yukarı."
★★★ The Angara Tribune ★★★
Diyeceğim o ki, çok eğlenceli bir kitap Gizliajans. uzun zamandır "Her gece altına işeyen başarılı borsacı Orhan" bölümünde güldüğüm kadar gülmedim.
Not: Diğer yorumlardaki eleştirilere gelince; kitabın yapısı, kurgusu ve konusu, kendisinin bilinen "edebi derinliğe" sahip olmasını imkansız kılıyor zaten, evet. Öte yandan bu demek değil ki, Gizliajans sadece yüzeysel ve eğlenceli bir okumalık..
"Deli saçması" tamlamasına pek uygun, ama zaten tam da bunu yapmayı amaçlayan kitap. Ama ben deli saçması olduğu için değil, yeterince iyi bir deli saçması olamadığı için kırdım puanını. Çünkü Alper Kamu dizisinden biliyoruz ki Canıgüz gayet güzel bir perdeden saçmalayabiliyor istediğinde.
Kıkır kıkır güleceğiniz bir 2.5-3 saat için güzel bir okumalık.
Alper Canıgüz’den okuduğum üçüncü kitaptı, genel olarak yazarın absürt tarzını seviyorum. Bana okuduğum diğer kitapların arasında bir mola vermişim gibi hissettiriyor, yine çok eğlenerek okudum. Ege kıyılarından kanat takıp Yunanistan’a uçmak, uzaylılar, Prens Charles gibi sizi okurken güldürecek birçok unsur var. Yazarın okumadığım iki kitabı kaldı onları da merak ediyorum. Gizliajans benim için 5 / 5 ‘lik bir kitap olmasa da keyifli vakit geçirmemi sağladığı için severek okudum tavsiye edebilirim.
sevmedim. hatta alper abi napıyorsun gözünü seveyim diyerek okudum. hele son sayfalardaki "her şey düzmeceydi," aydınlanması beni daha da bir yıprattı, bilmiyorum, üzgünüm, zaten hava da kötü.
Türk yazarlara şans vermeye ne zaman karar versem beni gururlandırıyorlar, şu ana kadar hayal kırıklığına uğratan olmadı. Çok eğlenceli, komik, hafif nostaljik hissettiren bir kitaptı. İstanbul'da geçiyor olmasının getirdiği bir samimiyet de olabilir. Hepsinden önemlisi aşırı akıcıydı, yazarın kalemine bayıldım diğer kitaplarına da bakmayı düşünüyorum. Olayların absürtlüğüne ve plot twistlere bayıldım.
Alper Canıgüz'ün romanlarını çıkış sırasına göre ve çıktıkları zaman okudum, bu sebeple Tatlı Rüyalar ile Oğullar ve Rencide Ruhlar'dan sonra Gizliajans yayınlandığında koştur koştur gidip kitabı almam çok doğaldı.
Ancak büyük vaatlerle başlayan bu kitap sonunda beni hayal kırıklığına uğrattı. Neyse ki sonra Cehennem Çiçeği geldi de bu kitabı nazar boncuğu kabul ettim.
Möhtəşəm kitab deyil, amma gözəldir. Agentlik təcrübəsi görmüş birinin çox qeyri-adi agentlikdə keçən hekayəsindən bəhs edir. gedişatda 3 dəfə plot twist edib, birincidə tutuzdurub, ikincidə yerlə bir edib, üçüncüdə o səhvi sanki düzəltməyə çalışıb. J.J. Abrams, Agatha Christie kimi adamların kitablarını oxuyandan sonra plot twist gözləntilərini çox yüksək tutan oxucu bu kitabda məyus olacaq. Lakin bu, o demək deyil ki, kitabı bəyənmədim, çox axıcı, zövqlü və gülməli idi) ...
"iki insanı, bir üçüncüyü ezmek kadar birbirine yaklaştıran bir şey var mıdır şu dünyada? ...
ve ben artık mutsuz bir adamım. günler, haftalar, aylar akıp giderken, ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum. ortalık karardıktan sonra pencereden yıldızları izliyorum.umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum. sadece hatırlıyorum.
...
kainat türlü biçimlerde kandırmaya çalışıyor beni. bulutlar ilerliyor, bir ayyaş nara atıyor, bir araba acı acı klakson çalıyor, daldan bir yaprak düşüyor... orada öyle sabit dururken, her şey beni kimsenin umrunda olmadığıma, unutmayışımın bir anlam taşımadığına inandırmak için yarışa giriyor. sabırla bekliyorum ki, bütün kozlarını oynasınlar. ne olursa olsun duruyor, duruyor, duruyorum...
Aşırı akıcı, şaşırtıcı derecede komik ve absürd. Kitap hakkındaki düşüncelerimi nasıl üstü kapalı bir şekilde anlatabilirim bilmiyorum. İlk yarısında o kadar güldüm, o kadar eğlendim ki herhalde favori kitaplarımdan biri olucak diye düşünüyordum. Maalesef ikinci yarısı daha çok aksiyon ve bana bile fazla gelen absürd olaylar içeriyordu. İlk yarısındaki karakterlere ve esprilere odaklı olan hikaye ikinci yarıda saçma bir aksiyon filmine dönüştüğü için sonunda biraz hayal kırıklığına uğradım. Açıkçası kitabın herhangi bir aşk hikayesi içermesini de beklemiyordum. Tam bir aşk hikayesi sayılabilir mi tabi o da tartışılır. Daha çok bir adamın ilk görüşte bir kadına manasızca aşık olmasıydı bence ama aşk göreceli bir kavram tabi. Bu yazarın ilk defa bir kitabını okuyorum ama yazış tarzı ve esprileriyle ileride de kitaplarını satın almaya beni ikna etti.
Alper Canıgüz'den okuduğum üçüncü kitap, kendisinin hayal gücüne ve kalemine zaten bayılıyorum. Gizliajans da kesinlikle çok ilginç ve akıcı bir kitap. Alper Canıgüz yine birbirinden farklı karakterleri ve beklenmedik olay örgüsüyle tıpkı baş karakterimiz Musa gibi benim de mantık sınırlarımı zorladı, ve bunu çok eğlenceli bir şekilde yaptı. Musa'yla aramızda büyük bir bağ kurdum ve belki de bu yüzdendir ki, Gizliajans en sevdiğim Alper Canıgüz kitabı oldu. Kitap zaten en başından beri absürtlük vaat ediyordu; bir yerden sonra olaylar öyle bir noktaya geldi ki, kendimi bir yandan "Yok artık!" diye düşünüp gülerken, diğer yandan da "Neden olmasın?" diye sorgularken buldum. Sanırım kitabın en sevdiğim yönlerinden biri de buydu, karakterler olaylara o kadar inanıyor ki siz de bir yerden sonra ne söyleseler bir haklılık payları olabileceğini düşünüyorsunuz. Özellikle şu malum dönemde, evlere ilk kapanışımızdan beri odaklanma sorunu yaşıyorum ve kitap okumakta da çok zorluk yaşıyorum. Uzun süreden sonra bir kitabı bu kadar keyifle okumak ve elime alır almaz bitirmek beni ayrıca mutlu etti. İyi ki okumuşum, kendisini şimdilik 2020'de okuduğum ve en sevdiğim kitap ilan ediyorum.
Kız Tevfik ile tahtakafanın oruspuya aşık oldum şimdi napıcam muhabbetleri kan ve gülde de vardı, gizliajansta da görünce çok keyiflendim, şimdiyse apayrı bir kitap olmasını talep ediyorum