Paperback. 13,30 / 19,50 cm. In Turkish. 104 p. Vatan ve özgürlük sairi Namik Kemal, ömrü boyunca yurt sevgisini ve özgürlük askini asilamak için çalismis bir edebiyat insani, gazeteci ve aydindir. Türkiye'de aydinlanmanin öncü isimlerindendir. Onun zulme ve esarete karsi mücadeleyi anlatan eserleri, Kurtulus Savasi'na giden yolda halkin bilincinde büyük yer tutmus, kendinden sonraki kusaklari da etkilemistir. Tiyatronun modernlesmesi için büyük çaba harcayan Namik Kemal, izleyicilere belli düsünceleri aktarmak için en yararli ve eglenceli yolun tiyatro oldugunu düsünerek piyesler yazmistir. "Vatan", "hürriyet", "millet" gibi kavramlari tiyatro eserlerinde de sikça kullanarak düsüncelerini halka bu yolla iletmistir. Batili anlamda ilk tiyatro eseri olarak kabul edilen Vatan Yahut Silistre, kusatma altindaki bir kalenin özveriyle kurtulusunun öyküsüdür. Içinde tutkulu bir ask hikâyesini de barindirir. Oyunun sahnelenmesinin ardindan izleyiciler çok etkilenmis, Namik Kemal ve arkadaslarinin sürgüne gönderilmesine neden olacak kadar büyük gösteriler yapilmistir.
Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu, ünlü Türk yazar, gazeteci, devlet adamı, şairdir.
Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı .“Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, târih ve makale türlerinde eserler verdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü eserleri ve fikirleriyle etkiledi.
Yorumlara şöyle bir baktım da "vatan millet sakarya" edebiyatı diye hor görülmüş. İnsanımızın bu kadar aptal olması beni derinden üzüyor. Bu aptallık okumayla falan aşılmaz. Bu aptallık derinlerde bekletilen vatana ihanetin yansıması.
Çok güçlü cümleler var. İş Kültür Yayınları da gerçekten çok iyi şekilde sadeleştirmiş. "Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır"
Benim kadar milliyetçilikten midesi bulanan çok az kişi vardır sanırım ama vatan, millet, sakarya edebiyatından öte bir önemi var eserin; gerek yapısı , gerek dönemi, gerekse sanatsal değeri sebebiyle.
Öncelikle "vatan, millet, sakarya" edebiyatı mealinde yazılmış incelemelere istinaden iki kelam edeceğim. Namık Kemal, Ölürsem görmeden millette ümit ettiğim feyzi Yazılsın seng-i kabrimde vatan mahzun ben mahzun demişti. Malum incelemeleri okurken mahzun oldum.
Bir nefeste okunan bu esere başlamadan önce ya da sonra Namık Kemal'in eserine dair açıklamalarını okumazsanız kitaba dair edineceğiniz izlenim yarım ya da yanlış olur diye önemle belirtmek istiyorum. Okursanız göreceksiniz ki, vatan şairi:"Rumeli'de Sultan Mahmut Han zamanındaki Şumnu Muhasarası'nda naklolunan bir hikayeyi bir dereceye kadar genişletmek için gördüğüm mecburiyet üzerine Kırım Muharebesi sırasında meydana gelen Silistre Muharebesi'ne nakletmekten ibarettir ve yazma maksadım ise, millette olan vatanseverlik duygusunu tasvir idi. Tiyatro yazmakta maharet göstermek değildi. " demekte. Yazarın yaşadığı döneme azıcık aşinaysanız ve bahsettiği muharebelerin olduğu şartları lütfedip incelerseniz bu gün üzerinde yaşamakta olduğumuz toprakların varlığının o dönem bu eser gibi niceleri ve nice insan gayretiyle halkta var olan ve harlanan vatan sevgisi sayesinde olduğunu görürsünüz. Keyifle çekirdek çitlenerek okunacak, kaba tabirle "goygoy" bir kitap değildir elinizdeki... Tiyatroda sergilenmesi sonrası olanları da incelerseniz taşlar yerine oturur.
İçeriğe gelince, diyalogların uzunluğu beni sıkmadı, insanları gözlemeyi, düşüncelerini okumayı severim. Hayatımın belli dönemlerinde açıp okuduğum kitaptır, ölmeden bir kere anlayarak okumayı denemenizi şiddetle öneririm!
5/5 Bazı kitapları pek sevmesek bile sırf klasik kitap olmasına duyulan saygıdan ötürü fazla bir şey diyemiyoruz ya hani. İşte o duraksamayı yaşamadığım ve okurken gerçekten keyif aldığım bir kitap oldu Vatan Yahut Silistre. Tamam, Zekiye Hanım ile İslam Bey arasında geçen romantik konuşmalar bazen fazla tiyatral kalabiliyordu ama kitabın tiyatro metni olduğunu düşünürsek bu eleştirinin yersiz olduğu anlaşılacaktır. Kitap, Zekiye Hanım’ın aşkını ve cesaretini görmek için bile okunur. Nasıl gözü kara nasıl harika bir karakterdi. Ayrıca kitabın sonunda yaşanan duygusal aile buluşmasının kurguyu tek düzelikten kurtarması da benim için bir başka artı oldu. Kısacası okuyucuyu doyuracak ve içinde güzel duygular uyandırabilecek, az ama öz harika bir tiyatro eseriydi. Türk Klasiği niteliği taşıması da bir onur ❤️
Vatan ve hürriyet şairi Naık Kemal'den adına yakışır bir kitap olmuş. Türk milletinin fedakarlıklarını, vatanı uğruna göze aldıklarını bir tiyatro metni olarak okuyoruz. İçinde güzel bir aşk hikayesi de var.
19. Yüzyıl Osmanlı Devleti her ne kadar çoğu açıdan bozulmuş, bozuluyor olsa da, tebaasının gönlünde vatan, millet, toprak kavramları ilk günkü şiddetiyle yaşıyor hikayede.
Bu Mülkün Sultanları kitabında bahsediyordu Vatan Yahut Silistre adlı oyundan. Namık Kemal’in dönemin şehzadelerinden V. Murad ile sohbetleri, Şinasi ile yaptıkları sohbetler gibi detayların yer aldığı eserde, bu oyundan sıkça bahsediliyordu. Sonrasında sahnelenmesi yasaklanmış olan Vatan Yahut Silistre, bir zaman unutulmuş, sonra yeniden gün yüzüne çıkmış. Ben de hazır konu tazeyken hemen okumak istedim. Düşündüğüm gibi güzel bir oyunmuş. Vatan millet sakarya diyerek küçümsemeye çalışmak, milliyetçi duyguları aşağılamak ve bu oyunun anlatmak istediklerini hiçe saymak hiç hoş değil. Her yazılanı, her yapılanı dönemine göre değerlendirmek gibi bir erdemden mahrum olduğumuz aşikar. Ama en azından bu konuda elinizi vicdanınıza koyup, o dönem ne olmuş okuyup, ona göre değerlendirmenizi yapınız. Hoş, değerlendirilecek bir hal ya da bizlere kalmış bir yargı kalmadı yaşanan yaşandı. Fakat en azından saygımızı korumalı, o yitip giden canlara terbiyesizlik etmemeliyiz diye düşünüyorum. İyi okumalar.
Muazzam bir kitap. Yani vatan şairi diye ezberledik durduk Namık Kemal'i yıllarca. Yaşım 29 niye Vatan Şairi denmiş şu an anlıyorum. Mustafa Kemal'i vatanseverlik konusunda etkilemiştir diye anlatıyoruz öğrencilere. Bunu yine anlatalım. Yine söyleyelim bunda beis yok. Ama bu kitabı okutsak -günümüz Türkçesiyle hazırlanmış olanları- vallahi daha etkili olurmuş. Vatanını sevmeyen Allah'ını sevmez diyor adam. Vatan'ı dilinden düşürmüyor. Çok etkilendim. Kitabı okurken serviste kulaklıkta Plevne Marşı'nı dinliyordum baya etkili bir ikili oldular. Bu seneki 8.sınıflarıma bu kitabı okutacağım mutlaka.
Hikaye ve diyaloglar günümüz okuru için basit gibi görünse de bu eseri kendi tarihi bağlamında değerlendirmek daha doğru olur.
Bu oyun 150 yıldır kesintisiz geri çekilmekte olan bir milletin en büyük düşmanı karşısında gösterdiği savunmayı destanlaştırarak, ahaliye vatan savunmasının kutsallığını anlatmak amacıyla kaleme alınmıştır.
Bu isteğinin yerine geldiğini söylemek fazlasıyla mümkün. Oyunu izleyen halk o denli galeyana gelip gösterilere başlar ki Saray Namık Kemal'i sürgüne gönderir. (Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin, dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten :) )
Böylesi fedakarlıklarla yapılan destansı savunma savaşları, milletlere büyük zaferlerden daha fazla övünç kaynağı teşkil etmektedir. Fransızlar için Verdun Savaşı, Sovyetler için Stalingrad Savunması, Yahudiler için Masada Savaşı hemen bir çırpıda aklıma gelenler....
İşte Ruslara karşı yapılan Kırım Harbi'nde Silistre Müdafaası, 93 Harbi'nde Plevne Savunması ve yine 1. Dünya Savaşı'ndaki Çanakkale Savaşı için yapılan fedakarlıklar da bizim için kazanılan zaferlerden daha fazla anlam ifade etmektedir.
Vatan Şairi Namık Kemal de bu adsız kahramanlar için tiyatro sahnesinde bir saygı duruşunda bulunulmasını sağlamıştır.
O nedenle burada, efendim düpedüz hamaset edebiyatı diye zırvalayan zirzoplara aldırmaksızın, mutlaka okuyun, okutun.
Namık Kemal Külliyatı'na Vatan Yahut Silistre ile giriş yaptım. Daha önce defalarca filmini izlediğim için olay örgüsünün tamamını bilmeme rağmen kitabı yine de etkileyici buldum. Namık Kemal'in bu eser sahnelendikten sonra neden sürgüne yollandığını daha iyi anladım çünkü eser sahnelendiğinde geniş halk kitlelerini kolayca coşturma potansiyelini taşıyor.
Yazılış tarihi olarak Şinasi'nin Şair Evlenmesi'nden 12 yıl sonra yazılmış ama iki eserin kalite olarak aralarında dağlar kadar fark var, Türk Tiyatrosu çok hızlı gelişmiş.
Hepi topu 100 sayfa bir kitap, gayet de güzel; okusanız kıyamet mi kopar?
2018-İkinci defa okuma düzenlemesi: Bir münasebetle tekrar okuyorum, Vatan Şairi'nin bir avuç insan üzerinden ilettiği duyguların canlılığı, onları kâğıda döktüğü günkü gibi taze. Ara ara tekrar okunulası, tekrar yaşanılası.
30 Ağustos hasebiyle başladım ve çok kisa olduğu içim hemen bitirdim. Kitabın başında Zekiye’nin cümleleri çok güzeldi. Dönemine göre güzel bi roman cümleler dili çok başarılı🫶🏼 tiyatro eseri olarak da güzel ama dilini de çok beğendim ve birçok cümlenin altını çizdim.
Olayların dört perdede geliştiği bir tiyatro eseri. Aşk, vatanseverlik ve kahramanlık konuları işlenmiş. Okuması kolay ve keyifliydi. Yorucu kitapların arasına şifa niyetine alınabilir.
Lisedeyden dilimizden dusmeyen eseri boyle sade bir sekilde okuyabildigimiz icin Is bankasi kultur yayinlarina minnettarim. Agir diliyle okumaktansq bu sekilde okumak bana daha cok keyif verdi.
Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre'si döneminde büyük sansasyon yaratmış ve hatta yazarın sürülmesine kadar uzanan olaylar silsilesini başlatmış Türk edebiyatının en çok bilinen tiyatro oyunlarından biri.
Bu kısa tiyatro metninin ne özelliği var bu kadar diye soracak olursak, bence en radikal etkiyi yaratan hususlardan biri hikayenin özünde evini barkını bırakıp erkek kılığına girerek sevdiği adamın peşinden savaşa giden kadın figürü olması. Zekiye ilk görüşte aşık olduğu ve yalnızca bir kez sohbet etme şansına eriştiği İslam Bey' olan aşkından ve onun vatan sevgisinden etkilenir ve sevdiği vatan uğruna canını verirken evinde oturmak içinden gelmez, bir gölge gibi gittiği her yerde yanında olur, yaralanınca yaralarını sarar. Güçlü kadın karakterlerin Osmanlı'nın son dönem edebiyatında pek görülen bir olgu olmadığını düşünürsek bu oyunun yarattığı toplumsal etkiyi hayal edebiliriz.
Namık Kemal'in iki genç arasındaki duygusal bağı anlatırken seçtiği kelimeler ve ifadeleri de insanın yüreğini ısıtıyor. "Ah nerede o eski aşklar" diyen büyüklerin sesini duyuyorum kulaklarımda:
"Beni kendimden aldın. Uyusam, rüyamda sen! Uyansam, hayalimde sen! İnsan içinde olsam, gönlümde sen! Yalnız kalsam, karşımda sen! Daima sen! Daima sen! Vücudumu mu istersin? İşte esirinim. Canımı mı istersin? Al da kurtulayım."
What I loved about this was how passionate it was and I can definitely see why it excited the audience so much when it was first performed in the 19th century. However, I wasn't a fan of the romance and how Zekiye's only motivation was her love for İslam. Why doesn't she care about her country too? Also she literally doesn't have a personality. However, I think that's understandable for the time period and some parts of her portrayal and İslam's thoughts about her were actually really progressive even for today. I really liked that İslam never got protective of her and respected her decisions.
Klasikleri seven bir okursanız mutlaka okumanız gereken bir yapıt. Daha detaylı incelememi okumak isterseniz https://cahilokur.blogspot.com.tr/201... adresinde bulabilirsiniz.
Onurlu bir kişinin çabası dünyayı döndürmeye yeter... Zavallı, cahilin bedduasından korkup bilgiye ulaşma yolundan dönendir... İnsan velinimeti vatanının ayaklar altında çiğnendiğini görürse yaşamaz. Yaşayan bulunur ama insan değildir. Velinimetini ayak altında görüp de yaşayan köpekten alçaktır...
Eser hakkında mutlaka bilinmesi gerekenler; “İnsan zayıf, insan zavallı... Bir türlü kendini yenemiyor. Bir türlü huylarından vazgeçemiyor. Ben de kendimi gönlüme söz geçirir sanırdım, heyhat!” --> Vatan yahut Silistre, Namık Kemal’in 1872’de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro oyunudur. --> Türk Edebiyatı'nda romantik tiyatronun ilk örneklerinden olan eser, Namık Kemal’in sağlığında sahnelenen tek oyun olma özelliğini de taşır. --> Oyun ilk kez 1 Nisan 1873’te İstanbul Gedikpaşa’daki Güllü Agop Tiyatrosunda sahnelenir. --> Namık Kemal eserinde dili Divan Edebiyatçılarının yaptığı gibi maharet göstermek amaçlı değil de ustası Şinasi gibi bir düşünceyi ifade edebilmek için kullanmıştır. Bu sebeple oyunda kullanılan dil sade; verilen mesaj açıktır. --> Eserde vatan sevgisinin yanı sıra iki gencin aşkı da anlatılmaktadır. Oyunun ana karakterlerinden biri olan İslam Bey, vatanı uğruna can vermeye gönüllü tavırlarıyla izleyiciyi harekete geçiren bir karakterdir. Kırım Savaşı'nda gönüllü olarak cepheye gider ve sevgilisini geride bırakmak zorunda kalır. --> Sevdiği kadın olan Zekiye ise Namık Kemalin ideal kadın anlayışını sergilemektedir. Eğitimli, fedakâr, kahraman ve sevgisi uğruna gözünü karartabilen bir kadındır. Savaş alanında sevgilisiyle beraber bulunmak ve onunla aynı kaderi paylaşmak için asker kıyafetine girip İslam Bey’in ardından Silistre Savunmasına katılır. --> Silistre, Bulgaristan’ın sınırlarında, Tuna nehrinin kıyısında bulunan bir şehirdir ve Osmanlı döneminde stratejik bir öneme sahiptir. Eserde ise vatanı simgelemektedir. --> Namık Kemal bu oyunu çocukken şahit olduğu bir olaydan esinlenerek yazdığını Abdülhak Hamit’e gönderdiği bir mektupta belirtmiştir. --> Oyun halkta vatanseverlik ve kahramanlık duygularını harekete geçirmeyi amaçlar ve başarılı da olur. Öyle ki oyunun ardından galeyana gelen halk “Yaşasın vatan!”, “Allah muradımızı versin!” nidaları atmaya başlar. Fakat “Murad” kelimesi dönemin padişahı Abdülaziz tarafından veliaht Murad Efendinin tahta geçme dileği olarak algılanır. --> Namık Kemal’in gazetesi İbret kapatılır, oyun yasaklanır ve kendisi de Magosa’ya sürülür. Lakin sürgünden sonra oyun “Silistre” adı altında oynanmaya devam eder. Hatta padişah Abdülaziz’in önünde iki kez sergilenir. --> Asıl adı “Vatan” olan oyun bu olaydan sonra “Vatan yahut Silistre” olarak adlandırılır. --> Her ne kadar oyunda ve sonrasında yaşanan duygular günümüz okuruna biraz abartılı gelse de dönemin şartları göz önünde bulundurularak okunmalıdır diyor ve herkese iyi okumalar diliyorum :)
Yorumlara şöyle bir baktım da acıdım milletin soytarılık sevdasına. Bir tek bizde var şu dünyada milliyetçiliği köylülük, aşağılık vs gören Amerika gibi boktan bir terör ülkesinde bile en radikal gruplar bile ülkesini, devletini, milletini sever insanın yaradılışında var bir defa bir aileye bir kökene bir coğrafyaya aidiyet ama işte pek de sevilmediğin, onay görmediğin bir ailede büyüyünce böyle nefretten beslenip bunu da havalılık görürsün maalesef buralara döşersin böyle milliyetçilik tiksinçtir o yeaa ben havalıyım hadi bana prim verin buradan gibi.
Bir insanın milletini sevmek olgusundan midesi bulanıyorsa, o insanın bundan utanması ve o hastalığı tedavi ettirmesi lazım buraya böyle çok matah bir adammış gibi yazamaması lazım en azından gururla anladınız mı beni? Bunu bir klinik psikiyatri doktora öğrencisi olarak yazıyorum aynı zamanda gidin tedavi olun ltf!
Benim gibi tarih meraklısıysanız çok seversiniz... Atatürk'ün etkilendiği, örnek aldığı isimlerden biri Namık Kemal. İkinci okuyuşumda daha çok sevdim. "Zekiye Allah bir mucize daha bağışlamaz mı? Allah'ın adaletine, vatanın büyüklüğüne olan inancını mı yitirdin? İslam Bey Hâşâ! Hiçbir zaman bu inancımı yitirmem. Allah büyüktür. Vatan kutsaldır."