Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız? Yaşamımızın her döneminde, ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız. Ve -bu biri- evet, bildiğiniz, anı defterimizdir. On beş yaşındaki Serra tüm duygularını, düşüncelerini anı defteriyle paylaşıyor. Annesiyle babası neden garip davranıyorlar? Yoksa yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Çeşme'de tatil günlerinde tanıştığı yeni arkadaşları Serra'nın yaşamında ne gibi değişikliklere neden olacaklar? Tüm bu sorunların cevaplarını Serra'nın anı defterinde bulacaksınız.
1961 yılında Amerikan Kız Koleji Edebiyat Bölümü'nden mezun olan İpek Ongun, yazı yaşamına 1980'de yayımlanan Mektup Arkadaşları'yla başladı. Onu Kamp Arkadaşları ve Afacanlar Çetesi adlı çocuk kitapları izledi. Bunları izleyen Yaş On Yedi ve Bir Genç Kızın Gizli Defteri başlıklı yapıtlarıysa gençlik için yazılmış romanlardır. Gençlik romanlarından sonra, gençlere yaşama kültürü ve kişisel gelişim gibi konularda yardımcı olmasını amaçladığı bir üçlü yazdı. Adları Bir Pırıltıdır Yaşamak , Bu Hayat Sizin ve Lütfen Beni Anla olan bu kitapların ilki 1911 yılında TÜYAP'ta " Altın Kitap Ödülü " 'nü aldı. Ayrıca gençller için yaptığı bu çalışmalar nedeniyle kendisine Rotary Kulübü tarafından "* 1995-1996 Meslek Hizmetleri Ödülü" verildi. 1998 yılında da Oriflame firmasının 250.000 kişilik bir halk jürisine yaptırdığı anket sonucu yılın en başarılı kadın yazarı seçildi. Bu çalışmalardan sonra tekrar romana dönen Ongun, Bir Genç Kızın Gizli Defteri'nin devamı olan Arkadaşlar Arasında,Kendi Ayakları Üstünde,Adım Adım Hayata,İşte Hayat ve Şimdi Düğün Zamanı 'nı yazdı. Sabah gazetesi'ndeki yazılarını Yarım Elma,Gönül Alma ve Sabah Pırıltıları adlı iki kitapta topladı. Evli ve iki kız annesi olan İpek Ongun,yazı yaşamını çok sevdiği Mersin'de sürdürmektedir.
Ben daha 9-10 yaşlarındayken annem tuttu beni elimden, götürdü kitap evine. 'İstediğin kitabı seç, ama muhakkak en az 2 tane alacaksın.' dedi. E kadın n'apsın benim gibi kitaplardan nefret eden bir kızla. Bu kitap hemen ilişti gözüme. Genç kız lafını duydum ya, pek hevesliyim o zamanlar. Bunu ve bir sonraki kitabı aldım. Hevesli değildim okumaya başlarken ama sonradan elimden bırakamaz oldum. O gün bugündür hala kitapsız tek günüm geçmez.
ben şimdi bu seriye çok kötü diyeceğim, ama zamanında ayıla bayıla -10 yaşında filan olmalıyım o vakitler- okuyan kıza haksızlık etmiş olurum. yaşandı bitti saygısızca diyorum, ne diyeyim.
Serra'nın hayaleti bir köşeden çıkınca insan şaşıyor böyle. Mükemmel insan, insanüstüinsan Serra... Geçen serinin en yeni kitabını gördüm kitaplıkta (belki bir öncekidir), sayfaları hızla çevirirken gördüm ki dedesi ölmüş, Sırma doğum yapmış ama Serra'nın insanüstülüğü bir nebze azalmamış. Kardeşime ne işi var bunun evde, dedim. Merak ettim, dedi. ben en çok Serra olma hayalini kısmen gerçekleştiren eski arkadaşım G.'nin görüşlerini merak ediyorum aslında, hala okuyor mu, İpek Ongun'un ismini/cismini görünce sevdiğini savunuyor mu yoksa tam da Serra gibi bir ortamda bulunduğu için yüzünü mü buruşturuyor? Serralığın iş ve okul kısmını birebir hatta daha başarıyla alıp kilo ve 2 adet hayatının aşkı, bir de yüzük eksikli olması Serra'yı reddetmesi için iyi bir bahane aslında, di mi?
Belki de kitap okuma alışkanlığı kazanmamı sağlayan kitaplardan biridir, çok küçükken okumuş olmama rağmen o içimdeki mutluluğu hatırlıyorum okurkenki.
İlk okuduğumda ortaokuldaydım ve çocukluğunu yüz temel eser okuyarak geçirmiş biri için inanılmaz sürükleyici bir kitaptı. O zamanlar aklım ermediği için, Serra'nın ne kadar da mükemmellikler abidesi bir karakter olduğunu ve başından geçen önemsiz olayları nasıl da abarttığını fark etmemiştim tabii. Bugün olsa asla okumaya yeltenmeyeceğim türden bir seridir ama hakkını teslim etmem gerek. Küçükken gerçekten severek okumuştum ve bana okumayı sevdiren serilerden biriydi. İşin aslı, bir noktadan sonra aslında ne kadar saçma olduğunu fark etmeme rağmen okumayı bırakamamıştım. Her yeni kitapla seri daha da içinden çıkılmaz bir hale geliyordu, Serra'nın hayatı her kitapla biraz daha sıradanlaşıyordu ve ben okumayı bırakamıyordum. Ve sırf bu yüzden, tüm o saçma kurguya rağmen kendini okutturduğu için, İpek Ongun'u tebrik etmekten kendimi alamıyorum.
Genç bir türk vatandaşı olarak elbette bu kitabı ben de okumuştum. O zamanlar gerçekten harika gelmişti ama şuan okuduğumda (kitabın eski olmasının da getirisiyle) bir teyzenin genç kızların nasıl yaşaması gerektiğini anlatmak için kusursuz bir genç kadın yarattığını gördüm. Serra'nın hayatı genelde çoğu zaman harika. Önünde illaki bir kaç sorun oluyor fakat çoğu zaman bunları kolaylıkla aşıyor. Çok uzattım neyse (benim favori karakterim kesiklikle Toprak'tı.)
Serranin defterini okuduğum da biraz kendime benzeterek yazıyorum . Müthiş denebilecek kadar iyi değildi , benim açıma göre . Ama beğenerek mi okudum evet
Yıllar sonra gelen bir ikinci okuma, 14 yaşındaki halimin hissettiklerini hatırlamak ve 27 yaşındaki halimle bu kitabı okumak, düşünmek istedim. Bir de büyümekle ilgili kitapları, filmleri çok severim. Günlük yazmaya da yeniden başlamışken dedim tam zamanı. 15 yıl sonra bu kitabı okurken düşündüklerim; - Kitabın akıcılığı gayet iyi. O dönem zaten kitap okuma alışkanlığımda etkili bir kitaptı. Tabi günümüzde ekran süremizin artmasıyla dikkat süremiz azaldığından yine iyi geldi. Bir çırpıda bir kitabı okumanın verdiği o hissi hatırladım. Lisede ne çok kitap okurdum, 1-2 günde bitirirdim kitapları, onun tadı bir başka işte. Sadece kitaba odaklanmak, kendini hikayenin akışına bırakmak. Şimdi kafamızda o kadar şey var ki bir anda telefona baksak odak gidiyor. - Serra'nın yazım tarzını yerinde buldum. (Yani İpek Ongun'un) Hatta yaşına göre bazen fazla olgun düşünceleri olduğunu düşünsem de bu kitabı yetişkin olarak okumayı da kolaylaştırıyor bence. Yani hiç de öyle çocuk kitabı okur gibi hissetmedim. - Arkadaş ortamı hoşuma gitti. Özellikle çeşme bölümleri çok hoşuma gitti, o arkadaş ortamı, Ege'nin sıcaklığı olsun hissettim resmen. Bu yaşa geldiğinde daha fazla arkadaşı olacağını zanneder insan ama sitcomlardaki gibi bir arkadaş grubumuz olmuyor maalesef. - Kitabı okumamın üstünden yıllar geçmesine rağmen hala hatırladığım sahneler var. Mesela Serra'nın bacaklarını ilk kez tıraş ettiği sahne. Sonra diğer kitaplarda gelecek sanırım Serra'nın arabanın arkasından hoşlandığı çocukla bakıştığı sahne. Evet her şeyi hatırlamasam da bazı sahneler zihnimde çok net yer edinmiş, beni etkilemiş. - Bir diğer dikkatimi çeken bir durumun Serra'nın annesinin boşanmaya rağmen hayattan geri kalmama çabası. Kadın başımıza dışarı çıkarsak nolur ne derler diye endişe etmiyor da kızıyla birlikte akşam tiyatroya gidebiliyorlar. Kendi yaşamak istedikleri hayattan vazgeçmiyorlar. Bu tarz detaylar hoşuma gitti. Ayrıca kitabın sonlarına doğru özellikle serranın annesiyle iletişimini gayet iyi buldum. Annesi gayet anlayışlı, gerektiğinde kendisi de dürüst oluyor boşanmanın zorluklarıyla ilgili vs.
Ortaya karışık biraz da kişisel bir review oldu. Şimdi devam kitabını okumak için sabırsızlanıyorum.
Çocukluğumdan beri kitaplığımızda duran bu kitabı neleri kaçırdığını görmek için okudum.Ana karakterde aynı yaşta olmam kitaptan keyif almama yetmese de ileride karşılaştığım 10-12 yaşları arasındaki çocuklara önerebileceğim bir kitap.Kalan on bir kitabı muhtemelen okumayacagim. Kısa hikayelerden romana geçişte kullanılabilir.
Bir genç kızın deneyimlerini, arkadaşlıklarını, hayatını onun günlüğünden okumak başta beni pek heveslendirmemişti. Arkadaşlarımın elinden düşürmemesi ve bana da tavsiyeleri sonucunda ben de başladım. Çok yanlış düşünmüşüm. Meğer bu günlük beni ne kdar da sürüklemiş. Hiç sıkılmadan 2 günde bitiriverdim. Süperdi. Sanki Serra' nın yanında ben de oradaydım...
Okuduğum diğer dört İpek Ongun kitabı (Mektup Arkadaşları, Kamp Arkadaşları, Afacanlar Çetesi, Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor?) gibi aşırı derecede sürükleyici bir kitaptı. Şu zamanlarda okuyamadığımı düşünürsek çok iyi geldi. Serra'nın anlatımı o kadar hoş, o kadar cana yakın ki ilk kitaptan sanki onu arkadaşım gibi hissetmeye başladım. Bazı özel, ince bölümler günümüz gençliğini düşündürecek biçimde. Sanki yazar yıllar öncesinden bunu hissederek yazmış. Bunlara rağmen aralarda bir kopukluk yaşamadığımı söyleyemiyeceğim.
İpek Ongun... İlk gençlik yıllarımın en güzel serisinin yaratıcısı. dolayısı ile kitapçıda her gördüğümde yüzümde bir tebessüm oluşturan, daha hayatın çok başındayken bir solukta okuduğum ve belki de bana okumayı sevdiren bu kitabın ve serinin bende yeri ayrıdır. Gençlerin okuyan,sorgulayan,düşünen,kendi gibi olan,kendiyle barışık,başkalarına benzemeye çalışmayan,hayatın insanın karşısına her türlü senaryo ile çıkabileceğini ama güçlü olunması gerektiğini anlatmayı amaçlamıştır her bir kitap. yani edebi bir kaygı ile değil gençlerin "esaslı" birer birey olmalarına ışık tutmak için yazılmıştır hepsi.. sadece bu yüzden bile takdiri hak eder. ileride kızım olursa, bütün seriyi armağan edeceğim ona. bende çok güzel izler bıraktı, dilerim onda da bırakır... :)
Bu kitabı ismi Serra ve 15 yaşında biri olduğum için okudum. Belki de bu kitap yazıldıktan sonra nesil değiştiği içindir ama bana göre kitap kötü.Bir yetişkinin, bir çocuğun ağzından kitap yazmasının başarısız bir örneği.Serra 15 yaşında bi kız için çok 10 yaşında gibi ve daha bir sürü şey ama bahsetmeyeceğim.Kitap okumaya yeni başladıysanız ve 10 yaşındaysanız belki sizin için uygun bir kitap olabilir.
Kitabı sevdim belki yaşımın getirdikleriyle alakalı ama okunması hızlı ve kolaydı. Uzun zamandır bu kadar yoğun okumamamın verdiği etki de var ama her şeye rağmen kitabın başındaki ve sonundaki serra arasındaki farkı hissedebildim. Onun büyümesini hissettim. Bu gerçekten hoştu.Okumak için geç kalsam bile. Devam kitaplarını toplamaya karar verdim. Güzeldi. Belki ileride fikrim değişir. Hatta kesin değişir ama olsun. Sonuçta fikirler ve zevler değişmek için vardır.
Kimilerine komik gelebilir ama bundan 30 yıl kadar önce, ortaokulda kitap okuma hevesimi yeniden tetikleyen kitap bu olmuştu. Erkeklerin de gayet okuyup, ders çıkartıp, sevebileceği bir kitap bu.
Tabii bu kitaptan sonra Orhan Pamuk okuyunca biraz azalmıştı okuma sevgim -ki bir çok kişi üzerinde bu etkisi varmış- sonrasında bir süre Stephen King ve Dean R Koontz ile edebi ihtiyaçlarımı giderebilmiştim.
Bu kitap serisini okuduğum zamanı yanlış hatırlamıyorsam ortaokuldaydım. O dönemlerde okuduğum kitapları yeniden elime aldığımda, o zaman neler hissettiğimi, neler düşündüğümü merak etmeye başladım son zamanlarda. Eskiye dair bir özlem de hissettiğim için bu seriye yeniden başladım. Ve guess what? İyi ki o zamanlar blacked out olmuş bir şekilde okumuşum bu kitabı. 😅 Şükrettiğim şeylere bir yenisini daha ekledim. Teşekkürler İpek Ongun 💜
Orta okul yıllarımda yeni taşınmıştık o zamanlarda okudum. Kendimi çok yalnız hissediyordum, arkadaş oldu. Bütün seriyi okudum şimdi üniversiteye gidiyorum yeni kitap çıkmış onu alacağım o yaşlarda daha rahat hissetmek için çok güzel bir kitap. Günlük şeklinde yazıldığı için genç yaşlara daha farklı ve hoş geliyor bir çocuk gelişimi öğrencisi olarak tavisye ederim
Herkesin ergenliğimin serisi diye bahsettiği o seriye başladım. Biraz geç kalınmışlık var tabii 22 yaşında bu seriye yeni başlıyor olmak tuhaf ama mahrum kalmak istemedim açıkçası. Okurken eğlendim ve zaman zaman 15 yaşıma ışınlandım. Garip bir okuma oldu benim için. Bu yıl her ay bir tane bu serinin kitabını okumayı hedefliyorum. Umarım okuyabilirim.
Gerçekten okuduğuma asla pişman olmadım. Kitabın günlük tarzında yazılmış olması çok güzel, ve kitabı sürükleyici yapıyor. Kitabın çoğu gençlerin yaşadığı şeyleri anlatıyor bu nedenle kitaba yakın hissediyorsunuz. Çok güzel bir kitap gerçekten öneriyorum. 12 kitabı var. 10-11-12-13- yaşalarındaysanız bence tercih edebilirsiniz.
Ortaokulda arkadaşlarımın elinden düşmeyen bir kitaptı zira ben çok sıkıcı buldum. Hani derler ya yazarlar en sıradan konuları bile güzel anlatıp sizi etkilemeyi başarırlar diye? Serra’nın aşırı sıkıcı hayatında yaşadığı aşırı sıkıcı sorunlar bana ilginç gelmedi. Kitapların bir sonucu olur, bir şey öğrenirsin, bir şey çıkarırsın… Serra’nın kişiliğini ben ne yapayım?
Okudugum ilk kitaplardan. Bana okumayı sevdirmişti. 13yaşındaki bir çocuğun okuma ihtiyacını karşılayabilmiş demek ki diğer kitaplarını da hemen okumaya başlamıştım. İyi miydi kötü müydü hatırlamıyorum ama bana çocukluğumu hatırlatıyor hala saklıyorum kitaplarını :)