Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri

by İhsan Oktay Anar

Cesaretini topladıktan sonra bu kitabı alıp inceleyen Aptülzeyyat, onun Dünya Tarihi adlı bir eser olduğunu gördü. Bir kitaptaki metafizik uykusundan uyanan hayalet, aynı uykuyu bir başka kitapta sürdürmeyi uygun görmüş olmalıydı. Atlattığı onca vartadan sonra harap ve bitap düşmüş olan Aptülzeyyat, o sıcak odada döşeğine kıvrılarak sızdığı vakit, rüyasında kendisini tıpkı o hayalet gibi Dünya Tarihi içinde, ama aç bir kitap kurdu olarak gördü. Daha ilk sayfanın üzerinde, iri puntolu, "yasak meyva" kelimesini ısırarak yemeye başladı. İkinci sayfada, "düşüşün azabı"nı tattı. "Mesih'in eti"ni yedi, "O'nun kanı"nın lezzetine vardı. "Veba"yı, "Savaşlar"ı, "Felaketler"i ve dahabir nicesini geçtikten sonra son sayfaya geldi. Bir sapiens olarak artık kozasını örebilirdi. Kozanın içindeki Minerva'nın karanlığında kurtuluşunu bekledi. Zaman geldiğinde, tattığı her güzellikle kanatları süslü bir kelebek olarak karanlıktan ışığa çıktı; artık cennete uçabilirdi.

Genres: Turkish Literature, Fiction, Turkish, Roman, Fantasy, Novels, Literature

245 pages, Paperback

First published January 1, 1998

About the author

Türk yazardır. Lisans, master ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde yaptı. Aynı okulda öğretim üyeliğinden emekli olmuştur.

Her bir kitabının çok uzun araştırmalardan sonra yazıldığı içerdikleri ağır tarihi bilgi ile göze çarpar. Eserleri pek çok küçük hikâye etrafında örülmüş büyük bir roman biçimindedir.

Yazın biçim göndermeler içerir. Kabaca birkaç örnek vermek gerekirse Amat'taki İsrafil adlı çocuğun gemi borazancısı olup diriliş düdüğünü çalışı islamiyette kıyamet haberi olan borazanı çalacak meleğe, alt ambar toprak altına ve mezara göndermeler ya da modellemelerdir. Bu üslup okuyucuyu hem yetiştirir, hem geliştirir. Umberto Eco bu biçimde gelişen okuru ampirik okurdan ayırmaktadır. Her gerçek yazar aslında bu tip incelikli ve becerikli okurlar isteyecektir. Anar ise kendi okurunu kendi yaratmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası 20'den fazla dile çevirilmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır. Anar, 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu.

Reviews

[Özlem Güzelharcan · Rating 3 out of 5]

Bu kitabın bende ilginç bir hikayesi vardır ve yeri ayrıdır.

Çok korktuğum, hatta öleceğimi bile aklımdan geçirdiğim bir anda, tamamen alakasız bir ortamda, yanımdaki tek kitaptı Efrasiyab'ın Hikayeleri ve çantama alırken kitabın konusu hakkında pek bir fikrim yoktu açıkçası. Sadece daha önceden Puslu Kıtalar Atlası'nı okuyup sevdiğim için yanıma almıştım kitabı. Yaşadığım korku ve panik anında, dikkatimi dağıtmak için kitabı elime aldığımda okuduğum ilk cümle "Ölümün soğuk nefesini ensemde hissediyorum" gibi bir şeydi!

Kitabı derhal bırakmış ve evime sağ salim ulaşana kadar da kapağını açmamıştım. :)

[Joy · Rating 4 out of 5]

Parça parça hikayelerle bir araya gelen kitap, beni çok mutlu etti. Bazı hikayelerin hakkı yenmiş, keşke kitap olsa dedim.
Azrail ve dede kısımlarını hızlı hızlı geçip hikayelerde yavaşladım ki tadı kalbime geçsin. Salih ve Dul kasap hikayeleri çok başarılı. Gerçekten, yazmak nedir’in cevabı. Nasıl bir hayal gücü, nasıl güzel yaratışmış dünya ve karekterler.

[Ahmet · Rating 4 out of 5]

İhsan Oktay Anar kendine has üslubu ile gene kalemini konuşturmuş.Bence Türkçeyi en iyi kullanan yazarlarımızdan biri. Hikayeler birkaçı dışında oldukça sürükleyici ve ilginç.2'şer korku,din,aşk,cennet temalı hikayeden oluşuyor.
En sevdiğim hikayeler:Ezine canavarı,Dünya tarihi ve Gökten gelen çocuk(superman'in hikayesini Anar'ın hayal gücü ile bambaşka bir şekilde okuyoruz.En eğlendiğim hikaye buydu.)

"Çirkinliği görenler çirkindir belki, hem dünyayı korku duygusuyla değil, güzellikle tanıyorum. Benim ona baktığım gibi, dünya da bana bakıyor ve gülümsüyor, ben ona neden gülümsemeyeyim?"

‘’…ve gülümseyen herkes cennete bakıyor demektir.’’

[Isil Arican · Rating 5 out of 5]

25 yıl sonra Tiamat öncesi IOA kulliyatını yeniden hatmetme projesi dahilinde tekrar okuma fırsatı buldum. Bir kez daha çok beğendim, gençken kaçırdığım nüansları, göndermeleri bu kez daha çok yakaladım. Zaman zaman sesli güldüm. Kanımca kasaba hayatını IOA kadar güzel betimleyen bir insan olamaz.

Gülerk Kent hikayesini tamamen unutmuşum, yüksek sesle kahkaha attım.

Okurken içimden geçen İhsan Oktay Anar Türkiye'nin Neil Gaiman'ı oldu.

Beş yıldızlı pekiyi. Nefis.

[Zeynep Haktanır Eskitoros · Rating 5 out of 5]

"... ve gülümseyen herkes cennete bakıyor demektir."

Yine keyifle okudum Sevgili İhsan Oktay Anar'ı...Ana bir kurguyla birbirine bağlanan 8 masaldan oluşuyor kitap. Masalların hepsi birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında hepsinin arasında bağlar var. Eminim bir dolusunu kaçırdım ama harika bağlantılar var aralarında. Alt kurgusu çok derin olan bir kitap. Bayıldımm.

Yazdığı dilden okuyabildiğimiz için biz Türk okurlar çok şanslıyız. Çok kendine özgü bir dili var çünkü Anar'ın, tercüme okumak aynı keyfi kesinlikle vermez!

[Peri Kitapları · Rating 5 out of 5]

"Kavuşunca meşk, kavuşamayınca aşk olduğunu söylerler. Sevgisini kalbinde taşıdığı sürece, herkes ona kavuşmuş demektir bana göre. "


Geçen yaz okuduğum zengin mi zengin kelimeleriyle , verdiği tarihi bilgileriyle, bana gizemli bir dünya sunan bu kitabı çok sevmiştim.

Kitabın konusuna gelince ; "Seninle , verdiği zevk dışında hiçbir amacı, kuralı ve şartı olmayan bir oyun oynayacağız, bir konu seçip , birbirimize hikayeler anlatacağız. Her hikayen için , senin bir saat yaşamana izin vereceğim." diyor "ölüm" meleği .

İşte kitap boyu belirlenen konularda ,sırayla bir Cezzar Dede hikaye anlatıyor, bir de Ölüm anlatıyor. Konular ise, sırasıyla; korku, din, aşk ve cennet...
Hepsi çok iyi ve etkileyiciydi, en sevdiğim en baştaki "Güneşli Günler" isimli korku hikayesi bir de en sondaki "Gökten Gelen Çocuk" isimli olandı...

[Gözde Türker · Rating 4 out of 5]

Efrasiyabın Hikayeleri, içinde farklı temalardan farklı hikayeler barındıran, kimi hikayede korkutan, kiminde güldüren, kimindeyse hüzünlendiren bir kitap. Puslu Kıtalar Atlası ve Kitab-ül Hiyel'den farkı bence daha masalsı olması, özellikle de sonunun. Ayrıca didaktik olma özelliği de daha baskın bana göre. Bununla birlikte diğer iki roman kadar etkileyici, akılda yer edici bir kurguya sahip.

[Gencay · Rating 5 out of 5]

sırasıyla korku, din, aşk ve cennet kulvarlarında ikişer hikaye dinlediğimiz inanılmaz kitap.

kitabın inanılmaz oluşu anlatılan hikayelerden değil, hikayelerin ana kahramanlarının kitabın içinde farklı farklı anlarda karşımıza çıkışından.

kimi batılı hikayeleri bambaşka şekilde yorumlayıp göndermeler yapması, uzun ihsan’ın peşinde gezdikleri mahallelerin isimlerinin aslında cennetin katları olması detayları inanılmaz masalsı bir keyif verdi. ihsan oktay anar’a olan saygımı göklere çıkarttı.

“hakiki bir erkeğin hayata gerçekçi, yani boş boş bakması”

[Ramazan · Rating 4 out of 5]

3.5

[Büşra · Rating 4 out of 5]

Güzel bir binbir gece uyarlaması diyebilirim. Favori öyküm dört kız kardeşin olduğu öykü.

[Cihan · Rating 5 out of 5]

İhsan Oktay Anar ile yeniden denk gelişimizin tatlı sebebi olan bu kitap; türü, hikayelerin kendine has hatta cins diyebileceğimiz tarafları, iç içe geçmişlikleri ve hem güldürmesi hem hüzünlendirmesi derken hiç bitmesin diyeceğim bir noktada nihayetlendi. Ben bu tarza baya yükseliyorum, okumadığım kitaplarına da merak uyandırdı fazlasıyla. Sevgiler, çokça üretmesi dileğiyle.

[Ugur · Rating 5 out of 5]

Efrasiyab’ın Hikayeleri’ni Amat’ın hemen ardından okudum, arada çok bariz bir üslup farkı var. Amat’ı okumak ne kadar zor olduysa Efrasiyab’ı okumak o kadar kolay oldu. Okuması daha kolay ve sembollerin bu sefer dini olgulardan daha çok popüler kültür ile ilgili olması ve dilinin biraz daha basit tutulması sanırım buradaki önemli etkenlerden.

Konunun hemen başında karşımıza ölüm çıkıyor ve zamanı gelen insanların canını almak için yanlarına gidiyor. İlk gittiği karakter ile konuşurken, karakter kendisine şans tanımasını ister ve oyun oynamayı teklif eder. Daha ilk sayfalardan bu kısımda beni güldürdü, Ölüm bu noktada satranç mı oynamak istersin diyerek orijinal ismiyle Det sjunde inseglet veya Yedinci Mühür (The Sevent Seal, 1957) filmine bir gönderme yaparak başlar. Ancak karakter kahvehanelerde yetişmiş bir Türk olunca satranç yerine eşli okey oynamaya ikna eder Ölüm'ü ve yanına da bir arkadaşını getireceğini söyler, Ölüm’de sırada canını alacağı kişiyi yani Cezzar dedeyi alır ve akşam eşli okey oynarlar. Kazanan taraf en başında da dediği gibi Ölüm olur.

Reviewed on October 20, 2014
Plot 9/10
Characterization 9/10
Style 9/10
Setting 9/10
Entertainment 9/10
Overall: 4.5/5.0

Ölüm, Cezzar dedeyi çok sever ve ona karşılıklı hikâye anlatma koşuluyla her hikâyesi için 1 saat ömür vereceğini söyler. Oyuna göre bir konu belirlenecek ve her ikisi de bu konu ile ilgili bir hikâye anlatacaktır. Ölüm canını alacağı bir sonraki kişi, her zaman karşımıza çıkan karakter ve yazarın kendisi olan Uzun İhsan’ı canını almak için yola çıkar ve bu yolculukları sırasında belirledikleri konularda birbirlerine hikâyeler anlatmaya başlarlar.

Hikâyelerin konuları sırasıyla; korku, din, aşk ve cennettir. Kitaptaki ana hikâye Ölüm’ün Uzun İhsan’ın canını alması iken, biz okurlar olarak bu 4 konu ile ilgili 8 adet hikâye okumuş oluruz. Yine binbir gece masallarının tarzını bana anımsattı diğer kitaplarında olduğu gibi. Ölüm ve Cezzar dede arasında olan muhabbetler ve Uzun İhsanı kovalamalarına rağmen bir türlü ulaşamayıp İstanbul sokaklarında gezinmeleri de ayrı bir heyecan katıyor hikâyeye.

Anlatılan hikâyelerde bu sefer popüler kültüre çok fazla gönderme yapılmış, benim gözüme çarpanlar arasında Kont Drakula, Kurt Adam, Süpermen (gazeteci çocuk) ve Kırmızı başlıklı kız ve Kurt bulunmakta.

Kitabın sonunda Ölüm’ün yüzünün mührün bozulması ile kırılması olayının da Yedinci Mühür filmi ile bir ilişkisi olabilir, izlemediğim için sadece fikir yürütebildim.

Kitapta yer alan 8 hikâye ve anlatanlar aşağıdaki gibidir.

- Ölüm: Güneşli Günler (korku)
- Cezzar Dede: Bidaz'ın Laneti (korku)
- Cezzar Dede: Bir Haç Ziyareti (dini)
- Ölüm: Dünya Tarihi (dini)
- Cczzar Dede: Ezine Canavarı (aşk)
- Ölüm: Hırsızın Aşkı (aşk)
- Cezzar Dede: Şarap ve Ekmek (cennet)
- Ölüm: Gökten Gelen Çocuk (cennet)

Uzun İhsan’ın ellerinden kaçmasını hep anlatılan küçük hikâyelerdeki bir karakter sağlamaktadır. Aşağıda kitapta geçen Uzun İhsan’ın kaçışına bahane olan hikâye kahramanları ve yöntemlerin bir kısmını listeliyorum.

- Salih (Dünya Tarihi) malvarlığını dağıtırken kalabalıktan faydalanarak,
- Kemancı Fezai (Hırsızın Aşkı) keman çalarken söyleyemeyip işaret ettiği için,
- Dört kız ve erkeğin anne babaları (Ezine Canavarı) ile birlikte toplu düğün yapması sırasında oluşan kargaşa sayesinde,
- Bestenur’un (Şarap ve Ekmek) çevresine topladıklarına dürüstlük ile ilgili konuşma yapması sırasında Uzun İhsan’ı göstermesine rağmen,
- Gülerk’in (Gökten Gelen Çocuk) Ölüm ile yaptığı kavga sayesinde,
- Bora Mete’nin (Güneşli Günler) tamamlayamadığı Güneş resminin Ölüm’ün gözlerini kamaştırması ile
- Salih’in (Dünya Tarihi) Uzun İhsan’ı saklaması ile

[Sinem · Rating 3 out of 5]

daha önce okuduğum Anar kitaplarından kat kat kötüydü yahu. Yazarın öykücülüğü, dili yine iyi ama anlattığı şeyler çok tırt. Bana sanki bu minik hikayelere roman olarak başlamış ama bir türlü devamını getirememiş de elindeki yarım öykülere bir çerçeve çizip, süsleyip kitap haline getirmiş gibi geldi.
Bir de dünya çapında bilinen iki hikayeyi kendisine göre yorumlayıp yazması enteresan olmuş. Ben genel olarak sevemedim.

[Gulen · Rating 5 out of 5]

Bu kitap bende hep budist imam ile hatırlanacak ve ne zaman aklıma gelse yüzümde bir gülümseme oluşacaktır.

[Sitting Panda · Rating 5 out of 5]

Gelin öncelikle kitap tanıtım bültenine bakalım;

"Çok uzak zamanlarda değil, günümüzün otuz, bilemediniz elli yıl öncesinde, üstelik hep "ülkemizde" geçiyor Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri. Ancak... Sanki o zamanlardan ve o mekânlardan değil de, başka zaman ve mekânlardan, hatta başka dillerden aşina olduğumuz hikâyeler... Yani, Puslu Kıtalar Atlası'nı ve Kitab-ül Hiyel'i okumuş olanların tahmin edebilecekleri gibi, üzerine söz söylemesi zor, "içine dalması" keyif verici kitaplardan: Estetik'le oyun'un, mizah'la felsefe'nin bir edebî buluşması..."

Yazarın Puslu Kıtalar Atlası ve Kitab-ül Hiyel kitaplarını daha önce okumuş ve blogda paylaşmıştım, İsteyenler buradan ve şuradan blogdaki yazılara ulaşabiliriler :) Efrasiyab'ın Hikayeleri'nde de en az ilk iki kitaptan aldığım kadar keyif aldım. Okuyucularının aşina olduğu üzere İhsan Oktay Anar'ın büyülü bir dili var. Kelimeleri alelade bir araya getirmekten öte adeta dans ettiriyor. Felsefe, tarih ve fantastik ögeler arasında bizi edebiyat şöleni bekliyor bizi.

1960'ların ortasında Anadolunun göbeğinde bir yerdeyiz. Ölüm ile yaşam bir araya geliyor Efrasıyab'ın Hikayeleri'nde. Kitapta insan vücuduna bürünmüş Ölüm, artık yaşını başını almış olan Cezzar Dede'nin canını almaya gelmiştir. Ancak aralarında geçen bir takım olaylar neticesinde Ölüm ve Cezzar Dede kendilerini bir oyunun ortasında bulurlar. Ölüm Uzun İhsan Efendi'yi (Anar okuyucularının iyi tanıdığı bir karakter) bulup onun canını alana kadar ikili birbirlerine hikayeler anlatacak ve Cezzar Dede'nin anlatıtğı her hikaye için ona 1 saat ek yaşama hakkı verecek. İşte aralarındaki bu oyun sayesinde bizler de din, aşk, korku ve cennet üzerine birbirinden güzel hikayeler dinlemiş oluyoruz.

İhsan Oktay Anar'ın en güzel yönlerinden biri insanı okurken düşünmeye sevk etmesi. Hikayeleri yalnızca okumuş olmak için okumak ile kalmıyorsunuz ayrıca bu konular üzerine düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Diline gelecek olursak, kendi adıma Puslu Kıtalar Atlası ve Kitab-ül Hiyel'e göre daha yalın bir dil bizleri karşılıyor. Ancak yine de okurken "evet, bu Anar'ın yazım üslubu" diyebiliyorsunuz. Oldukça keyifli ve okumanızı tavsiye edebileceğim bir kitap!

http://www.thesittingpanda.com/2017/1...

[Bilgen · Rating 5 out of 5]

uçak yolculuğundan korkarım. korkumu geçiştirmenin en iyi yolu da okumak. herzamanki gibi yanıma seyahat kitabımı aldım ve havaalanında okumaya başladım. ihsan oktay anar en sevdiğim yazarlardan. bu kitap da tesadüf bu seyahate denk gelmişti. havaalanında ölümün hikayesi olduğunu anladım ve bir korku sardı beni:) korkmayayım diye aldığım kitap ölümün ta kendisi çıktı. hem korktum hep okudum:) trajikomik bir durum oldu benimkisi ama
herzamanki gibi ihsan oktay bir harikaydı

[Rıdvan · Rating 4 out of 5]

Cezzar dede, ölümle bir yolculuga cikar. Ve yol boyunca birbirlerine karsilikli hikayeler anlatirlar.

[Davut · Rating 4 out of 5]

Yabancı masallara yerli uyarlamalar. Okuması hoş eğlenceli bir eser.

[Sirinasilayan · Rating 4 out of 5]

Yazarla tanıştığım ilk kitabı, hayal gücünüzü renklendirecek, yeri geldiğinde güldürecek ya da hüzünlendirecek hikayelerle süslü. Çocukluğuma gittim masalsı tadıyla; zaten çocukluktu herşeyin özü.

[Göktuğ Erce]

Aslında birçok kişi gibi ben de kitaba başlayana kadar Puslu Kıtalar Atlası'ndaki Efrasiyab'ın hikayelerini okuyacağımı düşünmüştüm ama hoş bir sürprizle karşılaştım. Okuduğum dördüncü Anar kitabı ve diğer kitaplardaki masalsı dili ve çok sevdiğim üslubu bu kitapta da buldum. Öykülerdeki kahramanların birer birer Uzun İhsan'ı ölümden kurtarması çok güzeldi. Bu kitapta en sevdiğim hikaye ise Ezine Canavarı oldu.

İhsan Oktay Anar kitaplarını bitirdikten sonra okuduğum yorumlarda, kitabı okurken hiç fark etmediğim veya aklımın ucundan geçmeyecek ayrıntılar olmasını çok seviyorum.

[Sezgi · Rating 4 out of 5]

İhsan Oktay’la sonunda tanışabildim. Okuma listemde olan fakat ertelediğim bir kitapla başladım. Bu hikâyelerin dünyasına giriş yaptığımız kitapta güldüm, hüzünlendim, anlamlı buldum, bazen yazarın kendinin de beğenmediği yerlerde durakladım fakat akıcı, güzel bir kitap okudum. Yazar konu bulma sıkıntısı çekmediğini bu kitapla göstermiş sanırım çünkü hikâyelerin birkaçı başlı başına bir kitap olacak nitelikteydi. Güzel bir tebessüm bıraktı sonuyla. 💫

[Mertan Deniz · Rating 4 out of 5]

Ihsan Oktay Anar yine sovunu yapmis ve Anadolu'da gecen binbir gece masallari yazmis.Kitap boyunca Ölüm ve alacaklisi, korku, din, ask ve cennet üzerine birer hikaye anlatiyor. Hayalgücü zengin ve cok renkli hikayeler var. Diger kitaplarindan da renkli alemlere asinayiz ama en samatalisi bu kitapti. Bir kac yerde kahkaha attim, bir cok yerde de sirittim. (Nur ana, veda hutbesi, gülerk k.) En sevdigim hikaye ise bir hac ziyareti oldu.

Hikayelerin birbiriyle baglanmamasi (veya benim idrak edemeyisim) beklentimi karsilamayan nokta oldu. Bir de diger kitaplarina oranla daha az felsefe daha cok mizah iceriyor. Sonuc olarak cok güzel bir yolculuktu. Ihtiyarin dedigi gibi: "dinleyenin anlamasindan cok, anlatmanin zevki icin anlatilmis gorunuyor".

[İdil · Rating 5 out of 5]

"..kavuşamayınca aşk, kavuşunca meşk olur..." bir de, "gülümseyen herkes cennete bakıyordur.." bu iki cümleyi hatırama işledim hayatımın zorlu dönemecinde.

Anar'ın "Puslu Kıtalar Atlası"ndan sonra büyük bir keyifle ve özenle okuduğum kitabıdır Efrasiyab'ın Hikayeleri. Öyleki çok düşüncelere daldım, hayaller kurdum ve kelimelerdeki ahenk ve zarafetin içinde adeta ruhum dinlendi.
Bu kitabı İzmir yolunda otobüste, Alsancak Tepecik Hastanesinin koridorlarında, İzmir otellerinde, Antalya uçağında ve en nihayet kendi yatağımda okuyarak bitirdim. Dedim ya, zorlu bir dönemecin başından sonuna kadar Anar'ın hayalleri eşlik etti bana. Sanki her bir hikaye benim için itinayla yazılmıştı, sanki bana özel anlatıyordu içimdeki ses. Kısacası hem okumaya doyamadım, hem de zamanın çabuk geçmesini istedim. Öyle hissi bir bağ kurduk Cezzar Dede ile, ve Uzun İhsan'ın her kaçışında içim ferahladı, Ölüm kavramı başka bedenlere büründü, hastanedeki çocuklar sanki Cezzar Dede'nin torunlarıydı ve kollarında, boyunlarında hortumlar olduğu halde bahçede birilerinin hikayesini dinlemeyi bekliyor gibiydiler.
Kendi hikayemi yaşarken bana eşlik eden bu kitap kalbime girdi. Yürekten teşekkür ediyorum İhsan Hocaya...

[Aslı Can]

Yorum yapmak istiyorum ama yorgun ve hastayken kafamı toparlayamıyorum. Kitabı tanıyıp anladıkça daha çok sevdim. Başlarda çok yüzeysel gelmişti İhsan Oktay Anar'a göre ama zamanla, okudukça derinleşti benim için.

Yine hayal gücü çok yüksek bir kitap ama anlatılan öyküler yer yer fazla detaylı geldi. Masallardan ve çok bilinen kahramanların hikayelerinden de ilham almış anlaşılan. Süperman yorumu bi harikaydi :)

[Büşra · Rating 5 out of 5]

İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası'ndan sonra okuduğum ikinci kitabı Efrasiyab'ın Hikayeleri.Okumaktan yine büyük keyif aldım;okurken de bir yandan yazarın dünya görgüsüne,ülke gözlemlerine ve Türkçesine hayran kaldım.

[Didem · Rating 3 out of 5]

ihsan oktay anar bitmeyen kitap yazmış resmen 242 sayfayı 1 ayda ancak okuyabildim. buna rağmen ilginç bir biçimde güzel bir kitaptı.

[Seher · Rating 3 out of 5]

Ölüm ve Cezzar Dede aralarında geçen konuşmalara bayıldım. Fakat aradaki hikayeleri okurken çok sıkıldım. Kısa hikaye okumayı nedense hiç mi hiç sevmiyorum.

[Volkan Albayrak · Rating 4 out of 5]

Serbest çağrışım : inception

[Suay Erkusoz · Rating 4 out of 5]

Bir cirpida degil ama birer ikiser okunacak keyifli hikayeler. Ne kadar original olduklari tartisilir tabi. Fazla uyarlama havasi hakim oldugu icin biraz sikabilir bir noktada. Ama buyuk beklentilere girmeden yapilabilecek hafif bir okuma oldugu da asikar.

[Baran · Rating 4 out of 5]

İhsan Oktay Anar her daim aradığım lezzeti bulabildiğim harika bi insan