What do you think?
Rate this book
Virginia Woolf
Çağımızın İngiliz ve dünya edebiyatının en etkin yazarlarından Virginia Woolf, evlenmesi ile 1941'deki ölümü arasındaki otuz yılda, aralarında çığır açıcı kitapları Deniz Feneri ve Dalgalar ile, feminist yaklaşımın çok zekice tartışıldığı Kendine Ait Bir Oda'nın da bulunduğu on beş kitap yazdı. Aynı dönemde ürettikleri arasında sayısız eleştiri, deneme ve hikaye ile, çok hacimli bir günce de var. Hayatı boyunca akıl hastalığının tehdidi altında yaşayan biri için, hatırı sayılır bir başarı.
248 pages
First published January 1, 1995
21 people are currently reading
545 people want to read
About the author
Mîna Urgan
26 books192 followersMîna Urgan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden emekli oldu. Thomas Malory, Henry Fielding, Balzac, Aldous Huxley, Graham Greene, William Golding, John Galsworthy ve Shakespeare’den çeviriler yaptı. Elizabeth Çağı Tiyatrosunda Soytarılar, Sir Thomas More ve Ütopya, Shakespeare üstüne iki ciltlik bir inceleme, Shakespeare ve Hamlet (1984) ile beş ciltlik İngiliz Edebiyatı Tarihi (1986-93) yanında, Virginia Woolf (YKY, 1995) ve D.H. Lawrence (YKY, 1997) incelemeleri yayımlandı. Bir Dinozorun Anıları’ndan (1998) sonra yazdığı Bir Dinozorun Gezileri de Yapı Kredi Yayınları arasından çıktı (1999). Ülkemizde “İngiliz edebiyatının duayeni” olan Prof. Dr. Mîna Urgan, 15 Haziran 2000’de 85 yaşında İstanbul’da öldü.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 22 of 22 reviews
March 24, 2021
en son durum güncellemesinde "bu kitap tüm woolf kitaplarını okumadan önce mi okunmalı, sonra mı?" diye sormuştum. cevabı heyecanla bekleyenler için *drumroll please*: BERABER. beraber okunmalı.
daha detaylı biçimde açacak olursam: kitabın ilk yarısı virginia woolf'un hayatı, cinselliği, feminizmi, eleştirmenliği gibi bölümlerden ibaret. bu kısmın hiç woolf okumadan okunmasında yarar var bence. ben tabi üç adet virgina woolf kitabı okumuş olarak almış bulundum bu kitabı elime. dolayısıyla woolf'un çoktan okuduğunuz kitapları varsa çok da dert değil. bu ilk yarının ışığında tekrar bir aydınlanma yaşıyorsunuz. bunları bilerek külliyatına başlamak ise über-faydalı olur diye düşünüyorum. hayatından iz bırakan bir yazar ve hem bu izleri yakalamak, hem onun birçok konuda görüşlerini, psikolojik sorunlarını, travmalarını, aile ilişkilerini vs. bilmek okurken oldukça yardımcı olacaktır çünkü gerçekten sıradan bir yazar değil.
kitabın ikinci yarısında ise kurgu kitaplarını tek tek inceliyor mîna urgan. bu incelemelerde ilk birkaç paragraf kitap hakkında fikir edinmek için faydalı olsa da sonra kitabın karakter karakter, bölüm bölüm incelemesine geçtiği ve tüm hikayesini özetlediği için; ilgili kitabı okumadan buraları okumanın çok da bir anlamı yok açıkçası. ben de okumadığım kitaplarda bu kısımlara sadece şöyle bir göz gezdirdim. artık bir bir okudukça dönüp bakacağım. okuduğum kitaplarıyla ilgili bölümlerde ise inanılmaz mutlu oldum. mîna urgan'ın uzmanlığı, bilgisi, hakimiyeti inanılmaz hissediliyor; ufacık bir detayı bile atlamadan çok incelemiş kitapları. mrs. dalloway'de anlamadığımı düşündüğüm şeyleri daha iyi anladım sayesinde. deniz feneri'ni ise, bir de tabi yeni okumuş olduğum için, incelemesini okurken resmen zihnim açıldı. virginia woolf'un hayat hikayesini daha iyi öğrenmiş olarak okuduğum deniz feneri'nde bile benden kaçmış birkaç önemli noktayı yakalayıp altın tepsiyle sundu mîna urgan. keşke daha çok yazarla ilgili böyle çalışmaları olsaydı diye hayıflanmadan edemedim. ama virginia woolf'a ucundan kıyısından birazcık bile ilginiz varsa muhakkak bu kitabı edinmelisiniz.
daha detaylı biçimde açacak olursam: kitabın ilk yarısı virginia woolf'un hayatı, cinselliği, feminizmi, eleştirmenliği gibi bölümlerden ibaret. bu kısmın hiç woolf okumadan okunmasında yarar var bence. ben tabi üç adet virgina woolf kitabı okumuş olarak almış bulundum bu kitabı elime. dolayısıyla woolf'un çoktan okuduğunuz kitapları varsa çok da dert değil. bu ilk yarının ışığında tekrar bir aydınlanma yaşıyorsunuz. bunları bilerek külliyatına başlamak ise über-faydalı olur diye düşünüyorum. hayatından iz bırakan bir yazar ve hem bu izleri yakalamak, hem onun birçok konuda görüşlerini, psikolojik sorunlarını, travmalarını, aile ilişkilerini vs. bilmek okurken oldukça yardımcı olacaktır çünkü gerçekten sıradan bir yazar değil.
kitabın ikinci yarısında ise kurgu kitaplarını tek tek inceliyor mîna urgan. bu incelemelerde ilk birkaç paragraf kitap hakkında fikir edinmek için faydalı olsa da sonra kitabın karakter karakter, bölüm bölüm incelemesine geçtiği ve tüm hikayesini özetlediği için; ilgili kitabı okumadan buraları okumanın çok da bir anlamı yok açıkçası. ben de okumadığım kitaplarda bu kısımlara sadece şöyle bir göz gezdirdim. artık bir bir okudukça dönüp bakacağım. okuduğum kitaplarıyla ilgili bölümlerde ise inanılmaz mutlu oldum. mîna urgan'ın uzmanlığı, bilgisi, hakimiyeti inanılmaz hissediliyor; ufacık bir detayı bile atlamadan çok incelemiş kitapları. mrs. dalloway'de anlamadığımı düşündüğüm şeyleri daha iyi anladım sayesinde. deniz feneri'ni ise, bir de tabi yeni okumuş olduğum için, incelemesini okurken resmen zihnim açıldı. virginia woolf'un hayat hikayesini daha iyi öğrenmiş olarak okuduğum deniz feneri'nde bile benden kaçmış birkaç önemli noktayı yakalayıp altın tepsiyle sundu mîna urgan. keşke daha çok yazarla ilgili böyle çalışmaları olsaydı diye hayıflanmadan edemedim. ama virginia woolf'a ucundan kıyısından birazcık bile ilginiz varsa muhakkak bu kitabı edinmelisiniz.
August 6, 2016
Virginia Woolf hem hayatı hem de eserleri açısından merak, hayranlık ve tedirginlik uyandıran bir yazar bana göre. Mrs. Dalloway'i okuduğumda karanlık tarafa meyilli olan duygularım öyle bir karamsarlığa rastlamıştı ki, kitabın sonuna geldiğimde bir daha çıkabilecek miyim o karanlıktan diye merak etmiştim.
Şimdi keşke Mrs. Dalloway'i okumadan önce okusaymışım Mina Urgan'ı diyorum. O zaman daha bilinçli
yaklaşabilirmişim.
Kitap Virginia Woolf'un çocukluğu, gençliği, evliliği, deliliği ve intiharını anlatırken çok önemli ayrıntıları da sunuyor bize. Mesela, küçükken kendi erkek kardeşi tarafından tacize uğradığını ve bunun çok uzun sürdüğünü öğreniyoruz. Erkeklere ve cinselliğe karşı aldığı soğuk tavrı buna bağlayabiliriz belki. Tabi lezbiyen olduğunu da biliyoruz ama tek aşkı olan Vanessa adlı kadınla da öpüşmekten ileri gitmemiş. Hiç çocuğu olmadığı için kimi zaman pişmanlık duysa da cinselliği hayvani ve çirkin bulduğu için bu lanetten kurtulduğu için kutsamış kendini çoğu zaman.
Hayatını anlattıktan sonra eserlerini tek tek inceliyor Mina Urgan. Hem tarafsızlık hem dil açısından muhteşem çözümlemeler bunlar.
Beni en çok etkileyen, Virginia Woolf'un ilk yazdığı romandan itibaren hep bir deniz tasviri kullanması. Onu kaplayan dalgalardan, huzuru getiren su sesinden bahsediyor karakterleri. Sanki hayatının denizde son bulacağını bilerek yaşamış gibi.
Nitekim cebine doldurduğu taşlarla suya atlayarak son veriyor hayatına. Bu trajedinin tüyler ürperten bir yanı var bana göre. Arayıp da bulamadığı huzuru kendini hep atmayı düşlediği sularda bulmuş mudur acaba ? diye düşünüyorsunuz. Bilinmez...
Virginia Woolf'un deliliği günümüzde yaşasa tedavi edilebilir miydi bilmiyorum. Gaipten sesler duyması, birden bire gelen bayılmalar, ağlamalar, baş ağrıları... Bir gün tamamen delirip asla geri dönemeyeceğinden korkarmış.
Sanki uçurumun kıyısında yaşamış sürekli, böyle insanlar bana çok az da olsa garip geliyor nedense. Belki büyük büyük zorluklar yaşamalarına rağmen ayakta kalabilmiş insan örnekleri de olduğu içindir. Ama kim kimin ruhunu yargılayabilir ki? Buna kimsenin hakkı yoktur belki de.
Kadın yazarlar ya da sevdiğim kadın yazarlar diyeyim, mutsuz hayatlarından var olmuşlar. Jane Austen asla evlenmemiş, Simone de Beauvoir hayatı boyunca sevdiği adamı başkalarıyla paylaşmak zorunda kalmış, Virginia Woolf ise gerçekten sevse bile ruhunun karanlık tarafına ulaşabilecek birini asla bulamamış gibi. O boşluğu deniz ile doldurmuş sanki.
Erkekler kimi zaman bilgilerini kanıtlamak, eğlenmek, fantaziler yaratmak için yazarken, kadınlar acılarını unutmak ya da onlarla yüzleşmek veyahut da kendileri yaşayamadığı için karakterlerine mutlu sonlar bahşederek yazmışlar. Tümden genelleme yapamayız tabi ama sevdiğim yazarların çoğu bu şekilde.
Virginia Woolf okumadan önce, göz atılması gereken bir kaynak olduğuna inanıyorum. Diğer kitapları da gecikmeden okumak istiyorum.
Şimdi keşke Mrs. Dalloway'i okumadan önce okusaymışım Mina Urgan'ı diyorum. O zaman daha bilinçli
yaklaşabilirmişim.
Kitap Virginia Woolf'un çocukluğu, gençliği, evliliği, deliliği ve intiharını anlatırken çok önemli ayrıntıları da sunuyor bize. Mesela, küçükken kendi erkek kardeşi tarafından tacize uğradığını ve bunun çok uzun sürdüğünü öğreniyoruz. Erkeklere ve cinselliğe karşı aldığı soğuk tavrı buna bağlayabiliriz belki. Tabi lezbiyen olduğunu da biliyoruz ama tek aşkı olan Vanessa adlı kadınla da öpüşmekten ileri gitmemiş. Hiç çocuğu olmadığı için kimi zaman pişmanlık duysa da cinselliği hayvani ve çirkin bulduğu için bu lanetten kurtulduğu için kutsamış kendini çoğu zaman.
Hayatını anlattıktan sonra eserlerini tek tek inceliyor Mina Urgan. Hem tarafsızlık hem dil açısından muhteşem çözümlemeler bunlar.
Beni en çok etkileyen, Virginia Woolf'un ilk yazdığı romandan itibaren hep bir deniz tasviri kullanması. Onu kaplayan dalgalardan, huzuru getiren su sesinden bahsediyor karakterleri. Sanki hayatının denizde son bulacağını bilerek yaşamış gibi.
Nitekim cebine doldurduğu taşlarla suya atlayarak son veriyor hayatına. Bu trajedinin tüyler ürperten bir yanı var bana göre. Arayıp da bulamadığı huzuru kendini hep atmayı düşlediği sularda bulmuş mudur acaba ? diye düşünüyorsunuz. Bilinmez...
Virginia Woolf'un deliliği günümüzde yaşasa tedavi edilebilir miydi bilmiyorum. Gaipten sesler duyması, birden bire gelen bayılmalar, ağlamalar, baş ağrıları... Bir gün tamamen delirip asla geri dönemeyeceğinden korkarmış.
Sanki uçurumun kıyısında yaşamış sürekli, böyle insanlar bana çok az da olsa garip geliyor nedense. Belki büyük büyük zorluklar yaşamalarına rağmen ayakta kalabilmiş insan örnekleri de olduğu içindir. Ama kim kimin ruhunu yargılayabilir ki? Buna kimsenin hakkı yoktur belki de.
Kadın yazarlar ya da sevdiğim kadın yazarlar diyeyim, mutsuz hayatlarından var olmuşlar. Jane Austen asla evlenmemiş, Simone de Beauvoir hayatı boyunca sevdiği adamı başkalarıyla paylaşmak zorunda kalmış, Virginia Woolf ise gerçekten sevse bile ruhunun karanlık tarafına ulaşabilecek birini asla bulamamış gibi. O boşluğu deniz ile doldurmuş sanki.
Erkekler kimi zaman bilgilerini kanıtlamak, eğlenmek, fantaziler yaratmak için yazarken, kadınlar acılarını unutmak ya da onlarla yüzleşmek veyahut da kendileri yaşayamadığı için karakterlerine mutlu sonlar bahşederek yazmışlar. Tümden genelleme yapamayız tabi ama sevdiğim yazarların çoğu bu şekilde.
Virginia Woolf okumadan önce, göz atılması gereken bir kaynak olduğuna inanıyorum. Diğer kitapları da gecikmeden okumak istiyorum.
May 20, 2015
Şahane bir kadından bir başka şahane kadının yaşamı ve eserleri üzerine şahaneye yakın bir inceleme. İnsanın hemen gidip bir Virginia Woolf kitabını açıp okuyası geliyor.
February 19, 2024
Mina Urgan Virginia Woolf hakkında güzel bir başvuru kaynağı yazmış. Mrs. Dalloway'den sonra ne okusam diye dertlenirken elime aldım ve ilk 8 bölümle 12. bölümü okudum. İçindekiler kısmını aşağıya yazdım. Mina Hanım yazarla ilgili tartışmalı her konuya kendi fikrini de katarak değinmiş. Virginia Woolf hakkında yayımlanmış kitaplara epeyce atıf var ama ne dipnot ne kaynakça var kitapta. Hatta dizin de gerekli. Bendeki ilk baskı, epeyce özensiz. Yine de Virginia Woolf'un hayatı, kişiliği, hastalığı, cinsel yönelimi ve eserleri hakkında giriş seviyesinde, derli toplu, kolay okunur kaynak arayanlar için iyi bir seçenek olabilir bu kitap.
İçindekiler;
Bölüm 1 Virginia Woolf’un Ailesi, Çocukluk ve
Gençlik Yılları
Bölüm 2 Virginia Woolf’un Evliliği
Bölüm 3 Virginia Woolf un Cinsel Sorunları
Bölüm 4 Virginia Woolf’un Kişiliği ve Akıl
Hastalığı
Bölüm 5 Virginia Woolf’un Ölümü
Bölüm 6 Virginia Woolf’un Feminizmi
Bölüm 7 Virginia Woolf’un Eleştirmenliği
Bölüm 8 Virginia Woolf’un Roman Türünde
Yapmak İstediği Değişim
Bölüm 9 The Voyage Out
Bölüm 10 Night and Day
Bölüm 11 Jacob’s Room
Bölüm 12 Mrs. Dalloway
Bölüm 13 To the Lighthouse
Bölüm 14 Orlando
Bölüm 15 The Waves
Bölüm 16 The Years
Bölüm 17 Between the Acts
Bölüm 18 Flush ve Virginia Woolf’un Öyküleri
İçindekiler;
Bölüm 1 Virginia Woolf’un Ailesi, Çocukluk ve
Gençlik Yılları
Bölüm 2 Virginia Woolf’un Evliliği
Bölüm 3 Virginia Woolf un Cinsel Sorunları
Bölüm 4 Virginia Woolf’un Kişiliği ve Akıl
Hastalığı
Bölüm 5 Virginia Woolf’un Ölümü
Bölüm 6 Virginia Woolf’un Feminizmi
Bölüm 7 Virginia Woolf’un Eleştirmenliği
Bölüm 8 Virginia Woolf’un Roman Türünde
Yapmak İstediği Değişim
Bölüm 9 The Voyage Out
Bölüm 10 Night and Day
Bölüm 11 Jacob’s Room
Bölüm 12 Mrs. Dalloway
Bölüm 13 To the Lighthouse
Bölüm 14 Orlando
Bölüm 15 The Waves
Bölüm 16 The Years
Bölüm 17 Between the Acts
Bölüm 18 Flush ve Virginia Woolf’un Öyküleri
December 24, 2022
Daha sonra yazacağım kitapla ilgili , tek başına yani sadece bu eserle birlikte woolf'un eserlerine de yazarın kendisine de değinip yazacaklarım birikti. Şimdi noel tatili ama sonra hepsini toparlayıp yazacağım.
April 30, 2018
Bu kitaba değinirken Mîna Urgan'a ayrı bir parantez açmayacağım çünkü Bir Dinozorun Anıları kitabına çok yakın bir zamanda başlayacağım orada onunla ilgili yazacak çok şey bulacağıma eminim.
🍁
Virginia Woolf'u post-modern edebiyat kapsamında eser arayışında iken The Waves (Dalgalar) kitabını Ankara kitapçılarında ararken o gün için bulamayışım ve Feminist Manifestosu sayılan kitabıyla eve dönüşümle bir başlangıç yaptığım kendine has tavır ve tarzlarla edebiyat dünyasında yer edinen büyük yazarın özel hayatı ve edebi eserlerini yakından inceleyen bu kitapla Woolf'un dönemsel olarak değişen edebiyat tarzı ve kendisine genetik miras olarak bırakılan deliliğinin bağlamında ruhsal halini yansıtan Türkiye'nin İngiliz Edebiyat tarihçisi Mîna Urgan'a kanaatimce bir teşekkürü borç bilmek gerekir. 🍁
1913'te geçirdiği bir bunalım sürecinde intihar girişimi kocasının müdahalesi ile başarısız sonuçlandı ve özel bir hastanede 1915'e kadar kapatılmak zorunda kaldı. 1936'da güncesinde intihar girişiminden sonra ilk kez bu kadar uçuruma yaklaştığını not etti, intihar etmeden iki ay önce güncesine şu paragrafı yazar: "Düşünüyordum: Geleceksiz yaşıyoruz. Acayip olan da bu. Burunlarımız kapalı bir kapıya dayalı." 🍁
Eşine son mektubunda ise: " Gene delireceğimden eminim. O korkunç günleri yeniden yaşamaya katlanamayacağımı hissediyorum..." der ve ceplerini taşlarla doldurup hiç girmediği için yüzme bilmediği fakat kitaplarında olan deniz tutkusu ve dalganın ritimleri birkac karekterini denizde intihar ettirmesinden çizdiği senaryoyu gerçekleştirerek kendini Ouse ırmağına atar. 🍁
Mrs. Dolloway kitabında geçen bir paragraf : "Batan bir gemiye zincirlenmiş, yok olmaya mahkûm bir soy olduğumuza göre.. Bütün bunlar tatsız bir şaka olduğuna göre, hiç olmazsa payımıza düşeni yapalım. Birlikte hapsedildiğimiz insanların acılarını dindirmeye çalışalım... Zindanı çiçeklerle süsleyelim... Elimizden geldiğince iyi olalım..."
🍁
Virginia Woolf'u post-modern edebiyat kapsamında eser arayışında iken The Waves (Dalgalar) kitabını Ankara kitapçılarında ararken o gün için bulamayışım ve Feminist Manifestosu sayılan kitabıyla eve dönüşümle bir başlangıç yaptığım kendine has tavır ve tarzlarla edebiyat dünyasında yer edinen büyük yazarın özel hayatı ve edebi eserlerini yakından inceleyen bu kitapla Woolf'un dönemsel olarak değişen edebiyat tarzı ve kendisine genetik miras olarak bırakılan deliliğinin bağlamında ruhsal halini yansıtan Türkiye'nin İngiliz Edebiyat tarihçisi Mîna Urgan'a kanaatimce bir teşekkürü borç bilmek gerekir. 🍁
1913'te geçirdiği bir bunalım sürecinde intihar girişimi kocasının müdahalesi ile başarısız sonuçlandı ve özel bir hastanede 1915'e kadar kapatılmak zorunda kaldı. 1936'da güncesinde intihar girişiminden sonra ilk kez bu kadar uçuruma yaklaştığını not etti, intihar etmeden iki ay önce güncesine şu paragrafı yazar: "Düşünüyordum: Geleceksiz yaşıyoruz. Acayip olan da bu. Burunlarımız kapalı bir kapıya dayalı." 🍁
Eşine son mektubunda ise: " Gene delireceğimden eminim. O korkunç günleri yeniden yaşamaya katlanamayacağımı hissediyorum..." der ve ceplerini taşlarla doldurup hiç girmediği için yüzme bilmediği fakat kitaplarında olan deniz tutkusu ve dalganın ritimleri birkac karekterini denizde intihar ettirmesinden çizdiği senaryoyu gerçekleştirerek kendini Ouse ırmağına atar. 🍁
Mrs. Dolloway kitabında geçen bir paragraf : "Batan bir gemiye zincirlenmiş, yok olmaya mahkûm bir soy olduğumuza göre.. Bütün bunlar tatsız bir şaka olduğuna göre, hiç olmazsa payımıza düşeni yapalım. Birlikte hapsedildiğimiz insanların acılarını dindirmeye çalışalım... Zindanı çiçeklerle süsleyelim... Elimizden geldiğince iyi olalım..."
June 26, 2021
daha önce çok inceleme okumuşluğum yok fakat daha farklı bir şeyler bekliyordum. bunun yanında virginia'ya olan yaklaşım hoşuma gitmedi, fazla marjinalize edilmiş buldum. gerek mental sağlığı gerek queer tarafı olsun bunlardan hep kinayeli bahsedilmesi hoşuma gitmedi. kişiliğinin ve yaşantısının bu kısımları daha iyi ele alınabilirdi veya daha iyi olmasa da en azından objektif olabilirdi?? onun yerine değişik değişik bağlantılar kurulduğunu, yazarın tercihlerinin sık sık eleştirildiğini tüh tühhlendiğini görüyoruz. örneğin intiharını ele alırken "lezbiyen eğilimlerine" atıfta bulunuyor mina urgan. bunun dışında romanların incelemesi çok kapsamlı. dediğim gibi, şahsi fikirlerini katmasalardı iyi bir kitap olabilirdi.
September 14, 2020
İlk kez seneler önce yine Mina Urgan'a ait olan Bir Dinozorun Anıları'nda ideal kadın/erkek tanımını görmemle tanışmıştım Virginia Woolf'la.
Woolf'a göre, kadın ve erkeğin fizyolojik farklılıklarına rağmen aralarında psikolojik açıdan kesin sınırlar yoktur. İdeal insanın bu iki cinsiyetin bir karışımı olduğu düşüncesiyle bir kadının tüm davranışlarında bir erkek kadar güçlü ve özgür; bir erkeğin de bir kadın kadar duyarlı ve ince olabilmesidir önemli olan der, yaratıcı dimağın "androgynous" yani hem kadınsı hem erkeksi olduğunu savunur.
Toplumsal cinsiyete ve feminizme olan yaklaşımıyla çokça etkilendiğim Woolf'un hayatını ve düşüncelerini merak ettiğimden, Mina Urgan'ın da samimi ve sade anlatımını sevdiğimden merakla okumaya başladığım bir inceleme oldu.
Kitap Woolf'un çocukluk ve gençlik yıllarını, ailesini ve ilişkilerini olduğu şekliyle verip bırakmıyor, eserlerine olan etkisiyle anlatıyor bize. Yaşadığı kayıplarla, çocukluğunda çok uzunca süre uğradığını öğrendiğimiz cinsel istismarlarla bakış açısının nasıl şekillendiğini ve tüm bunların evliliğine, cinsel hayatına, akıl sağlığına ve özellikle eserlerine nasıl yansıdığını yazarın günlüklerinden yapılan çeşitli alıntıların da desteğiyle görüp yorumlayabilme imkanı buluyoruz.
Kitaba dair en etkileyici şey Woolf'un eserlerinin her birine ince ince işlemiş olduğunu gördüğümüz dalgalar, gelgitler, kişinin boyunu aşan ve tüm ağırlığıyla üstünü örten, derin sulara bağlanan metaforlar. İntiharına kadar uzanan, çocukluğundan beri hep içinde olduğunu gördüğümüz o deniz imgesi.
Woolf'un roman türünde yapmaya çalıştığı değişiklikleri, hayatını, eserlerini daha iyi anlamak için çok güzel bir kaynak olmuş, çok akıcı ve sade bir anlatıma sahip. Yazarı ve eserlerini merak eden herkesin içinde güzel bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum, ilgililerine öneririm.
Woolf'a göre, kadın ve erkeğin fizyolojik farklılıklarına rağmen aralarında psikolojik açıdan kesin sınırlar yoktur. İdeal insanın bu iki cinsiyetin bir karışımı olduğu düşüncesiyle bir kadının tüm davranışlarında bir erkek kadar güçlü ve özgür; bir erkeğin de bir kadın kadar duyarlı ve ince olabilmesidir önemli olan der, yaratıcı dimağın "androgynous" yani hem kadınsı hem erkeksi olduğunu savunur.
Toplumsal cinsiyete ve feminizme olan yaklaşımıyla çokça etkilendiğim Woolf'un hayatını ve düşüncelerini merak ettiğimden, Mina Urgan'ın da samimi ve sade anlatımını sevdiğimden merakla okumaya başladığım bir inceleme oldu.
Kitap Woolf'un çocukluk ve gençlik yıllarını, ailesini ve ilişkilerini olduğu şekliyle verip bırakmıyor, eserlerine olan etkisiyle anlatıyor bize. Yaşadığı kayıplarla, çocukluğunda çok uzunca süre uğradığını öğrendiğimiz cinsel istismarlarla bakış açısının nasıl şekillendiğini ve tüm bunların evliliğine, cinsel hayatına, akıl sağlığına ve özellikle eserlerine nasıl yansıdığını yazarın günlüklerinden yapılan çeşitli alıntıların da desteğiyle görüp yorumlayabilme imkanı buluyoruz.
Kitaba dair en etkileyici şey Woolf'un eserlerinin her birine ince ince işlemiş olduğunu gördüğümüz dalgalar, gelgitler, kişinin boyunu aşan ve tüm ağırlığıyla üstünü örten, derin sulara bağlanan metaforlar. İntiharına kadar uzanan, çocukluğundan beri hep içinde olduğunu gördüğümüz o deniz imgesi.
Woolf'un roman türünde yapmaya çalıştığı değişiklikleri, hayatını, eserlerini daha iyi anlamak için çok güzel bir kaynak olmuş, çok akıcı ve sade bir anlatıma sahip. Yazarı ve eserlerini merak eden herkesin içinde güzel bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum, ilgililerine öneririm.
October 31, 2024
Virginia Woolf’un hayatı ve kitapları kadar bu kitabı güzel yapan diğer unsur elbette cesur ve dolaysız Mina Urgan tarafından kaleme alınmış olması…
December 28, 2017
“Virginia Woolf’un İngiliz edebiyatına en büyük katkısı da, romanla şiiri birleştirmesidir bize kalırsa...”
Virginia Wolf’u yakından tanımak onun eserlerindeki karakterleri daha iyi anlamak isteyen okurlar kesinlikle ama kesinlikle bu kitabı okumalıdırlar.
Bir kere yazarın dili çok ama çok akıcı. Hiç sıkılmadan sayfaları art arda çevirdim.
Virginia’nın alıntı sözlerini eklerken ingilizce olanlarını da kitaba iliştirmesi ,yazarın hissiyatını kaynaktan anlayabilme adına harika bir deneyim yaşattı.
Virginia Wolf’u yakından tanımak onun eserlerindeki karakterleri daha iyi anlamak isteyen okurlar kesinlikle ama kesinlikle bu kitabı okumalıdırlar.
Bir kere yazarın dili çok ama çok akıcı. Hiç sıkılmadan sayfaları art arda çevirdim.
Virginia’nın alıntı sözlerini eklerken ingilizce olanlarını da kitaba iliştirmesi ,yazarın hissiyatını kaynaktan anlayabilme adına harika bir deneyim yaşattı.
September 1, 2024
çok zaman oldu ama okuduğum en iyi biyografilerdendi...
Read
August 30, 2025mîna urgan öyle güzel yazmış ki bu güzel başka yazarı bir çırpıda bitirdim
October 23, 2024
Virginia-Leonard Woolf
"İngiltere’nin en mutlu çifti"
Virginia
Manik depresif (veya şizofren) bir kadın
Deliliği tedavi edilirse düş gücünü yitireceğinden korkan bir yazar
James Joyce ve Katherine Mansfield'i kıskanan bir lezbiyen
Eşsiz kocası yahudi olan bir anti-semitik
Modernist akımın öncüsü, kendine ait bir odası olan
Cesedi on beş gün sularda yüzen bir feminist
Leonard
Virginia'nın arkasındaki erkek, aşık eş, yakın dost
Hogarth yayınevi kurucusu bir sosyalist
"İngiltere'de istediğini yazmakta özgür tek kadınım" dedirten adam
Her kadın yazara böyle bir eş nasip et Tanrım. Amin.
İngiltere
Kadınları 1920'de kabul eden,
Yine de "titular" türünden diploma veren bir Oxford Üniversitesi
Newnham ve Girton gibi kadın kolejleri olan
Yine de kütüphane kullanımını kısıtlayan bir Cambridge Üniversitesi
Kadınları 1926 da devlet memuru sınavlarına girebilen bir ülke
Yani feminist olmak için
Akıl hastası, lezbiyen olmaya, cinsel tacize uğramaya gerek yok
Kadın öğrencileri küçümse, aptal olduklarını vurgula
Çimenlerde yürümesini yasakla yeter
Sadede geleyim,
Kitabın ilk sekiz bölümünde (69 sayfa) Virginia Woolf'un ailesi, evliliği, cinselliği, kişiliği, akıl hastalığı, intiharı, feminizmi ve eleştirmenliği anlatılmış, sonraki bölümlerde (yaklaşık 2/3) Dışa yolculuk, Gece ve Gündüz, Jacob'un Odası, Mrs. Dalloway, Deniz Feneri, Dalgalar, Orlando, Yıllar, Perdeler Arası, Flush ve Öyküleri ayrıntılı bir şekilde incelenmiş, iyi bir kaynak kitap, tavsiye ederim.
23.10.2024
"İngiltere’nin en mutlu çifti"
Virginia
Manik depresif (veya şizofren) bir kadın
Deliliği tedavi edilirse düş gücünü yitireceğinden korkan bir yazar
James Joyce ve Katherine Mansfield'i kıskanan bir lezbiyen
Eşsiz kocası yahudi olan bir anti-semitik
Modernist akımın öncüsü, kendine ait bir odası olan
Cesedi on beş gün sularda yüzen bir feminist
Leonard
Virginia'nın arkasındaki erkek, aşık eş, yakın dost
Hogarth yayınevi kurucusu bir sosyalist
"İngiltere'de istediğini yazmakta özgür tek kadınım" dedirten adam
Her kadın yazara böyle bir eş nasip et Tanrım. Amin.
İngiltere
Kadınları 1920'de kabul eden,
Yine de "titular" türünden diploma veren bir Oxford Üniversitesi
Newnham ve Girton gibi kadın kolejleri olan
Yine de kütüphane kullanımını kısıtlayan bir Cambridge Üniversitesi
Kadınları 1926 da devlet memuru sınavlarına girebilen bir ülke
Yani feminist olmak için
Akıl hastası, lezbiyen olmaya, cinsel tacize uğramaya gerek yok
Kadın öğrencileri küçümse, aptal olduklarını vurgula
Çimenlerde yürümesini yasakla yeter
Sadede geleyim,
Kitabın ilk sekiz bölümünde (69 sayfa) Virginia Woolf'un ailesi, evliliği, cinselliği, kişiliği, akıl hastalığı, intiharı, feminizmi ve eleştirmenliği anlatılmış, sonraki bölümlerde (yaklaşık 2/3) Dışa yolculuk, Gece ve Gündüz, Jacob'un Odası, Mrs. Dalloway, Deniz Feneri, Dalgalar, Orlando, Yıllar, Perdeler Arası, Flush ve Öyküleri ayrıntılı bir şekilde incelenmiş, iyi bir kaynak kitap, tavsiye ederim.
23.10.2024
April 24, 2021
Virginia Woolf'u fazlası ile ilginç buluyordum, Mina Urgan'nın neden ilgi çekici biri olduğunu bana tek tek anlattığı bir kitap yazmış olması benim bu kitabı bu denli sevmemdeki en büyük sebep. İstediğimi buldum diyebilirim ve Mina Urgan'nın anlatım dili kitabı fazlası ile akıcı kılmış. Virginia Woolf'un kitaplarını okumakta zorlanıp bırakıyordum, -belki de hiç bir şeyi anlamlandırmadığım içindir- ama bu kitapta özetlerini okuyunca kitaplar daha da ilgi çekici geldi gözüme. Virginia Woolf'un tüm kitapları olmasa bile (kafama yatarsa okurum hepsini) Mrs. Dalloway, To the Light House, The Waves ve Orlando'yu mutlaka okuyacağım. Kendi iç dünyasında ki günahları affettirmek için yazdığını düşündürttü bu biyografi bana. Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama "şeytanlarından kurtulmak için yazdı ve çok fazla şeytanı vardı" sözü Virginia Woolf'un neden yazdığının ve neden "hasta olmasam her yıl bir iki roman yazardım" demesini açıklıyor benim gözümde. Kendini iyileştirmeyi mi amaçlıyordu bilmiyorum ama yazmanın belli ki onu rahatlattığını ve sürekli bu rahatlamayı yineleme isteği olduğunu düşünüyorum. Kitaplarını yazarken ne kadar çok stres, depresyonda yaşasa bile, eskisi gibi yazdıktan sonra her şeyin düzeleceği umudu ile yazmaya devam etmiş olabilir. Son yazdığı romanlarda da artık savaşın yıkımı ve üzücülüğünün getirdiği umutsuzluk ile baş edemediği anlaşılıyor. Artık yazmanın da iyileştiriciliği kalmamış Virginia için, psikolojik hastalıklar da cabası tabi. Eskiden Sylvia Plath ile aynı kefede düşünürdüm ama bu kitaptan sonra kafamda iki ayrı yerlerde durmaya başladılar.
December 3, 2025
Çok severek okuduğum bir biyografi oldu. Virginia Woolf’un eserlerini tamamladıktan sonra okudum ve böyle de okunması gerektiğini düşünüyorum. Bunun nedeni de kitabın ikinci bölümünde, Mina Urgan’ın tüm eserleri tek tek incelemesi. Böyle durumlarda benim okuduğum bir eser olunca biraz tadım kaçıyor. Belki başkasına böyle olmaz tabii. Virginia Woolf’u yakından tanımak isteyenler için harika bir kılavuz. Mina Urgan’a bir kez daha hayran olmamak elde değil.
November 22, 2023
Eserlerini okumadan önce kendisini tanımak istiyodum o yüzden bence çok iyi oldu hem kendisni hem eserlerini tanıdım. böyle birini hayal etmiyodum ama bi yandan tam bir "insan" olduğunu düşünüyorum bütün "kusurlarıyla" birlikte. okurken okuduğum yere kadar olan kısımları cihana anlatmak çok güzeldi birlikte biriyle tanıştık ve hakkında konuştuk :")
Read
August 19, 2025aslında %29'da bıraktım çünkü mina urgan'ın virginia woolf'un hayatını anlatmanın yanında hikaye ve kitaplarının da analizini yaptığını fark etmemiştim. geri kalan bölümleri virginia woolf'un kitaplarını okudukça bitireceğim. bu kitabı da "gerçekten" bitirdiğim tarihi buraya gene ekleyeceğim.
April 4, 2023
Şu ana kadar okuduğum en iyi biyografi diyebilirim. Virginia Woolf hakkında yaptığım sunumda bilgi toplamamda en çok bu kitabın faydası oldu. Herkese öneririm.
March 11, 2015
Virginia Woolf'un hayatı, evliliği, cinsel yaşamı, hastalığı, ölümü, eserleri üzerine muhteşem bir inceleme. Spoiler almamak için kitap incelemelerinde bazı kısımları okumadım. Virginia Woolf'un tüm kitaplarını okuduktan sonra tekrar okumalıyım diye düşünüyorum ama kitaplarını okumadan önce kendisini tanımış olduğum için de mutluyum.
June 14, 2016
Virginia Woolf'un hayatı, cinselliği, feminizmi, ölümü ve yapıtları çok iyi anlatılmış. Keşke tüm kitaplarını okuduktan sonra okusaydım. Çünkü yapıtları hakkında bilgi vermekten çok özetlemiş tüm hikayeyi. Bu yüzden bazı yerleri atladım spoiler olmasın diye. Mina Urgan'ın dili de çok güzel ve sade. Beğendim. Önerilir :)
May 28, 2011
Virginia Woolf'u ozgun dilinden okuyamayanlar ya da metinlerinin tamamini bilmeyenler icin cok iyi bir kaynak kitap. Gayet temiz bir dille, acik ve net hazirlanmis calisma. Ozellikle, Mina Urgan hocanin kendi bakis acisini katarak Woolf'u degerlendirdigi noktalarin onemli oldugunu dusunuyorum.
June 30, 2013
İstanbul üniversitesinde okurken tanışma fırsatı bulmuştum ve sigarasını -more sigarasını- uzun ince sigarasını yakma fırsatı bulmuştum bizi aldı götürdü
Displaying 1 - 22 of 22 reviews