Tarihin en eski milletlerinden birinin dirilişi… Ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa dirilişi…
“Kendi tarihini çarpıtan, abartan, küçülten, yalanlarla kirleten yazarlar, aydınlar yeryüzünde yalnız bizde bulunuyor.” diyen Turgut Özakman’ın büyük emek ve araştırmalara dayalı DİRİLİŞ Çanakkale 1915 belgesel romanı, akıcı bir dille anlattığı savaşın her dakikasını, iliklerimize kadar hissettiriyor.
1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü'ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu'na dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.
28 Eylül 1998'de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesi'nce ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesi'nce 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı. Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen, 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu. Haftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı.
Turgut Özakman evli olup, üç çocuğu ve üç torunu vardır.
Mehmetçik isminin ve milli mücadele ruhunun tohumlarının atıldığı Çanakkale Cephesi'ni hurafe ve masallardan uzak, 15 sayfalık kaynakçasından da anlaşılacağı üzere bilgi ve belgelere dayanarak anlatmış bir eser. Herkesin sıkılmadan okuyabilmesi adına küçük bir hikayeleştirme de yapılmış ve kronolojik sırayla ilerleyen olay akışı arasında bu hikaye de anlatılmış.
Onurlandıran, bolca da hüzünlendiren okuma oldu. Tek olmasaydı dediğim nokta; cephe mücadelelerini anlatırken birden bire kadın hakları ve bağnazlık vurgusu yapan bölümler biraz sakil kalmış ve kitabı gereksiz yere uzatmış sanki. Anlatılanların önemini hafife almıyorum. Aksine ayrı bir kitapta daha derinlemesine işlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
---alıntı---
Çanakkale Savaşı, hiçbir devletin, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden ve milli onurdan daha güçlü olmadığını, olamayacağını öğretmekteydi. Bu büyük gerçek her gün bir kez daha kanıtlanıyordu. Bunu yaşamak herkese yıkılmaz bir özgüven veriyordu. Bundan sonra bir dış kudretten, ancak Çanakkale'yi yaşayanlar, milli tarihi okuyup kavrayamayanlar ve onursuzlar ile satılıklar korkacaktı.
Bu kitabı 2008'de, ilk çıktığı günlerde bir ortaokul öğrencisi olarak okumuştum. Sanırım 2018 civarında bir kez daha okudum. Şimdi bir kez de tarihçi olarak, üstelik yanlışlıkla okudum. Yanlışlıkla derken söylemek istediğim şu: Dün gece kitabın ilk birkaç sayfasına, aklıma takılan bir şey dolayısıyla baktım. Sonra gördüm ki yüzüncü sayfaya gelmişim, dedim bari bitireyim.
Özakman'ın Türkiye üçlemesi değerlendirilmesi güç kitaplardan oluşuyor. Tür bakımından ilginç bir yerde. Tabii bunlar roman, ama temelde içerikleri ve hatta dilleri dolayısıyla değil, perspektifleri dolayısıyla roman. Görece az değişiklikle tümüyle kurgudışı bir çalışma olarak düzenlenebilir aslında tümü. Çünkü aslında büyük oranda bilimsel bir tarih anlatılıyor, çoğu yerde dipnot ve açıklamalara yer veriliyor. Olaylara ve olgulara yönelik bu bilimsel yaklaşıma karşın, Özakman karakterlerin ve dönemin ruhunu yansıtırken aslında 1915'ten bakmıyor, 2008'den bakıyor. Bu kitapların kurgudışı değerini azaltan temel şey de bu. Denebilir ki Özakman, yaratıcı yetkisini olayları ve olguları sıralamakta ve yazmakta değil, dönemin ruhunu yaratmakta kullanıyor. Karakterlerine ve döneme çok duru, sonraki yılların ortamıyla doğrudan bağlantılanabilecek bir ilericilik, cumhuriyetçilik, eşitlikçilik veriyor. İngilizlere ve örneğin Anzaklara çok yer ayırmasına karşın, yönteminde ve araştırmasında yansız değil. Dilinde oldukça duygusal. Tarihsel yöntemle, bir sorun çözmeye yönelik araştırmayla yazıyor değil. Bunlar da bir roman için hiç kabul edilmez şeyler değil.
Buna karşın bir tarihi, işte yanlışlıkla bir günde 500 küsur sayfa okunup bitirilecek bir canlılıkla yazıyor. Tiyatro yazarlığıyla roman tekniğini harmanladığı, bunu da akıcı bir kurgudışı anlatım tonuyla bir araya getirdiği özgün bir tarzı var. Diriliş ve Şu Çılgın Türkler başta olmak üzere kitapları, dönemle ilgilenen herkes için mutlaka okunması gereken, ama dönemle bilimsel olarak ilgilenecek herkesin de mutlaka aşması gereken kitaplar. Sanırım Özakman'ın amaçladığı da bundan başka bir şey değildi. Bu bağlamda kendine özgü, okurda derin izler bırakan kitaplar bunlar.
Bir tarihçi olarak Diriliş: Çanakkale 1915'e şu ya da bu noktadan rahatsız olup üç-dört yıldız vermeyi düşünebilirim, ama bir okur olarak yapılan işin hiç de yabana atılır bir iş olmadığını kabul ederek, bu kendine özgü tarzın kendine özgü bir okuma deneyimi sağladığını görerek kitabın çok iyi bir kitap olduğunu belirtmek durumundayım.
Çanakkale savaşında Mustafa Kemal ve Mehmetçiklerimizin mücadelesi. Turgut Özakman kitaba Orhanın hikayesini katarak size canlandırma yapıyor.O günleri ne kadar okusak da anlamamız çok zor. Açlık, yoksulluk olmasına rağmen halkın inancı Mehmetçiğe kuvvet veriyor. Halkı hurafelerle kandırmaya çalışanlar, gerçeklerden o kadar uzaklar ki. sn. Özakman bu kitapla bize gerçekleri sunuyor. Ancak dipnotların kitabın sonunda değil, sayfanın altında olmasını tercih ederdim.
Gözyaşı dökmeden okumak mümkün değil. Mustafa Kemal Atatürk'ün o zamanki şartlarda, o insanlarda yaratmayı başardığı milli mücadele ruhu olmasa şimdi bir sömürge bile olamazdık. Zaferlerinden sonra sivrilmesin, adını kimse bilmesin diye gazetelerden resimleri bile çıkarılmış. Halk Mustafa Kemal adını cepheden dönen yaralılardan duymuş. Tıpkı şimdiki gibi. Şimdi de tarihi çarpıtıp milletin hafızasını silmeye çalışıyorlar. Ne yazık bunu başka ülkelerin insanları değil içimizdeki hainler yapıyor. Halkın da kendi tarihi hakkında hiçbir şey bilmeden, cahilce geçmişe geri dönme isteği kadar üzüntü verici bir şey yok. Mustafa Kemal başka bir millete mensup olsaydı şu an Mars'a koloni kurmuş, dünyayı yönetiyorlardı.
Kitabı az önce bitirdim. Tüylerim ürperdi, zaman zaman gözlerim doldu. Gerçek anlamda büyük bir eser. Sayın Özakman tarihimiz açısından çok önemli, böylesine kutsal savaşın hakkını fazlasıyla vermiş. Kendisine, tarihimizi daha iyi anlamamız açısından bizlere sunduğu bu kıymetli eser için çok teşekkür ederim. Her Türk insanının bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum. Tarihimizi bilmeden övünmeyelim, okuyarak, bilerek, araştırarak övünelim, olur mu?
Harita üzerinden, aşama aşama takip edip okudum. Bu uzun okuma sürecinde bilmediğim sayısız ayrıntı öğrendim. Sadece kaynakça kısmı bile ekstra bir kitap olarak basılabilir.
Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey'e ve silah arkadaşlarına selam olsun.
Turgut Özakman'ın başladım ama hazır değildim alçakgönüllüğü ile yarım bırakıp Şu Çılgın Türkler'den sonra dönüp tamamladığı kısa öz Çanakkale Savaşları tarihi romanı Diriliş Her zaman derim savaş tarihi merakınız yoksa teknikten detaydan devrin politiğinden aşırı haz etmiyorsanız ancak tarihe merakınız varsa (en azından sıradan bir yurttaş kadar) Özakman kitapları en azından bu seri tam size göre. Benim bu yukarıda saydıklarıma da merakım var ancak gerek zengin kaynakçası gerek yer yer ihtiyaç duyduğum özet yakın Türk tarihi bilgisi ve Özakmanın eşsiz yorumları beni ara sıra bu eserleri okumaya teşvik eder her zaman. Bazı konuların neden dip notlarda olduğunu anlayamadığım bir eserdi bu sefer Diriliş mesela M. Kemal'in ben size taaruzu değil ölmeyi emrediyorum emri metinde yok dip notlarda yer bulmuş kendine. Orhan Dilber hikayesinin de taraftarı değilimdir bu eserde o bölümleri geçtim. Eser baştan sona kahramanlık ve romanlık öykülerle dolu nasılsa bu kurguya ne kadar gerek vardı hep düşünürüm ama işte üstat koymuş boynumuz kıldan ince. Keyifli okumalar
"Bundan sonra bir dış kudretten, ancak Çanakkale'yi yaşamayanlar, milli tarihi okuyup kavrayamayanlar ile onursuzlar ve satılıklar korkacaktı."
------------
Kazım Bey konuşmaya kısa bir ara daha verdi. Belki yeni albay olmuş 34 yaşındaki genç bir komutana iki kolorduya yakın kuveti teslim etmenin doğru olup olmadığını tartışıyorlardı. Grup bir-iki tümenle daha desteklenince 'ordu' düzeyinde olacaktı.
Kazım Bey yeniden konuştu: "Liman Paşa Hazretleri 'Bu kadar çok kuvvetin birden emrinize verilmesi fazla gelmez mi' diye soruyorlar."
Mustafa Kemal sakin bir sesle yanıtladı: "Hayır, az gelir."
Kazım Bey'in sesinde gizli bir keyif titredi: "Anladım, iyi akşamlar." "İyi akşamlar."
Okurken sıkmayan bir tarih kitabı. Gerek gerçek olaylara yer vermesi, gerekse en küçük detayları bile bir şekilde unutturmamasıyla akıcı bir roman. Diğer bazı tarih kitaplarına kıyasla sadece düz ansiklopedik bilgiler vermeyip gerçek anılar ve tarihsel yorumlarla hissettirmeden tarih öğrenmenizi sağlıyor. Çanakkale Savaşı'nın nedenleri, nasıl geliştiği ve sonuçları hiç sıkmadan anlatılmış.
Üniversite'yi Çanakkale'de okuyan birisi olarak bu kitabı okurken çok etkilendiğimi özellikle belirtmek isterim. Gözünde ciddi ciddi canlandırabiliyor insan anlatılanları. Bambaşka bir deneyim oluyor gerçekten.
Her Türk vatandaşı okumalı. Biraz dili ağır ve yavaş bir hikaye gibi olabilir, çok sürükleyici gelmeyebilir. Ama sanırım anlattığı dönem hakkında en ciddi, en hatasız, en geniş bilgi barındıran kitap budur...
Turgut Özakman, Türk milli mücadelenin tohumlarının atıldığı, Atatürk’ün efsaneye dönüştüğü, Türk’ün yüzyıllardır kaybetmiş olduğu onurunu bir parça da olsa geri almaya başladığı tarihi Çanakkale savaşını çok zengin bir kaynakça ile derinlemesine araştırarak roman tarzında sunduğu bu kitabında okuyucuyu yoğun bir duygu yumağı içine sürükleyerek tarihi olayları orada an ve an yaşıyor gibi hissetmesini sağlıyor.
Yazar, özellikle son 20 senedir silinmeye çalışılan tarihimizin temel yapı taşlarından birini oluşturan bu tarihi savaşın detaylarının yani sıra, roman boyunca yer yer de yeni yeşermeye başlayan kadın hakları hareketleri (örneğin Enver paşanın bazı konularda hayalperestlik sınırlarında olsa da ileri görüşlü olmasının yani sıra tutuculuğunu bilmiyordum) ve bağnaz-ilerici düşünce tarzlarının çatışmasını (örneğin o devirdeki gerici Hürriyet ve İtilaf partisinden haberim yoktu) da incelemiş. Kanımca, yazarın diğer kitabı şu Çılgın Türkler ile ortaokul tarih öğretim programına konulması gereken sağlam bir yapıt.
Alıntı:
Çanakkale Savaşı, hiçbir devletin, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden ve milli onurdan daha güçlü olmadığını, olamayacağını öğretmekteydi. Bu büyük gerçek her gün bir kez daha kanıtlanıyordu. Bunu yaşamak herkese yıkılmaz bir özgüven veriyordu. Bundan sonra bir dış kudretten, ancak Çanakkale'yi yaşayanlar, milli tarihi okuyup kavrayamayanlar ve onursuzlar ile satılıklar korkacaktı. (sayfa 321)
Turgut Özakman’ın Diriliş: Çanakkale 1915 adlı kitabı, Çanakkale Savaşı’nı tarihsel gerçeklere dayanarak roman tadında anlatan çok etkileyici bir eser. Okurken kendinizi adeta cephedeymiş gibi hissediyorsunuz; askerlerin inancı, Mustafa Kemal’in kararlılığı ve halkın fedakârlığı canlı bir şekilde gözünüzün önüne geliyor.
Bu kitap, Özakman’ın Kurtuluş Savaşı’nı konu alan üçlemesinin ilk halkası. Ardından gelen Çılgın Türkler ve Cumhuriyet ile birlikte, Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar uzanan büyük bir yolculuğu tamamlıyor.
Çanakkale Savaşı’nı anlatan çok değerli bir kaynak olan kitap sürükleyici diliyle keyifle okunuyor.
Bu kitabı bir roman olarak değerlendirmek büyük haksızlık olur. Evet roman olarak baktığınızda müthiş bir anlatım. Ama bunun dışında olağanüstü bir emek harcandığı her halinden, özellikle kaynakçasından belli. Bittiğine üzüldüğüm nadir kitaplardan biridir. Bu kitabı çocuklarımıza okutmak ve anılarında bu destanı canlı tutmak, o dönemdeki isimsiz kahramanlara olan borcumuzdur.
Mustafa Kemal Atatürk ten daha çok bahsedilebilirdi 1000 tane yerde liman paşadan bahsediyor. Şavaşın en kritik anlarında sahneye çıkan bu milleti esaretten kurtaran, Mustafa Kemal Atatürk kitabın en önemli kahramanı olmalıydı... onun dışında anlatımı çok güzel. Dili sade,,,
Çanakkale Savaşı ile ilgili okuduğum ikinci kitaptı. Önceki kitaplarda böyle bir ayrıntılı anlatım elde edememiştim. Turgut Özakman’ın kitaplarını okuyorken sanki film izliyormuş edasına kapılıyor insan. Bu kitapta da güzel iş çıkartmış diyebilirim.