Necmettin Erbakan 29 Ekim 1926 tarihinde Sinop Kadı Vekili Mehmet Sabri ile Kamer Hanım’ın oğlu olarak Sinop’ta dünyaya geldi. Babası Mehmet Sabri Bey, Adana’nın Kozan ve Saimbeyli bölgesinde uzun süre hüküm sürmüş olan Selçuklu Türklerinin Kozanoğulları soyundan; Annesi ise Sinop’ un ileri gelen ailelerindendi. İlkokula Kayseri’de başlayan Erbakan, babasının tayininden sonra ilkokul öğrenimini Trabzon’da tamamladı. 1943 Yılında İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdi. Üniversiteye sınavsız giriş hakkı kazanmasına rağmen kendisi sınava girmeyi tercih etti ve bu sınavı üstün başarıyla vererek üniversite öğrenimine ikinci sınıftan başladı. 1948 yılı yaz döneminde, İTÜ Makine Fakültesinden üstün başarı ile mezun olan Erbakan, aynı yılın 1 Temmuzunda Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistan olarak göreve başladı. 1948 ile 1951 yılları arasında yeterlilik tezini hazırladı. Bu süreçte ders verme yetkisi sadece doçent ve profesörlere ait olmasına karşın, kendisine özel bir izin çıkarılması üzerine daha asistan iken Makine Fakültesinde ders vermeye başladı. İTÜ Erbakan’ı 1951 yılında Aachen Teknik Üniversitesinde ilmi araştırmalar yapmak, bilgi ve tecrübesini artırmak üzere Almanya'ya gönderdi. Almanya’da bulunduğu süre içerisinde Alman ordusu için araştırma yapan DVL araştırma merkezinde Profesör Schimit ile birlikte çalışmalar gerçekleştirdi ve hazırlamış olduğu doktora tezi ile Alman üniversitelerinde Doktor unvanını kullanmaya hak kazandı.
Alman Ekonomi Bakanlığı için motorların daha az yakıt kullanımı konusunda araştırmalar yapan ve bu konuda ilgili bakanlığa bir rapor sunan Erbakan’ın bu dönemde yazdığı dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu matematiksel olarak izah eden doçentlik tezi Alman ilim çevrelerinde büyük ilgi gördü. Tezin akademik dergilerde yayınlanmasının ardından, o tarihlerde Almanya’nın en büyük motor fabrikası olan DEUTZ motor fabrikalarının genel müdürü Prof. Dr. Flats tarafından Leopar tanklarının motorları ile ilgili araştırmalar yapmak üzere bu fabrikaya davet edildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman üniversitelerinde ilk Türk ilim adamı olan Erbakan, 1953’te doçentlik sınavını vermek üzere Türkiye’ye döndü ve bu sınavı başarıyla vererek henüz 27 yaşındayken Türkiye’nin en genç doçenti oldu. Araştırmalar yapmak üzere tekrar Almanya’ya giden Erbakan, burada yaklaşık 6 ay motor araştırmaları başmühendisi olarak görev yaptı. 1954-1955 yılları arasında askerlik görevini yerine getirdi.
1956 yılında Gümüş Motor A.Ş’ yi kurarak burada Türkiye’nin ilk yerli motorunu üretti. 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresinde Gümüş Motorun yaptığı imalatları sunan Erbakan, Türkiye’de otomobil yapımı fikrini ortaya attı ve bu fikrin o zamanın yönetimince revaç görmesi üzerine Eskişehir Demiryolları CER atölyesinde “Devrim Otomobili” adıyla ilk yerli otomobili imal etti. 1965 yılında profesör oldu. 1967 yılında Nermin Erbakan ile evlendi ve aynı yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Sekreterliğine seçildi.
1969 yılında TOBB başkanlığına seçilen Erbakan, hükümetin seçimleri iptal etmesi nedeniyle başkanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Aynı yıl içinde Konya’dan bağımsız milletvekili olarak seçilerek siyasete girdi. 17 Ocak 1970’te Milli Nizam Partisini (MNP) kurdu. MNP 1971 darbesi döneminde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılınca Erbakan 1972 yılında aynı kadroyla Milli Selamet Partisini (MSP) kurdu ve 1973 seçimlerinden %12 oy alarak 48 milletvekili ve 3 senatörle meclise girdi. 1973 seçimlerinden sonra Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP ile MSP hükümet ortağı oldu ve Erbakan bu hükümette devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. Bu dönemde Kıbrıs Harekâtı’nın yapılmasını savunan Erbakan’ın harekât sonrası adanın tamamının alınması konusunda ısrarcı olması sonucu Erbakan ile Bülent Ecevit arasında görüş ayrılığı yaşandı ve 17 Kasım 1974’te CHP-MSP koalisyon hükümeti dağıldı. CHP-MSP koalisyonunun bozulmasından sonra kurulan dörtlü koalisyonda yine Başb
Zamanın büyük adamı, Erbakan adeta altın harflerle kendi ismini tarihe kazmış. Beni en çok etkileyen ise, tevazüsü, ve niyeti. Erbakan’ın hayatından anlayabiliriz ki başarının sırrı niyetten başlar. Bu kitapta çok iyi bir şekilde açıklanmakta. İlk önce milletimizin ve dünyanın sorunlarını, ve aynı zamanda bunların çarelerini kitapta bulabilirsiniz. Her gencin kesinlikle okuması gereken bir kitap. Dava şuuruyla dolup, Islahımız için Erbakan bu kitapla geleceğe ve gelecekteki nesillerede özen gösterip, onlara aktarmıştır.
Dönemin ve Türk siyasi tarihinin çok önemli karakterlerinden Erbakan'ın hayat felsefesi. Sadece siyaset felsefesi ya da düşünceleri denemez çünkü yazdıklarının tamamı aynı zamanda bir yaşam biçimi anlatıyor. Düşüncelerine çok yerde katılmasam da Milli Görüşü fikir babasından okumak bana ve Türk siyaseti okumalarıma çok şey katacak. Eser, Erbakan'ın siyasi yaşamını değil olmasını arzu ettiği dünyayı ve Türkiye'yi anlatan bir yapıda. Yani siyasette yaşadıklarına değinmesine rağmen bunlar kitabın çok cüzi bir bölümünü teşkil ediyor. Düşüncelerini çok ama çok sade bir dille anlatmış o yüzden anlaşılma ile ilgili bir sıkıntı yok. Ancak bazen Erbakan'ın sosyal bilimler eğitimi almamasından ya da belki başka sebeplerden kaynaklı kimi düşünce dağınıklıkları var, bazı yerlerde konudan konuya atlamalar veya kendini tekrar eden paragraflar kafa karışıklıklarına sebebiyet veriyor. Başkalarının Erbakan hakkında düşüncelerini okumaktansa kendi ağzından neler düşündüğünü ve hayal ettiğini öğrenmeyi tercih edenler(ki bu bence olması gerekendir) için şiddetle tavsiye edilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gerçek sanayi devrimini kansız bir biçimde, İslam'ın samimi ve güçlü sosyal sistemi ile gerçekleştirmek için çalışan fakat ülke içindeki hain unsurları göz ardı ettiği için kaybeden, Hoca, Mühendis, Lider Necmettin Erbakan. Allah rahmet eylesin, yolunda yürüyenlere güç, kuvvet ve sabır versin.
Tek kelimeyle özetleyecek olursam şaheser demem yeterli olurdu rahmetli Necmettin Erbakanın siyasi hayatını bizzat onun kaleminden okumaya nail olabildik.
İnanılmaz bir kitap. Erbakan'nı meğerse ne kadar az tanıyormuşum. Büyük bir zeka, inanılmaz donanımlı, çok okumuş çok şeyler yaşamış bir bilim ve ilim insanı. Siyonistlerin nasıl dünyayı parmaklarının ucunda oynattığını gözler önüne sermiş. Bugün Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlamakta bu kitap inanılmaz bir yardımcı. Allah rahmet eylesin.