Bu kitap, Cahit Külebi'nin Adamın Biri adlı ilk kitabından yayınevimizdeki 8. basımına bu kez kattığımız en yeni yapıttı Güz Türküleri de içinde olmak üzere, bütün şiirlerini kapsıyor. Kaynığını halk kültüründen alan, Anadolu insanının sıkıntılarını, yaşama savaşını, umutlarını yaşatan yüce bir yapıt.
Cahit Külebi, sade ve içten yazıyor. Dili, süsten uzak ve yalın.
Şiirleri, bir halk ozanı esintisi taşıyor; Karacaoğlan'a atıfları da bundan.
“Yürü güzel yol, uzun yol / Yurdumuzu baştan başa dolan! / Sen bir ulu ırmaksın, bir küçük / Kayıktı vaktiyle Karacaoğlan”
Genel temalar: vatan sevgisi, Anadolu doğası, aşk, yalnızlık ve hüzün. Hemen hepsini melankolik bir üslupla işliyor. Kendi ifadeleriyle:
“En çok yurdumdan söz ettim Doğayla insanla içli dışlı. Sevinçler, acılar, özlemler ... Hepsi de çatal dişli.”
ANADOLU:
“Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Niksar’da evimizdeyken Küçük bir serçe kadar hürdüm…” (Yaşar Kurt şarkısına da ilham olmuştur bu şiir)
AŞK:
“Ara sıra gözlerimiz birbirini bulursa Birden ısınıyor içim, Birden ışıyor kitabın yaprakları, Yaşadığımı hatırlıyorum Bakıp gülerken.”
“Senin saçların öyle gür ki / Rüzgar esse kıyamet kopar”
“Sen yağmur sonraları toprağın tüttüğü o yerdesin… ...Gel seninle Pazar sabahlarının aklığında ırmak boylarına gidelim…”
" Her akşamüstü esen ince rüzgârda / Alnına dökülen saçlarınla sen esiyorsun”
YALNIZLIK:
“Bir dikili ağacın bile yok yeryüzünde / Ama bir yurdun var sevilecek!”
“Küçük daracık bir oda / Kartallar gibi akşamlar iner”
MELANKOLİ:
“Yaşantı son kertede gerilmiş bir ipekti, / Yüreğimde yıldızlar patladı patlayacak…”
Cemal Süreya, “Hiçbir şair şiiri bitirmeyi Cahit Külebi gibi bilemez” demiş. Dolayısıyla yorumu da onun dizeleriyle bitirmekte isabet var:
"Eritip yüreğimde sevgiyi, acıyı özlemi Kurşun döker gibi döktüm tası. Her biri bir başka biçim aldı. Oyunlarda şeytanların aynası. İşte doğrusu sözgelimi Dokuyup yol üstüne attıklarım Birer küçük köylü kilimi."
Çiğ cinsellik şiirleriyle başlayan kitap ilkokul 1 seviyesi cumhuriyet bayramı şiirleriyle devam ediyor. Rezalet!
Çok benim tarzım bir şair olmasa da diyerekten mild bir review ile 3 yıldızla geçiştirecektim ama 300, 400lü sayfalara doğru ilerledikçe insan çileden çıkıyor artık dayanamıyor.
YAĞMUR
Yağ hay mübarek Şarıl şarıl, Yıka taşları toprakları Tarlalar yeşerinceye dek.
Artık geçti hüzün taşımanın modası Getir bize yeşillik, sevinç getir Sendedir bütün nafakamız Bil ki bütün umudumuz sendedir.
Yıka taşları toprakları Şarıl şarıl, Tarlalar buğday bekler senden, çocuklar ekmek Dünyanın da yüzünü yıkamak gerek, Yağ hay mübarek 1939
Külebi'yi bir birahane masasına kurulmuş ganyan takip eden Adana Demirsporlu bir amcaya benzetiyorum. Karacaoğlan'a bacanak diye seslenişi yüzünden de ayrıca sevdim.
Bilgi Yayınevi'nin derlemesini okudum ben, içinde hem Cahit Külebi'nin hem de Adnan Binyazar'ın Cahit Külebi ve şiirlerine dair yazmış olduğu yazılar var ilk 45 sayfasında. Güzel bir baskı, tavsiye ederim.
Cahit Külebi'nin kalemini çok sevdim. Ben, toplumsal konuları da şiirlerinde yansıttığını duyduğum için, çok fazla didaktik şiirler bekliyordum ve bu sebeple biraz ön yargılı başlamıştım şiir kitabına ancak neredeyse tüm şiirlerini beğendim. Dili son derece yalın ve etkileyici. En çok umutsuzluktan bahsederken bile karamsar olmaması, umutsuz başladığı şiirlerini bile umutlu bitirmesini sevdim sanırım. Bazı şiirlerinden birkaç alıntı yapmak istiyorum:
" ... Çocuğumun elindeki ekmek Ben laf söyledikçe azaldı, Bu yüzden şiirler ceplerimde Her zaman yarım kaldı."
(Bir Yılbaşı Gecesi)
+++
" ... İyiysem iyiliğim benim Size ne benim iyiliğimden? Bilmeyin hikâyemi, işte Öyle yaşar giderim."
(Kendimce)
+++
" ... Dağların ortasında, ayağımın dibinde Çocuk gibiydi oynaşan nazlı sular; Unuttuk, sevmesini çoktan unuttuk Severse çocuklar sever."
(Denizin Getirdikleri)
++++
" ... Yirminci yüzyıl insanları Ağlamasın da kimler ağlasın?"