Bir ülkeden cüzamı kovdu. Türk, Kürt, Süryani demeden, kırsalın evlere hapsedilmiş kızlarına kapıları araladı, ışık tuttu yollarına.
Hırpaladılar, yerden yere vurdular, ne gâvurluğu kaldı ne Kürtçülüğü, ne komünistliği. Ömrünün son döneminde de darbeci yerine kondu. Umurunda bile olmadı.
Çünkü o sadece yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekimdi. Hayatı boyunca tek isteği, iyi ve dürüst bir insan olmaktı. “Bütün işlerimi tamamladım. Konser gecesini de atlattıktan sonra, kemoterapiyi kestireceğim. Yolcu yolunda gerek!”
Ayşe Kulin is a Turkish contemporary novelist and columnist. Kulin graduated in literature from the American College for Girls in Arnavutköy. She released a collection of short stories titled Güneşe Dön Yüzünü in 1984. A short story from this called Gülizar was made into a film titled Kırık Bebek in 1986, for which she won a screenplay award from the Turkish culture ministry. Kulin worked as a screen writer, cinematographer and producer for many films, television series and advertisements. In 1986, she won the Best Cinematographer Award from the Theatre Writers association for her work in the television series Ayaşlı ve Kiracıları.
In 1996, she wrote a biography of Münir Nureddin Selçuk titled Bir Tatlı Huzur. With a short story called Foto Sabah Resimleri she won the Haldun Taner Short Story Award the same year and the Sait Faik Story Prize the next year. In 1997, she was chosen as the "Writer of the year" by the İstanbul Communication Faculty for her biographical novel Adı Aylin, She won the same award the next year for her short story Geniş Zamanlar. In November 1999, she wrote a novel called Sevdalinka about the Bosnian Civil War and in 2000, a biographical novel called Füreyya. In June 2001, she put out a novel titled Köprü about drama in Turkey's eastern provinces and how they shaped the republic's early history.
In May 2002, Kulin wrote a novel titled Nefes Nefes'e about the Turkish diplomats who saved in the lives of Jews during the holocaust in World War 2.
She has married twice, her latest novels Hayat and Huzun describe her life with her spouses, Mehmet Sarper and Eren Kemahli. Both ended in divorce but she bore 4 sons from the marriages.
Iyilige, ulkesine ve insanlarina adanmis bir hayat, dokundugu herkesi ve her isi guzellestiren melek gibi bir insan. Keske senin gibi olabilsek, Ruhun sad olsun, isiklar icinde uyu. Yasamak sakaya gelmez...
güzel insanlar bir bir gitti. ve bizler acı acı bakıyoruz. aydınlığa aşık güzel insan,nur içinde yat. ayşe kulin herzaman ki gibi belli bir kurguda anlatmış,içinde türkan saylan'ın değerli arkadaşı gökşinle mektupları yer alıyor,kısaca hayatına değinip çektiği bir çok acılara şahit oluyoruz. bazı insanların kıymeti iş işten geçtikten sonra anlaşılır,çok arıyacağız seni Atatürk'ün kızı,cumhuriyetin kızı...
Türkan Saylan’ın öğrencisi olmuş bir doktor hanımla tanışmam ve kendisinden de bazı anılarını dinlemem sonucu bu kitap iyice ilgimi çekmeye başlamıştı. Birçok zorluğa katlanmış, yolundan ve değerlerinden şaşmayan, sonunda da tıp dünyasında oldukça başarılı işlere imza atmış, cüzamın seyrini değiştiren bir kadının oldukça ilham verici biyografisi. Hepimizin böyle güzel ve ‘gerçek’ rol modellerin hikayelerini duymaya ihtiyacı var.
Çok önemli bir insan Türkan Saylan. Bir kadın olarak yaşamanın zor olduğu, kadınların daha çok baskı altında tutulduğu, ülkenin okumuş insanlarının bile kadınları küçük gördüğü o yıllarda hem mükemmel bir doktor hem mükemmel bir anne ve aynı zamanda aydın bir insan olmayı başarmış Türkan Saylan. Bence tüm genç kızlar onu örnek almalı. İdealistliğiyle, zekasıyla, mücadelesiyle beni kendine hayran bıraktı Türkan Saylan. Çok önemli bir kişilik. Herkesin onu tanıması gerektiğini düşünüyorum. Kitabın başlarında sadece aşk hayatından söz ediyor diye düşünmüştüm. Çünkü bu mükemmel kadının bence yaptıkları ve mücadelesi aşklarından daha önemli diye düşünüyordum. Kitabın ilerleyen sayfalarında fikrim değişti. Çünkü o da bir insandı ve her insan aşık olurdu. Kitabın başlarında galiba kafamda onun da insan olduğunu unutmuşum.
Kitabı sevdim ve bence Türkiye'nin en önemli doktorlarından ve kadınlarından olan bu muhteşem kişiliği herkes tanımalı.
Türkan Saylan'ı daha yakından tanımak için okumak istedim ama zarfı bırakıp mazrufa odaklanmakta bayağı zorlandım, Ayşe Kulin kitaplarını neden okumadığımı bir daha hatırladım. Türkan Saylan'ın yaşam hikayesine vereceğim bütün yıldızlar bile ortalamayı yükseltmeye yetmedi maalesef. 2 ⭐️
ahh Türkan ahhh... Bir bilsen ne kadar ortak nokta buldum senin hayatından kendi hayatıma... Güç kattın şu anıma... seni tanıdığım ve ortak yaşamlar bulmuş olarak ,bana hayata bakış açımın ne kadar anlamlı olduğunu gösterdiğin için çok mutlu ve huzurluyum şu anda...yine bir Ayşe Kulin yakınlığıyla tabii kiii... biliyorum şimdi huzur içindesin hayatta yaptığın bunca doğrularla... hiç unutulmayacak ve her zaman örnek alınacaksın ...
Turkan Saylan'in biyografisi diye almistim kitabi. Calismalari basarilari cok anlatildi deyip lise mektuplarina donunce bir hayalkirikligina ugradim. Biografi degil roman gibi okudum oralari, sevdim. Sonlara dogru fikirleri, calismalari, basarilari one cikti zaten ve biografi olarak da doyurdu. Anadolu insanini anlatan cok guzel oykulerle bezenmis kitap. En cok onlari sevdim. Tavsiye ederim
Türkan Saylan’ın ruhunun güzelliğine, gençliğine, çabalarına, mücadelelerine, gücüne ve en üzücü bölüm olan son zamanlarına... Kitap, onunla bir yolculuğa çıkmışsınız da yol boyunca onun yaşadığı her şeye şahit olmuşsunuz gibi hissettiriyor. Hiç bitmesini istemediğim, keşke aylarca, yıllarca sürecek bir kitap olsaydı dediğim harika bir eser.
Kaç yıldız verildiğine bakmadan, insanın kalbine gönlüne dokunan, yol gösteren bu güzel insanın ve içindeki diğer insanların öykülerini duymalı herkes. Ağlayarak bitirirken sayfaları, ölçülemeyecek, rakamla yıldız verilemeyecek şeyleri düşünmeli herkes. :(
İnanilmaz etkilendigim bir kitap. İdealist olmak cok zordur ama isini iyi yapmanin ne kadar degerli oldugunu anlamanizi saglayabilir. Universiteye baslayan gencler Turkan Saylan'in hayatini okuyarak baslamali...
İnsanın hayatını gözden geçirip sorgulatan, azmin gücünü gösteren mükemmel bir hayat hikayesi. Allah rahmet eylesin. Hiç bir zaman unutulmayacak bir insanın öyküsünün harika anlatımı.
Ayşe Kulin'in kitaplarının olağanüstü hızlı okunduğunu biliyordum, henüz çocukken -hiç ilgimi çekmemesine karşın, elime o geçti diye- bir iki kitabını daha, yine hiç zorlanmadan okumuştum. Türkan da böyle, rahat, hızlı okunan bir kitap.
Bir kitabı iyi kılmaya yeter mi bu? Hayır, kuşkusuz. Gerek yazım tekniği, gerek belgeyle kurgu arasındaki dengesi, gerek vurguladıkları ve gerek vermeye çalıştığı iletiyle kitap aslında ortalama bir kitap. Rahat okunan ortalama kitap dediğimiz zaman Ayşe Kulin'in çoğu kitabını tanımlamış olduğumuzu söylesek, herhalde haksızlık etmiş olmayız.
Kitabın dili ve tekniği özel olarak etkileyici değil. İlk yarısının -ufaktan ruh sıkıcı- bir aşk romanı olarak ilerlemesi de kişisel görüşümce övgüye değer değil. Kulin'in Ergenekon sürecine yaklaşımı, kitabın genel tonu sivri değil, suçlayıcı değil. Olması gerektiğini düşünmüyorum ama şuna inanıyorum: Kulin'in kişisel tutumu bir yana, roman eğer Saylan'ın yaşamını yitirmesinden hemen sonra değil de Fetullahçıların silahla ülkeyi yakıp yıktıkları, AKP yönetimiyle ayrıştıkları ve ülke genelinde düşman bellendikleri 15 Temmuz sonrası dönemde yazılsaydı Saylan'ın uğradığı saldırının temel niteliğiyle ilgili daha vurucu ve gerçekçi bir tutum benimsenebilirdi. Dolayısıyla 2009'un büyük kavram kargaşaları içinde cumhuriyet karşıtlığının yükseltildiği ortamında Saylan'ı yüceltirken gerçek tarihsel konumuna yerleştiremeyen bir kitap Türkan.
Türkan Saylan'ı iyi tanımadığımı, hakkında öğrendiğim pek çok şeyi de işte bu kitapla öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Buna karşın kısa süre sonra nehir söyleşisini de okuyarak bu kez araya kurguyu da, başka bir yazarı da almadan kendisini daha iyi tanımayı tasarlıyorum. Yine de, Türkan Saylan'ın Türkiye'nin kahramanlarından biri olarak nitelenmesi herhalde yanlış olmaz, böyle birinin toplumsal savaşımını -gerçi kitabın ikinci bölümü baskın biçimde buna yöneliyor ama- daha iyi yansıtan bir yazınsal yapıtla okuyucuya sunulması benim okur zevkime daha uygun olurdu.
Bunca şeyi söyledikten sonra kitabı beğenmiş olmamın nedeni ne? İşte yine Türkan Saylan, bir biçimde onunla ilgili bir şeyler okumuş olmak. Yazdıklarını ve ona ilişkin yazılanları daha kapsamlıca okuduğumda bu romanı da daha nesnel bir gözle değerlendirebileceğimi sanıyorum. O zamana dek, Türkan Saylan'la ilgili bir şeyler okumuş olmak güzel bir deneyimdi.
“Polisler,beş saat boyunca yanlarında Çağlayan ve Çınar’la evin her odasındaki her çekmeceyi,her dolabı tek tek açıp,belge ve silah aradılar.Yetmiş üç yıllık yaşamımı hatıra defterlerinde ve mektuplarda saklı hurufatı,hiç tanımadığım insanlar tarafından didik edilirken,sakin olmaya,sinirlenmemeye çalışıyordum.İşleri bitince evde silah bulamayacaklarına göre,herhalde yazmış olduğum kitapların müsveddeleriyle,Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin okuttuğu çocukların kayıt dosyalarını alıp gideceklerdir.Müsveddeleri atarlar,kayıtları tutarlardı,o çocukları çağdaş olmayan eğitimlere aktarmak için.Yine zaman kaybederdi Türkiye.Hiç değişmeyen kaderiyle,zaman kaybederdi.Olsun,kadın erkek tüm insanlığın aklın ve vicdanın aydınlattığı yolda yürümeyi seçeceği gün er veya geç gelecekti.Sabrımı ve sükûnetimi bu inançtan alıyordum.O güne kadar,başa her gelen çekilecek!Oyunun kuralı böyle!Yaşam oyununun!Ne demiş Şair,Yaşamak şakaya gelmez!” Ayşe Kulin,zaman zaman yazılarına inanılmaz düştüğüm,sonra mola verdiğim müthiş kadın,Türkan Saylan’ı yazmış.En başından itibaren kendini acımasızca eleştirisinden tutun,son günlerinde yaşadıklarına kadar herşeyi anlatmış.İdealist,mesleğine ve aşka aşık bir kadının,ama doğru ama yanlış seçimleri yüzünden ödediği bedeller.Doktorluk yılları,evlilikleri,hastalıkları ve hatta evlatları...O kadar samimi bir dille yazılmış ki alamıyorsunuz kendinizi okumaktan.Geçenlerde yine bir paylaşımım sırasında gördüm ki ölsende iyilikleri ve güzellikleri bırakamıyorsun ardında.Mutlaka okunmalı bilinmeli Türkan.
Gözyaşları içinde soluksuz okudum. Ayşe Kulin, o eşsiz anlatımıyla başımı döndürdü ve çok etkilendim, aynı "Füreya" isimli kitabındaki gibi. Türkan Saylan ki; en sevdiğim ve kendime örnek aldığı ülkemizin en değerli insanlarından... O'na yapılan haksızlıklar, evine baskın yapıldığı gün pencereden son bakışı, hâlâ gözlerimin önünde. Sadece vatanı için çırpınan böylesine kıymetli insanımızı bile değersizleştirmeye çalışan cahil insanlarla birlikte yaşamamız, ne acı... Bu kitabı, herkese şiddetle tavsiye ederim.
Life-transforming read to me - absolutely recommend this biography, well written by Ayse Kulin embedding personal and professional stories of a legend, Türkan Saylan! Read with caution: This book will shift your perspective on life and make you re-prioritise your values. #livesmatter
"Pencereden çekildim, perdeyi örttüm, gidip yerime oturdum ve içimden, bu vatanın çocuklarının sonsuza kadar hep haksızlığa ve cehalete karşı, cesaretle bayrak kaldırmalarını diledim. Tıpkı bir ömür benim yapmış olduğum gibi!"
Atatürk’ün kızı için ne söylenebilir ki? Gerçek bir idealist. İdealleri uğruna yaşadığı ve onları gerçekleştirdiği bir hayat. Kitabı okurken tüm bunlara şahitlik ediyorsunuz ama bir de “kadın” Türkan’ı tanıyorsunuz. Ve onu da çok seviyorsunuz. İlk okuduğum Ayşe Kulin kitabı ve çok akıcı buldum, keyif aldım. Gözyaşlarıyla okuduğum bu kitabı uygun yaşa geldiğinde kızımın da okuması için sabırsızlanıyorum.
Herkesin hakkında az-çok bir şeyler bildiği Türkan Saylan’ı, Ayşe Kulin’in akıcı anlatımı ile daha iyi tanımış olduk. Gençliği, hayalleri, idealleri ve mücadelesi…
Ayşe Kulin bu kitabı Türkan Saylan’ın vasiyeti üzerine, ölmeden önce kendisine verdiği mektupları referans alarak kaleme alıyor. Kitap da bu mektuplardan derlemeler ile başlıyor zaten. Mektuplardaki üslup o kadar naif ki, duygular o kadar temiz ki insan gerçekten o dönemde yaşamaya özeniyor.
Tutucu bir aile ortamında büyüyen Türkan’ın, üniversite öğrenimi ile başlayarak gönül ilişkileri de oluyor tabi ki. Ama en büyük tutkusu ve belki de gerçek aşkı mesleği oluyor doktor Türkan’ın. Hastaları, idealleri ve çocukları uğruna belki evlilikleri de sonlanıyor. Yine de mücadelesinden hiç vazgeçmiyor.
Türkiye’de lepra(cüzzam) hastalığının kökünü kurutmak için savaşıyor. Hasta olanların da daha iyi şartlarda yaşayabilmesini sağlıyor. İnsanlara yardım etme dürtüsü onu “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği” oluşumuna yönlendiriyor ve birçok insanın hayatına dokunmayı başarıyor.
Ayşe Kulin’in anlatımı son derece akıcı ve kitap sürükleyici. Gördüğüm tek eksiklik, Türkan Saylan’ın biyografik romanı olan bu kitapta “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği” anılarının çok az yer alması.
Mısır'a MÖ. 1279-1212 yılları arasında tam 67 yıl boyunca hükümdarlık etmiş olan II. Ramses'in yaşam öyküsü. Babası firavun Seti'nin yönetiminde göreve başlamadan önce taşocaklarında işçi, gemilerde tayfa, nehirde balıkçı ve papirüs toplayıcısı olarak çalışmış ve halkın içinde yaşadığı zorluklara tanık olmuş. Babasının ''insanlara toplumun bireyden daha önemli olduğunu öğret. Kovana yararlı olan arıya da yararlıdır'' öğütlerini dinlemiş. Yakışıklı, güçlü, savaşçı, vahşi hayvanlarla dost olabilen biridir. Kitap eski Mısır'da saray yaşantısını, dönen entrikaları, Yunan kralı Menelaos ve karısı Helen ve İlyada'yı Mısır'da yazan şair Homeros ile ilişkileri, Ramses'in aşklarını, babasının ölümünü anlatıyor. Beş cilt olan kitabın birinci cildi.
Ayşe Kulin'e bayılıyorum önce bunu bir söyleyeyim..
Türkan, Çağdan Yaşamı Destekleme Derneği'nin kurucusu Türkan Saylan'ın biyografisi.
Çocukluğu ,gençliği, doktorluk mesleği ve meslek yaşamı, Anadolu'da cüzzama karşı sürdürdüğü mücadeleler ve ÇYDD'yi kurduktan sonraki mücadelelerini anlatıyor bu kitap.
Bazılarımız ölümünün ardından onu tanısak da Türkan Saylan'ın yaşam öyküsünü okumayı herkese tavsiye ederim. Ayşe Kulin o kadar güzel anlatmış ki idealleri olan bir insanın neler yapabileceğini görüyorsunuz. Ben şahsen kitabı bitirdikten sonra savaş çıktı deseler cepheye gidebilecek durumdaydım..