Çehov’un yapıtlarında hayatın kaçınılması mümkün olmayan acıları ve karşılanmayan beklentiler önemli bir yer tutar. Toplumun farklı katmanlarından gelen karakterleri; askerler, doktorlar, toprak sahipleri, devrimciler hep aynı hastalıktan mustariptir: Hayatın anlamını ıskalamak. Meslek ve sosyal sınıf farkı gözetmeyen bu illet, arzularına kavuşsalar da Çehov karakterlerinin yakasını bırakmaz. Zira o zaman da, mutluluktan uçma hissi bir süre sonra yerini hayatın sıradanlığının yol açtığı bir daralmaya, hoşnutsuzluğa ve doyumsuzluğa bırakır.
1903’te Jurnal Dlya Vseh dergisinde yayımlanan Nişanlı, Çehov’un tamamladığı son öyküsüdür. Bir genç kızın aşksız bir evlilikten, işlevsiz bir hayattan kaçıp bağımsızlığını elde edişini anlattığı bu yapıtında, Çehov ülkesinin sırtında taşıdığı aylak ve yararsız insanlara sert bir eleştiri yöneltirken, 20. yüzyıl başında Rus toplumunun kadın özgürleşmesinde geldiği noktaya da dikkat çeker.
1894 yılında Russkiye Vedomosti gazetesinde yayımlanan ve aynı yıl Novellalar ve Öyküler başlıklı derlemeye dahil edilen Edebiyat Öğretmeni ise bir lisede öğretmenlik yapan genç Nikitin’in öyküsüdür. Sevdiği kızla evlenerek muradına eren bu genç adam çok geçmeden bir varoluş kriziyle karşı karşıya gelir. Her iki öykü de Rusya’daki acınası ve sefil günlük hayatın gerçekçi bir yansımasıdır.
Dramas, such as The Seagull (1896, revised 1898), and including "A Dreary Story" (1889) of Russian writer Anton Pavlovich Chekhov, also Chekov, concern the inability of humans to communicate.
Born (Антон Павлович Чехов) in the small southern seaport of Taganrog, the son of a grocer. His grandfather, a serf, bought his own freedom and that of his three sons in 1841. He also taught to read. A cloth merchant fathered Yevgenia Morozova, his mother.
"When I think back on my childhood," Chekhov recalled, "it all seems quite gloomy to me." Tyranny of his father, religious fanaticism, and long nights in the store, open from five in the morning till midnight, shadowed his early years. He attended a school for Greek boys in Taganrog from 1867 to 1868 and then Taganrog grammar school. Bankruptcy of his father compelled the family to move to Moscow. At the age of 16 years in 1876, independent Chekhov for some time alone in his native town supported through private tutoring.
In 1879, Chekhov left grammar school and entered the university medical school at Moscow. In the school, he began to publish hundreds of short comics to support his mother, sisters and brothers. Nicholas Leikin published him at this period and owned Oskolki (splinters), the journal of Saint Petersburg. His subjected silly social situations, marital problems, and farcical encounters among husbands, wives, mistresses, and lust; even after his marriage, Chekhov, the shy author, knew not much of whims of young women.
Nenunzhaya pobeda, first novel of Chekhov, set in 1882 in Hungary, parodied the novels of the popular Mór Jókai. People also mocked ideological optimism of Jókai as a politician.
Chekhov graduated in 1884 and practiced medicine. He worked from 1885 in Peterburskaia gazeta.
In 1886, Chekhov met H.S. Suvorin, who invited him, a regular contributor, to work for Novoe vremya, the daily paper of Saint Petersburg. He gained a wide fame before 1886. He authored The Shooting Party, his second full-length novel, later translated into English. Agatha Christie used its characters and atmosphere in later her mystery novel The Murder of Roger Ackroyd. First book of Chekhov in 1886 succeeded, and he gradually committed full time. The refusal of the author to join the ranks of social critics arose the wrath of liberal and radical intelligentsia, who criticized him for dealing with serious social and moral questions but avoiding giving answers. Such leaders as Leo Tolstoy and Nikolai Leskov, however, defended him. "I'm not a liberal, or a conservative, or a gradualist, or a monk, or an indifferentist. I should like to be a free artist and that's all..." Chekhov said in 1888.
The failure of The Wood Demon, play in 1889, and problems with novel made Chekhov to withdraw from literature for a period. In 1890, he traveled across Siberia to Sakhalin, remote prison island. He conducted a detailed census of ten thousand convicts and settlers, condemned to live on that harsh island. Chekhov expected to use the results of his research for his doctoral dissertation. Hard conditions on the island probably also weakened his own physical condition. From this journey came his famous travel book.
Chekhov practiced medicine until 1892. During these years, Chechov developed his concept of the dispassionate, non-judgmental author. He outlined his program in a letter to his brother Aleksandr: "1. Absence of lengthy verbiage of political-social-economic nature; 2. total objectivity; 3. truthful descriptions of persons and objects; 4. extreme brevity; 5. audacity and originality; flee the stereotype; 6. compassion." Because he objected that the paper conducted against Alfred Dreyfus, his friendship with Suvorin ended
Nişanlı, nişanlandıktan sonra birdenbire buna pişman olan, kendiyle ilgili başka planlar yapmaya başlayan genç bir kız hakkında. Bu durumdan ise oldukça mutlu. Tabi ufak bir manipülasyon da var böyle düşünmeye başlamasında. Saf ve temiz düşüncelerle yapılmış bir manipülasyon tabi.
İkinci öyküde bir öğretmen var. Mütevazi bir yaşamdan, eğitimi sayesinde sınıf atlayarak kurtulan, daha özenilesi hayatların içine dahil olan, orada ise aşkı bulan bir öğretmen. Artık saygın bir yaşamı, güzel bir eşi, evi, toprağı ve ailesi vardır. Yalnız tüm bu kazanımlardan sonra o bir varoluş buhranında bulur kendini.
İki öykü de yaşanan-yaşanmak üzere olan bir büyük gelişme öncesi ve sonrası içine düşülen farklı ruh hallerini inceliyor. Çehov kısa sayfalarda kurduğu muhteşem dünyalarla insanları büyülemeye devam ediyor. O, bana göre öykü türünün bir numarası.
Yirmi üç yaşındaki Nadya’nın bayram ve evlilik arefesinde, evlerindeki genç misafirleri ile yaptığı sohbete sinen sınıfsal gözlemleri daha başında okuru içine alıyor, yarattığı büyükanne karakteriyle müstehzi bir tebessüm oluşturuyor. Meczup bir karakter olarak resmedilen Saşa üzerinden kadınların kendilerine biçilen toplumsal role ve normlar hiyerarşisine nasıl baş kaldıracağına ilişkin yollar açıyor.
Edebiyat öğretmenindeyse şehrin ileri gelenlerinin at gezintisi sonrası gün batımına doğru katıldıkları akşam yemeğinde edebiyattan eğitime çeşitli konular üzerine konuşuluyor. Nikitin’in gizlediği hisleri ve ondan beklentileri olan kişinin de iç sesleri duyuluyor. Hikayenin akışı belli bir noktadan sonra yatağını değiştiriyor.
Çehov’un bu iki öyküsü Rus Çarlığı’nın son dönemlerinin genel ruh halini yansıtan sıkıntıları ve sorunları, karakterlerinin içsel bunalımları ve arayışları içerisine ustaca yerleştiriyor. Kendilerine verilenle yetinmeyen yeni insanlarla baş başa bırakıyor.
"Pespayelikten daha korkunç, daha hakaretamiz, daha keder verici bir şey yok. Buradan kaçmak gerek, hemen bugün kaçmak, yoksa çıldıracağım." Chekhov da şahane, çevirisi de.
… kendisinin ve işte şu kedinin sakin sakin ve tatlı tatlı yaşadığı bu küçük dünyanın haricinde bir başka dünya daha olduğunu düşünüyordu… Ve hasrete varan bir tutkuyla, bir fabrikada ya da büyük bir atölyede kendi başına çalışmak, bir kürsüden konuşmak, yazılar yazmak, yayın yapmak, gürültü çıkarmak, yorulmak ve acı çekmek için bu başka dünyaya gitmek istedi ansızın… Kendini unutacak kadar, alabildiğine monoton hissettiren kişisel mutluluğunu umursamaz hale gelecek kadar içine gömülebileceği bir şeyler istedi.
Edebiyat Öğretmeni s. 54
… huzurunu muhtemelen sonsuza kadar yitirdiğini ve iki katlı sıvasız evde onun için mutluluğun artık mümkün olmadığını apaçık görüyordu. İllüzyonun dağıldığını ve artık huzura ve kişisel mutluluğa aykırı yeni, sinirli ve bilinçli bir hayatın başlayacağını tahmin ediyordu.
Hayatın anlamını kaybetmek konulu daha başarılı çok az öykü okumuşumdur. Kitapta iki öykü bulunmakta. İlki Çehov'un son yazdığı öykü olan 'Nişanlı'. Burada yıllardır hayalini kurduğu şeye kavuşup hayatı elinden kayacakken son anda ipleri eline alıp bağımsızlığını kazanan bir kadın karakteri ele alıyor. İkinci öykü olan 'Edebiyat Öğretmeni', Nikitin isimli bir öğretmenin tüm hayallerine ulaştıktan sonra varoluşsal sancılar çekmesini konu alıyor. Bir tükenmişlik sendromu ya da şımarıklık gibi düşünülmesin, aslında Çehov her iki karakterde de insanların kendi hayatlarını istedikleri gibi yaşamak için toplumsal sorumluluklarından kaçmamaları gerektiğini anlatıyor. Çehov işte; sade ve gerçekçi anlatım, detaylı betimlemeler ve düşündüren diyaloglar...
Son olarak çeviri müthişti gerçekten. Mustafa Kemal Yılmaz dipnotlarda öyle detaylı bilgiler veriyor ki sayesinde hem Çehov hem de dönemi hakkında vizyonum gelişti, öyküleri daha iyi anladım.
kitap iki kısa hikayeden oluşuyor, nişanlı ve edebiyat öğretmeni. ben nişanlıyı çok sevdiğimi belirtmek istiyorum hatta kitabın iki hikayeden oluştuğunu dahi okurken sürpriz bir şekilde öğrendim. devamı olsa güzel olurdu gibi 🥲 anten çehov okumayalı uzun zaman olmuş, özlemişim. kısacık bir günde bitirilebilecek bir kitap ✨
Nadya bahçede, sokakta yürüyor, evlere, kül rengi çitlere bakıyordu ve sanki şehirde her şey uzun süre evvel ihtiyarlamış, ömrünü tamamlamıştı ve her şey ya bir son, ya da taze ve yeni bir şeylerin başlangıcını bekliyordu. Ah, kaderin gözlerinin içine dosdoğru ve cesurca bakmanın, kendini haklı görmenin, neşelenmenin ve özgür olmanın mümkün olacağı bu yeni ve berrak hayat bir an önce gelse keşke! Ama er ya da geç gelecek bu hayat! Çünkü öyle bir zaman gelecek ki dört hizmetçinin ancak bodrum katında tek göz odada pislik içinde yaşayabildiği büyükannenin evinden iz bile kalmayacak, öyle bir zaman gelecek ki bu ev unutulacak, kimse onu hatırlamayacak.
Çehov’un “Nişanlı”sı ne yalan söyleyeyim, Gonçarov’un Oblomov’una göz kırpmış; olağanüstü durağan hayatlar, aynı şeyleri yapıp ya da yapmayıp farklı sonuç bekleyen insanlar… “Ey Rusya Ana! Ey Rusya Ana, ne kadar da çok aylak ve yararsız insan taşıyorsun sırtında hâlâ” çıkışı da kendi içinde bunu gösteriyor aslında.
Edebiyat Öğretmeni, biraz daha karakterlerin derinine inilen ve alt mesaj içeren bir hikaye. Hikayeyi bitirirken ağzından kaçırıveriyor Çehov: “Neredeyim ben, Tanrım?! Etrafımda yalnızca pespayelik ve yine pespayelik… Pespayelikten daha korkunç, daha hakaretamiz, daha keder verici bir şey yok…”
Yazarın dilini baya beğendim. Bende iki kitabı daha var onları da mutlaka okuyacağım 🙌
İki hikâyeden oluşuyordu kitap, ilki Nişanlı hikâyesi ikincisi de Edebiyat Öğretmeni hikâyesi
İlk hikâyeyi daha çok beğendim ama ikincisi de güzeldi. İlk önereceğim klasik olmasa da önermeyeceğim bir kitap değil. Yazarın diline ve tarzına alışmak için ideal bir kitap.
kitap 2 hikayeden oluşuyor İlk hikayeyi aman aman sevmesemde güzeldi ikinci hikayenin sonu çok ucu açık bırakılmıştı böyle olmasaydı güzel olabilirdi çünkü son gibi değilde sanki devamı gelecek gibiydi.. bir de ikinci hikayedeki adamın tutkuyla sevdiği bir kadından veya hayalini kurduğu ve elde ettiği hayatından bu kadar çabuk sıkılması da yine hoşuma gitmeyen etkenlerden..
Konusu güzeldi ama karakterler inanılmaz sinir bozucuydu. Nadya’nın hiçbir açıklama yapmaması ve verdiği ani kararla çekip gitmesi çok saçmaydı. Nikitine de mutluluk battı resmen.