Jump to ratings and reviews
Rate this book

Günlük

Rate this book
Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü. “Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız” sözleriyle başlayan Günlük boyunca okur, yazarın son yıllarındaki yalnızlığını paylaşmakla kalmıyor, Oyunlarla Yaşayanlar’ın oluşum sürecini adım adım izliyor, bir edebiyat laboratuvarındaymış gibi.


1934'te İnebolu'da doğdu. Ankara Maarif Koleji’ni, İTÜ İnşaat Fakültesi’ni bitirdi. 1960’ta İDMMA İnşaat -Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Tutunamayanlar’ı yayımlamasının (1971-1972) ardından, önemli bir tartışmanın odağına yer aldı. TRT 1970 Roman Ödülü’nü kazanan Tutunamayanlar’ı kısa bir süre sonra, 1973 yılında Tehlikeli Oyunlar adlı ikinci romanı izledi. Hikâyelerini Korkuyu Beklerken başlığı altında topladı. 1911-1967 arasında yaşamış hocası Prof. Mustafa İnan’ın hayatını romanlaştırarak Bir Bilim Adamının Romanı’nı yazdı. Oyunlarla Yaşayanlar adlı tiyatro eseri Devlet Tiyatrolarında sahnelendi. Atay 13 Aralık 1977’de, büyük projesi `Türkiye’nin Ruhu`nu yazamadan hayata gözlerini yumdu.

299 pages, Paperback

First published January 1, 1987

33 people are currently reading
1335 people want to read

About the author

Oğuz Atay

15 books1,332 followers
Oğuz Atay (1934–1977) was a pioneer of the modern novel in Turkey. His first novel, Tutunamayanlar (The Disconnected), appeared 1971-72. Never reprinted in his lifetime and controversial among critics, it has become a best-seller since a new edition came out in 1984. It has been described as “probably the most eminent novel of twentieth-century Turkish literature”: this reference is due to a UNESCO survey, which goes on: “it poses an earnest challenge to even the most skilled translator with its kaleidoscope of colloquialisms and sheer size.” In fact one translation has so far been published, into Dutch: Het leven in stukken, translated by Hanneke van der Heijden and Margreet Dorleijn (Athenaeum-Polak & v Gennep, 2011). It appears also that a complete English translation exists, of which an excerpt won the Dryden Translation Prize in 2008: Comparative Critical Studies, vol.V (2008) 99. His book of short stories, Korkuyu Beklerken, has appeared in a French translation by Jocelyne Burkmann and Ali Terzioglu as En guettant la peur, Paris, L'Harmattan, March 2010.

He was born October 12, 1934 in İnebolu, a small town (population less than 10,000) in the centre of the Black Sea coast, 590 km from İstanbul. His father was a judge and his mother a schoolteacher, thus both representative of the modernization of Turkey brought about by Atatürk. Although he lived most of his life in big cities this provincial background was important to his work. He was at high school in Ankara, at Ankara College until 1951, and after military service enrolled at Istanbul Technical University, where he graduated as a civil engineer in 1957. With a friend he started an enterprise as a building contractor. This failed, leaving him (as such experiences have for other novelists) valuable material for his writing. In 1960 he joined the staff of the İstanbul Academy of Engineering and Architecture, where he worked until his final illness; he was promoted to associate professorship in 1970, for which he presented as his qualification a textbook on surveying, Topoğrafya. His first creative work, Tutunamayanlar, was awarded the prize of Turkish Radio Television Institution, TRT in 1970, before it had been published. He went on to write another novel and a volume of short stories among other works.

He died in İstanbul, December 13, 1977, of a brain tumour. He spent much of his last year in London, where he had gone for treatment. He is buried in Edirnekapı Martyr's Cemetery. He married twice, and is survived by a daughter, Özge, by his first marriage.

Atay was of a generation deeply committed to the Westernising, scientific, secular culture encouraged by the revolution of the 1920s; he had no nostalgia for the corruption of the late Ottoman Empire, though he knew its literature, and was in particular well versed in Divan poetry. Yet the Western culture he saw around him was largely a form of colonialism, tending to crush what he saw was best about Turkish life. He had no patience with the traditionalists, who countered Western culture with improbable stories of early Turkish history. He soon lost patience with the underground socialists of the 1960s. And, although some good writers, such as Ahmet Hamdi Tanpınar, had written fiction dealing with the modernisation of Turkey, there were none that came near to dealing with life as he saw it lived. In fact, almost the only Turkish writer of the Republican period whose name appears in his work is the poet Nâzim Hikmet.

The solution lay in using the West for his own ends. His subject matter is frequently the detritus of Western culture — translations of tenth-rate historical novels, Hollywood fantasy films, trivialities of encyclopaedias, Turkish tangos.... — but it is plain to any reader that he had a deep knowledge of Western literature. First come the great Russians, particularly Dostoevsky, with a particular liking for Ivan Goncharov's Oblomov: he was not alone in seeing a peculiar affinity betwee

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
608 (49%)
4 stars
441 (35%)
3 stars
149 (12%)
2 stars
31 (2%)
1 star
1 (<1%)
Displaying 1 - 30 of 66 reviews
Profile Image for Sinem.
344 reviews205 followers
May 9, 2017
ömrünün son birkaç yılında kafasında gezen fikirleri not etmiş. kitap outlineları var, kitaba konabilecek uzunlukta pasajlar var, Türk edebiyatı ve toplum değerlendirmeleri var. okuduğu ve etkilendiği şeyler üzerine de güzel şeyler yazmış. kendinden hiç bahsetmediği direkt fikir bazlı bir not defteri aslında bu. yazıp tamamladığı kitaplara dair oldukça açıklayıcı bilgiler var, karakterlerini nasıl inşa ettiğini, neden o özellikte birilerini kitaba eklediğini anlatmış.
Oğuz beyin kafasında gezmek oldukça verimli oldu. iyi ki tanıştık.
Profile Image for Gözde.
159 reviews7 followers
July 5, 2017
Halen umutlari,planlari ve güzel hayalleri varken gitmis olmasi ne aci...
Profile Image for Sine.
387 reviews473 followers
April 5, 2022
oğuz atay'ın ~eylembilim hariç~ diğer kitaplarını okuduktan sonra okumakta fayda var günlük'ü. çünkü esasen bir günlük değil, ya da insanın bir günlükten beklediği şeyleri yazmamış sayın atay. kitaplarıyla ilgili planladığı şeyler bol bol yer tutuyor, bu da halihazırda okuduğunuz kitaplarla ilgili olunca büyük keyifken, okumamış olduğunuz kitapla ilgili biraz boşlukta süzülme hissi yaratıyor. ben sadece oyunlarla yaşayanlar'ı okumamıştım bu arada. onu okuduktan sonra bu günlüğe tekrar dönmek istiyorum. bunlar dışında tabi bir de ülke meseleleri, aydın olma, sanat gibi konular üzerine fikirlerini de yazmış ki bunları dinlerken sık sık "acaba binlerce insanın okuyacağını bilse huzursuz olmaz mıydı?" diye düşündüm. bence olurdu, biraz mahcup hissettim kendimi. yine de kurguya dahil olmamış, çiğ haliyle oğuz atay'ın neler düşündüğüne, nasıl düşündüğüne şahit olmak güzeldi.
Profile Image for Koray.
52 reviews21 followers
November 22, 2020
“İnsanın içinde ifade edilmez bir eksiklik duygusu kalır. Her şey başka türlü olabilirdi sanki. Bütün bu oyunlar bu kadar kötü oynanmayabilirdi.”
Profile Image for Josefina Wagner.
593 reviews
February 28, 2023
Oğuz Atay’ın çok abartıldığını düşünüyorum, gençlik hareketlerini , edebiyatı , sanatı öyle bir burun kıvırmayla yazmış ki yani yok artık dedim bu kadar da olmaz . Sadece sol kesim değil sağ kesim de Atay’ın kıyma makinasından geçmiş!
Öyle ahım şahım bir edebiyatçı da değil ayrıca. Belli ki oldukça sorunlu bir yazar . Benim oldukça vasat bulduğum eserleri zaten sağlığında da pek okunmamış Ne zaman Unesco ödül vermiş o zaman millet ( sürü alkışı) vay be diyerek okuyup harika bulmuş! Eh ne diyelim. Şurası varki kim olursa olsun 68 leri yargıladığı anda minnacık oluyor gözümde açıkçası. Yanlışı ile doğrusu ile halkın davasına inanıp bu yolda can verenleri kınamak durumunda kalanların aynanın karşısına geçip kendilerine sorsunlar: peki sen ne yaptın madem onlar yanlış tı! Umarım kimse alınmaz.
Profile Image for A. Raca.
768 reviews172 followers
July 23, 2021
Oğuz Atay'ın kafasındakileri okumak çok güzel...
Tehlikeli Oyunlar hayranı olarak oluşum sürecini okumak da çok keyif verdi.
💚
Author 2 books461 followers
Read
February 2, 2022
Bu kitabın; Tutunamayanlar, Eylembilim ve Tehlikeli Oyunlar'ı okuduktan hemen sonra okunması gerektiğini düşünüyorum. Zira bu kitapta, bahsettiğim kitapların nasıl yazıldıklarına dair hazine niteliğinde bilgiler var.
Beni en çok etkileyen ise, Oğuz Atay'ın henüz genç yaşına, üstelik akademik manada uzmanlık alanı olmamasına rağmen; Batıdan pek çok yazarı üstelik orjinal dillerinden okumuş olmasıydı.
Kendisine bir defa daha imrendiğimi ifade edebilirim.
Ayrıca, toplumsal hastalıklara yönelik teşhislerinin bugün yaşanan hadiselerde ne kadar isabetli olduğunu ifade etmeden geçemiyorum.

Profile Image for K. E..
172 reviews6 followers
July 22, 2021
"Kimse dinlemiyorsa beni - ya da istediğim gibi dinlemiyorsa - günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız." 
Profile Image for Aysenur.
41 reviews
Read
September 19, 2015
Kendisine göre yaşarken unutulan Oğuz Atay'ın kırgınlığı. Çağdaşı olan tüm "yarı aydınlar"dan, "bir edebiyat çetesine yaslanıp yıllar boyunca bir arpa boyu ilerleyemeyenler"den, "para vererek kitaplarını bastırıp ülkenin başına bela olanlardan" çok daha içtenlikle anladığını düşündüğü Türk toplumundan, ona bu kadar yakınken ve özellikle kültürel dinamiklerini bu kadar çözmüşken istediği dikkat ve geribildirimi alamamanın kırgınlığı. Tüm zekasına ve inceliğine rağmen bu kırgınlık yüzünden hayalindeki verimle çalışamamamın, planladığı eserleri ortaya koyamamanın ve ölüme yaklaştıkça yayılan umutsuzluğun ayrıntılı bir dökümü. Türkiye'nin Ruhu'nun üç cildine, Eylembilim'in geri kalanına, Geleceği Elinden Alınan Adam öyküsüne bir ağıt.

"...Belki, bir iki kişinin dediği gibi ancak kendini ve aklına nasıl geliyorsa öyle yazan biriydim; ben de son zamanlarda buna gittikçe daha fazla inanıyorum. Ya da bazı şeyleri kendime göre anlatmayı deniyordum. Düşüncem geç gelişti, biraz geç başladım; biraz da erken bırakmak durumunda kalıyorum. Geleceğini kaybetmek, yaşanan zamanı daha da boşlaştırıyor..."
Profile Image for Korcan Derinsu.
583 reviews406 followers
June 19, 2023
Oğuz Atay’ın günlüğü herhangi bir günlükten ziyade yazarın proje taslaklarını yazdığı bir notlar bütünü olarak düşünülmeli bence. Bu yüzden önce eserlerini okuyup sonra günlüğe bakmak daha doğru olabilir. Bunun dışında aralarda arkadaşlarından, yalnızlığından ve tutunamayışından da dem vurduğu yerler var yazarın. Eserlerinin üstüne bunları okuyunca Atay’a dair düşünceler daha iyi netleşiyor. 20’li yaşlarımda okuduğumda çok kibirli bulduğum duruşunun aslında büyük bir savunma mekanizması olduğunu şimdi şimdi anlıyorum mesela. Kısacası Oğuz Atay sevenlerin (ya da sevmeye yakın olanların) okumasının fena olmayacağını düşünüyorum.
Profile Image for Oguz Akturk.
290 reviews734 followers
December 12, 2021
YouTube kitap kanalımda Oğuz Atay'ın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
https://youtu.be/INZw0WFskak

Keyifli ve Oğuz Atay'ın tutunamadığı şeyler arasındaki tehlikeli oyunlarınızın ihtimallerini daha çok keşfetmeye yakınlaşabileceğiniz, oyunlarla yaşadığınız ve korkularınızı beklerken bu arada kendinizi de unutmadığınız meraklı okumalar dilerim.
Profile Image for Ümit Mutlu.
Author 66 books367 followers
August 10, 2014
Ne zaman Oğuz Atay okusam aklımda şekillenen düşünce şu oluyor: Kaç tane gerçekten aydın insanı keşfetme şansımız var ki? Edebiyat külliyatıyla ilgili en büyük üzüntüm de yine ona dairdir zaten. Türkiye'nin Ruhu'nu okuyamamış ve okuyamayacak olmak.

"Düşüncem geç gelişti, biraz geç başladım; biraz da erken bırakmak durumunda kalıyorum. Geleceğini kaybetmek, yaşanan zamanı da boşlaştırıyor. Ne yapalım, henüz biraz da ayakta durma gücüm var; deneyelim, sonuç almaya çalışalım."
Profile Image for Sara Hasanova.
Author 2 books34 followers
June 4, 2019
“Geleceğini kaybetmek, yaşanan zamanı da boşlaştırıyor”.
Profile Image for Agit Ö..
42 reviews2 followers
April 22, 2014
oğuz atayın okunması gereken son kitabı. diğer eserlerini okumadan bu kitabı okumak bence anlamsız. Bu kitabı okuyunca aslında oğuz atayın kitaplarında kendini yazdığı sonucuda çıkarabiliriz. Günlüğe başlangıç şekli bile harikulade;

''Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Bu defteri bugün satın aldım. Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. "Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu," dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni - ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız!''

Hep söylerim, Bence Oğuz Atay okumamak büyük kayıp..
Profile Image for Sezgi.
431 reviews68 followers
December 21, 2016
Yazarı çok sevenler için güzel bir kitap. Benim gibi orta düzeyde olanlar içinse diğer kitaplara hazırlık gibi olmuş. Özel hayatına dair çok şey yok. Yalnızlığından, insanlardan sitem ediyor arada. Günlükten çok kitapları için hazırlık yaptığı not defteri şeklinde. Sonunda bir albüm var o da oldukça hoş. Oğuz Atay, benim için Bir Bilim Adamının Romanı'ndan sonra kıymetlenmişti. Bu kitapla da Batı-Doğu ve Türkiye'nin ruhu hakkında fikirlerini roman, hikaye dışında görmüş olduk.
Profile Image for Yağmur Ekenel.
7 reviews4 followers
December 7, 2023
''Tutunamayanlar'da Turgut'un muhallebicide oturduğu sırada aklından geçenler arasında bir söz vardı: akıl büyük diktatör aslında (ya da buna benzer bir söz). Bugün Uğur'la konuşurken, bu sözü daha başka bütünlüğe vardırdım galiba: akıl tutucu (muhafazakar) ya da gerici, sevgi ilericidir (ya da devrimcidir). Bu herhalde tesadüf değildir.''
Profile Image for Kozmosevren.
86 reviews1 follower
February 4, 2017
"Bizim “ilk günah"ımız belki de budur: Kapalı sistem yaratıklarının dış dünyaya karşı beslediği korkudur. Yaşama korkusudur. Fütuhat da, herkese ve her şeye boyun eğdirerek bu korkudan kurtulma çabasıdır. Dünyayı bir savaş alanına çevirdikten sonra, her yandan düşman saldırısı bekleyenlerin korkusudur. Bir şehire kapanıp, bütün ülkenin saldırısını bekleyen sarayın korkusudur bu. Sarayı kaleye çevirenlerin korkusudur. Kardeşleri tarafından öldürülmeyi bekleyen Saray'ın korkusudur. Her davranışın devlete yöneldiğini sanan paranoyak yöneticilerin korkusudur. Kültür korkusudur. Matbaadan, şiirden, resimden, felsefeden; hatta dinden korkmaktır bu. Halk Partisi'nin Köy Enstitülerinden korkmasıdır. Demokrat Parti'nin modern resimden korkmasıdır. Halkın içinde sivrilen esnafın, eşrafın, mollanın halktan korkmasıdır. Korkunun sonucu yabancılaşmadır. Yeni yazarların kelimeler icat ederek azınlık olma telaşıdır, toplumsal sorunlara eğilerek kendini tanıma korkusudur. kavram kargaşası yaratarak temel kavramlardan uzaklaşma çabasıdır. Temel kavramların onu bir hiçe indireceği korkusudur. Korku ortadan kalkarsa postunu kaybedeceğinden korkan tekke şeyhinin korkusudur. Bunun için müeyyideler gevşektir; herkes korkmalıdır ama ceza da uygulanmamalıdır. Müeyyideler hayatı zehir edecek kadar korkutmalıdır; ama isyan ettirecek kadar kesin olmamalıdır. Neyin ne olduğu, hangi suçun cezası ne kadar olduğu bilinmemelidir. Fakat herkes her an, suç işlediği halde kendisine taviz verildiğini hissettiği için başı önünde dolaşır insanımız. Bizim 'ilk günah'ımız budur: cezalandırılmayan küçük günahların toplamı- hoşgörümüz de budur. Ayrıca devlet de aynı suçluluk duygusu içinde müeyyideleri uygulamaz. Bu bakımdan bağışlayıcıdır. Karşılıklı bir oyundur bu. Bağışlanmayan tek suç, bu oyunu fark etmek, bu oyuna karşı çıkmaktır. Gerçeği aramaktır. Bilim bunun için tehlikelidir, felsefe bunun için tehlikelidir, 'deneme' bunun için tehlikelidir, roman ve hikâye bunun için tehlikelidir. Belirli kalıplar içinde kalan şiir bunun için tehlikesizdir. Taklitçi olmayan batıcılık bunun için tehlikelidir. Gerçeği arayan doğu bunun için tehlikelidir"
Profile Image for Murat Gonul.
223 reviews
February 5, 2016
"Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız!"

Oğuz Atay'ın içini görebileceğimiz kitap. Hayatının son 3 yılında olanları kendi kendine yazdığı bir çeşit kısa biyografi. Yazarın ne duyarlı, ne düşünceli, nasıl çekingen ve alçak gönüllü olduğunu bir kez daha anladım. Tutunamayanlar'ın yazarı, ülkemizde nadir kullanılan roman tekniklerinin deneyeni, düşünce yazarı Oğuz Atay kendini sorguluyor. Alçak gönüllülükle çok da bir şey başaramadım belki Tutunamayanlar'da diyor. Yayımlanması gibi bir amacı olmayan kendi kendine tuttuğu günlüğünde bunları söylemesi samimiyetini gösteriyor bence.

Belki çok yenilik yapamadım diyor sonlarına doğru. Geç başladım, bir şeylere geç kaldım ve erken de bırakmak zorunda kalıyorum. İnsanın geleceği elinden alınınca şimdisinin de bir anlamı kalmıyor diyor. Gözlerim dolarak okudum, bitirdiğimde kendime gelemedim sanki bir tanıdığımı kaybetmişim gibi oldum.

Yazarın kendini sorgulaması dışında tüm eserlerinde olan Türkiye çözümlemeleri de muhteşemdi. Türkiye'nin ruhunu kavramaya en yakın yazarlardan birisidir sanırım. Türkiye'nin Ruhu adıyla yazacağı büyük projesi için aldığı notları da görüyoruz günlüğünde. Bunun dışında Tehlikeli Oyunlar, Oyunlarla Yaşayanlar gibi kitaplarıyla ilgili planları, düşünceleri, fikirlerini yazma aşamasındaki sancılarını göz önüne seriyor.
Profile Image for Elif.
1,362 reviews38 followers
February 13, 2019
Benim için yanlış sıralamaya kurban gitti. Son 3 eserini okumadım ve günlükte o eserlerinin yazım süreci yer alıyordu o yüzden bir zaman sonra tekrar döneceğim günlüğüne.
Profile Image for kedy.
149 reviews2 followers
January 30, 2025
Günlük demek yanıltıcı. Daha çok Oğuz Atay'ın proje ve karakter taslaklarından oluşuyor.
2 reviews2 followers
October 14, 2017
Deyəsən Günlük'ü belə gec bitirməyimin səbəbi Oğuz Atay'la başlayan birşeyin onunla bitməsi qorxusuydu. Lakin təəssüf ki insanlar kitab deyil, təəssüf ki onlar da bitməsin deyə yarıda saxlamaq olmur...
Profile Image for Pınar Aydoğdu.
Author 4 books39 followers
September 26, 2023
Atay’ın kitapları, yazı çalışmaları, okudukları ve hayata dair toplumsal, sanatsal, bilimsel bakış açısı ile ilgili notlar aldığı günlük, ameliyattan sonraki birkaç günün yazılmasıyla sona eriyor. Çalışmalarını, hayal ettiklerini tamamlayamadan bu kadar erken gidişi insanın içini burkuyor. Geleceği elinden alınan adam…
Profile Image for Zafer Avran.
161 reviews7 followers
January 26, 2019
Ülkemiz edebiyatının ve yazarlarının içinde bulunduğu sorunlar üzerinde fikirleri ve özellikle hayata ve ülkesine bakışıyla ilgili yazdığı kısımlar çerçeveletip duvara asılacak cinsten esaslı ve ilgili çekici.
Yazdığı ve yazmak istediği eserler hakkında bazı düşünceleri ve taslakları da yer alıyor bu günlükte. Böylesine değerli bir insanı genç yaşta kaybetmek çok üzücü. Türkiye'nin Ruhu yazılsaydı nasıl bir eser olurdu diye merak ediyor insan. Ve belki birkaç eser daha yazacaktı, bilinmez.
Profile Image for Kaplumbağa Felsefecisi.
468 reviews81 followers
February 17, 2016
Oğuz Atay'ın, 1970-1977 arası, hayatının son yıllarında yazdığı günlüğü. Daha çok eserlerinin oluşum süreci; yapmak istedikleri, okumalarından notları ve farklı okumalarını birleştirdiği çağrışımları olarak ele almak mümkün. Kesinlikle tüm eserleri okunduktan sonra okunması gerekli bence. Ben Eylembilim ve Oyunlarla Yaşayanlar'ı okumadığım için eksiklik hissettim. Özellikle bir yazarın bir romanı ya da öyküyü kurgularken ki çatışmalarını çok iyi gözlemleme fırsatı veriyor.
Ve son yılları... Hastalıkla geçen son yıllarda yazdıkları her ne kadar çok derine inmese de, yine yapıtlarıyla ilgili planlarını aktarsa da çoğunlukla, yine de çok yürek burkucu...
Sağ tarafı el yazısı, sol tarafı ise dizgiden geçmiş olması da ayrı güzel. Çoğunlukla el yazısından takip etmeye çalıştım, bu imkanın verilmesi çok keyifliydi.
Profile Image for Türkay.
440 reviews44 followers
May 1, 2021
İçki yasakları üzerine çok önce yazmış usta:

“Müeyyideler gevşektir; herkes korkmalıdır, ama ceza da uygulanmamalıdır. Müeyyideler hayatı zehir edecek kadar korkutmalıdır; ama isyan ettirecek kadar kesin olmamalıdır. Neyin ne olduğu, hangi suçun cezasının ne kadar olduğu bilinmemelidir. Fakat herkes her an suç işlediği halde kendisine taviz verildiğini hissettiği için başı önünde dolaşır insanımız. Bizim ilk günahımız budur: Cezalandırılmayan küçük günahların toplamı -hoşgörümüz de- budur. Ayrıca devlet de aynı suçluluk duygusu içinde müeyyideleri uygulamaz. Bu bakımdan bağışlayıcıdır. Karşılıklı bir oyundur bu. Bağışlanmayan tek suç, bu oyunu fark etmek, bu oyuna karşı çıkmaktır.”
Profile Image for Mustafa Şahin.
454 reviews106 followers
July 17, 2014
Eserleri hakkındaki notların yanında Halid Ziya Uşaklıgil ve Kemal Tahir ile ilgili birkaç not var ki okuyana çok şey katıyor.
Profile Image for Alphan Lodi.
329 reviews1 follower
March 10, 2025
Günlük; bir yazarın çalışma masasına eğilip kafasının içinde yürüttüğü roman, oyun hazırlıklarına şahitlik etmek gibi. Sanıldığı gibi bir günlük değil bir çalışma-not defteri.

İlk yazı 25 Nisan 1970 tarihinde şöyle bitiyor: “Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar ! Sonunda, bana, bunu da yaptınız.”
Günlüğün en çarpıcı yeri ise ölümünden 70 gün önce yazdığı şu bölüm:
“Düşüncem geç gelişti, biraz geç başladım; biraz da erken bırakmak durumunda kalıyorum. Geleceğini kaybetmek, yaşanan zamanı da boşlaştırıyor. Ne yapalım, henüz biraz da ayakta durma gücüm var; deneyelim, sonuç almaya çalışalım”
Profile Image for SeNa.
4 reviews
September 11, 2025
“İnsanlar acıklı sözler dinlemek istemiyorlar. Onları üzmek çok zor: kitabı suratınıza kapatıveriyorlar; sıkışıp kalıyorsunuz sayfaların arasında.”

Birinin günlüğünü okumak çok heyecan verici. Çünkü karşında kurgu bir karakter yok, doğrudan bir insanın kendi sesi var. Sayfaları çevirirken, onunla masa başında uzun bir sohbete oturuyorsun sanki. Hele bu kitapta olduğu gibi, doğrudan el yazısıyla tutulmuş defterlerden derlenmiş bir metinse… Edebi süsler, kurmaca mesafeler yok; yalnızca ham haliyle bir insan var.

Bu sohbette en keyif aldığım bölüm şüphesiz Türkiye analizleriydi. Doğu-Batı arasında sıkışmış Türk aydınının zamanla kendi toplumuna yabancılaşmasını, başkasının kavramlarıyla kendini ve halkını tanımlama yanılgısını, “kültür gangsterlerinin” sanata esnaf mantığıyla yaklaşarak bu alanı yozlaştırmasını bir aydın ve sanatçı olarak etkileyici bir şekilde tahlil ediyor.

Bir yazar olarak karakterlerini ve kurgularını nasıl inşa ettiğini anlatması da bence kitabın en ilginç taraflarından. Sosyoloji ve felsefe alanındaki büyük isimlerden nasıl beslendiğini, onların fikirlerini birer yapı taşı gibi kurgusuna eklediğini gösteriyor. “İyi bir yazar, aynı zamanda iyi bir sosyolog olmalıdır” sözü, Atay’ın satırlarında fazlasıyla doğrulanıyor.

Ben, Oğuz Atay’ı gerçek anlamda bu eserle tanıdım.
İyi ki tanıdım.
Profile Image for Tuba Kılıç.
192 reviews1 follower
December 2, 2020
Ben de kimsenin samimiyetine inanmıyorum. Sen yanılmışsın babacığım. Beni de yanılttın. Sessiz faziletlerin heykeli dikilmiyor.
Profile Image for aslushka.
93 reviews5 followers
December 4, 2023
Kültür ve edebiyat şovu yapmış Günlük’te de
Oğuz Atay’ı hayatım boyunca okumaktan bıkmayacağım.
Displaying 1 - 30 of 66 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.