Türk ve dünya edebiyatının en önemli yazarları ve kaleme aldığı unutulmaz metinleri arasında keyifli bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Bu eşsiz yolculukta size roman geleneğinin atası kabul edilen Cervantes’ten başlayarak, Batı romanına adını yazdıran Laurence Sterne, Denis Diderot, Henry Fielding, Emily Bronté, Charles Dickens, Joseph Conrad, James Joyce, Alain Robbe-Grillet, Italo Calvino gibi yazarlar eşlik edecek; bu gezinin Türkiye etabında ise rehberleriniz Ahmet Mithat, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin ve Orhan Pamuk gibi usta kalemler olacak. Jale Parla’nın yaklaşık on yılını verdiği bu çalışma, bir yandan Don Kişot’tan bugüne kadar roman sanatının geçirdiği aşamaları ve Cervantes’in romana etkilerini incelerken, öte yandan romanı anlatı kuramı içine yerleştiriyor ve dünya romanının önemli yazarlarının yapıtlarını karşılaştırmalı olarak inceliyor. Jale Parla, edebiyat sosyoloji yaklaşımıyla kaleme aldığı çalışmasında, bir roman okumasına eşlik etmenin çok ötesinde, roman sanatı ve tarihi üzerine kapsamlı ve titiz bir araştırmacı kimlik de sergiliyor. Bu öncü çalışmanın önemli bir katkısı , “yazar”, “yaratı”, “dil”, “okur” ve “zaman” kavramları üstüne roman sanatının doğuşundan bugüne dek sürdürülen tartışmalara getirilen yeni boyutlar. Kitabın öne çıkan özelliklerinden biri de dili; asla teorik metinlerin kuruluğuna düşmeyen anlatımı, bir roman tadında okunabiliyor. Don Kişot’tan Bugüne Roman, ister okur olsun isterse yazar, romanla uzaktan yakından ilişkisi olan herkesin okuması, hatta başucunda bulundurması gereken bir kitap.
1945’te İstanbul’da doğdu. 1964’te Arnavutköy Amerikan Koleji’ni, 1968’de Robert Kolej’in Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. 1978’de Harvard Üniversitesi’nden anadalı İngiliz Edebiyatı, yandalları Fransız ve Alman Edebiyatları olmak üzere Karşılaştırmalı Edebiyat doktorası aldı. 1976-2000 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. Halen Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmakta olan Parla’nın Efendilik, Şarkiyatçılık, Kölelik (1985), Babalar ve Oğullar - Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri (1990), Don Kişot’tan Bugüne Roman (2000), Kadınlar Dile Düşünce (Sibel Irzık ile beraber, 2004), Balkan Literatures in the Era of Nationalism (Murat Belge ile beraber, 2008), Türk Romanında Yazar ve Başkalaşım (2011), Orhan Pamuk’ta Yazıyla Kefaret (2019) adlı kitapları yayımlanmıştır.
hem türk hem de yabancı eserlerden örneklerle harika bir anlatımdı. sanki Jale hocanın kendisinden ders dinler gibi bir okuma süreci oldu. o kadar güzel anlatmış ki edebiyat konusunda biraz daha aydınlandım. bu kitabında roman türleri, yazar ve okur ilişkisi, romanda zaman kavramı ve temsil konularını irdelemiş. diğer kitaplarını da zaman zaman alıp okumayı düşünüyorum. edebiyat konusunda işin mutfağını merak edenlere kesinlikle tavsiye ederim :)
Daha yeni Türkiyeli yazarların kuramsal kitapları hakkında olumsuz bir genelleme yapmışken Jale Parla'nın kitabı bana güzel bir cevap oldu. Çok başarılı hazırlanmış bir kitap. Çok geniş bir kaynakçası var ve verdiği alıntıların üzerine yaptığı yorumlar da en az alıntıladığı parça kadar derin düşünülmüş, bir alıntı olarak kullanılabilecek nitelikte parçalar.
Edebiyat ve sanat üzerine düşünmeye, düşünürken üretmeye davet eden bir kitap. Kafamda çok güzel sorulara, sorunlara, yeni kapılara vesile oldu. Mutlu etti.
Don Kişot'tan Bugüne Roman ile Don Kişot ekseninde hem romanın 17. yüzyıldan bugüne yolculuğunu, romanın tarihsel gelişimini ve esas tartışmalarını anlatıyor,anlatıyor Jale Parla, hem de arada birçok edebi eserin incelemesini yapıyor. Netice itibariyle bir sürü konuda fikir ediniyor, önemli tartışmaların arka planlarını okuyabiliyorsunuz.
Çok keyif verici bir yapı bu, Don Kişot'a da birazcık sempatiniz varsa kitabı hem diri hem de dolu yapıyor, bunu kabul etmekle birlikte, "Don Kişot'tan Bugüne Roman" dediğinizde anlaşılan şeyin bu olduğunu düşünmüyorum, modern romanın tarihi iddiasının karşılığı değil bu kitap, dediğim gibi, Don Kişot eksenindeki edebiyatın tarihi. Bence çok önemli yazarları, çok önemli dönemeçleri atlamış, zaten romanın tarihini anlatırken Türk yazarlardan bu kadar bahsetmesi, Jale Parla'nın da böyle bir şeyi hedeflemediğini gösteriyor. Neticede, Latife Tekin'in Dostoyevski'den daha çok bahsedildiği bir kitap bu.
Buna rağmen kitabı çok sevdim, çünkü Jale Parla'nın konuları ele alış biçimi çok başarılı. Zaten benim ilgimi çeken de işin teori tarafıydı, benim için tatmin edici bir kitap.
Not: Kitapta Latife Tekin'in incelendiği bölümde, ondan cümleleri alıntılanmış (doğal olarak). Fakat uyarayım dedim, inanılmaz derecede kötü edebiyattan geçici hafıza kaybı, unutkanlık, mide bulantısı hissedebilirsiniz. Ben doktorum eşliğinde okudum Latife Tekin bölümünü.
Seneyi edebiyatın temel taşlarından biriyle bitirdim. Berna Moran, Jale Parla, Mina Urgan gibi isimlerin kitaplarını bir ders kitabı gibi defter tutarak okuyorum. Bu kitaplar edebiyat üzerine kafa yoran kimseler için inanılmaz kaynaklar. Çok kıymetliler. Yazardan özel ders alıyormuşçasına özenle okuyorum onları. İnanılmaz besleniyorum.
Jale Parla’nın bu kitabı Cervantes’in Don Kişot’unu merkeze alarak romanın gelişimini inceliyor. Türk edebiyatındaki yansımalarını da ele alıyor. Okur - yazar ilişkisi, kayıp metin arayışı kitabın en önemli izleklerinden biri. Çok öğretici, asla okurunu sıkmayan bir kitaptı.
Bitmesin diye sayfalarını elimden geldiğince yavaş çevirdiğim bir kitap bu. Okumayı bitirdikten sonra içimi bir şükran duygusunun kapladığı o az sayıda eserlerden biri. Jale Parla elimden tutarak beni romanlara götürüp onlara emanet etti.