Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk tarihi. Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik san'atının esasları. Türk gururun ilahi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk ictimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk şaheseri. Türk hitabet san'atının erişilmez şaheseri. Hükümdarane eda ve ihtişamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslubun şaşırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser. Asırlar içinden milli istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını miladın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık aleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları. Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı. vs. vs.
Yaradılış tasavvurundan, kağanların yapıp ettikleri ve başarıları, uluslararası ilişkileri ve ülke yönetimi ne ilişkin tavsiyelerine kadar birinci ağızdan bilgiler içeren ilk yazılı Türkçe metni, özenli bir çalışma ile bize ulaştıran çok güzel bir eser.
Kitabın ilk bölümünde; Yazıtların içeriği, edebi değeri, yazım kuralları ve süreci gibi genel bilgiler, sonunda da bir sözlük bulunmakta ki, bu bölümler de özellikle ilgimi çekti.
Kültigin Yazıtından;
“…Kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim yas tuttum. Gören gözlerim görmez gibi, eren aklım ermez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zaman tanrısı (öyle) buyurunca insan oğlu hep ölümlü yaratılmış. (K 11) Öyle düşündüm. Gözlerimden yaş gelse engel olarak, gönülden feryat gelse geri çevirerek yas tuttum. Çok yas tuttum…”, sf;49.
"Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim düşünceye daldım. Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsan oğlu hep ölmek için türemiş"
Orhun Abideleri yazarları sebebiyle eşsiz eserlerdir. Türkler her zaman tarih yapmışlar ancak bunu çok az yazmışlardır. İşte Orhun Abideleri yapılan bu tarihin en muazzam biçimde bizlere yazılı olarak bırakılmış halidir. Kitapta metinlerin orjinal okunuşu ve günümüz diline uyarlanmış halleri birlikte verilmiştir. Ayrıca kitabın son kısmında Göktürkçe metinler de bulunmaktadır. Bir kere okumakla yetinmeyeceğiniz, açıp tekrar tekrar bakacağınız muazzam bir eser.
"Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş." ( Kül Tigin Abidesi-Kuzey Yüzü-10)
Yapılan okuma neticesinde anlaşılıyor ki Türkler tek tanrılı bir halk değil. Tengri : Gök demek. Gök Tengri ise Mavi Gök, anlam kayması çok büyük. Bir cenazede ölü ile birlikte 100 kişinin gömüldüğünden ve buradan da insan kurbanından bahsetmek mümkün. Çok tanrılılığa örnek Zaman Tanrısı Yer Su Tanrısı örnek verilebilir. Kitap hem runik alfabe hem okunuşu hem günümüz Türkçesi ile verildiği için bu eser özelinde bu kavramlar çok açık.
Köktürkçe ders kitabı olarak işliyoruz.İçinde Köktürkçe'ye dair dilbilgisel konular bulunmuyor, sadece yazıtların transliterasyonları, transkripsiyonları ve Köktürk alfabesiyle yazılı şekilleri bulunuyor.Ek olarak başta birtakım bilgiler ve sonda fotoğraf albümü bulunuyor.
Bulunan en eski Türk yazıtları olmasıyla bilinen orhon ırmağı çevresinde bulunan yazıtlar, Türkiye'ye gelmesi ve Türkçe çevirisi 1924 yılına kadar gecikmiş olduğunu duymak bile çok üzücü. 1889 yılında Rus kaşif buluyor, 1893 yılında Danimarkalı Vilhelm Thomsen yazı dilini çözüyor ama değerini yine çok geç anlıyoruz. İçerisinde üç farklı dönemde yazılmış, birbirine yakın yerleşimde bulunmuş yazıtları okuduğumda, Antik Yunan çok tanrıcılığını hissettim. İnsanların o zamanlarda da hayatta kalma, destanlaşma isteği, egemen olma tutkusu birebir aynı gözükmekte. Şimdilerde bile sıkça kullandığımız atasözleri ve deyimlerin ata halini burada görmek soy hissini yaşatıyor.
Türkler yazı ile çok geç tanışmışlar. VIII. yüzyılda dikilen Orhon yazıtları Türk dilinin aslında ne kadar zengin olduğunu kanıtlıyor. Keşke daha çok yazılı eser günümüze ulaşabilseydi. Bilge Ve Kül Tigin Kaganların, beyleri ve halkı birleştirerek devleti yok olmanın eşiğinden kurtarıp nasıl büyük bir devlet haline getirdikleri son derece şiirsel bir dille anlatılıyor.
"Birleşik halkı ateş ve su gibi birbirine düşman etmedim."
Orhun Abideleri yazarları sebebiyle eşsiz eserlerdir. Türkler her zaman tarih yapmışlar ancak bunu çok az yazmışlardır. İşte Orhun Abideleri yapılan bu tarihin en muazzam biçimde bizlere yazılı olarak bırakılmış halidir.
Türk Dil Kurumunun yayınlamış olduğu kitapta metinlerin orjinal okunuşu ve günümüz diline uyarlanmış halleri birlikte verilmiştir. Detaylı açıklamalar ile anlaşılır hale getirilen kitabın son kısmında sözlük ile dizinin yanısıra Göktürkçe metinler de bulunmaktadır.
"Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş." ( Kül Tigin Abidesi-Kuzey Yüzü-10)