Jump to ratings and reviews
Rate this book

Tırpan

Rate this book
Ankara’ya bağlı bir köydür Gökçimen. Bir tepenin eteğinde uzanır. Kızlarıyla nam salmıştır. Bu köyde, çayır çimenin yeşili kızların gözüne yansımıştır. Bu yüzden “göküş” olurlar. Biraz büyüyüp serpildi mi, birkaç altın akçaya yaşlı ve zengin adamlara verirler sorgusuz sualsiz.

Velikul’la Havana’nın kızları Dürü de bu köyün göküş kızlarından biridir. İlkokul beşi bitirdiği o yaz, komşu köyün, Evci’nin ağası Kabak Musdu bir görüşte vurulur Dürü’ye. Musdu’nun yaşı geçkin, parası ise ganidir. Gökçimen’den birkaç yandaş edinip kendine, çeler Dürü’nün babasının aklını, söz alır. Söz ağızdan çıkmıştır bir kere. Dürü, Kabak Musdu’nun ikinci eşi olacaktır. Anası karşı çıkar; Dürü kıyametleri koparır. Daha önce onunla aynı kaderi paylaşan kızlar gibi kendini asmayı düşünür. Köyün akıllı delisi Uluguş Nine karşı çıkar Dürü’nün bu fikrine. Sevdadan yanadır Uluguş; daha da önemlisi Gökçimen’in kızlarının kaderi değişsin ister. Ama nasıl?

Fakir Baykurt, istemedikleri adamlara verilen kızların kendilerini asarak kaderlerine karşı koymaya çalıştıkları öykülere inat, edebiyatta devrimci tutumunu sürdürerek, boyun eğmeyi değil, direnmeyi yüceltiyor bu romanında

363 pages, Paperback

First published January 1, 1970

5 people are currently reading
187 people want to read

About the author

Fakir Baykurt

76 books92 followers
Asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt 1929 yılında Burdur’da doğdu. 1948’de Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra köy öğretmeni olarak çalışan yazar, 1955’te Gazi Eğitim Enstitüsü’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra Sivas, Hafik ve Şavşat’ta Türkçe öğretmenliği yaptı. Demokrat Parti yönetimi tarafından öğretmenlikten alınarak pasif bir göreve getirildi.

1958’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ilk romanı Yılanların Öcü nedeniyle hakkında kovuşturma açıldı. 1960 yılındaki askeri müdahalenin ardından ilköğretim müfettişliğine getirildi.

1962-63 yıllarında ABD Bloomington Indiana Üniversitesi’nde ders araçları konusunda uzmanlık eğitimi gören Baykurt, Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) ve Türkiye Öğretmenler Dernekleri Milli Federasyonu’nun (TÖDMF) genel başkanlığına seçildi.

1969 yılında Türkiye çapındaki ilk öğretmenler boykotuna katıldığı için bir kez daha açığa alındı ve 12 Mart 1971’deki askeri darbeden sonra uzun süre tutuklu kaldı.

Edebiyata şiirle adım atan Fakir Baykurt, yazın hayatını toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla yazdığı kısa öyküler ve köy notlarıyla sürdürdü. Yeditepe, Varlık, Cumhuriyet, Evrensel ve Yön gibi dergi ve gazetelerde çeşitli yazıları çıkan Baykurt, 1955’te öykülerini derlediği ilk kitabı Çilli’yi yayımladı. Bunu, köy yaşamını, köylünün arzularını, sıkıntılarını ve çelişkilerini dile getirdiği hikâye kitapları ve romanları izledi.
Yalın, şiirsel bir dil kullanan yazar, eserlerinde halka mal olmuş deyişlere ve deyimlere de sıklıkla yer vermiştir. Tırpan ile 1970 TRT ve 1971 TDK ödüllerini, Can Parası (1973) ile Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, Kara Ahmet Destanı’yla Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan yazarın Yılanların Öcü adlı yapıtı 1961’de Metin Erksan, 1985’te Şerif Gören tarafından filme çekildi.

11 Ekim 1999’da Almanya’nın Essen kentinde vefat eden Fakir Baykurt’un cenazesi, 1977’den beri yaşadığı Duisburg’da düzenlenen bir törenden sonra İstanbul’a getirilerek Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü (1958), Irazca’nın Dirliği (1961), Onuncu Köy (1961), Kamlumbağalar (1967), Amerikan Sargısı (1967), Tırpan (1970), Köygöçüren (1973), Keklik (1975), Kara Ahmet Destanı (1977), Yayla (1977), Yüksek Fırınlar (1983), Koca Ren (1986), Yarım Ekmek (1998), Eşekli Kütüphaneci (2000) adlı romanları yanında, onlarca hikâye, şiir ve çocuk kitapları yayımlanmıştır. Kitapları çeşitli dillere çevrilmiş, Türkiye’de ve çevrildiği ülkelerde birçok ödül almıştır.

---------------------------------------

Fakir Baykurt, who wrote under various pen names such as Osman Akpürçek, Tarik Kirat, Yasar Yalçin, and Mehmet Gazi, was born on June 15, 1929 in the Burdur province of Turkey. In his works, Baykurt deals with the problems and the conflicts that rural folk experience. Yet he is not a mere onlooker, but also an activist who strived to change both society and individuals.

Baykurt claimed that the importance of literature came not from its subject matter, but from the language that it used. His works featured the same natural, plain Turkish that the people used. In his own words, “I have always written with the beautiful words I heard from my mother, from my aunt, and from my villagers. And then they became my own words. I have never been an extreme nationalist, yet when it comes to language I am more king than the king — if such a thing can be measured. In other words, I would sacrifice my life for language. Language is a confidant, and it is the source of my courage. That is where the light is.” Hence, his works featured plain and familiar language that could easily appeal to various groups within society. In his works, he frequently used proverbs, idioms and regional words that he had collected from Turkish folk literature.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
160 (55%)
4 stars
83 (28%)
3 stars
29 (10%)
2 stars
12 (4%)
1 star
3 (1%)
Displaying 1 - 20 of 20 reviews
Profile Image for Aykut Kısa.
222 reviews16 followers
September 24, 2017
Ne diyeyim ki bu kitaba ? Fakir Baykurt karakterlere kendilerini yansıtan isimler vermiş çok etkilendim. İt Omar tam bir itoğlu it! Velikul tam bir el pençe divan. Uluguş, ismi gibi ulu kutsal bir nine. Fakir Baykurt o kadar gerçekçi bir anlatıma sahip ki kitabın son sayfalarında gözlerim doldu. Allah'ın belası İt Omar! İsmi gibi itoğlu it.

Fakir Baykurt'un toplumsal dayanışmayı alt metinde yine okuyucuya aksettirdiği, varsılların yanında yer alan emir(!) kullarını yerdiği ve bir olmazsanız yok olursunuz dediği bir roman Tırpan. Umut aşılıyor. Ağaları, yoksulu ezenleri yerden yere vuruyor. Yaşa var ol Fakir Baykurt! Yaşa var ol!
Profile Image for Chalchihut.
229 reviews46 followers
May 18, 2016
Bakıyorum, bazı arkadaşlar, kendini asan kızların öyküsünü yazıyorlar. Kızı istemediği birine vermişler. Kurtulamayınca asmış o da kendini. Eski öyküler de böyle. Ve hep böyle gidiyor. Bu, devrimci bir tavır olamaz. Bir ulusun da bu kızlar gibi davrandığını düşünelim, ne olur sonuç? Böyle olsak biz Ulusal Kurtuluş Savaşı'na giremezdik. Vietnam halkı, saldırgan Amerika'ya direnemezdi.

Kitabın girişinde okuduğumuz bu cümleler aslında bizi nasıl bir öykünün beklediğinin işaretlerini veriyor.

Maalesef ülkemizde hâlâ çocuk gelinlerin olduğu, adaletin hiç de yerini bulmadığı, aksine adaletin güçlülerin lehine çalıştığı bir zaman diliminde yaşıyoruz hâlâ. Fakir Baykurt devrimci olmaktan söz ederken, bunu bir yazar olarak romanlarına yansıtmak gerektiğini düşünmüş. Kızlara kıymak yerine onlara kıyanlara kıymayı doğru bulmuş. Öyle ki bu halk bunu okusun, örnek alsın, romanlarda bile olsa kızlara kıymasınlar istemiş. Yüreğine ve kalemine sağlık.

İnsan düşünmeden edemiyor; (yazarın Köy Enstitüleri çıkışlı olmasından kelli) Köy Enstitüleri kapanmasaydı nice Fakir Baykurtlar yazardı çocuk gelinlerin hâlini. Nice Uluguşlar doğardı köylerde güçlü erkeklere kafa tutacak. 14 yaşındaki kızlar 60 yaşındaki adamlarla ”ama peygamberimiz de öyle evlendi”saçmalığıyla zorla evlendirilirken cahil dediğimiz halk o kızlara sahip çıkma cesaretini bulurdu. Onlarca yıl sonra bile çocuk gelinleri sıralamasında başı çeken bir ülke olmaktan söz edebiliyoruz. Ve ne yazık ki bu konunun işlenmesi dramatik televizyon dizileri ve popüler yazılardan öte gidemiyor.

”Bizi uyutuyorlar” dememiz bu yüzden belki. Bize umut verecek, suçluyu cezalandıracak, ezilenin yanında olacak bir edebiyattan çok mahrum bırakıldığımızı daha iyi anladım. Bizi uyandıracak, gözlem yeteneği Fakir Baykurt gibi olacak, bizi bize tanıtacak yazarlara susadığımı farkettim. Çevirmiyorlar böyle kitapları yabancı dillere. Köy romanından öte bizi bize daha iyi anlatan ne olabilir halbuki? Bizi bize yabancılaştıran, aramızı açan her şeye rağmen köy romanları kendi insanımızın öykülerini anlatıyor bize. Kulak vermiyoruz, kıymetini bilmiyoruz. Tıpkı kızlarımızın kıymetini bilmediğimiz gibi.
Profile Image for Gizem Erdoğan.
30 reviews2 followers
November 29, 2019
Muhteşem bir başkaldırı. Fakir Baykurt bir roman yazmamış, adeta yeni bir efsane doğurmuş.
Profile Image for Tuğba (tuharrr).
81 reviews9 followers
December 23, 2013
Kitabı açtığınızda gerçek bir Türk klasiğiyle karşılaşacaksınız.Fakir Baykurt okumadıysanız eğer vakit kaybetmeden başlamanız gerektiğini anlayacaksınız.Kurgusu,dili,akıcılığı ve işleyişi ile hafızalarda sonuna kadar kalıcı etki yapan bir kitap.Günümüzde azalsa da halen haberlerde yer yer okuduğumuz,para karşılığında kızlarını evlendirmeye çalışan insanları konu alıyor.Kitabımız Ankara’ya bağlı Gökçimen köyünün fakir ama bir o kadar da güzel kızı Dürü’yü anlatıyor.Dürü babası yaşındaki Kabak Mustu’yla evlendirilmek isteniyor.Tüm bu olanlara karşı çıkan,belkide kitabın en felsefe yüklü karakteri Uluguş Nine.Yazar evlenmeyi istemeyen kızların çareyi kendilerini asarak değil kaderlerine karşı koyarak,boyun eğmeden direnmeyi anlatıyor.Feminizim yer yer işlendiği kitapta, insanın kurtuluşunun ancak kendi elinde olduğu işleniyor.Kitabın öyle güzel bir anlatım şekli var ki,sanki film seyrediyorsunuz her şey gözlerinizin önünde.Şivenin yoğunluğu olayın doğallığını korumuş,kesinlikle rahatsız etmiyor.
İyi Okumalar…
Profile Image for Melek Guler.
93 reviews
November 19, 2016
"Şişgöbek Kabak Musdu benim kızımın emsalı değil! Elli yaşındaki adama on üç yaşındaki kız verilir mi?"
"Emsalı değil ne demek gıı? Kimin kime emsal olduğunu bilse bilse Cenabıallah bilir! Hemi de elli yaşında deyip karalama elin adamını. Kârı kazancı yerinde ya sen ona bak. Erkeğin yaşlısı olmaz."
1. basımı 1967'de yapılmış kitabın. O günden bu yana zihniyette değişen bir şey yok!
Profile Image for Esra Kara.
411 reviews36 followers
August 14, 2024
Kara kara camızlar
Biribirini omuzlar
Biz size varır mıyız
Şişgöbekli domuzlar

Öncelikle bu kitap beni gerçekten çok yordu. Şahsen okunması kolay bir kitap değildi. Çünkü içinde bolca kadına şiddet ve çocuk gelin unsurları vardı ve sadece bu iki unsur bile insanın koca romanı okurken sinirlerinin kalkmasına yetip de artıyor.

Öncelikle bir erkek yazarın kaleminden feminist bir roman okumak benim pek karşılaştığım, okuduğum bir şey değil. İkinci olarak, son derece güzel yazılmış, akıcı ve bana göre dersler çıkartılabilecek güzel bir romandı. Ama dediğim gibi, kadınların tabiri caizse 'hayvan' yerine bile koyulmadığı, feminist damarlarımı sıkça coşturan bir kitap oldu. Bu yüzden de okuyabileceğimden çok daha geç bir zamanda bitirdim.

Kitaptaki tek favori karakterim kesinlikle Uluguş'tu. Ne yürekli, ne mükemmel bir kadındın sen öyle. Seni hiç unutmayacağım. Kitabın sonuna kadar ne olacak diye merak ederek okudum, hatta sonunda kötü biteceğini düşünmüştüm, ama sonra Uluguş nenemin işe son bir el atmasıyla işler değişti ve ben de derin bir nefes aldım. Yaşlı, genç, çocuk fark etmez. Güçlü kadın karakterleri okumayı her zaman çok seviyorum. Ayrıca yazarın toplum eleştirileri de oldukça yerindeydi. Zamanı da çok güzel bir şekilde yansıtmıştı. Kısaca her şeyiyle güzel ve bence herkesin bir şans verip okuması gereken bir romandı.

Musdu'nun da Allah belasını vere. Çok tatmin edici, güzel bir sondu.
Profile Image for Patiareh.
103 reviews22 followers
January 25, 2019
Bu yıla çok güzel dört kitapla başladım. Bunların şimdiye kadar en güzeli de sanırım Tırpan'dı. Fakir Baykurt'un bu kadar harika bir dili ve olay örme becerisi varken nasıl çok ses getiren bir yazar olamayışına şaştım açıkçası. 1960ların Türkiye'sinde geçen toplumsal gerçekçi bu roman, Anadolu'da kız çocuklarının çok küçük yaşta evlendirilmesini eleştiriyor.

Kendi içinde pro-Feminist bir eser diyebiliriz. Zaten Köy Enstitülü ve dönemin aydın bir öğretmeni olan Fakir Baykurt, kitabın her noktasında Cumhuriyet değerlerini savunurken; özellikle kız çocuklarının eğitimsiz bırakıldığında toplumun nasıl büyük bir cehalet ve mutsuzluk içine düşebileceğini anlatıyor. Dinsel hurafeler, fakirlik ve eğitimsizlik içinde çırpınan insanların çaresizlikleri o kadar güzel anlatılmıştı ki her bir sayfasından ayrı bir zevk alarak okudum bu kitabı.

Eğitimin her geçen gün kalitesinin düştüğü şu günlerde neden kız çocuklarını okutmalı, onlara ekonomik özgürlük kazandırmalı sorusunun cevabı niteliğindeydi bu kitap.
Bu ülkenin toplumsal sorunları ile yakından ilgili olan herkesin mutlaka okuması gerekiyor diye düşünüyorum.
Profile Image for Cagri Konca.
3 reviews5 followers
October 17, 2018
Yazar romanında Türkiye'nin çarpık gelişen sanayileşme ve beraberinde gelen toplumsal yozlaşmayı anlatmak için oldukça uygun bir ortam seçmiş, başkentin yakınında fakat medeniyetten ve değerlerinden uzak, yaban ve yoksul bir köy. Hikayenin esas meselesi oldukça çarpıcı: henüz 12-13 yaşında bir kızın zengin bir ağayla evlendirilmeye çalışılması üzerinden dönüyor tüm olaylar. Bunun üzerinden de topluluğun içindeki bir çok yozlaşmanın altı eşeleniyor: zenginin fakir üzerine tahakkümü gibi. Bilge, yaşlı kadın tiplemesiyle karşımıza çıkan Uluguş karakteri ise tüm bunların ortasında ezilenden ve haklıdan yana olan, tüm bu çarpıklık içerisindeki vicdanı temsil eden karakter. Kitap genel olarak diyaloglar üzerinden ilerliyor, betimlemeler oldukça az. Karakterler ve olaylar ise olabildiğine gerçek. Dışarıda ağalara karşı kedi, evde karısına aslan kesilen Velikul karakteri örneğin. Köylünün hep bir ağızdan yapıştırdığı yaftalamalar, toplum baskısı, dedikodu kültürü, din-iman konularındaki hassasiyet ve sekterlik, bunların hepsi birebir toplumumuzun yansımaları.
Hikaye çarpıcı, yazarın meseleye bakış açısı ve toplumsal kaygıları roman boyunca hissediliyor. Uluguş karakterinin ise yazarın düşüncelerini iletmek için kullandığı bir karakter olduğunu düşünüyorum. Özellikle zenginlerin zulmüne karşı yoksulların tarafını tutan, mücadele ve direniş çağrısı yapan kışkırtıcı konuşmaları dikkatimi çekti. Fakat genel olarak Uluguş karakterinin diğerlerine göre daha çiğ hissettirdiğini belirtmem lazım. Çoğu zaman verdiği tepkinin çok sönük, beklentilerin altında kaldığını hissettim. Geri kalan karakterlere oranla daha az gerçekçi hissettiriyor.
Profile Image for Ceren.
54 reviews
November 19, 2016
''Bakıyorum bazı arkadaşlar, kendini asan kızların öyküsünü yazıyorlar. Kızı istemediği birine vermiş oluyorlar, o da asıyor kendini... Eski öyküler de böyleydi. Ve hep böyle gidiyor. (...) Hem ne suçu var da kızlar kendilerini asıyorlar? Suçlu kim? Suçlu bu duruma düşen kızlar mı? (...) Yoksa onları bu duruma düşürenler mi? Bu nokta iyi hesaplanmalı, suçlu kim ise öldürücü gücümüz onun üstüne yöneltilmelidir. Tırpan'ı bu düşüncelerle yazdım...''
"(2) Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçtan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir"
Profile Image for Sıla Filiz .
158 reviews12 followers
May 3, 2013
En sevdiğim yazarlardan, mükemmel anlatım mükemmel konu, mükemel örgü. en sevdiğim kitaplardan biri.
Profile Image for Isil.
106 reviews15 followers
August 2, 2018
Son 50 yılda ülkede hiçbir şey değişmemiş. Bunu görmüş oldum.
Profile Image for Ceren Ataş.
142 reviews82 followers
August 25, 2025
Ankara'nın bir köyünde geçen kitapta temel olarak 55 yaşında bir adamın 13 yaşında bir kız çocuğu ile evlenme isteği anlatılır. Köylülerin zengin adama yalakalığını, aradaki yaş farkının önemsizliğini peygamberlerine dayandırmalarını ve köye gelen çavuşun 13 yaşındaki kızın evlendirilmesine ses çıkartmayışını ele aldığımızda ciddi eleştirileri olan, söylemi olan bir roman. Romanın gidişatı, köyün masalcı kadını Uluguş'un örgütleyici bir konuşmasından sonra değişiyor. Sonu umduğum gibi olmasına rağmen beklemediğim bir coşkusu vardı. Gerçekten roman bittiğinde inanılmaz etkilendim. Hakettiği değeri görmemiş bir roman. Ayrıca ben 1975 basımını okudum, köylü ağzı harikaydı.
Profile Image for Atilla.
83 reviews3 followers
Read
October 19, 2023
Çocuk yaşta zorla evlendirilme gerçeğini son derece çarpıcı şekilde anlatan bir kitap. Çarpıcı çünkü gerçek. Kitapta anlatılan karakterler tamamen sokakta, köylerde gördüğümüz karakterler. Olaylarda zorlama veya yapmacıklık yok. Diyaloglar hem çok doğal hem de çok akıcı. Kendinizi kitap okuyormuş gibi değil de 50'li yıllarda, Anadolu'nun bir köyündeymiş gibi hissediyorsunuz. Sıradan insanların sıradan hayatını sade bir şekilde okumak istiyorsanız kitap bunu çok iyi başarıyor.
Profile Image for Metaforikimsi .
35 reviews1 follower
July 21, 2023
"Hazreti Hacer gününden beri beşer onar, yüzer, biner, yanar kızlar! Yanar kömür kesilir! Bu kara yazılar bize kudretten yazılmış, sileriz sileriz çıkmaz. Silsek de, kızsak da çıkmaz "
Dürü'nün yüreği bende!
Profile Image for Oguz.
9 reviews1 follower
September 6, 2025
Öfke içinde, bir solukta okudum. Bir toplum bu kadar güzel anlatılabilir… Satırların arasında kendi çocukluğumun köyüne döndüm ki ben 1989 doğumluyum. Türkiye’nin gelişmesinin önündeki engelleri, Atatürk ve İnönü sonrası dönemi acıyla okudum. Selam olsun tüm Dürükuş’lara..
3 reviews
December 4, 2025
Realist Türk romanında çarpıcı bir durak. Bir direniş hikayesi okumak bana çok iyi geldi. Farklı bir coğrafi bölgeden olsam da İç Anadolu köy dilinin bu kadar kapsayıcı bir şekilde ele alınmış olması okuma zevkimi katladı.
Profile Image for Selim Yetkin.
56 reviews1 follower
November 4, 2020
Isyanin romani, hep merak ederdim, Susuz Yaz ve Yilanlarin Ocu gibi bunun filmi neden cekilmedi diye. Bunun filmini cekmek biraz yurek istermis de ondan :)
Profile Image for Behçet Necatigil.
478 reviews46 followers
Read
May 25, 2017
Fakir Baykurt’un romam (1970) • Tırpan, bir direnişin, kadere başkaldırmanm öyküsüdür. Roman, Ankara’nın yanıbaşmdaki Gökçimen köyünde yoksul bir ailenin kızı olan Dürü’nün başından geçenleri anlatıyor. Önce, istemediği bir adamla evlenmemek için, yüzyıllar boyunca bü­tün köy kızlannm yaptığı gibi, canına kıymaya kalkışan Dürü, sonunda Uluguş’un uyarmaları ve köyün iyi niyetli insanlarımn yardımlarıyla, bütün gelecek kuşaklara örnek olacak bir gözüpeklik ve bilinçle, zifaf yatağında, parasının gücüyle "bütün yokuşları düz edebileceğini" sanan yaşlı nikâhlısı­nı tırpanla öldürüp dağlara kaçar (...) Romanın büyük bir özelliği de şu: Bugüne kadarki köy romanlarında, zorla evlendirilen köylü kızların mutlaka bir sevgilisi olurdu. Burada yazar bu geleneği kırmış; Civar köyün zengin ağasına verilmek istenen Dürü’nün hiçbir sevgilisi yok. (...) Romanın asıl kahramanı Dürü’den çok, Uluguş adında yaşlı bir kadındır. Uluguş, yüzyılların çilesinden geçmiş Türk köylüsünün, anık hakkını arar olan, gö­zü açılmış, "varsılların" egemenliğine kafa tutma yolunda kararlı, sağduyu sahibi, bilgelik sembolüdür.. (Vedat Günyol’un bir değerlendirmesinden, Yeni Gazete, 16 Mart 1971) • Tırpan romanı 1970 TRT ve 1971 Türk Dil Kurumu roman armağanlarını kazandı
Displaying 1 - 20 of 20 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.