What do you think?
Rate this book
Osmancık
"Osmanlı'nın sırrı nedir?" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir.
376 pages, Paperback
First published January 1, 1982
67 people are currently reading
744 people want to read
About the author
Tarık Buğra
37 books48 followers2 Eylül 1918 tarihinde Akşehir’de doğdu. İlk ve ortaokulu Akşehir’de okudu. İstanbul Lisesi’nin yatılı kısmında okurken bu lisenin yatılı kısmının kapatılması üzerine kaydını Konya Lisesi’ne aldırdı ve liseyi burada bitirdi. (1936). Lise yıllarında Tarık Nazım müstear ismiyle hik(ye ve şiirler yazmaya başlayan Tarık Buğra, İstanbul Üniversitesi Tıp ve Hukuk fakültelerinde bir süre okuduktan sonra kaydolduğu Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü’nün son sınıfında ayrıldı. Askerlik hizmetinden sonra Şişli Terakki Lisesi’nde muallim muavini olarak işe başladı.
Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada Oğlum(uz) adlı öyküsüyle bin liralık büyük ödüle layık görüldüğü ilan edildi. (1948). Ancak, Tarık Buğra’ya bu para yerine altın bir kalem ödül olarak verildi. Aynı yarışmada Doğan Nadi’nin bölük komutanı birinci ilan edildi ve bu zatın hikayeci olarak adına ikinci bir kez daha rastlanılamadı. Yine de bu ödül neticesinde aldığı yoğun iş teklifleriyle basın hayatına atılma konusunda cesareti artan Tarık Buğra, Akşehir’e dönerek Nasrettin Hoca gazetesi’ni çıkardı (26 Temmuz 1949-28 Haziran 1952). Milliyet gazetesi, Vatan, Yeni İstanbul gazetesi (1952- 1956), Yol Dergisi (1968) ve Tercüman gazetesinde (1970-1976) sanat sayfaları düzenledi, fıkralar yazdı, yazı işleri müdürlüğü yaptı. Hisar dergisi ve Türkiye gazetesinde de yazan Tarık Buğra, 26 Şubat 1994 tarihinde İstanbul’da öldü.
Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada Oğlum(uz) adlı öyküsüyle bin liralık büyük ödüle layık görüldüğü ilan edildi. (1948). Ancak, Tarık Buğra’ya bu para yerine altın bir kalem ödül olarak verildi. Aynı yarışmada Doğan Nadi’nin bölük komutanı birinci ilan edildi ve bu zatın hikayeci olarak adına ikinci bir kez daha rastlanılamadı. Yine de bu ödül neticesinde aldığı yoğun iş teklifleriyle basın hayatına atılma konusunda cesareti artan Tarık Buğra, Akşehir’e dönerek Nasrettin Hoca gazetesi’ni çıkardı (26 Temmuz 1949-28 Haziran 1952). Milliyet gazetesi, Vatan, Yeni İstanbul gazetesi (1952- 1956), Yol Dergisi (1968) ve Tercüman gazetesinde (1970-1976) sanat sayfaları düzenledi, fıkralar yazdı, yazı işleri müdürlüğü yaptı. Hisar dergisi ve Türkiye gazetesinde de yazan Tarık Buğra, 26 Şubat 1994 tarihinde İstanbul’da öldü.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 30 of 62 reviews
March 2, 2016
Ah ya... Bu kitap çok güzeldi.. Çok duygulu, naif, yer yer gülümseten bazen de üzen... Tarihi roman okumuşluğum vardır ama bu, çok farklı bi' yerde olacak..
Tarık Buğra tarihi kişilere karakteristik özellik giydirmek konusunda gerçekten çok usta, bu kadar duygu yüklü ve manalar içermesinin ana sebeplerinden biri. Çok güzel de anlatımı vardı. Pek fazla denecek şey yok. Birazcık tarih okuyabilecek herkese tavsiye ederim. Pişman olunmayacağından eminim.
Tarık Buğra tarihi kişilere karakteristik özellik giydirmek konusunda gerçekten çok usta, bu kadar duygu yüklü ve manalar içermesinin ana sebeplerinden biri. Çok güzel de anlatımı vardı. Pek fazla denecek şey yok. Birazcık tarih okuyabilecek herkese tavsiye ederim. Pişman olunmayacağından eminim.
April 19, 2016
Kitabı okurken, Osman Bey'in aldığı kararları, azmi, hırsı, sabrı görünce; yoldaşlarının sadakatine tanık olunca anladım ki Osmanlı gerçekten de sağlam temeller üzerine kurulmuş bir devlet ve o kadar yıl devam edebilmesinin nedeni de bu.
Tarihe, özellikle de Türk tarihine büyük ilgi duyduğum için okurken büyük zevk aldığım bir kitap oldu. Eğer siz de tarihle ilgiliyseniz ya da tarihi kurgu okumayı seviyorsanız bence Osmancık'ı hemen okuma listenize ekleyin.. Yorumun tamamı için ; http://okuyanmuggle.blogspot.com.tr/2...
Tarihe, özellikle de Türk tarihine büyük ilgi duyduğum için okurken büyük zevk aldığım bir kitap oldu. Eğer siz de tarihle ilgiliyseniz ya da tarihi kurgu okumayı seviyorsanız bence Osmancık'ı hemen okuma listenize ekleyin.. Yorumun tamamı için ; http://okuyanmuggle.blogspot.com.tr/2...
June 5, 2021
Osmanlı'nın doğumunu, kuruluş felsefesini, yarı roman yarı tarih kitabı tadında 700 yıl önce değilde şu an yaşanıyormuş gibi özgün bir dille anlatan bazı göze batan tekrarlar bulunsa da benzerine henüz rastlamadığım güzel bir eser.
April 27, 2019
2.5/5.
June 1, 2025
Ve, en değerli olan şey, ötelere yol açmak, yön vermektir. Ve, ötelere giden yollarda, daha sonra gelenlerin yol sürmelerini sağlayacak bir konak kurabilmektir.
Yazar, Osmanlı devletini kuran felsefeyi, değer verilen erdemleri coşkulu bir dille anlatıyor. Orta Asya'daki yaşayıştan kalan inanışlar ve gelenekler, tasavvuf ögeleri, savaşçı erenler gibi pek çok motif çok başarılı bir şekilde hikayeye yedirilmiş. Bu konuların Osmanlı devletinin kuruluşuyla ilgisi hakkında hiçbir bilginiz olmasa bile yazarın anlatımındaki ustalık sayesinde o birlik ve beraberlik duygusunu güçlü bir biçimde hissedebiliyorsunuz.
Tam da arka kapakta denildiği gibi; Osmanlı'nın sırrına, tarihte yerini almış uzun ömürlü ve büyük bir devleti kuran irade, şuur ve karaktere vakıf olabilmek için okunabilecek etkileyici bir roman.
Yazar, Osmanlı devletini kuran felsefeyi, değer verilen erdemleri coşkulu bir dille anlatıyor. Orta Asya'daki yaşayıştan kalan inanışlar ve gelenekler, tasavvuf ögeleri, savaşçı erenler gibi pek çok motif çok başarılı bir şekilde hikayeye yedirilmiş. Bu konuların Osmanlı devletinin kuruluşuyla ilgisi hakkında hiçbir bilginiz olmasa bile yazarın anlatımındaki ustalık sayesinde o birlik ve beraberlik duygusunu güçlü bir biçimde hissedebiliyorsunuz.
Tam da arka kapakta denildiği gibi; Osmanlı'nın sırrına, tarihte yerini almış uzun ömürlü ve büyük bir devleti kuran irade, şuur ve karaktere vakıf olabilmek için okunabilecek etkileyici bir roman.
October 5, 2015
Harika anlatım.. Güçlü Osmanlı tasviri.. Beğendiğim ve tekrar tekrar okumak istediğim kitap..Kitap tavsiyesi istendiğinde aklıma ilk gelen kitaptır ayrıca.
March 19, 2017
Tarık Buğra'nın "Küçük Ağa"sını uzunca bir süre önce okumuştum. Karakterleri geliştirme ve onlara ahlaki ikilemler yaşatma, sonra bu sorunları çözdürme konusunda özellikle başarılı olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.
Tıpkı "Küçük Ağa" gibi "Osmancık" da bir dönüşüm/transformasyon hikayesi. Buğra'da bu dönüşümün nominal-isimsel bir karşılığı da var; İstanbullu Hoca nasıl kişisel kırılmasının ardından Küçük Ağa adını alıyorsa, Osmancık da Osman Bey'e ve Osman Gazi'ye dönüşüyor. Bu dönüşüm, her iki karakter için de Siddharta-vari bir kaderdir, akan suyun yolunu bulması gibi doğal ve gereklidir. Ancak bu, (kitabın yayınevinin yorumunda aksi iddia edilse de) propagandist ve idealize bir dünya yaratmanın beraberinde getirdiği teleolojik bir zorunluluktur.
Propagandist sözcüğünü nötr anlamda hiçbir yargı bildirmeden ve sözcüğün özellikle sinik anlamı dışında kullanıyorum. Buğra'nın, kendi deyimiyle bu "ülkü"ye kişisel bağlılığının seviyesi ve bunda yaşadığı coşkunun sorgulanabileceğini zannetmiyorum. Osmancık'ı belki geceler boyu rüyalarında görecek denli bu işe gönül kaptırmış olduğunu da tahmin ediyorum. Bununla birlikte neticede bu kitapta ideolojik bir fikrin, Türk milliyetçiliğinin roman tabanında (yeniden) inşa ve keşfedilmesi söz konusudur. Ve bence bütün bu ideolojik yük kitabı ağırlaştırmıyor ve hafifleştirmiyor. İçinde yazıldığı tarihsel bağlam göz önünde bulundurulduğunda bunun, bu ideolojik düşünce şeklini ve dünya görüşünü paylaşmasam da, önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Nitekim, ideolojik bir kitabın kötü bir kitap olması gerekmez, yazarın insanın evrensel durumunu kendi yarattığı dünyanın içine nasıl yerleştirdiği önemlidir diye düşünüyorum. Mesela Dostoyevski, buram buram Panislavizm ve Ortodoks ahlakı koksa da onda kendimizi bulabiliyor olmamız biraz da bundandır.
Bu kitabı okurken iki şey özellikle dikkatimi çekti; daha evvel Refik Halit'in "Çete" romanını okurken, yazarın konunun geçtiği fiziki ve tarihi coğrafyaya hakimiyeti beni etkilemişti. Burada da yazarın Osmanlı'nın nüveden çıktığı dönemin coğrafyasını iyi tanıdığı ve birçoğu tarihi vesikalar ve kayıtlar mevcut olmadığından çok da güvenilir olmayan kuruluşa ait parça parça bilgilerden güzel bir stratejik/askeri coğrafya resmi çıkardığını düşünüyorum. Öyle ki işlediği kahramanların birbirleriyle akrabalık ilişkilerinin ve hatta adlarının bile kesin olmadığı dönemlerden bahsedildiği göz önünde bulundurulduğunda, hikayenin pek çok farklı şekilde yazılabileceği de anlaşılacaktır. İkinci dikkat çeken husus yazarın o dönem kullanılan dili inşa çabası. Muhtemelen Anadolu'da özellikle göçmen Türkmenlerce kullanılan deyişler ve ifadeler üzerine bir araştırma yapmıştır gibi bir kanaat uyandırdı bende.
Türk edebiyat ve düşünce tarihinin önemli bir kilometre taşı olduğunu düşündüğüm bu kitabı, yayınevinin daha titiz bir şekilde yayımlayabileceğini düşünüyorum. Bazı tashih hataları rahatsız edici, ancak daha önemlisi belki de Buğra döneminde hüküm süren dilbilgisi karmaşasının artık büyük oranda belli kurallara yerini bırakmış olması ışığında, romanın özüne dokunmadan bu düzeltmeler yapılabilir kanaatindeyim. Ancak elbette bunun tartışmalı bir konu olduğunu da kabul etmek gerek.
Tıpkı "Küçük Ağa" gibi "Osmancık" da bir dönüşüm/transformasyon hikayesi. Buğra'da bu dönüşümün nominal-isimsel bir karşılığı da var; İstanbullu Hoca nasıl kişisel kırılmasının ardından Küçük Ağa adını alıyorsa, Osmancık da Osman Bey'e ve Osman Gazi'ye dönüşüyor. Bu dönüşüm, her iki karakter için de Siddharta-vari bir kaderdir, akan suyun yolunu bulması gibi doğal ve gereklidir. Ancak bu, (kitabın yayınevinin yorumunda aksi iddia edilse de) propagandist ve idealize bir dünya yaratmanın beraberinde getirdiği teleolojik bir zorunluluktur.
Propagandist sözcüğünü nötr anlamda hiçbir yargı bildirmeden ve sözcüğün özellikle sinik anlamı dışında kullanıyorum. Buğra'nın, kendi deyimiyle bu "ülkü"ye kişisel bağlılığının seviyesi ve bunda yaşadığı coşkunun sorgulanabileceğini zannetmiyorum. Osmancık'ı belki geceler boyu rüyalarında görecek denli bu işe gönül kaptırmış olduğunu da tahmin ediyorum. Bununla birlikte neticede bu kitapta ideolojik bir fikrin, Türk milliyetçiliğinin roman tabanında (yeniden) inşa ve keşfedilmesi söz konusudur. Ve bence bütün bu ideolojik yük kitabı ağırlaştırmıyor ve hafifleştirmiyor. İçinde yazıldığı tarihsel bağlam göz önünde bulundurulduğunda bunun, bu ideolojik düşünce şeklini ve dünya görüşünü paylaşmasam da, önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Nitekim, ideolojik bir kitabın kötü bir kitap olması gerekmez, yazarın insanın evrensel durumunu kendi yarattığı dünyanın içine nasıl yerleştirdiği önemlidir diye düşünüyorum. Mesela Dostoyevski, buram buram Panislavizm ve Ortodoks ahlakı koksa da onda kendimizi bulabiliyor olmamız biraz da bundandır.
Bu kitabı okurken iki şey özellikle dikkatimi çekti; daha evvel Refik Halit'in "Çete" romanını okurken, yazarın konunun geçtiği fiziki ve tarihi coğrafyaya hakimiyeti beni etkilemişti. Burada da yazarın Osmanlı'nın nüveden çıktığı dönemin coğrafyasını iyi tanıdığı ve birçoğu tarihi vesikalar ve kayıtlar mevcut olmadığından çok da güvenilir olmayan kuruluşa ait parça parça bilgilerden güzel bir stratejik/askeri coğrafya resmi çıkardığını düşünüyorum. Öyle ki işlediği kahramanların birbirleriyle akrabalık ilişkilerinin ve hatta adlarının bile kesin olmadığı dönemlerden bahsedildiği göz önünde bulundurulduğunda, hikayenin pek çok farklı şekilde yazılabileceği de anlaşılacaktır. İkinci dikkat çeken husus yazarın o dönem kullanılan dili inşa çabası. Muhtemelen Anadolu'da özellikle göçmen Türkmenlerce kullanılan deyişler ve ifadeler üzerine bir araştırma yapmıştır gibi bir kanaat uyandırdı bende.
Türk edebiyat ve düşünce tarihinin önemli bir kilometre taşı olduğunu düşündüğüm bu kitabı, yayınevinin daha titiz bir şekilde yayımlayabileceğini düşünüyorum. Bazı tashih hataları rahatsız edici, ancak daha önemlisi belki de Buğra döneminde hüküm süren dilbilgisi karmaşasının artık büyük oranda belli kurallara yerini bırakmış olması ışığında, romanın özüne dokunmadan bu düzeltmeler yapılabilir kanaatindeyim. Ancak elbette bunun tartışmalı bir konu olduğunu da kabul etmek gerek.
December 12, 2025
Osmancık Osman Gazi'nin ölüm döşeğinde Bursa'nın fethedildiği haberini beklemesiyle başlıyor, sonrasında geriye dönüyor ve Osman Bey'in çocukluğundan Bursa'nın fethine kadar yaşanan dönemde geçiyor. Osmancık'ın gördüğü rüya romanın merkezi ve sembolünü oluşturuyor - göğsüne giren ay ve oradan büyüyen çınar-.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında geçen, gerçekle kurmacanın birlikte olduğu tarihi bir karakter romanı olan Osmancık'ı çokça keyifle okuduğumu hatırlıyordum, kitabı elime alıncada altını çizdiğim yerlerden aynı hissiyatı aldım.
Herkese keyifli okumalar.
O sızının sonu yoktur, çünkü Bursa'nın öteleri vardır. Ve, bugun Bursa önlerinde olanlar, yarın kendi durumlarında olacaktır, Bursa ötelerine gidemeyeceklerdir, oğulları gidecektir: Ve bütün çocuklar için, kendilerinin gidemeyeceği, kendilerinden sonra gelenlerin gidebileceği öteler olacaktır.
Ve, onlara kalacak yiğidlik de bunun idrakidir, kabulüdür.
Ve ululuğu bu yiğitlik yapmaktadır.
Ve, en değerli olan şey, ötelere yol açmak, yön vermektir.
Ve, ötelere giden yollarda, daha sonra gelenlerin yol sürmelerini sağlayacak bir konak kurabilmektir.syf342
"Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde: katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, som ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
"Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.
"Ey Osmancık; yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı Tanrı yardımcın olsun; beğliğini kutlu kılsın; hak yoluna yararlı kılsın; ışığını parıldatsın, uzaklara iletsin; sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürtmeyecek akıl versin."syf119
"Darlıklar, sıkıntılar, yokluklar önce size, sonra milletinize; varlıklar, rahatlıklar önce milletinize, sonra size" diyor. Savaşta dâima öne geçmelerini, önde sürüp, önde çarpışmalarını söylüyor. Son olarak da, kentlerini çeşmeler-le, mescidlerle, hanlarla, pazarlarla şenlendirip mâmur etmelerini, zenaatkarları, çiftçileri ve bilginlerle şairleri, din adamlarını saymalarını, korumalarını öğütlüyor.
Ayrıca, saldırgana acımasız, sığınana ve aman dileyene hoşgörü ile cömert davranılacaktır. Hatalar bağışlanacak, kasıtlar şiddetle ve derhal cezalandırılacaktır.syf319
İşte sana vasiyetim: Anan dahi olsa, bir kimse sana Tanrı'nm buyurmadığı bir söz söylerse, sen onu kabul etme. Aslını bilmezsen Tanrı ilmini bilenlere sor. Bir de sana itaat edenleri hoş tut. Hakkı gözet. İtibarın bilginlere, zanaatkarlara olsun. Askerin hep önünde git. Bir de, sana hizmet eden ve yararlı olan Hıristiyanlara daima ihsan et, ki, senin ihsanların onun hâlinin tuzağıdır."
Sustu. Sonra, birden bire elini Orhan beğin omuzu-na koydu. Başını onun başına bir parça daha eğdi. Şimdi birbirlerinin gözlerindedirler. Ve Osman gazi hânın sesi, büyük kararlarında ve kişiliğini tümüyle koyduğu iddiaların-da olduğu gibi, tıpkı öyle, iyice basıklaşmıştır,
- "Oğul! ben öldüğüm vakit, beni Bursa'da, şo Gümüşlü Kubbe'nin altına koy. Bursa'yı al."
Ve, ciğerlerindeki havayı, körük basar gibi boşalttıktan sonra ekliyor:
"Var git, oğul, şafakla yola koyul. Bursa'da ezan okutmadan dönme."syf341
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında geçen, gerçekle kurmacanın birlikte olduğu tarihi bir karakter romanı olan Osmancık'ı çokça keyifle okuduğumu hatırlıyordum, kitabı elime alıncada altını çizdiğim yerlerden aynı hissiyatı aldım.
Herkese keyifli okumalar.
O sızının sonu yoktur, çünkü Bursa'nın öteleri vardır. Ve, bugun Bursa önlerinde olanlar, yarın kendi durumlarında olacaktır, Bursa ötelerine gidemeyeceklerdir, oğulları gidecektir: Ve bütün çocuklar için, kendilerinin gidemeyeceği, kendilerinden sonra gelenlerin gidebileceği öteler olacaktır.
Ve, onlara kalacak yiğidlik de bunun idrakidir, kabulüdür.
Ve ululuğu bu yiğitlik yapmaktadır.
Ve, en değerli olan şey, ötelere yol açmak, yön vermektir.
Ve, ötelere giden yollarda, daha sonra gelenlerin yol sürmelerini sağlayacak bir konak kurabilmektir.syf342
"Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde: katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, som ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
"Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.
"Ey Osmancık; yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı Tanrı yardımcın olsun; beğliğini kutlu kılsın; hak yoluna yararlı kılsın; ışığını parıldatsın, uzaklara iletsin; sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürtmeyecek akıl versin."syf119
"Darlıklar, sıkıntılar, yokluklar önce size, sonra milletinize; varlıklar, rahatlıklar önce milletinize, sonra size" diyor. Savaşta dâima öne geçmelerini, önde sürüp, önde çarpışmalarını söylüyor. Son olarak da, kentlerini çeşmeler-le, mescidlerle, hanlarla, pazarlarla şenlendirip mâmur etmelerini, zenaatkarları, çiftçileri ve bilginlerle şairleri, din adamlarını saymalarını, korumalarını öğütlüyor.
Ayrıca, saldırgana acımasız, sığınana ve aman dileyene hoşgörü ile cömert davranılacaktır. Hatalar bağışlanacak, kasıtlar şiddetle ve derhal cezalandırılacaktır.syf319
İşte sana vasiyetim: Anan dahi olsa, bir kimse sana Tanrı'nm buyurmadığı bir söz söylerse, sen onu kabul etme. Aslını bilmezsen Tanrı ilmini bilenlere sor. Bir de sana itaat edenleri hoş tut. Hakkı gözet. İtibarın bilginlere, zanaatkarlara olsun. Askerin hep önünde git. Bir de, sana hizmet eden ve yararlı olan Hıristiyanlara daima ihsan et, ki, senin ihsanların onun hâlinin tuzağıdır."
Sustu. Sonra, birden bire elini Orhan beğin omuzu-na koydu. Başını onun başına bir parça daha eğdi. Şimdi birbirlerinin gözlerindedirler. Ve Osman gazi hânın sesi, büyük kararlarında ve kişiliğini tümüyle koyduğu iddiaların-da olduğu gibi, tıpkı öyle, iyice basıklaşmıştır,
- "Oğul! ben öldüğüm vakit, beni Bursa'da, şo Gümüşlü Kubbe'nin altına koy. Bursa'yı al."
Ve, ciğerlerindeki havayı, körük basar gibi boşalttıktan sonra ekliyor:
"Var git, oğul, şafakla yola koyul. Bursa'da ezan okutmadan dönme."syf341
August 29, 2020
...Ey Osmancık beysin, beyliğini bil, beyliğini unutma.
... Ey Osmancık bundan sonra öfke bize uysallık sana, güceniklik bize gönül alma sana suçlama bize katlanma sende bundan böyle yanılgı bize, hoş görmek sana aciz bize, yardım sana, geçimsizlikler uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize adalet sana, kötü göz bize şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
...Ey Osmancık bundan böyle bölmek bize bütünlemek sana, üşengeçlik bize gayret sana,uyuşukluk bize ,rahat bize ,uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.(Ede Balı)
... (Baba dedi) Bey isen buyur ki uyalım. Yok bey ben isem baba, oğlunun beyliğini bereleme. (Osmancık)
... Ey Osmancık bundan sonra öfke bize uysallık sana, güceniklik bize gönül alma sana suçlama bize katlanma sende bundan böyle yanılgı bize, hoş görmek sana aciz bize, yardım sana, geçimsizlikler uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize adalet sana, kötü göz bize şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
...Ey Osmancık bundan böyle bölmek bize bütünlemek sana, üşengeçlik bize gayret sana,uyuşukluk bize ,rahat bize ,uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.(Ede Balı)
... (Baba dedi) Bey isen buyur ki uyalım. Yok bey ben isem baba, oğlunun beyliğini bereleme. (Osmancık)
April 10, 2020
Tek kelimeyle çokkk beğendim, hele de tarihe çok az bile ilginiz var ise kitabı okurkenki heyecan daha da katlanacaktır. Kesinlikle severek önereceğim bir kitap.
September 5, 2021
Okunmasi keyifli ve akici tarihsel bir roman
October 11, 2012
bana tarihi sevdiren ilk kitaptır. bunu ilk okuduğumda öyle bir çarpılmıştım ki osman bey'i çok sevmiştim. ve hayal gücünü destekleyen ayrıntıların bulunması beni çok sevindirmişti. ortaokuldayken birkaç kez okuduğumu hatırlıyorum. sonraları yücel çakmaklı'nın dizi formatında çektiği "kuruluş" ile karşılaşınca çok sevinmiştim. osmancık başkadır.
March 17, 2013
İnanılmaz fazla betimleme vardı. Okuru sıkıyor. Yani en azından beni cok fazla sıktı. Tamam bazı betimlemeleri, benzetmeleri iyi olabilir ama bu kadar fazlasına tahammül edilmiyor. Çok yavaş okunuyor.
September 3, 2014
It was a fluent and historical novel.
Currently reading
February 23, 2016Good
October 3, 2016
AMAZİNG
March 19, 2017
Okurken Sıkıldığım fazla akıcı olmayan ödev için okuduğum bir kitaptı karakterler fazla övülmüş ve dönem hakkında fazla bir bilgi vermiyor
January 25, 2022
Bu taraf hep mert, adil, yardımsever, merhametli iken karşı taraf hain, ikiyüzlü, zalim ve açgözlü. Böyle bir dünya ancak böyle romanlarda olur işte.
July 23, 2022
Tarihi kurgu. Yıllardır okumayı isteyip ertelediğim bir kitaptı. Çok şey kaçırmamışım
July 6, 2022
Aklımda kalanlar “Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra öfke bana, uysallık sana.
Gücenme bize, gönül alma sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoş görmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana.
Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı
Allah yardımcın olsun…
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın!
Ama, bunları nerede nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin.
Öfken, nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olmalısın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, fethedilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlâklı olursan gün ışığına çıkacaktır.
Ey oğul, ananı, atanı say!
Bereket büyüklerle beraberdir.
İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!
Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme!
Ey oğul, üç kişiye acı:
Cahil arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene.
Ey oğul! Unutma ki yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma. “
Tarik Buğra' nin kalemi ile Osmanlı'nın kuruluşunu efsanelestirerek okumak isteyenlere önerebileceğim tarihi roman.
Bundan sonra öfke bana, uysallık sana.
Gücenme bize, gönül alma sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoş görmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana.
Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı
Allah yardımcın olsun…
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın!
Ama, bunları nerede nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin.
Öfken, nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olmalısın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, fethedilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlâklı olursan gün ışığına çıkacaktır.
Ey oğul, ananı, atanı say!
Bereket büyüklerle beraberdir.
İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!
Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme!
Ey oğul, üç kişiye acı:
Cahil arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene.
Ey oğul! Unutma ki yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma. “
Tarik Buğra' nin kalemi ile Osmanlı'nın kuruluşunu efsanelestirerek okumak isteyenlere önerebileceğim tarihi roman.
This entire review has been hidden because of spoilers.
May 27, 2018
Tanrıkut anlayışı ve yüce bir iradeden işaret alma inancı neredeyse tüm Türk devletlerinde kuruluşun ve bir nevi kurtuluşun ön şartı olduğu görülüyor.
Bu kitapta Osmancık’ın Osman Gazi Hân’a dönüşürken hangi işaretleri aldığı, yazarın hayal gücüyle destanlaştırılarak anlatılmış. İşaret aldıkça değişen ve değişimi kişiden ülküye, ülküden ülkeye yaşayan bir Osman anlatılmış.
Yer yer tekrara düşmesi ve bazen sıkıcı olabilen derin romantizm kitabın dezavantajı olsa da bence asıl dezavantaj -ki burada yazarın da eli kolu bağlı- dönem hakkındaki tarihi kaynakların oldukça kısıtlı olması nedeniyle gerçekçi anlatıma biraz uzak kalması olmuş.
Yine de bir tarih kitabı değil, kurgu olduğu kabul edilerek ve yazarın da samimi yaklaşımıyla, bu kitabın kurulan cihan devletinin şuur ve ülkü bildirgesi olduğu söylenebilir.
Tarihimizi edebiyatımıza aktarmada sıkıntı yaşadığımız gerçeğini göz önünde bulundurarak bu kitabı tarihi-kurgu alanında en iyilerden ve tabi ki köşe taşlarından kabul etmek gerek.
Bu kitapta Osmancık’ın Osman Gazi Hân’a dönüşürken hangi işaretleri aldığı, yazarın hayal gücüyle destanlaştırılarak anlatılmış. İşaret aldıkça değişen ve değişimi kişiden ülküye, ülküden ülkeye yaşayan bir Osman anlatılmış.
Yer yer tekrara düşmesi ve bazen sıkıcı olabilen derin romantizm kitabın dezavantajı olsa da bence asıl dezavantaj -ki burada yazarın da eli kolu bağlı- dönem hakkındaki tarihi kaynakların oldukça kısıtlı olması nedeniyle gerçekçi anlatıma biraz uzak kalması olmuş.
Yine de bir tarih kitabı değil, kurgu olduğu kabul edilerek ve yazarın da samimi yaklaşımıyla, bu kitabın kurulan cihan devletinin şuur ve ülkü bildirgesi olduğu söylenebilir.
Tarihimizi edebiyatımıza aktarmada sıkıntı yaşadığımız gerçeğini göz önünde bulundurarak bu kitabı tarihi-kurgu alanında en iyilerden ve tabi ki köşe taşlarından kabul etmek gerek.
March 19, 2023
Öyküleştirilmiş bir tarih romanı olduğu için ve ne kadar doğru tarihimiz olsa da içinde kurgu barındırdığı için tamamen "Osmanlı'nın nasıl kurulduğunu Osman Bey'in çocukluğundan, oğlu Orhan'a kadar anlatan bir tarih kitabı" olarak tanımlamakta güçlük çektim.
Sanırım gerçek tarih kısmı için yarıda bıraktığım Osmanlı Tarihi ansiklopedi serisine yeniden başlamam lazım, çünkü bu kitap daha basit ve kurguyla yazılmış hissiyatı verdi...
Fakat, yinede kitabı okurken keyif aldım ve Osman Bey'in bize bu toprakları verebilmek için verdiği çabaları çocukluğundan, kendi çocuğu Orhan' a dek ne denli çabaladığını okumak çok hoşuma gitti. Kitabı genel olarak çok sevdim, fakat dediğim gibi tarihimizi daha doğru öğrenmek adına; daha kurgusuz, gerçekçi ve kurgusal olmayan objektif hâlini okumak daha doğru olur gibi düşünüyorum.
Sanırım gerçek tarih kısmı için yarıda bıraktığım Osmanlı Tarihi ansiklopedi serisine yeniden başlamam lazım, çünkü bu kitap daha basit ve kurguyla yazılmış hissiyatı verdi...
Fakat, yinede kitabı okurken keyif aldım ve Osman Bey'in bize bu toprakları verebilmek için verdiği çabaları çocukluğundan, kendi çocuğu Orhan' a dek ne denli çabaladığını okumak çok hoşuma gitti. Kitabı genel olarak çok sevdim, fakat dediğim gibi tarihimizi daha doğru öğrenmek adına; daha kurgusuz, gerçekçi ve kurgusal olmayan objektif hâlini okumak daha doğru olur gibi düşünüyorum.
April 2, 2025
Okuması meşakkatli, çok fazla tekrar ve çok fazla karakter adı var. Olaylar fantastik bir yapıt okuyoruz havasıyla yazılmış, yani tarihî roman türünden ziyâde sanki epik türünde bir yapıt okuyorsunuz. Yazarın dönemin dilini yansıtan diyalogları çok iyi, Osmanlı belgelerinden ya da Osmanlı âlimlerinin kitaplarından çıkmış cümleler buluyorsunuz. Yazar anlatmak istediğini karakterlerin kısa sohbetleri aracılığıyla direkt olarak okuyucuya yansıtıyor ve Osmanlı kuruluş felsefesini pek çok tarih kitabının yapamadığı netlik ve sadelikle anlatıyor. Okuması güç olsa da biraz sabır gösterip okumakta fayda var.
October 27, 2017
ertuğrul gazinin oğlu osmancık'ın, şeyh ede balı'nın yönlendirmeleri doğrultusunda, benliğinden sıyrılarak, kaderinin belirlediği yolda, dost beyliklerin de desteğini alarak oluşturduğu birliklerinin başında, kazandığı birbiri ardına zaferler sonrasında, artık sonu yaklaşmakta olan selçuklu sultanının onayı arkasından, osman han oluşunu gözler önüne seren yazarımız, bu eseriyle tarihe yaptığı çok değerli katkıları yanında, ayrıca kullandığı şu anki halinden bir hayli farklı, kulağa çok hoş esintiler veren lisanı ile de ayrı bir lezzet sunuyor.
September 23, 2019
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Bey'in ve imparatorluğun tohumlarının atılışinin hikayesi oldukça güzel Akıcı masalımsı bir anlatım Kemal Tahir'in devlet anasını anımsattı bana Onda da Osman bey ve Orhan bey dönemi aynı masalımsı bir dille anlatılıyordu Şeyh Edebali'nin kızı malhun Hatun ile evlenen Osman Bey'e Edebali'nin yol göstermesi Işık tutması ve Kısa bir dönemde Orhan Bey'in hikayesi keyifle okunabilecek bir kitap
July 8, 2025
Osmancık'ın Osman Gazi Han'a ve bir beyliğin de devlete dönüşme hikayesi... Osman Bey ile Şeyh Ede Balı arasındaki diyaloglar güzeldi ayrıca Osman Bey ile Gazi Rahman, Konuralp, Köse Mihal gibi dostları arasındaki ilişkinin kuvveti kitapta güzel yansıtılıyor. Okuyunca Osmanlı Devleti nasıl yüzyıllar süren bir imparatorluğun hakimi olmuş onu anlayabiliyorsunuz çünkü temelleri adalet ve hoşgörüyle kurulu sağlam inşa edilmiş.
December 19, 2018
Osman Gazi Han’ın, Denizli bezinden şarkılık bezi, Alaşehir dokumasından sancakları, kını ve kabzası sade bir kılıcı,bir tirkeşi, bir mızrağı, bir sırtlak telekesi, bir çift sokman çizmesi, bir tuzluğu, bir kaşıklığı, Sultanönü’nde ve Yenişehir,de sekiz yüğrük atı, iki de koyun sürüsü vardı.. konukları için beslediği!
Altını, gümüşü, akçası hiç yoktu!
O, dünyada bir garip, bir yolcu gibi oldu
Altını, gümüşü, akçası hiç yoktu!
O, dünyada bir garip, bir yolcu gibi oldu
November 23, 2020
Harika bir kitaptı. Çok sevdim. Tarihimize, kültürümüze daha çok ilgi duymaya başlıyoruz Osmanlı konusunda daha çok kafamızda şekilleniyor bir şeyler. Yazım dili de çok güzeldi. Sıkıldığım zamanlar elbette oldu fakat okuması gereken bir kitap. Tarık Buğra okumaya bu şekilde başladım ve diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
This entire review has been hidden because of spoilers.
June 28, 2019
“Dünya’yı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür, oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimizdir. Önce bunların yüzünden küçülüyor, sonra da dünyayı çok büyük görüyoruz.”
Osmancık osmanlının nasıl sağlam temellerle kurulduğunu çok iyi anlatmış.
Osmancık osmanlının nasıl sağlam temellerle kurulduğunu çok iyi anlatmış.
Displaying 1 - 30 of 62 reviews