Jack London’ın 1904 yılı Eylül ayında kaleme aldığı Oyun romanı, ertesi yıl Nisan-Mayıs aylarında ABD’de The Metropolitan ve İngiltere’de The Tattler dergilerinde tefrika edilmiş, 1905 Haziran ayında ABD’de kitap olarak yayımlanmıştır. Bu kısa roman, “işçi sınıfının kibar kesiminden” bir delikanlı ile bir genç kızın boksla kesişen kaderlerini konu alır.
Yelken yapımcısı ve “ailenin küçük babası” olan yirmi yaşındaki boksör Joe Flemming, on sekiz yaşındaki sevgilisi Genevieve’den, evlilikleri öncesi son kez boks maçına çıkmak için müsaade ister. Bir Dilim Biftek, Meksikalı başta olmak üzere, pek çok yapıtında boks sporunun doğasını bütün renkleriyle işleyen Jack London, Oyun’da boksun şiddeti ile işçi sınıfından insanların yalın yaşamlarını canlı biçimde yansıtıyor.
John Griffith Chaney, better known as Jack London, was an American novelist, journalist and activist. A pioneer of commercial fiction and American magazines, he was one of the first American authors to become an international celebrity and earn a large fortune from writing. He was also an innovator in the genre that would later become known as science fiction.
London was part of the radical literary group "The Crowd" in San Francisco and a passionate advocate of animal rights, workers’ rights and socialism. London wrote several works dealing with these topics, such as his dystopian novel The Iron Heel, his non-fiction exposé The People of the Abyss, War of the Classes, and Before Adam.
His most famous works include The Call of the Wild and White Fang, both set in Alaska and the Yukon during the Klondike Gold Rush, as well as the short stories "To Build a Fire", "An Odyssey of the North", and "Love of Life". He also wrote about the South Pacific in stories such as "The Pearls of Parlay" and "The Heathen".
One of Jack London’s lesser known works, The Game is a novella of love and boxing. About half the length of the story covers a boxing match in detail — the strategy, the thoughts of the combatants, the reactions of the boxer’s fiancée who has been snuck into to an all male venue to watch the match —the boxing is written exquisitely well. Jack London knew the game, and he knew how to write about it effectively. This section of the story is pure five star material.
London contrasted the brutality of boxing to the innocence and gentleness of his characters. Joe, the young boxer is a sweet boy. He works hard and sends his money to his mother and siblings. He’s soft spoken and shy, and treats his girl, Genevieve well, even to promising her to give up boxing. Genevieve is a innocent girl, deeply in love with her fellow, who allowed him to convince her to watch his final match before their wedding. The way London has the match transform these two as a brutal game calls to an inner brute in all is the genius of his story.
The first half of the tale that introduces the characters and sets up their romance isn’t of the same quality. London was always incredibly circumspect when writing about men and women. He had no problem writing brutally realistic violence, but never dared to treat sexuality the same. Genevieve, like most of London’s females, is a complete innocent, and her boy Joe the perfect gentleman. When she first sees Joe in the ring, stripped to his shorts, she blushes with shame and excitement, having never before even imagined a man without his clothes on. London’s shrinking away from realism in sexuality was his one great flaw, and it detracted from this otherwise excellent tale.
Büyük yazar Jack London'dan basit, kısa ama güzel bir kitap daha.
Kendisi de meraklı olduğu bir sporla, boksla ilgili bir kitap yazmış, önce bir öykü olarak yazdığı bu metin, daha sonra eklemeleriyle kısa romana evrilmiş. Güzel de olmuş. Boksun tam anlamıyla bir spor olup olmadığını sorgulatacak, ibretlik bir hikâye.
Levent Cinemre, Jack London kitaplarının sonunda yazdığı meraklısına notlar bölümüyle benim gönlümde taht kurdu. Bayılıyorum o kısımlara. Kesinlikle böyle devam etmeli.
Τέταρτο βιβλιαράκι του Τζακ Λόντον που διαβάζω, γι'ακόμη μια φορά έμεινα ευχαριστημένος από την γραφή και το επίπεδο της σκέψης του. Οι προηγούμενες ιστορίες του συγγραφέα που έτυχε να διαβάσω διαδραματίζονταν κατά κύριο λόγο σε άγρια τοπία και είχαν στοιχεία περιπέτειας και φαντασίας, εδώ όμως έχουμε να κάνουμε μ'ένα δραματικό διήγημα, όπου ένας νεαρός πυγμάχος, ο Τζο Φλέμινγκ, με μεγάλο μέλλον στο άθλημα, γνωρίζει την νεαρή Γενεβιέβη, η οποία το τελευταίο πράγμα που θέλει από τον μέλλοντα σύζυγό της είναι να φτύνει αίμα στο ρινγκ. Ο Τζο υπόσχεται ότι θ'αφήσει τα ρινγκ μετά τον τελευταίο του αγώνα, απέναντι σ'έναν άγριο πυγμάχο. Η Γενεβιέβη θα παρακολουθήσει για πρώτη και τελευταία φορά αγώνα πυγμαχίας.
Ωραία ιστορία, καλογραμμένη και ευκολοδιάβαστη, με εξαιρετικές περιγραφές του αγώνα πυγμαχίας, και με πολύ δυνατή κατάληξη. Η ελληνική έκδοση μπορεί να είναι 160+ σελίδες, όμως η γραμματοσειρά είναι μεγάλη, υπάρχουν διάσπαρτα πολλά σκίτσα σχετικά με την ιστορία, όπως και κενές σελίδες μεταξύ των κεφαλαίων. Σαν μέγεθος, δηλαδή, μιλάμε για μεγάλο διήγημα, και όχι για νουβέλα ή μυθιστόρημα, οπότε άνετα διαβάζεται μέσα σ'ένα δίωρο (το πολύ!). Ποιοτικά όμως η ιστορία είναι σε πολύ καλό επίπεδο, οπότε τα τέσσερα ευρώ που ξόδεψα για να αποκτήσω το βιβλιαράκι αυτό από το φετινό παζάρι βιβλίου, σίγουρα έπιασαν τόπο. Άλλωστε μιλάμε για Τζακ Λόντον.
Jack London büyük yazar. Ona sözümüz yok. Ama ya Levent Cinemre? Onu anlatacak bir ifade bulmam biraz zor. Çevirmen olarak Jack London'la bütünleşmiş gibi. Kendisine şükranlarımı sunuyorum.
Joe adlı erken yaşta hayatı öğrenmiş ve ailesinin geçimini üstlenen bir gencin sevgilisine de söylediği gibi yaptığı son boks maçını anlatıyor kitap. Oyun diye bahsedilen ve kitapta da birçok kez 'Oyun' diye anlatılan şey profesyonelce olmadan yapılan bir boks organizasyonu aslında.
Çevirmen Levent Cinemre'nin 'meraklısına' diye aktardığı dipnotlardan öğrendiğimiz kadarıyla Jack London'da boks sporuna baya meraklıymış. Yine dipnotlardan okuduğumuza göre Jack London kitapta anlattığı hikayenin gerçek olduğunu söylemiş.
Roman/novella ne dersek diyelim Oyun güzel bir kitap. Bir çırpıda okunup bitebilecek bir kitap. Ama uzun yıllar hatrınızda kalacak sahneler içeriyor.
Son olarak boks gerçekten spor mudur? Bu soruya emin bir şekilde evet demek artık daha da zor benim için.
Jack London’dan yine boks temalı bir hikaye. Daha önce “Bir Dilim Biftek” ile iki öykülük benzer sularda seyreden derlemesini okuduğum yazardan bu kez tek bir novella. Dönemin Amerikasının önemli “spor” organizasyonları arasında yer alan izleyenler için eğlenceli olan bu oyun, onu işi olarak yapanlar ve yakınları için çok daha fazlasını ifade ediyor.
Romanın iki kahramanı Geneive ile Joe’nun romantik ilişkisinin evveliyatı ve mevcudiyeti, eski aşkların naif masumiyetine saygı duruşu niteliğindeki kışa pasajlarla anlatılıyor. Tensel temastan öte tinsel bir sevgi tezahür ediyor. Özellikle kadın duygusu ve ruhunu son derece gerçekçi analiz eden saptamalara yer veriyor. London’ın empati gücü bu kısımda ortaya çıkıyor.
Oyun; ilişkilerinin geleceğini belirleyecek bir çıkmaza sokuyor onları. Son bir kez oynaması ve müsabakayı kızın da izlemesi (kadınların o dönemde katılmalarının hiç de hoş görülmemesine rağmen) koşuluyla anlaşıyorlar. Asıl hikaye de orada başlıyor. Erkeklerin acımasız ve sert dünyasına mecburi giriş yapan genç bir kızın dehşetle takip ettiği oyunu onun gözünden okur da izliyor. Kızın yaşadığı ıstırap özellikle bu saçma oyun ile kendisi arasında tercih yapmakta zorlanan Joe’ya kızgınlığını arttırıyor. Onun bu anlamsız oyunda neden ısrar ettiğine bir türlü anlam veremiyor. Tam da bu kitabı okuduğum günlerde izlediğim Jeff Nichols’ün “The Bikeriders” filminde, 60’lı yıllar Amerikasında uçarı yakışıklı bir adamın peşine takılıp onu kaba erkeklerin motosiklet kulübünden çıkarmak için yıllarca çabalayan bir başka genç kadın Kathy’nin yaşayacaklarına benzer duygulara sürüklüyor.
Bir Oyundan öte bir yaşam biçimi olarak boksun hâlâ profesyonel bir spor olarak görülmesi kabul edilemez ve çok üzücü bir durum. Maalesef çok büyük paraların döndüğü ve kendi içinde sektöre dönüştüğü için bitirilmesi pek mümkün görünmüyor. Son olarak çeviriye imza atan Levent Cinemre’nin romanın sonuna eklediği notlar meraklı okurlar için çok güzel ve ilginç bilgiler içeriyor. Kitabın özenli çevirisine ve hikayenin ince detaylarına değer katan özel bir çalışma olmuş.
It was a well-constructed story showing the fascination and allegory between boxing (a brutal sport) and a love story (a love game). The main characters were innocent, moral, etc., and through them, London showed how much of our animal nature is in us and that, although it is natural and often unavoidable, it sometimes brings a brutal ending.
Jack London was great at describing animals and their nature, which is why this story was so vivid and true.
Short and powerful, gripping and engaging. Joe is a typical London hero and Genevieve a typical London heroine. Once again, London imparts his philosophy that man (as in the gender) is at his best when he is engaged in brutal struggle, and a good woman seeks her fulfillment in a strong and worthy man. Unlike in "The Sea Wolf" and "Call of the Wild," London reminds us that, even though he is upraised by struggle and violence, the good strong man does not always survive the fight. Accidents will happen, luck will go bad, good men will die, and good women will be left heartbroken and alone.
And I like London's portrayal of the Silversteins. Given the time period, it wouldn't be surprising if London gave a less-than-flattering portrayal of the old Jewish couple, but I think he made them very sympathetic and admirable. Good on you, Jack.
Jack London bütün kitaplarını çok büyük bir zevkle okumuşumdur hep bu kitap gözümden kaçmış şimdiye kadar okumamış olduğuma çok pişman oldum. Daha önce Martin edını da okurken aynı şeyi düşünmüştüm Jack London aynı maharetle hem politik hem de aşk romanları yazmayı başarabilen bir yazar. Bu anlamıyla bana hep Nazım Hikmet'i hatırlatmıştır. Çevirisi de Bence gayet başarılı çevirmenin de ellerine sağlık.
Kurgu ve karakterler gayet güzel işlenmişti, bir kısa roman için karakterler yeterince derindi. Kurgu zaten kabataslak şekilde yaşanan benzer bir olaydan alınmış. Özellikle çevirmen çok iyi bir iş çıkarmış.
Bir kitabın orijinalini okumadan çeviri hakkında yorum yapmayı hep çok iddalı bulurdum. Meğerse gerçekten çok çok kötü bir çeviriyle (veya editörlükle bilemiyorum) karşılaşmadığım için böyle düşünüyormuşum. Puanlayamıyorum çünkü anlamadım🤦🏻♀️
Az önce bitirip bir hızla geldim: Jack London sen bir ustasın. Burada yazıldığı gibi kadın-erkek sterotipleri falan demeyeceğim zira 1905’te yazdığı bir roman bu. Ayrıca London’un kadın karakterleri çoğunlukla emekçi, güçlü, onurlu ve dirençlidir. Yani kendince olumlu bir profil çizmeye çalışır. Bu romanın sonundaki plot twist de bundandır sanıyorum; zira romanın Genevieve ile bağını daha çok kurdum. Yaşamı öğrenen tüm kadınların romanı olsun bu.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Brilliant, brief, powerful, and memorable. The life of a boxer in Oakland with love and passion for both spouse and work. The two desires play a powerful duo. Reading this in Oakland was especially interesting and enhanced the setting.
A short, hard-hitting (yes, a boxing pun, groan) novella about a young couple in love, written in 1913 by the author whom I only knew via Call of the Wild, a tale of wolves read out aloud to us by my fourth-grade teacher. On the eve of their wedding day, the young man decides to enter his last boxing match; he has promised his fiancée to stop boxing after this final round.
I have a low-level interest in boxing due to my interest in Dudley Dursley, and the boxing jargon and description of the match are good. The suspense and excitement is conveyed rather vividly as is the general atmosphere among the audience.
However, this book revolves around the kind of heteronormative masculinity that I find hard to stomach. It is salutary to read things like this now and again, to remember how all-prevalent, suffocatingly so, this ideology, discourse and institutionalised system and set of behaviours was, to some extent still is, and I certainly remember reading other books like this and not yet having the vocabulary and mindset to resist them. The couple in this novella is set up in a polar binary: feminine vs masculine, soft and weak versus hard and strong. Plus, the woman is so glaringly obviously a wish-fulfilment fantasy, the 1913 version of manic pixie dreamgirl, that she is stripped of all individuality.
"His masculinity, the masculinity of the fighting male, made its inevitable appeal to her, a female, moulded by all her heredity to see out the strong man for mate, and to lean against the wall of his strength." (p.4)
Not only is she of a weakly leaning disposition because she is "a female" but she also contrives to be at the same time innocent and pure, ignorant even of what it means to be looked at by men, but also somehow voluptuous, sensual and maternal, and aware of what women's glances at her man mean even while he has no clue of such matters. Hence: she is innocent and knows nothing about sexuality, but is also sexually desirable and deeply knowledgeable about matters sexual. Only in the Mary Stu brain of a fevered masculinist can such contradictions co-exist.
"The pagan in her, original sin, and all nature urged her on. The mothers of all the past were whispering through her..." (p.23).
Because a woman who is TOO innocent would, of course, not be all that desirable to a man; she has to be overcome by some sort of ur-passion for her Man. 'The mothers', I'm thinking, gestures towards the reproductive aspect of intercourse.
I read this for #the52bookclub challenge prompt 'the word "game" in the title'.
Bu kadar kısa bir kitap nasıl bu kadar etkileyici olabilir? Yani nasıl anlatsam bilmiyorum ama 60 sayfa olmasına rağmen hikayesi o kadar derin ki... Bir oturuşta bitirdim ama uzun bir süre etkisinden çıkamayacağım sanırım. Kitabın son sayfasını okurken nerdeyse ellerim titriyordu. Böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim ama kabul etmek istememiştim. Kitabın her şeyine bayıldım. Joe Flemming o kadar iyi kalpli bir karakter ki... Yani boksör olmasına rağmen aşırı iyi kalpli, centilmen inanılmaz bir karakter. Joe ve Genevieve'nin aşkını okumak da çok hoşuma gitti. Ve Jack London boks maçını o kadar güzel anlatmış ki okurken gözümde canlandı, karakterlerin yorgunluğunu hissettim. Bu kitap nasıl ünlü olmamış anlamıyorum. Yine Jack London'un kalemine hayran kaldım. Bu kitabı alın, ve okuyun. Başka bir şey demiyorum. Uzun bir süre bu kitabı düşüneceğim.
"Kendini sözlerle anlatabilen biri değildi genç. İşinde kendini elleriyle, kare ringlerdeyse bedeniyle ve kaslarının hareketiyle ifade edebiliyordu ama ringin büyüsünü kelimelerle açıklamak; işte bu, onu aşıyordu."
"İkisi de aşk nedir bilmiyordu, farkında oldukları tek şey birbirine bakma arzusuna kapıldıklarıydı."
"Genç, hemencecik çiçek sevdalısı oluverdi."
"O bir... O bir... O bir Genevieve idi, kendi başına ayrı bir türdü, yaratılışın mucizesiydi, daha azı değil."
"Milletin üstüne bahis oynadığı adam, onun Joe'suydu."
A sad ending for sure. But the way London writes about Joe's passion for the Game is incredible. I've spent times personally conveying the same kind offeelings to a bewildered girl and this is the best depiction I've read of that scenario. I see how reviews are bored of the heteronormative roles in the book and I agree they can be really eyerolling at times. But the message conveyed in the almost otherworldly grip a true passion or calling can have is worth the short read!
Интересна, лека история. Въпреки кратката ѝ дължина имаме достатъчно време да се запознаем с героите и да станем съпричастни с проблемите им. Създава се изключително спокойно усещане за отношенията между двамата млади, въпреки хобито на момчето и притесненията на момичето. Към края на книгата вече се усеща как ще завърши, но все пак въздейства много.
Bu kitapla ilgili düşüncelerim çevrem tarafından baya etkilendi. Bu kitabı bana zamanında çok güzel önerilen insanların pozitif ger dönüşleriyle başladım. Başlarken kendime çok büyük bir beklentiyle girmememi hatırlatsam da ana erkek karakterin ne kadar centilmen ve ne kadar iyi kalpli bir insan olmasıyla ilgili inanılmaz fazla yorum vardı. Ama toplumun sihirli yanı;birisinin centilmen dediği kişiyi, kafası bir havada ve salak olarak görülebilmesidir. Bence karakterler aşık oldukları için de biraz salak gibi betimlenmeye çalışılmış. Bu yüzden Jack abime bir alkış. Ringdeki çatışma gayet anlaşılır yazılmıştı. Kitabın sonunu ilk cümleden anlayabiliyorsunuz. O yüzden kitabı boksun güzel betimlendiği bir kitap okumak isterseniz okuyun çünkü bence hiçbir özelliği yoktu.
Jack London en sevdiğim yazarların başında geliyor. İş bankasının modern klasikler dizisine kitapları eklendikçe alıp okuyorum. Bu kitap için kısa roman/novella diyebiliriz. Öykü olarak yazmış kendisi başta ama sonrasında kelime sayısını arttırması istenmiş, o da öyküyü detaylandırmış. 20 yaşındaki boksör Joe Flemming ile sevgilisi Genevieve’in ilişkisiyle başlayan kitap, Joe’nun evlenmeden önce son bir kez boks maçına çıkmasıyla devam ediyor. Kitabın büyük kısmını bu boks maçının tasviri oluşturuyor. Gerçekten maçın heyecanını yansıtmış London. Kendisinin de bizzat şahit olduğu bir olaydan yola çıkmış yazarken. Her kitabında özellikle işçi sınıfı/toplum eleştirileri ve gözlemleriyle ön plana çıkan bir yazar ama bu kitabında ufak dokundurmalar dışında bir şey yoktu sanki. (Ufak dokundurmaları da çevirmen Levent Cinemre’nin kitabın sonundaki ‘ilgilisine paylaşımlar’ kısmından okuyoruz. Başta dediğim gibi bana okumayı sevdiren, çok sevdiğim yazarlardan biri Jack London. Ama nedense buna daha fazla yıldız vermek diğer kitaplarına haksızlık olacak gibi geldi.
Jack London is one of my favorite all-time authors and this story is one reason why I enjoy reading his work so much. The full review can be found here:
2 დღის წინ წავიკითხე და კარგი დაფიქრების შემდეგ, ძალიან ლამაზი და სასიამოვნოდ წასიკითხი მოხრობა იყო. მთავარი პერსონაჟებისადმი დიდი ხანია ასეთი სიმპათია არ მქონია. გარემოს აღწერაც იდეალური იყო(ნუ ჯეკ ლონდონისგან სხვას რა შეიძლება მოელოდე). პლუს მთავარი სათქმელ მკაფიოდ და გარკვევით იყო ნათქვამი.