Kişilerin anlamlı yaşamları, tohumdan yetiştirilen ağaçlara benzer -anlamsız yaşananları ise, hazır fide, ya da çelik, daldırma, vb. yoluyla yetiştirilenlerine;-
Birinciler zor ve uzun zamanda tutar, gelişir; ikincilerse, kolayca, hemen...
Yazar ve felsefecidir. 1948 yılında Karamürsel'de doğdu. TED Ankara Koleji'ni bitirdikten sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisansı'nı aldı. Aynı üniversitede Felsefe Bilim Uzmanı oldu. Felsefe doktorasını tamamladı ve öğretim üyeliği yaptı (1972-1983). Tübingen Üniversitesi (Almanya) felsefe semineri üyeliği (1976-1977) ve Victoria Üniversitesi (Wellington) (Yeni Zelanda) konuk öğretim üyeliğinde bulundu (1981). Çeşitli basın organlarında yayın yönetmenliği, yayın kurulu üyeliği ve yayın danışmanlığı yaptı. Birçok dergide yazı ve çevirileri yayınlandı. Serbest yazar olarak çalışmaktadır.
"Kişi yaşamının anlamını hep dolaylı yollardan kavrayabilir ancak -- örneğin, kendisi için çok önemli bir yaşantının yeniden canlanması sırasında, o yaşantının kendisinde kalmış anısı üzerinde düşünürken, o yaşantıyı paylaştığı-onu kendisi ile birlikte yaşamış- o kişinin kendi anısının nasıl olabileceğini kurar- ve anlar ki, bu anının içeriği kendininkinden her zaman farklı, bambaşka olacaktır, kendisi bunun nasıl bir şey olabileceğini de hiçbirzaman bilemeyecektir; ya, bir içerik kestirebilse bile, bundan hiçbirzaman emin olamayacaktır, ya da, ne kestirirse kestirsin en ucunda, öteki kişi, belki de o ortak yaşantıdan hiçbir anlam içeriği edinmemiş. hatta, onun anısını hiç tutmamıştır, zaten, kişinin de, artık, bunun öyle olup olmadığını öğrenme (örneğin o kişiye sorma) yolları da kapanmıştır: yani, kişi, ne düşünmeğe çalışırsa çalışsın, hep bir kurmaca, giderek, bir uydurmaca olup çıkacaktır düşünceleri -
- hep kurmacaya ve uydurmacaya varır, üzerinde düşündükçe, anlamı, yaşamının, kişi...
yaz maz sın. . Kişi yaşamının anlamından vazgeçmeyi de düşünebilir- yaşamından vazgeçmeğe hep hazırdır ya; gün gelir, anlamından da vazgeçebilir duruma gelebilir, yaşamının, kişi... Ama her belirli yaşam noktasında, içerdiği yoğun boşlukla, gelip başına çullanınca yaşamının anlamı- yani, anlamsızlığı-, kişi, bu olanaksızlık anlarında, yaşamından vazgeçmediğine- vazgeçmek istemediğine- göre, yeniden, girişir, kurmağa, olmayan anlamını, yaşamının. . Oruç Aruoba okumaya devam ediyorum. Bu ay elime Olmayalı kitabını aldım. Böylece okumadığım kitapları içerisinde bir kitap daha eksilmiş oldu. Olmayalı; çokanlamlılıklar, kişinin yaşamının anlamı ve felsefe üzerine birkaç not olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Çokanlamlılıklar bölümü en çok hoşuma giden bölüm oldu. Kişinin yaşamının anlamı ise beni en çok yoran bölümdü. Oruç Aruoba'nın tarzına artık aşina olduğumdan yadırgamadım ancak kişinin yaşamının anlamı bölümündeki cümle yapıları yer yer kafa karıştırıcı cinsten yazılmıştı. Tekrarların fazlalığı da okuma zevkini duraksatan cinstendi. Yine de yazarı çok sevdiğimden kapabildiğim her şeyi kapmaya çalıştım. Okumaya yine devam edeceğim, çok değerli düşünceleri var. Olmayalı'yı arada kitaplıkta gördükçe karıştıracağımdan eminim.
Şimdi, öylesine, dışarı çıkar, bir yerlere gider, tanımadığın birileriyle buluşur, tanışır, konuşursun -dışarıdan bakanlar, amaçlı, 'emin' adımlarla, çok iyi bildiğin bir şeyler yapmaya gittiğini sanırlar - oysa, yalnızca, içindeki o boş yerini taşıyorsundur, öylesine, bir yerlerine, anlamının, yaşamının... ---------- Güzeldi.
Aruoba'nın, okuduğum her satırdan sonra doymuş hissettiğim bir başka eseri. Keşke kişinin hayatının anlamı bölümünü ve felsefe notları bölümünü daha uzun tutsaydı. Felsefe notları bölümü benim gibi bir amatör felsefe okuyucusu açısından çok değerli zira...
Kişinin hayatının anlamı, vardır. O var-lık hayatıdır kişinin. Kişi o anlamı hayatında var eder. O hayat kişinin varlığıyla anlam bulur. Kişinin hayatının anlamı, varlığıdır.
Okuyup bir köşeye kaldırmalık, bitirip goodreads e işlemelik bir kitap değil aslında. Buraya kaydetmek ne kadar doğru bilmiyorum. Daha çok ara ara açıp okumalık, başucunda tutmalık, düşüncelere düşünce kovalatmalık bir eser.
Oruç Aruoba felsefe yazıları ile bana çok şey öğreten, öğretmekle kalmayan üzerinde düşündüren çok değerli bir yazar. Şiirlerle başlayan kitap, sonradan yaşamın anlamını sorgulayan alternatif düşünce önerileri ile doyumsuz hale geliyor ve en sonunda felsefenin ne olduğunu kısaca anlatımı ile tamamlanıyor. Hibrit yapısını ben kendi adıma sevdim. Aruoba'nın eserlerinin en güzel yanı herhangi bir zamanda, herhangi bir anda bir kitabını açıp rasgele bir sayfayı açıp okumak ve keyif almak mümkün. Yaşamın anlamının alternatif sorgularını bence arada bir okumak harika olur. Farklı zamanlarda, farklı ruh hallerinde çok daha anlam kazanacaktır.
* * *
Kişi yaşamının anlamını önce hayal eder (olanak olarak düşünür, kurar); sonra, -şu ya da bu biçimde- yaşar (olanağını gerçekleştirir); sonra düşünür: neyi yaşadığını, neleri gerçekleştirdiğini - ama, sonra, anlar, nasıl da geçici, geçip-gidici, gidip-yitici olduğunu, bütün bu yaşadıklarının, gerçekleştirdiklerinin - bu düşündüklerinin... 'Sıra'sıyla, boş bir hayalden yitik bir gerçekliğe doğru oluşur, anlamı, yaşamının, kişinin...
* * *
Yaşamının anlamı, kişinin, başka türlü olmasını istemeyeceğidir - ne, olmadığı yere götürmeyi; ne de olduğu yerden uzaklaşmayı isteyebileceği... Kendisini, ancak, tam kendisi olarak, içine koyabileceği, hep de içinde olmayı isteyebileceği, yer... Bu da bir 'orta durum'dur: ama öbür iki 'sınır durum'a göre hem daha keskin; hem de, dolayısıyla, çok daha enderdir:- Kişinin -belki, bitkinliğe, hatta tükenmişlikle (nefes, nefese...)-, orada, o bulunduğu yerde bulunmasından dopdolu bir mutluluk; bütün geçmiş yaşamında yaşadıklarına da, oraya ulaştırmış yolun durakları olarak, bir şükran duyduğu -onayladığı, 'Evet'lediği -başka ya da farklı olmasını istemeyeceği, bir yer... O yer, kişinin, seve seve ölebileceği yerdir- - ölümünü sevinçle karşılayabileceği yerdir, anlamı, yaşamının, kişinin.
* * *
Kişinin yaşamının anlamının, herhangi bir yaşam anında -şu anda- bulunduğu yerin, bir anlamda 'en başta' başladığı yerden hiçbir farkı yoktur -ama, bir anlamda da, bu iki yer arasında yürüdüğü yol üzerinde, kişi, bilemediği; o 'başta' hiç tasarlayamayacağı şeyler yaşamıştır- Hep ve hiç yaşa(ma)dığı bir şeydir, anlamı, yaşamının, kişinin.
* * *
Yaşamının anlamını arayıp arayıp -hep bulduğunu sanıp, hep bulamadığını anlayıp- hep yeniden araman, doğrudur: yaşamın anlamı tam da odur işte: hep arayıp arayıp - bulduğunu sanıp, bulamadığını anlayıp- hep yeniden aramak zorunda olduğun... O'dur, anlamı, yaşamının.
''Yaşamının anlamı arayıp arayıp — hep bulduğunu sanıp, hep bulamadığını anlayıp— hep yeniden araman, doğrudur : yaşamın anlamı tam da odur işte : hep arayıp arayıp —bulduğunu sanıp, bulamadığını anlayıp— hep yeniden aramak zorunda olduğun... O'dur, anlamı, yaşamının.''
''Şimdi, öylesine, dışarı çıkar, biryerlere gider, tanımadığın birileriyle buluşur, tanışır, konuşursun— dışarıdan bakanlar, amaçlı, 'emin' adımlarla, çok iyi bildiğin birşeyler yapmağa gittiğini sanırlar — — oysa, yalnızca, içindeki o boş yerini taşıyorsundur, öylesine, biryerlerine, anlamının, yaşamının...''
kişinin yaşamının anlamı, her yaşayıp geçirdiğiyle bir yandan zenginleşir gibi olur- bir anlamda, o yaşanıp geçirilenlerin anlamı da 'eski' anlama eklenir ama bir yandan da yaşanıp geçirilenlerin yitimi, yaşamın toplam anlamından bir şeyler eksiltir; ondaki bir şeyleri kırar yok eder.
'çoğalırken azalan, zenginleşirken yoksullaşan, oluşurken yiten bir şeydir anlamı yaşamı kişinin.'
Oysa insan olmak, bir kişinin en temel yoksunluğu içindeki varlığında ortaya çıkabilir ancak - kendi varlığını hiçlik içinde, çıplak, gizlemeden- yalın, örtüsüz ve süssüz - olarak yaşayınca... ("")