İbrahim Şimşek
More books by İbrahim Şimşek…
“* Atatürk devrimlerine bağlı, yurdunu, ulusunu seven, düşkünlere ve yoksullara yardım etmeyi seven bir insan tipi ve görevini aksatmadan yapan bir öğretmen tipi yaratılıyordu Köy Enstitülerinde.
* Bunun yanında kim olursa olsun, görevi ne olursa olsun, onu eleştirmekten çekinmemeyi, yaptığı yanlış işin yamuk olduğunu söylemeyi, ulus çıkarlarını kendi çıkarlarımızın üstünde tutmayı, kaytarmamayı, verimli çalışmayı bize, Köy Enstitülerinde öğretmişlerdi.
Ancak burada şunu da söylemem gerekiyor: Yanlışları, çarpıklıkları çekinmeden söylemenin birtakım sıkıntıları da olmuştur. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” özdeyişinde olduğu gibi, Köy Enstitüsünden mezun olan öğretmenler, doğru söyledikleri için çok çile çektiler, o yüzden yüzlercesi aşağılandı, dövüldü, öldürüldü ve sürgüne gönderildiler...”
― Neden Köy Enstitüleri
* Bunun yanında kim olursa olsun, görevi ne olursa olsun, onu eleştirmekten çekinmemeyi, yaptığı yanlış işin yamuk olduğunu söylemeyi, ulus çıkarlarını kendi çıkarlarımızın üstünde tutmayı, kaytarmamayı, verimli çalışmayı bize, Köy Enstitülerinde öğretmişlerdi.
Ancak burada şunu da söylemem gerekiyor: Yanlışları, çarpıklıkları çekinmeden söylemenin birtakım sıkıntıları da olmuştur. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” özdeyişinde olduğu gibi, Köy Enstitüsünden mezun olan öğretmenler, doğru söyledikleri için çok çile çektiler, o yüzden yüzlercesi aşağılandı, dövüldü, öldürüldü ve sürgüne gönderildiler...”
― Neden Köy Enstitüleri
“Dr. Reşit Galip konusunu, onun törelere ve dürüstlüğe, ahlaka, saygıya, sevgiye önem verişini 23 Nisan 1933 günü yaptığı bayram konuşmasının son bölümüyle bitirmek istiyorum. Reşit Galip, Milli Eğitim Bakanı olarak yaptığı konuşmanın sonunda;
“Uluslar içinde bir ve eşsiz Türk'ün güzel yüzlü, güzel özlü çocukları! Türklüğün büyük yarını sizin görünüşte minimini, dayanıksız; fakat hakikatte acun yapısı kadar sağlam ve dayanıklı omuzlarınızdadır.
Bunu düşünün, bilin, anlayın ve bir an bile unutmayın! Size bugün şu işi veriyorum: Bayramınız biter bitmez, okullarınıza döndüğünüz ilk günden başlayarak, birinci derse girdiğiniz zaman sınıflarınızda, hep birden ve her gün şu sözleri tekrarlayacaksınız:
Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, ulusumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım; Türk varlığına armağan olsun!”
― Neden Köy Enstitüleri
“Uluslar içinde bir ve eşsiz Türk'ün güzel yüzlü, güzel özlü çocukları! Türklüğün büyük yarını sizin görünüşte minimini, dayanıksız; fakat hakikatte acun yapısı kadar sağlam ve dayanıklı omuzlarınızdadır.
Bunu düşünün, bilin, anlayın ve bir an bile unutmayın! Size bugün şu işi veriyorum: Bayramınız biter bitmez, okullarınıza döndüğünüz ilk günden başlayarak, birinci derse girdiğiniz zaman sınıflarınızda, hep birden ve her gün şu sözleri tekrarlayacaksınız:
Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, ulusumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım; Türk varlığına armağan olsun!”
― Neden Köy Enstitüleri
“İnönü döneminde Amerika ile yapılan ikili antlaşmalar içerisinde bilinmeyen başka antlaşmaların da olduğu daha sonra ortaya çıktı...
Örneğin; 2008 yılında, Bertan Onaran, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde ilginç bir makale yayınladı; 27 Aralık 1949'da Amerika ile Türkiye arasında bir “Eğitim Kurulu” oluşturulmuş...
Eğitim Kurulu'nda; Halk Evleri ve Köy Enstitülerinin kapatılacağı kararı alınmış... Bu kurulun 4 üyesi Amerika Büyük Elçiliğinden seçilmiş, 4 üyesi de Türkiye Milli Eğitim Bakanlığından. Kurul başkanlığı görevini de Amerikan Büyükelçisi yürütüyormuş.
Demek ki, İsmet İnönü'nün sağlığında, nedense yanıtlamak istemediği, “Köy Enstitülerinin kapatılması kararında "Stratejik Ortağımız” Birleşik Amerika Devleti'nin parmağı varmış...
Bu konunun doğruluğunu saptamak için bir beyin jimnastiği yapalım, o günleri şöyle bir anımsayalım:
1946 seçimlerinden sonra kurulan Recep Peker Hükümetiyle başlatılan “Köy Enstitülerini Karalama Kampanyası” uygulamaya konmuştu. Oluşturulan kabineye, H. Âli Yücel alınmamış, o süreçte Köy Enstitülerinin üst düzey yöneticileri değiştirilmiş, onlar sanki bir suç işlemiş gibi sürgün edilmişlerdi...
Bu atamaların amacı, Köy Enstitülerinin kolunu, kanadını kırmak anlamına geliyordu... İşlem bununla da bitmemiş, uygulamada da büyük değişiklikler olmuş, Köy Enstitüleri, aktif eğitimden pasif eğitim sistemine dönüştürülmüştü.
Peki, Köy Enstitüleri, böylesine kökten bir değişime uğrarken Tonguç gibi, M. Rauf İnan gibi üst düzey yöneticileri, sanki suç işlemiş gibi Ankara dışına atanırken sorumluluk makamında kimler bulunuyordu dersiniz.
İsmet İnönü: Cumhurbaşkanı,
Recep Peker: Başbakan,
Reşat Ş Sirer: Milli Eğitim Bakanı
Demek ki bu bilgilere göre, Köy Enstitülerinin kurulmasına büyük destek veren İsmet İnönü, Amerika Devleti ile yaptığı “İkili Antlaşmalar” sonunda, bu emsalsiz eğitm kurumlarının kapatılmasına da sesini çıkaramamış, Amerika'nın güdümüne girivermişti...
Köy Enstitülerinin kapatılması, o günlerde halkımıza söylenemiyor, ama daha sonraki yıllarda Prof. Dr. Çetin Yetkin ve Bertan Onaran'ın araştırmalarıyla gerçekler ortaya çıkmış oluyordu.”
― Neden Köy Enstitüleri
Örneğin; 2008 yılında, Bertan Onaran, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde ilginç bir makale yayınladı; 27 Aralık 1949'da Amerika ile Türkiye arasında bir “Eğitim Kurulu” oluşturulmuş...
Eğitim Kurulu'nda; Halk Evleri ve Köy Enstitülerinin kapatılacağı kararı alınmış... Bu kurulun 4 üyesi Amerika Büyük Elçiliğinden seçilmiş, 4 üyesi de Türkiye Milli Eğitim Bakanlığından. Kurul başkanlığı görevini de Amerikan Büyükelçisi yürütüyormuş.
Demek ki, İsmet İnönü'nün sağlığında, nedense yanıtlamak istemediği, “Köy Enstitülerinin kapatılması kararında "Stratejik Ortağımız” Birleşik Amerika Devleti'nin parmağı varmış...
Bu konunun doğruluğunu saptamak için bir beyin jimnastiği yapalım, o günleri şöyle bir anımsayalım:
1946 seçimlerinden sonra kurulan Recep Peker Hükümetiyle başlatılan “Köy Enstitülerini Karalama Kampanyası” uygulamaya konmuştu. Oluşturulan kabineye, H. Âli Yücel alınmamış, o süreçte Köy Enstitülerinin üst düzey yöneticileri değiştirilmiş, onlar sanki bir suç işlemiş gibi sürgün edilmişlerdi...
Bu atamaların amacı, Köy Enstitülerinin kolunu, kanadını kırmak anlamına geliyordu... İşlem bununla da bitmemiş, uygulamada da büyük değişiklikler olmuş, Köy Enstitüleri, aktif eğitimden pasif eğitim sistemine dönüştürülmüştü.
Peki, Köy Enstitüleri, böylesine kökten bir değişime uğrarken Tonguç gibi, M. Rauf İnan gibi üst düzey yöneticileri, sanki suç işlemiş gibi Ankara dışına atanırken sorumluluk makamında kimler bulunuyordu dersiniz.
İsmet İnönü: Cumhurbaşkanı,
Recep Peker: Başbakan,
Reşat Ş Sirer: Milli Eğitim Bakanı
Demek ki bu bilgilere göre, Köy Enstitülerinin kurulmasına büyük destek veren İsmet İnönü, Amerika Devleti ile yaptığı “İkili Antlaşmalar” sonunda, bu emsalsiz eğitm kurumlarının kapatılmasına da sesini çıkaramamış, Amerika'nın güdümüne girivermişti...
Köy Enstitülerinin kapatılması, o günlerde halkımıza söylenemiyor, ama daha sonraki yıllarda Prof. Dr. Çetin Yetkin ve Bertan Onaran'ın araştırmalarıyla gerçekler ortaya çıkmış oluyordu.”
― Neden Köy Enstitüleri
Is this you? Let us know. If not, help out and invite İbrahim to Goodreads.


