Ayşe Çandır > Ayşe's Quotes

Showing 1-6 of 6
sort by

  • #1
    Nurdan Gürbilek
    “Atay'da öncelikle "mış gibi yapmak" demektir oyun; romanların kahramanları bu oyunu kurallarına göre oynayamadıkları için oyunun dışında, çocuk gibi saf ve hesapsız kalmışlardır. Ama aynı zamanda oyuna gelmek, gülünç duruma düşmek, başkalarının soytarısı olmak, "sahneye uşak rolünde çıkmak", kısacası azgelişmişlik demektir oyun; aynı kahramanlar çocukken oynamadıkları için büyüyünce oynamak zorunda kaldıklarından oyunu fazla ciddiye almışlar, oyunu fazla ciddiye aldıkları için oyuna gelmişler, oyuna geldikleri için de başkalarının alay konusu olmuşlardır.”
    Nurdan Gürbilek, Kör Ayna, Kayıp Şark: Edebiyat ve Endişe
    tags: oyun

  • #2
    Nurdan Gürbilek
    “Bütün bunlardan yola çıkarak her şeyin bir üsluptan, bir adlandırmadan, bir görüntüden ibaret olduğunu mu söylemeliyiz?

    Vitrinler hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu var eden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden. Nasıl piyasa farklı emek biçimlerini eşitler ve malları soyut bir değişim değer,ne indirgerse, toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarf edilen emek bir imajdan ibaret kalır.

    Rumelihisarı'ndaki bir antikacının vitrininde, on dokuzuncu yüzyıldan kalma bazı ibrikler var. Zamanında defolu sayıldıkları için pazarlanamamışlar. Defoları, veremli işçilerin soluklarıyla birlikte cama üfledikleri kan damlaları.

    Ama acıyı vitrine çıkaran her zaman öteki olmayabilir. Acı çekenlerin kendileri de artık yaşadıklarını seyirlik kılabiliyor.”
    Nurdan Gürbilek, Vitrinde Yaşamak: 1980'lerin Kültürel İklimi

  • #3
    Nurdan Gürbilek
    “Oh oh Emine"ler, "Allah Allah bu nasıl sevmek"lerde, yalnızca taşra kendine şehirli bir kimlik keşfetmekle kalmadı, aynı zamanda şehir de kendi içindeki taşrayı, bugüne kadar seçkin olabilmek için dışarıda bırakmak zounda kaldığını, gelişebilmek için kıyıya itmiş olduğunu, Batılı olabilmek için bastırmak zorunda kaldığı şeyleri de keşfetti. İbrahim Tatlıses,sokağın artık adalet değil özgürlük istediği bir dönemin yıldızıydı.”
    Nurdan Gürbilek, Vitrinde Yaşamak: 1980'lerin Kültürel İklimi

  • #4
    Nurdan Gürbilek
    “70'lerin solculuğu öfkesiyle olduğu kadar öfkesini bastırma çabasıyla da, taşraya dışardan bakışıyla olduğu kadar taşrayı şehre şehri taşraya taşıyan enerjisi, bu ikisini tek bir çatı altında birleştiren ideolojisi, savunuculuğunu üstlendiği adalet fikriyle de bu çocukların büyüdükleri evlerin izlerini taşıyordu. Ama aynı zamanda tümüyle farklı bir isteğe, çocuğun sıkıntıyla katlandığı evden kaçma, çekip gitme isteğine, ana babalarının yıllarca hizmet ettiği devletle birlikte, gölgesinde büyüdükleri, onlara bir iç dünya olarak dayatılmış bir kamusal düzeni de yıkma isteğine, adalet isteğinden çok farklı bir özgürlük isteğine de cevap veriyordu.”
    Nurdan Gürbilek, Ev Ödevi

  • #5
    “Aile bir mayın tarlasıdır, birey olabilmek için oradan sağ salim çıkabilmek gerekir.”
    Barış Bıçakçı, Veciz Sözler

  • #6
    Arundhati Roy
    “NGOs have a complicated space in neoliberal politics. They are supposed to mop up the anger. Even when they are doing good work, they are supposed to maintain the status quo. They are the missionaries of the corporate world.”
    Arundhati Roy



Rss