Kitap & Kahve Kulübü discussion
This topic is about
Itiraflarim
Kitap Tahlilleri
>
İtiraflarım
date
newest »
newest »
Tolstoy’ un kendini buluşunu anlattığı, akılla cevaplayamadığı sorularına inançla cevapladığı , nefis sorgulamalarla dolu çok güzel bir eserdi ben kendi adıma epeyce faydalandım. Altını çizdiğim bir kaç yerden biri; “İnanç insanın var oluşunun anlamaya ilişkin bilgidir ve ancak bu bilginin sonucunda insan kendi kendisini yok etmeyip yaşamını sürdürebilir.”
Merhaba hanımlar, Tolstoy’un bir kaç kitabını lise zamanlarımda okumuştum, ünlü romanlarını. İçimizdeki şeytanı daha sonra okumuş, kitaptan etkilenmiş ve o zaman ki ruh halimle Tolstoy’a dua etmiştim;). Yaş almış ilerlemişken, İtiraflarım ‘ı okuduğumda naçizane eleştirdiğim kimi yerler oldu (Alıntılar kısmında). Tanrı’ya ihtiyacı olmadığını düşünen insanlarla dolu bir çevrede, insanların başarılı diye adlandırdığı bir yazarın içine düştüğü boşluk. Bu his Tolstoy için bir tetikleyici olmuş, dönüşmeye çalışan insan çabasını okuyoruz kitapta, rehbersiz bir şekilde. Bilimin cevaplarının hep “nasıl” ı karşıladığı bir zihniyette “neden?” sorusunu soran biri. Kitapta Tolstoy’un kafasının karışık olduğu aşikar.Kitabın sınırları içerisinde “inanç” ı övdüğü vaki ama oradan oraya sürüklenmiş bir hayat. Huzur yok. Müslüman anne babaya sahip olmanın Şükrünü burda dillendirmek lazım. Gerçi birbirinden farklı senaryolar olabilir, Allah hak yol üzerine kalplerimizi sabit kılsın. Kitapta altını çizdiğim kimi yerler;
* Bütün insanların ebediyete ilişkin ortak meselelerinden biri de Tanrı’ya mı yoksa kendi ihtirasına mı hizmet ettikleridir. (Bu cümleyi bir soru şekline soksak ve kendimize sorsak)
* Çevresindeki çoğunluk nasıl yaşıyorsa öyle yaşıyor insan.(Bir işi yapan kişi sayısının fazla olması o işi nasıl da normalleştiriyor, ileriki aşamalarda o iş zorunluluk bile olabiliyor)
* Ün ve para için yazıyordum ya, bunları elde etmek için kötünün göklere çıkarılması gerekiyordu ve iyinin ezilmesi gerekiyordu. ( “kötüyü söyleme alıcısı olur” diye bir tabir var, bugünler de işlemeyen, ne yazık ki insan en çok kötüyü merak ediyor)
* Ancak hayatın sarhoşluğuna kapılmışsa yaşayabilir insan. Ayılır ayılmaz, bunun yalnızca bir yanılma, hem de aptalca bir yanılma olduğunu görür. ( inanılan ve arzulanan şeylerin heva ve heves olması insanı yanılsamalarla dolu bir hayata sürüklüyor, sonuç hep hüsran)
* Çok öğrenmek isteyen kişinin çok acı çekmesi gerek.
* Hayatı yaşayan milyonlarca insan hayatın anlamından hiç şüphe etmiyor. (Bilimin kolektif birikimi bu kadar güçlenmişken hala cahillere özenmek, şaşılacak şey)
* Benim de dahil olduğum dar çevrenin, bütün bir insanlık olduğu yanılgısı..
* Tanrı düşünceyle değil duyguyla alakalıydı... (kuran okuyan insanlar olarak Allah’ın bizi her daim tefekküre çağırdığını biliyoruz. Akletmez misiniz sorusuna sıklıkla muhattap oluyoruz. Tolstoy aklı çoğu yerde eleştiriyor, bilim ile özdeşleştirdiği için. Bahsettiği akıl seküler zihniyet olsa gerek, akıl tüm insanlığın ortak meziyeti bu bir tarafa verilemez. Akıl inanç için en birincil gereklilik. Duygu, akılla kabul ettiğiniz şeyler üzerinden akar. Dinlerde Emirler’in uygulanması gibi.)
* Her insan, Tanrı’nın iradesiyle dünyaya gelmiştir. Ve Tanrı insanı öyle yaratmıştır ki her insan kendi ruhunu mahvedebilir ya da kurtarabilir. (Ömer Nasuhi Bilmen: (9-10) Nefsini temizlemiş olan şüphe yok ki, felâha ermiştir. Ve muhakkak ki, nefsini noksana düşüren de hüsrâna uğramıştır)
* Her inancın özelliği, ölümün yok etmediği bir anlam vermektir hayata. ( maddeci zihniyetten kurtaramıyor kendini bir türlü ;))
* Öğretide hakikatin var olduğu bence şüphesiz. Ama onda yalanın var olduğu da bence şüphesi. Ve ben hakikati ve yalanı bulmak ve birini ötekinden ayırmak zorundayım. ( öğreti dediği hristiyanlık inancı. Bu bizler için şu şekilde değiştirilebilir, gelenek görenek adı altından bidat zihniyetinden kendimizi arındırmalıyız kuran ı ve hadis i temel alarak. Kötülük dünya var olduğundan beri çalışmakta ve bizler de son nefesimize kadar çalışıp hakkı batıldan ayırmakla yükümlüyüz)
Yorumlaması zor bir kitap nitekim söylemek isteyip de söyleyemediğim şeyler de mevcut. (Yazı çok uzun olsun istemediğimden). Dimağı güçlü biri tarafından bu kitabın kritiğini okumak daha isabetli olacaktır. Şunu demeden geçemeyeceğim; Bizlerin başarıya bakış açısında bir beklenti filizi mevcut; sevilmek, alkışlanmak, takdir edilmek... kim tarafından? Bu beklenti karşılanmadığında, umulan bulunamadığında büyük bir yıkım oluyor. Eğer başarı bir zirveyse insanların tekrar o zirveye çıkacak iç motivasyonu kalmıyor. ( ki gerçek başarı Fecr süresi 28 ayettir, Allah’ın kuldan razı olması ve kulun Allah’tan razı olması)
Selam ve dua ile...
Merhabalar,Tolstoy’un İtiraflarım eserini okurken inancın insan hayatında ne kadar önemli bir yeri olduğunu bir kez daha anladım.



İnancını arayan ve layıkıyla çabalayan bir dostun mücadelesine şahitlik etmek gibiydi benim için kitap...